Perşembe, Nisan 25, 2024
No menu items!
Ana SayfaGenelCUMHURİYET, ATATÜRK VE CEHALET!

CUMHURİYET, ATATÜRK VE CEHALET!

Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

            Cumhuriyet; tarih sahnesinden silinmek istenen bir milletin yeniden var oluşunun simgesel adıdır. Cumhuriyet; sömürgeleştirilmek istenen bir coğrafyanın bağımsız vatana dönüştürülmesidir.

            Cumhuriyet; ekonomik gerilik ve siyasi bağımlılık kıskacından kurtuluşun yol haritasıdır. Cumhuriyet; kulluktan vatandaşlığa, ümmetten millete geçiştir. Cumhuriyet; Ortaçağ karanlığından uygarlığa yürüyüştür.

Cumhuriyet; bilimle tanışmanın, bilimi rehber edinmenin ön koşuludur. Cumhuriyet; hanedan saltanatı ve teokratik kurumların yerini millet egemenliğinin almasıdır. Cumhuriyet; siyasi coğrafyanın ekonomik olarak da vatanlaştırılmasıdır. Cumhuriyet; askeri zaferlerin ekonomik zaferlerle taçlandırılmasıdır.

            Cumhuriyet; ekonomik, siyasal, hukuksal, kültürel alanlarda çağdaşlık çıtasıyla eşitlenmesidir. Cumhuriyet; evlatlarımıza, yeteneklerinin son sınırına kadar yükselebilme olanağının tanınmasıdır.

            Cumhuriyet; karada, havada ve denizde milli ulaşım egemenliğidir. Cumhuriyet; ülkenin doğal kaynaklarının halkın yararına ve ülkenin çıkarına uygun kullanımıdır.

            Cumhuriyet; çağdaş hukuk ve demokrasi güvencesi altında yarınlardan emin olarak yaşamaktır. Cumhuriyet; yargı bağımsızlığıdır, vesayetsiz yargıdır, hukuka saygıdır.

            Cumhuriyet; milli çıkarların ödünsüz savunulmasıdır. Cumhuriyet; milli devlet ve üniter yapıda güven içinde yaşamaktır. Cumhuriyet; yurtta ve dünyada barıştır. Cumhuriyet; ülkesiyle, halkıyla ilelebet payidar kalmaktır!

Cumhuriyet;  kurtuluşun ve kuruluşun önderi Mustafa Kemal Atatürk’tür.

ATATÜRK

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, daha geçen hafta dünyanın izlediği basın toplantısında söylediği gibi, “Atatürk, çok önemli işler yapan ve Türk tarihine parlak bir sayfa yazan müthiş bir liderdir. Modern Türkiye’nin kurucusudur”.

Atatürk, Türkiye’nin bütünlüğünü korumak için çok emek vermiştir. Atatürk, uluslararası anlayış ve barış yolunda çaba harcamış üstün bir kişi, olağanüstü devrimci ve emperyalizme karşı savaşan ilk liderdir.

Atatürk insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, insanlar arasında hiçbir renk, din, ırk ayrımı gözetmeyen eşsiz bir devlet adamıdır. Aynı zamanda Rusya’nın önemli bir dostuydu. Türkiye – Rusya arasındaki işbirliğinin temelini atmıştır. Bu Türkiye için de,  Rusya için de çok değerlidir.

Ancak bu ülkede, Atatürk ve İnönü’ye bile “İki ayyaş’ diyenler, kurtuluşun ve kuruluşun önderi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’i ayıkken bile yönetemediler; ülkeyi ekonomik krizlere sürüklediler,  kişisel çıkarları için evrensel demokrasi, hukuk, çevre ve insan haklarını hiçe saydılar.

 Bilmezler ki, aptallık ve cahilliğin ağır bedel ve maliyeti var! Bilgisizlik; aslanın, çakala boğdurulduğu noktadır.

CEHALET

Anayasamıza göre; kimse, eğitim ve öğretim haklarından yoksun bırakılamaz. Ama 1923’ün 40 bin köyünün 38 bininde okul olmayan Türkiye’sinde bile şimdiki kadar cahil yoktu. Maalesef, Türkiye’de okuma oranı arttıkça birilerini afakanlar basıyor. Atatürk’ün kurduğu bu ülkeyi ayıkken yönetemeyenler, cahil ve okumamış tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyor.

Aslında cehalet korkunun anasıdır! Cehalet mutluluk değil, kayboluştur. Cahilde eksik olan akıl değildir;  o kurnazdır, eksik olan ahlaktır.  Bilgisizlik daima sertliği doğurur. O yüzden, cehalet yenilmesi gereken en büyük düşmandır. Çünkü cahil olanların merhameti ve lütfu azdır. Dünyada her türlü kötülük hemen her zaman cehaletten gelir.

 Oysaki yaşam; giyinmek, süslenmek, yemek, içmek ve paradan ibaret değildir. Yaşamak bilgi ister, emek ister, direnç ve mücadele ister. Aslında boşa geçmiş, emek verilmemiş ve sorgulanmamış hayat, hayat değildir. Aslında, bize armağan gibi sunulmuş bu hayatı ‘adam gibi yaşamak’ hem hakkımız hem de görevimizdir.

Kurtuluşumuzun reçetesi; kişilerin ya da mensup olduğumuz toplumun değil, evrensel doğru ve yanlışlar ölçüsünde hareket etmektir. Bu ülkenin ve milletin kurtuluşu ve ilerlemesi için, her şart altında kendi doğrularını dile getirme cesaretini gösteren kişilere ihtiyaç var! Bu tür kişiler çoğalmadıkça kurtuluş ve ilerleme imkânsızdır.

Hâlbuki dünyada sadece geri kalmış toplumlar kurtarıcı arar! Bir toplum bilinçli değilse kimse onu kurtaramaz. Körelmiş, korkak, cahil, ruhunu satmış insan kalabalığından bir şey beklemek sadece saflıktır.

Bir toplumda birileri dine, birileri milliyetçiliğe, birileri de slogan siyasetine sığınırsa, olan ezilen halklara olur. Çünkü ülkemizdeki en büyük iki sorundan biri;  iki duble rakı içen insanları ‘kötü’, iki rekat namaz kılan insanları ise ‘iyi’ zannetmektir. Oysaki en büyük kötülük zorluklara karşı koyamamak zafiyetinden gelir!

Bu memleketin başına ne geldiyse, kendi çıkarlarını ‘milli çıkar’ diye halka yutturmaya çalışan siyasetçilerden gelmiştir. Bir toplum cahilse, kendi kurtarıcısını da yer, bitirir!

Ve sonsöz: Bu ülkede apaçık bir faşizm yaşanırken hiç kimse başını kuma gömemez. Korku ülkesinde demokrasi gerilerken Türkiye ilerleyemez!

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER