Hatay Büyük Şehir Belediyesi’nin Sayın Başkanı Lütfü Savaş’ı anlamakta zorlanıyorum.
Acaba Diyorum sayın başkan bizlerle konuşmaya tenezzül etmeyecek kadar kibirli mi?
Sayın Başkan Hatay’a çağ atlatacak projelerle haşir neşir olduğu için vakit fukarası mı?
Etrafında kendisini dinleyen yetenekli personelinin olmadığı çalışma arkadaşı fukarası mı?
Kendisine benimle ilgili “bu sana muhalif “ diyen yakın çalışma arkadaşlarının kurbanı mı?
NE NE NE?
Anlayamadım gitti.
Konuşmak istiyorum, görüşmek istiyorum, randevu istiyorum.
Ne konuşuyor ,
Ne konuşmuyor,
Ne görüşüyor,
Ne görüşmüyor,
Ne randevu veriyor,
Ne de vermiyor,
Bilmece gibi adam.
Çözemedim gitti.
Selami Şahinin dizelerinde ki gibi:
“Seninle başım dertte,
Ne yapsam bilmiyorum,
Sen canımdan bir parçasın
Söküp atamıyorum”
Sevgili olsa kesip atacağım.
Sayın Savaş, Büyük Belediye Başkanı doğumdan ölüme kadar her şeyi ile ilgili bir makamda.
Nasıl atarsın?
Atamıyorum tabi.
Kızıyorum, kırılıyorum, sonra tekrar BŞ ile ilgili bir sıkıntı oluyor tekrar arıyorum.
Bu rutin ilişki sürüyor.
Allah sonumuzu hayır etsin.
Gelelim sıkıntının özüne.
Bu yazı ile ilgili sıkıntılardan bir tanesi sivrisinekler.
Bu sene azgın besili sivrisineklerle mücadele yılı biz İskenderunlular için.
Seyfi Başkan ile Lütfü Başkanın yetki kavgası içinde olduklarını gören Sivrisinekler adeta ”besili bir koç “
Haline geldiler.
Bir ısırıyorlar ki sormayın.
İki başkan arasındaki kavga onlara yaradı. Büyüdüler palazlandılar.
Baş etmek mümkün değil.
Körfez gazetesi olarak konuyu iki kez manşete taşıdık.
Ve sorduk
Kime inanacağız kim doğru söylüyor?
Yetmedi Bizzat ben HBB basın sorumlusu Yüksel coşkunu aradım.
Yetmedi
Lütfü başkanı aradım 3-5 aramadan sonra görüşebildim.
Sivrisinekle mücadele sorumluluğu kimin diye sordum.
Kestirip attı: İlçe belediyelerinin.
Örnekler verdi.
“Kırıkhan defne yapıyor Seyfi başkan neden yapmıyor .“dedi.
“Seyfi başkan Sayıştay denetçilerinin belgelerini dağıtıyor sizin belgeniz var mı? “dedim
“İç işleri bakanlığından görüş aldım. Bu ilçe belediyelerinin” dedi.
“Belge” dedim.
“Radyoda ve Tv de söylüyorum “ dedi ve ekledi ”arkadaşlar size gönderecekler.
Bu görüşme 2 Mayıs Salı Günü yapıldı.
Bu yazı önünüze geldiğinde tarih 8 Mayıs olacak.
Hala belge ve açıklama bekliyorum.
Çok ta bekleyeceğim gibi geliyor. 2 Mayıstan sonra 3-4 kez daha aradım.
Her zaman ki gibi “Ben Abdullah Erdal Bey acil Bir şey var mı?” diye bir sesle yetinmek zorunda kaldım.
Basın müdürü desen hak getire daha çevre müdürüyle görüşüp belge gönderecek.
Bu yazıyla ilgili ikinci sıkıntı da içme suyuyla arıtma tesisi.
İçme suyu arıtma tesisinin teslim alınmaması ile ilgili iki kez haber yapmamıza , Seyfi Başkanın Ve Vekil Karasayar’ın iddialarının kamuoyuna yansıtmamıza rağmen BŞ ve HATSU yetkililerinin sessiz kalmalarının karsısında yallah dedim direk HATSU genel müdürünü aradım.
10 dakika sonra döndü.
Direk “Arıtma tesisinin neden teslim almıyorsunuz? “ diye sordum.
“DSİ genel müdürüne eksikliklerle ilgili video ve fotoğraf içeren resmi yazımı gönderdim. Seyfi Başkanda İstesin ona da göndereyim”. Dedi.
İşte bu ya.
Anında Hizmet.
Ben muhalifsem Sayın Çaparali’nin de dönmemesi bilgi vereceğim deyip vermemesi gerekirdi.
Altın kaplama Kalem hediye ettiğinin yazarak “kendisine muhalif” olmuştu.
Kibirli desem değilmiş.
Vakit fukarası desem değilmiş.
Lütfü başkanın yakın çalışma arkadaşlarının” bu muhaliftir” gazına gelmemiş helal olsun.
Ne desem bilmiyorum.
Seyfi başkan bas bas bağırıyor “Lütfü Başkan İskenderun’u ilaçlasın. “ diye
Biz azmış besili sineklerle boğuşuyoruz.
Yetmezmiş gibi bir de Lütfü başkanla görüş almak için boğuş.
Banane “Allah ıstıfıl etsin deyicim.”
Ama sinekler beni ısırıyor. Benim derdim beni ısıran sinekleri öldürmeyen yetkilinin kim olduğunu bulmak .
Selami Şahinin romantik ezgilerinden sonra yetkiliyi bulduğumda Sivrisinekle mücadelenin kimin yetkisinde olduğu ortaya çıktığında bir şarkı daha söyleyeceğim.
Bu şarkı İsmail YK dan olacak ve şöyle başlayacak
“Allah belanı versin , Allah seni kahretsin,
bana gelen sinekler sana gelsin yar”.
YETMEDİ Mİ LÜTFÜ BAŞKAN?
