Cuma, Mart 29, 2024
No menu items!
Ana SayfaHatay HaberHatay Dişhekimleri Odası’nın 18. Olağan Genel Kurulunda Nebil Seyfettin yeniden başkanlığa seçildi

Hatay Dişhekimleri Odası’nın 18. Olağan Genel Kurulunda Nebil Seyfettin yeniden başkanlığa seçildi

Hatay Dişhekimleri Odası’nın 18. Olağan Genel Kurulunda yeniden başkanlığa seçilen Diş Hekimi Nebil Seyfettin güven tazeledi. İki gün süren Olağan Genel Kurul’da seçime tek liste ile katılan mevcut Başkan Diş Hekimi  Nebil Seyfettin başkanlığında Ahmet Karbeyaz,Leyla Ergün,Davut Akemoğlu,Sermet Güler,Burhan Mansuroğlu,Nahittin tTumani,İhsan Melek ve  Ahmet Eraslan isimleri Hatay Dişhekimleri Odası yeni yönetimini oluşturdular.
Covid-19 tedbirleri kapsamında maksimum düzeyde alınan önlemler ile Hatay Dişhekimleri Odası toplantı salonunda gerçekleşen ve üyelerin büyük bir bölümünün katıldığı Olağan Genel Kurul Saygı Duruşu ve İstiklal Marşımızın okunması ile başladı.Yönetim Kurulu Faaliyet Raporlarının okunması ve Denetim Kurulu Faaliyet Raporlarının okunmasının ardından seçimlere tek liste ile gidecek olan Hatay Dişhekimleri Odası Başkanı Diş Hekimi Nebil Seyfettin yaptığı konuşmasında :”
Sayın Divan Başkanı ve Divan Üyelerim,HAMOK’UN değerli başkanları, sevgili meslektaşlarım ve değerli basın emekçileri…


Hatay Dişhekimleri Odası’nın 18. Olağan Genel Kurulu’na katılarak bizleri onurlandırdığınız için şahsım ve yönetim kurulum adına her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyor; sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği üzere yasamız gereği nisan ayında yapmamız gereken genel kurulumuzu Covid 19 Pandemisi nedeniyle yapamamıştık. 1 Haziran’dan itibaren pandemide normalleşme sürecine girildiğinin açıklamasından sonra Türk Dişhekimleri Birliği Merkez Yönetim Kurulu’muz, nisan ayında yapılamayan genel kurullarımızın bu defa Temmuz-Ağustos ayları içerisinde yapılması kararını almıştır. Sizleri bu temmuz sıcağında buraya davet etmek zorunda kaldığımız için tekrar özür diliyor ve katılımınız için teşekkür ediyorum.
Bir dönemi daha bitirirken; 1985 yılında 3224 sayılı Türk Dişhekimleri Birliği Kanunu ile tüzel kişiliğe kavuşan odamızı bugünlere taşıyan, gönüllülük temelinde büyük bir özveriyle emek vermiş tüm meslektaşlarımı huzurlarınızda bir kez daha sevgi ve şükranla anıyorum.
Ayrıca pandemi süresince Hayatını kaybeden Başta TDB Yüksek Disiplin Kurulu Başkanı’mız Mustafa Oral olmak üzere tüm sağlık çalışanlarımızı ve vatandaşlarımızı bir kez daha saygı, minnet ve rahmetle anıyor; hala tedavileri sürenlere de acil şifalar diliyorum.
Geçtiğimiz günlerde mesleğimiz adına önemli bir adım atıldı. Yıllardır beklediğimiz Ağız Diş Sağlığı Daire Başkanlığı oluşturuldu ve başkanlığına Doç. Dr. Emre Korkut atandı. Henüz bu sevinci yaşayamadan ve ziyaretine gidemeden birkaç gün önce YÖK’ten kötü haberi aldık. Dişhekimliği fakültelerimize 2019 yılında alınan öğrenci sayısı 6481 iken 2020’de KKTC ile birlikte 8000’e ulaşmıştır. Galiba Sağlık Bakanımıza sunduğumuz Aile Dişhekimliği Sistemi HER AİLEYE BİR DİŞHEKİMİ olarak algılanmış. Biz bu vesileyle buradan yetkililere bir kez daha sesleniyoruz. İnsan gücü planlaması ülkelerin kaynaklarını verimli kullanmak adına en çok önem verdikleri konulardan biridir. Tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de sağlık meslekleri eğitimi en maliyetli eğitimdir.

Koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerine öncelik veren, insan gücü planlamasını; ihtiyaç, talep ve nüfus kriterlerine göre belirleyen ulusal sağlık politikaları oluşturulmadan toplum sağlığının çağdaş ülke seviyelerine getirilmesi mümkün değildir.
Son 10 yıldır insan gücü planlaması ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde birbiri ardına dişhekimliği fakülteleri açılmış ve öğrenci kontenjanlarında kaygı verici artışlar yaşanmıştır. Sadece Türkiye’de 2012 yılında 19 olan dişhekimliği fakültesi sayısı bugün 97’ye çıkmıştır. Bunların 79’unda eğitim verilmektedir. Bu durum sürdürülemez bir noktaya gelmiştir. Önlem alınmaz ise önümüzdeki 10 yıl içerisinde işsiz sağlık meslek çalışanlarının mesleğinin dışında başka alanlarda çalışmak zorunda kalması kaçınılmaz olacaktır. Lütfen bu çığlığımızı artık duyun…

Bu hafta bir kez daha kadın cinayetine şahit olduk. Muğla’da Pınar Gültekin kardeşimiz hunharca öldürüldü ve bir kadın daha eksildi aramızdan. Utanıyoruz; içimiz kan ağlıyor. Bu cinayetlerin sadece sayıdan ve isimden ibaret olmadığının anlaşılabilmesi için 6284 sayılı İstanbul Sözleşmesi hükümlerinin acilen uygulanmasını talep ediyor, devletin tüm ilgili kurum ve kuruluşlarını samimiyetle sorunu çözmek için göreve ve toplumun her kesimini kadınların mücadelesine destek vermeye çağırıyoruz.

Sevgili Meslektaşlarım;
Bizler 17. çalışma dönemini bitirmenin huzurunu ve mutluluğunu yaşıyoruz.Meslek odalarının genel kurulları, çalışma dönemlerinde yapılanın, yapılmaya çalışılanın ve yapılamayanın anlatıldığı, sorgulandığı yani hesap verildiği platformlardır. Bizler iki yıl önce bu göreve talip olmamızın gerekçelerini ve neler yapacağımızı sizlere anlatmıştık. Bu sürede yapılan tüm çalışmaları ve etkinlikleri web sitemiz ve değişik iletişim yöntemleri ile sizlerle paylaşmaya çalıştık. Bu konularda yönetim kurulu olarak her türlü eleştiriye açığız.
Ülkemizin ve mesleğimizin içinden geçtiği bu zor ve özel koşullarda yaptığımız çalışmaların özetini satır başlarıyla odamızın Genel Sekreteri Davut Akemoğlu sizlerle paylaşacak.

Değerli Arkadaşlar,
Tüm Dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınıyla mücadele ederken ülkemizde de salgın sürecinin yarattığı ekonomik, sosyal, toplumsal ve psikolojik yıkımı azaltmaya yönelik çözüm önerileri geliştirirken ülkemizi yönetenler suni bir gündemle meslek odalarını tartışmaya açmışlardır. Akademik meslek odaları olarak üyelerimizin birçok sorunu çözüm beklerken ülke olarak odaların seçim sisteminin değiştirilmesine ilişkin tartışmaların yeniden gündeme getirilmesinden dolayı duyduğumuz kaygı ve endişeyi daha önce kamuoyu ile paylaşmıştık.
Bu bağlamda barolarımızın günlerdir demokratik tepkilerini dile getirmek ve örgütlerini savunmak için yapmış oldukları tüm mücadeleye rağmen siyasi iktidarın iki gün içinde aldığa kararla yasalaştırılmasını doğru bulmuyoruz. Umarız ülkemizi yönetenler alınan bu yanlış karardan döner ve ülkemiz bu ayıptan kurtulur.
Ben sizlere ilkesel olarak neler yaptığımızı, neyi savunduğumuzu, neler istediğimizi genel hatlarıyla özetlemek istiyorum:

Neler yaptık?

Politikalarımızı, mesleki sorunlarımız ve toplumun somut ağız diş sağlığı sorunları üzerinden inşa ettik.Taleplerimizi öncelikle uzlaşı ve diyalog süreçleriyle, her türlü yasal ve meşru eylem biçimleri ile savunduk.Özellikle pandemi süresince bilim kurulunun kararlarını, yeni çalışma rehberini, alınması gereken önlemleri ve yayınlanan tüm genelgeleri kısa zaman içinde sizlere ulaştırdık.Hükümetlerin,      antidemokratik,     meslek ve sivil toplum örgütlerini dikkate almayan kararlarına tüm gücümüz ve olanaklarımızla karşı koyduk.Demokrasi,    laiklik,     insan hakları değerlerini siyasetimizin aracı değil kendi varoluşumuzun amacı saydık; hiçbir koşulda demokrasiden ve özgürlüklerden ödün verilmesine onay vermedik.İnsanlığın,     ülkemizin,    aydınlanma,     özgürleşme,     demokrasi,     adalet ve hukukun üstünlüğü mücadelesinin bileşeni olduk; sivil toplum örgütleri ve HAMOK gibi saygın kuruluşlarla bu temellerde sürekli olarak birliktelik içinde bulunduk. Bu vesileyle iki yıldır dönem sözcülüğünü üstlendiğim, büyük bir uyum içinde çalıştığım ve birlikte çok yoğun mesailer geçirdiğim oda başkanlarıma ve yöneticilere de huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum.Meslek politikalarının oluşumunda meslektaşlarımızın yanı sıra bilimsel kuruluşlar,     uzman kişilerle, ADSM bünyesindeki meslektaşlarımızla ve özellikle dişhekimliği fakültelerindeki öğretim üyeleriyle sürekli olarak işbirliği içinde olduk.Yönetim becerimizi, geçmiş 34 yılda olduğu gibi bugün de meslektaşlarına öğreten değil,     onlardan öğrenen ve onlar için örgüt olma bilinciyle geliştirdik. Temsili demokratik yapımızı, katılımcı demokrasinin tüm norm ve ilkelerini yaşama geçirerek güçlendirdik.

 Neyi savunuyor? Neyi istiyoruz?

Sağlık hizmetleri temel bir insan hakkı olarak kabul edilmelidir.Ağız diş sağlığının genel sağlığın ayrılmaz bir parçası olduğu görülmelidir.Tüm meslekleri olduğu gibi dişhekimliği mesleğini de değersizleştiren, eğitim kalitesi ve insan gücü planlamasını hiçe sayan yeni dişhekimliği fakülteleri açılmamalıdır.
Fakültelerde okuyan öğrencilerimizin sorunları dinlenmeli ve çağdaş bir eğitim için gerekenler yapılmalıdır.

Dünyada en büyük risk gurubu içinde gösterilen ve pandemi süresinde büyük bir özveriyle çalışan dişhekimlerimizin sorunları maalesef dinlenmedi. Krizi fırsata çeviren sektörler denetlenemedi. Sarf malzeme giderlerimiz %300’lere kadar arttı. Koruyucu sağlık ekipmanları temin edilemedi ve tüm bunlar yetmezmiş gibi yeni genelgelerle çalışma şartları her geçen gün zorlaştırıldı.
Kamudaki meslektaşlarımızın özlük haklarındaki adaletsizlikleri, sağlık hizmetinin yapısıyla çelişen bugünkü performans uygulamalarını ve güvencesiz çalışma koşullarını reddediyoruz. Ve özellikle pandemi sonrası bilim kurulunun belirlemiş olduğu yeni çalışma rehberinin uygulamaya başlanmasıyla gelir kayıplarının biran önce karşılanmasını ve ek ödenek sözlerinin gerçekleşmesini bekliyoruz.

“Sağlık çalışanların haklarını ödeyemeyiz!” diyenler. Onları balkonlardan alkışlayanlar; onları milli kahraman ilan edenler; Doktorun çıplak maaşıyla bekçinin maaşını nerdeyse eşitleyenler! Bugün nerdesiniz? Neden sesiniz çıkmıyor?
Son 6 aydır kamuda biriken hastaların tedavilerini özel muayenehanelerden de alabilmesinin yolu açılmalı

İsteyen dişhekimi hizmet alım sistemi içinde olmalı; bütün insanlarımız bu dişhekimlerinden temel ağız-diş sağlığı hizmetlerini alabilmelidir.
Corona 19’dan vefat eden sağlık çalışanları şehit kabul edilmeli ve aileleri şehitlik haklarından faydalanmalıdır.
Her meslektaşımız insanlık ve hekimlik onuruna yakışır bir yaşam ve gelir düzeyine ulaşmalıdır.
Her geçen gün sayıları artan dişhekimlerinin istihdamının sağlanmasını ve onların özel muayenehanelerde sigortalı olarak çalıştırmalarını sağlayacak acil düzenlemelerin hayata geçirilmesini istiyoruz.
Hekimlik etik normlarını, yaşam ve meslek uygulamalarımız için temel yol gösterici olarak görüyoruz. Meslektaşlarımız arasında haksız rekabete yol açacak her türlü girişime karşı çıkıyoruz.
Değerlerimizi koruyacak özerk kurumsal örgütlenmeler olarak kamu kurumu niteliğindeki sağlık meslek örgütleri de bu çerçevede oluştu. Değerlerimizin çizdiği çerçeve önemliydi; zira sağlık alanında mesleki örgütlenmeler sağlık çalışanlarının hakları ve koşullarıyla sınırlı kalan bir faaliyet içinde sınırlı olamazlar. Bu nedenle kamu kurumu niteliğindeki kuruluşlarının söylemleri zaman zaman politik görülebilir. Ancak bunun ölçütü kamu yararı üzerinden söylemler olmasıdır. Elbette kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütleri kamu yararı adına yeri geldiğinde sistemi ve kanun yapıcılarını eleştirecektir.

 Biz TDB’ye bağlı bir oda olarak;

Örgütümüzün insana, insan sağlığına, hekimlik mesleğine, meslektaşlarımıza karşı olan ve tarihsel süreçte gelişen evrensel meşruiyeti ile görevimiz haline gelen değerlerimizi koruma ve geliştirme işimize her zamankinden daha güçlü bir şekilde sarılacağız.  Kısacası anayasadan ve kanunlardan gelen yetkimiz ve üyelerimizden aldığımız güçle odamıza ve mesleğimize sahip çıkma kararlığındayız. Mesleğimizin ve meslektaşlarımızın genel menfaatlerini halkımızın ve ülkemizin genel menfaatlerinden ayrı tutmadan savunacağız. Sadece Birliğimize karşı değil kamu yararını savunan tüm meslek birlikleri ve odaları ile dayanışma içinde olacağız.

Ülkemizin ve mesleğimizin içinde bulunduğu bütün olumsuz tabloya rağmen
“Yaşama, evrensel insani ve ahlaki değerlere inanan, aklı ve bilimi önceleyen, laik, demokratik bir ülkede barış içinde yaşamaya inanan bizler; bu karanlık tablodan etkilenmekle birlikte asla umutsuzluğa düşmeyeceğiz. Umudumuzu aklımıza, vicdanımıza, yüreğimize ve emeğimize inanarak diri tutacağız. Meslek örgütümüze ve mesleğimize inatla sahip çıkacağız.”

Sevgili Meslektaşlarım,
Bu iki yıllık süreç içerisinde yapılanlar sadece oda yönetiminin değil öncelikle tüm seçilmiş organların, oda komisyonunda çalışan meslektaşlarımızın, ilçe temsilciliklerimizin ve etkinliklere katılarak bizleri yalnız bırakmayan, görüş ve eleştirileriyle daha iyiyi ve daha güzeli arayış uğraşına katılan tüm meslektaşlarımızın eseridir.
Genel kurula katılarak demokrasimize, geleceğimize ve mesleğinize sahip çıktığınız için hepinizi kutluyor; ülkemiz ve mesleğimiz için güzel yarınlar görmeniz dileğiyle sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”dedi.

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER