Cuma, Nisan 26, 2024
No menu items!
Ana SayfaGenelKitap okumayan akılsız gümrükçüler!

Kitap okumayan akılsız gümrükçüler!

Eylül Fuarcılık ile Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin ortaklaşa düzenlediği 1. Hatay Kitap Fuarı 12-21 Mayıs 2017 tarihlerinde Antakya’da gerçekleştirildi. Doğu Akdeniz Bölgesi’nin en büyük kitap fuarında 10 gün süresince 125 yayınevi ve 5 sahaf stant açtı. Kitap fuarında kısa adı İLESAM olan Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği Hatay İl Temsilciliği de bir stant açarak 30 Hataylı yazar ve şairi okuyucu ile buluşturdu.
Ben de bir Gümrük Müşaviri / Araştırmacı-Yazar ve İLESAM üyesi olarak, İLESAM standında, 17 Mayıs 2017 günü en son kitabım olan ‘GÜMRAK SKANDALLARI – Belgelerle bir gümrük kumpası’ adlı eserimi imzalayarak, tanıtımını yaparak okuyucu ile sohbet etme imkânı buldum. Bana bu fırsatı yaratan İLESAM Hatay İl Temsilcisi Sayın M. Adil Çetin’e en içten teşekkürlerimi arz ediyorum.

GÜMRÜKÇÜLER KİTAP SEVMEZ?

Hatay Kitap Fuarı’ndaki kitap imzalama etkinliğimde yaşadığım ilginç bir anımı okurlarımla paylaşmak istiyorum. İLESAM Standı’na gelen bir çift dikkatimi çekmişti. Erkek olanı Gümrük Skandalları adlı kitabımı eline alıp incelerken, sonradan eşi olduğunu öğrendiğim bayan da ona eşlik ediyordu. İtiraf etmeliyim ki bu genç çiftin kitabımı incelemesi ve kitap üzerine fısıldayarak değerlendirmede bulunması hoşuma gitmişti. Birden, genç erkeğe mesleğini sorma ihtiyacını hissettim ve sordum. O da, gözlerimin içine bakarak “Gümrükçüyüm” dedi. Cilvegözü Sınır Kapısında. Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbaratta görevli olduğunu ve eşinin de Gümrük Muayene Memuru olarak görev yaptığını söyledi.
Açıkçası 20 yıl merkez denetim elemanı olarak görev yaptığım Gümrük Teşkilatı’ndan bir çift kitapseverle karşılaşmaktan çok mutlu olmuştum. Birden elimi uzatarak, “Hoş geldiniz” dedim ve Gümrük ve Ticaret Başmüfettişliği görevimden emekliye ayrıldıktan sonra Gümrük Müşaviri olarak serbest çalışma hayatımı sürdürmekte olduğumu söyledim. Genç meslektaşlarıma bu kitabımı okumaları gerektiğini tavsiye ederken de aramızdaki sohbeti koyulaştırmak istedim.
Ancak genç Gümrük Muhafaza Memuru hiç beklemediğim ani bir tepki gösterdi ve “Ben mesleğimi çok seviyorum. Bu kitabı okuyarak mesleğimden soğumak istemiyorum!” dedi. Elindeki kitabı standa bırakarak, ‘Allah ısmarladık’ bile demeden, eşinin elini tutarak stanttan uzaklaştılar.
İtiraf etmeliyim ki şoke olmuştum! Birkaç dakikada yaşanan bu olay karşısında stanttaki diğer yazar arkadaşlarım da ne diyeceklerini bilemediler. Genç meslektaşlarımın arkalarından “Güle Güle” bile diyememiştim. Genç gümrükçüler, herhalde ‘Gümrük Skandalları’ adlı kitabımı okurlarsa zehirlenmekten korkmuş ve kaçmışlardı.
Oysaki okumak en büyük ibadettir. Okuyup öğrenmeden içinde bulunduğumuz hayatı hiç kimse yanlışsız, doğru dürüst yaşayamaz. Özellikle de Gümrük teşkilatında çalışanlar, hele mesleğini çok sevenler için okuyup öğrenmek şarttır. Allah kullarına akıl içinde düşünüp kendi bilgi ve yeteneklerine uygun doğruyu bulabilmesi için seçim iradesi vermiştir. Aklın düşünüp iradeye seçenek sunabilmesi için ya okuyup öğrenmesi ya da başka yollardan öğrenip bilmesi gerekir ki, seçenek sunup yol göstersin.
Aslında Gümrük Çarkı’nın işleyişi hakkında yeterli bilgileri olmadığını düşündüğüm bu genç ve cahil gümrükçülerin, Allah’ın ‘Oku’ emrine uyup, okuyup bilmediklerini öğrenmesi gerekir. Okumanın aslı bilip öğrenmektir. Bilip öğrenmenin aslı ise idrak etmektir. Öğrenmek için birçok yol var ama en önemli ve kolay olanı okumaktır. İster doğayı, ister yazılanı okumaktır ya da ehil olan bir bilenden dinlemektir. Aksi takdirde, bilmediklerini öğrenmek mümkün değildir.

KİTAP YASAKLYAN MÜSTEŞAR!

Bu cahiller bilmezler ki ben, durduk yerde araştırmacı-yazarlığa soyunmadım. Gümrüklerde yaşanan yolsuzluk ve rüşvet olaylarının gerçek sebeplerini, Gümrük Çarkı’nın işleyişindeki yanlışlıkları, Gümrük Çetesi ve üyelerini, bilerek ya da bilmeden yanlış yapan gümrük görevlilerini yazmaya mecburdum.
1990’lı yılların ikinci yarısında kaleme aldığım ilk kitap taslağımın adı Gümrük Holding’ti. Çünkü Devlet kurumu olan Gümrük İdaresi, kendini bilmez birilerinin şirketi haline dönüşmüştü. Dönemin tepe yöneticileri gümrük idaresini babalarının çiftliği gibi keyiflerine göre yönetiyordu. Gümrükler birilerinin cepleri için sermaye yapılmıştı.
Hiç unutamam! Çünkü belgesini hala saklıyorum. 1998 yılında, Gümrük Müsteşarlığı’na dilekçe ile başvuruda bulunarak, ‘Gümrük Holding’ isimli kitabımı yayınlamak için izin istemiştim. Gümrükleri krallar gibi yöneten dönemin Gümrük Müsteşarı Ramazan Uludağ, izin vermek şöyle dursun, iki satırlık bir genelge yayımlayarak, Gümrük teşkilatında kitap satışını yasaklamıştı.
O yüzden gümrükçülerin astları da üstleri de kitap sevmezler, kitap okumazlar. Çünkü onlara hakikatler de mevzuat da lazım değildir; onlara sadece mevzuu lazımdır! Onlar için kitabın pimi çekilmiş bombadan farkı yoktur. Kitap yazanları ve yayımlayanları ‘anarşist’ olarak ilan ve saf dışı ederler.
Eminim ki kitaplar yazdığım ve yayınladığım için, benim suçum da kabahatim de çoktur!

CİLVEGÖZÜ SINIR KAPISI HALA KAN KOKUYAR!

Türkiye’de tek gümrükçü araştırmacı-yazar olarak benim, mesleğini çok sevdiğini ve kitap okuyarak mesleğinden soğumak istemediğini söyleyen ve hala Cilvegözü Sınır Kapısı’nda görevli olduklarını sandığım o genç gümrükçülere birkaç çift sözüm var: Elbette ki Gümrük Skandalları adlı kitabımı okuyarak zehirlenmelerini ben de istemem. Ama isterim ki, bundan tam 10 yıl önce, 4 Temmuz 1997 günü Cilvegözü Kara Hudut Kapısı’nda yaşanan ‘intihar’ olayına dair gazete haberlerini araştırsınlar ve okusunlar! Çünkü Cilvegözü Sınır Kapısı yıllar sonra hala kan kokuyor!
Cilvegözü Sınır Kapısı’nda ne olmuştu da o gün Gümrük Muhafaza Memuru Mehmet Emin Odabaşı, tartıştığı amirini tabancasıyla öldürüp, görev arkadaşını da yaraladıktan (sonra öldü) sonra intihar etmişti? Odabaşı niçin cinnet geçirmişti ve hangi nedenle görev arkadaşlarına kurşun sıkmıştı? Mehmet Emin Odabaşı, tabancasının tetiğine dokunurken, neden ‘Şerefsizler, yaktınız beni’ diyerek raydan çıkmıştı? Odabaşı, neden çok sevdiği mesleğinden soğumuştu? Cilvegözü Gümrük Muhafaza Kaçakçılık İstihbarat ve Narkotik Bürosu görevlilerinin aralarında tartışıp da çözüme kavuşturamadıkları konu neydi acaba?
Eyy! Cilvegözü Sınır Kapısı’nda görevli olup da adını bile bilmediğim Gümrük Muhafaza Memuru kardeşim! Eyy! Gümrük Muayene Memuru genç bacım! Okumadığınız takdirde, bilmediğiniz yanlış yolda yanlış gidersiniz. O çok sevdiğiniz, kitap okuyup da soğumak istemediğiniz mesleğiniz yüzünden hayatınızı karartırsınız! Sonra da Allah’a iftira eder bunun adına da ‘kader’ dersiniz!
Oysaki kendi kaderinizi kendiniz oluşturuyorsunuz. Cehaletinizden bunun bile farkında değilsiniz. Bilmelisiniz ki akıl içinde çözümsüzlük yoktur. Akıl içinde sonsuz düşünce var. Bu düşünceleri açığa çıkarıp doğrusunu bulmak için de okumak gereklidir! Okuyan akıl, öğrenir, gelişir, genişler, erginleşip olgunlaşır. Erginleşip olgunlaşan akıl da insanı doğruya, vicdana, adalete ve Hakka yöneltir!
Sonsöz: Gümrük tarihine düştüğüm bu not; kitapları değil de, daha çok rüşveti ve bahşişi seven genç gümrük muhafaza memurlarına da gümrük muayene memurlarına da ders olsun!

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER