Pazar, Aralık 7, 2025
No menu items!
Ana SayfaÜlke GündemiAdalet Yerini Bulana Kadar Savaşacağım!

Adalet Yerini Bulana Kadar Savaşacağım!

6 Şubat’taki Kahramanmaraş-Pazarcık depreminde oğlu Ahmet Can, gelini Nesibe ve torunu Asude Zabun’u kaybeden Nurgül Göksu önce cenazelerini sonraysa yıkım nedenlerini aradı. Göksu şimdi de adalet için mücadele ediyor.

Dört aydır iddianamenin hazırlanmasını bekleyen Göksu, “Adalet yerini bulunana kadar mücadele edeceğim” diyor.

 

Nurgül Göksü (Sağda) Fotoğraf: Diken

50 binden fazla can kaybına yol açan depremlerin üzerinden dört ay geçti. Deprem ‘yüksek tansiyonlu’ Türkiye gündeminden çoktan düşse de depremzedeler ve yakınlarını kaybedenler için acılar taze. En sevdiklerinin bedenlerini bulabildikleri, ziyaret edebilecekleri mezarları olabildiği için bile avunan yakınları, şimdi hukuk mücadelesi veriyor.

Nurgül Göksu onlardan biri. Henüz 16 yaşındayken dünyaya getirdiği, annesiyle birlikte büyüttüğü oğlu, avukat Ahmet Can (30), kızı bellediği gelini avukat Nesibe (26) ve bebek kokusu burnunda kalan torunu Asude’nin depremde ölmesini kader olarak kabullenmiyor. Kahramanmaraş’ın Onikişubat ilçesindeki oğlu ve ailesinin oturduğu Ezgi Apartmanı’nın yıkılmasına yol açan sorumluları arıyor. Saniyeler içinde yıkılan sekiz katlı Ezgi Apartmanı, 36 kişiye mezar oldu. Apartman sakinlerinden sadece iki kişi hayatta kaldı.

Göksu, yaşadıklarını Diken’le paylaştı.

Beraber büyüdüler

Göksu ailesinin ısrarıyla, istemese de henüz 14 yaşındayken nişanlandı, 15’inde evlendi, 16’sında da Ahmet Can’ı dünyaya getirdi. Eşiyle boşandığında oğlu henüz bir buçuk aylıktı. Oğlunu daha rahat büyütebilmek için anne, babasıyla birlikte Mersin’e taşındı. Ahmet Can’ı büyütürken kendi de büyüdü. Ahmet Can’ın Mersin Anadolu Lisesi’ni kazandığı yıl onun da rızasını alarak ikinci evliliğini yaptı. Ahmet Can iyi bir okul kazanmıştı, annesiyle İstanbul’a gelmek yerine anneannesi ve dedesiyle Mersin’de kalarak liseye devam etmeyi tercih etmişti. Hukuk fakültesini bitirince annesi yine İstanbul’a yanına çağırdı. Ancak Ahmet Can hayatını memleketi Kahramanmaraş’ta sürdürmeyi tercih etti. Aşık olduğu kadınla evlendi ve yuva kurdu. Ezgi Apartmanı’nda, Kervan Pastanesi’nin sahibi Sami Kervancıoğlu’na (eski MÜSİAD Kahramanmaraş şubesi başkanı) ait daireyi tuttular. Kervancıoğlu çalıştıkları hukuk bürosunun sahibinin kayınpederiydi. Bebekleri de dünyaya gelince, onlardan mutlusu yoktu, ta ki 6 Şubat, saat 04:17’ye kadar. Şiddetli sarsıntılar, milyonlarca insanın hayatını değiştirdi, binlercesini öldürerek binaları yıktı. Kara kıştı, sıcak yuvalar saniyeler içinde mezara döndü.

Göksu deprem gecesi kötü haberi Kahramanmaraş’taki kardeşinin eşinden aldı. Telefondaki ses, çok şiddetli deprem olduğunu, herkesin öldüğünü söylüyordu. Teker teker yakınlarını aramaya başladı. İlk 15 dakika telefonlar çekti. Annesine, kardeşlerine ulaşabildi. Ahmet Can ve Nesibe’nin telefonları çalıyor ancak açan yoktu. Nesibe’nin ailesini aradı, onlar da konuşamamıştı. Önce kötüye yormadı, oğlunun çevik olduğunu, ailesini aşağıya indirebileceğini düşündü. O arada kardeşleri, annesi, babası güç bela Ahmet Can’ın oturduğu Ezgi Apartmanı’nın önüne gidebilmiş, kötü manzarayı görmüşlerdi.

Sadece iki kişi sağ çıkabildi

Kente girişin yasaklanması üzerine üçüncü güne kadar Kahramanmaraş’a yola çıkamadı. Dördüncü günün sabahında artık oradaydı. Manzara korkunçtu ama hala umudu vardı. Oğlu yedinci katta oturuyordu. Arama kurtarma ekiplerine bulunabilecekleri yeri tarif ediyordu. Ancak bina ‘dönerek’ kırılmıştı: “Yedinci kat zemindeydi, onun üstüne sekizinci kat, onun da üstünde beşinci, altıncı kat gelmiş. Çocuklarım daha sıcak diye oturma odasında yatıyorlardı. Oturma odası olarak gösterdiğim yerde, sekizinci katta karşı taraftaki dairenin yatak odası çıktı. Pastanenin de bulunduğu, binanın batı tarafı anında yıkılmış. Oğlumun çantası ikinci gün en üst kattan çıktı. Sekizinci günü akşamı çocuklarımı buldular. Siyah ceset torbalarıyla toprağa verdik. Gassala sordum, anlattı. Çocuklarımın vücut bütünlüğü tammış. Uzun süre yaşadılar mı acaba? Daha erken ulaşsaydık, yaşarlar mıydı? Durmadan bunları düşünüyorum. Apartmandan sadece dördüncü katta oturan apartman görevlisiyle, oğlu sağ çıkabildi. Kapıcı dairesini pastaneye katarak mutfağa dönüştürdükleri için, onları dördüncü kata yerleştirmişler.”

Evlatlarını kaybettiği enkazda delil aradı

Evlatlarını toprağa veren Göksu, Ahmet Can’ın avukat arkadaşları Mahmut ve Uğur’un da desteğiyle işin peşini bırakmadı. Enkazın başından ayrılmadı, kaldırılmasına karşı kararlılıkla direndi. Yıkılmayı izah edebilecek delilleri toplamaya başladı. Enkazla, savcılık arasında mekik dokudu: “Acaba acı çektiler mi diye düşünerek, evlatlarımı ezen betonlarda delil aradım. Buldum da. Bilirkişilere raporlattım.”

Kesilen kolon

Pastane için apartmanda değişiklikler yapılmıştı. Israrı sonuç verdi ve 40’ıncı gün kesilen kolonu buldu. Göksu, apartmanın olduğu caddede sadece dört binanın yıkıldığını belirterek, “O binaların ikisinin altında banka, birinin fırın, birinin altında da Kervan Pastanesi vardı” diye anlattı.

2021’de tahribatlar görülmüş

Depremde ölen apartman yöneticisi Mustafa Doğruluk, ısıtma sistemini değiştirmek için başvurdukları firmanın kazan dairesinde gördükleriyle ilgili uyarması üzerine Eylül 2021’de Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne, kazan dairesindeki taşıyıcı sistemler kolon, kiriş ve perde duvarlardaki tahribatların fotoğraflarıyla birlikte başvurmuş. Doğruluk dilekçesinde, mevcut statik projenin Onikişubat Belediyesi’nden (AKP’li) temin edilerek varsa kesik, kırık vb. farklılıkların tespit edilmesini istemiş. Belediye yaklaşık bir ay sonra projeye aykırı bir duruma rastlamadıkları yanıtını vermişti. Bunun belgelerini de buldu. Göksu pastanenin tadilatının 2017’de, ruhsatsız yapıldığını söyledi: “Apartman yöneticisini uyaran ve dosyadaki fotoğrafları çeken inşaat mühendisi Emin Gökmen Güzelçiftçi’nin verdiği ifadeye göre, pastanenin tuvalet tesisatı için kiriş delinmiş, asansör için tabliye betonu, baca için üç ayrı yerden perde duvarı kesilmiş. Enkaz başında beklerken buradaki tadilatı gören başkaları da geldi yanıma anlattı. Sorun pastanenin tadilatından da kaynaklanabilir, müteahhit Yakup Aktaş’tan da. İkisi hakkında da suç duyurusunda bulundum. Aktaş’a denetimli serbestlik verildi. Kervancıoğlu’na ise yurtdışına çıkma yasağı getirildi. Bu yetmez. İkisiyle ilgili iddianame hala hazırlanmadı. Belediyeyi de dava edeceğim. Şehirdeki dört Kervan Pastanesi’nin ikisi yıkıldı. Kimin ihmali, suçuysa bulunmasını istiyoruz.”

‘Kimse durduramaz’

İlk üç ay bölgeye görevlendirmeyle gelen savcıların on günde bir değiştiğini hatırlatan Göksu, şöyle devam etti: “Çocuklarımın cenazesinin cesetlerini bulduğum yerde iki gün boyunca delil toplamaya çalıştım. Ben acımı yaşarken, bunu yapmak zorunda mıydım? Bunları yapması gerekenlerin neredeydi? 6 Şubat depremlerinden en fazla etkilenen Kahramanmaraş, Hatay, Malatya ve Adıyaman’da yıkım ve ölümlerden dolayı açılan soruşturma dosyalarının hızla devam ettirilmesi için Adalet Bakanlığı’nın gerekirse bir deprem komisyonu kurması, ek personel tayin etmesini talep ediyoruz. Ayrıca bu dosyalarla ilgilenen savcılara başka herhangi bir iş verilmemeli. Ölüm olaylarının yaşandığı tüm binalarla ilgili teknik desteğin sağlandığı bilirkişi komisyonları kurulmalı. Raporlar konusunda da özen gösterilmeli.”

‘Acı beni dimdik ayakta tutsun istiyorum’

Göksu sesini duyurabilmek için bir yandan hukuku öğrenmeye çalışıyor, diğer yandan sosyal medyayı: “Haksızlığa hiçbir zaman gelemem. Yavrularımın ölümüne sebep olanları da buluncaya kadar, Allah’tan başka kimse beni durduramaz, vazgeçiremez. Kısıtlı imkanlarımıza rağmen okuyup avukat olan, beni hep gururlandıran evladım için şimdi de ben okuyorum. Sosyal medyayı öğrendim. Kolonu, kirişi, olası kastı, taksiri öğrendim. Bana ‘psikolojik yardım al’ ditorlar. Hayır, bu acı beni dimdik ayakta tutsun istiyorum. Gece sabaha kadar acılarımı yaşıyor, gözyaşı döküyorum. Dua ediyorum, oğlumla konuşuyorum. Sabah yine ayağa kalkıp, mücadeleye devam ediyorum. 30 yıl onu yetiştirmek için mücadele verdim. Bir 30 yıl da ölümüne sebep olanları bulmak için mücadele veririm. Adalet yerini buluncaya kadar mücadele edeceğim.”

Elinde dört bilirkişi raporu olduğunu vurgulayan Göksu, “Bizim acılarımız kayda değer görülmedi ki bilirkişi raporlarına rağmen sebep olanlara dava açılmadı, tutuklanmadılar. Çünkü sonunda işin ucu Onikişubat Belediyesine dokunuyor. Belediye AKP’li olduğu için görmezden mi geliniyor?” diye sordu.

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER