Ülkemizde yaşananların hızına yetişemiyoruz
. Ne varki yaşanan hiçbir şey’e pozitif bakamıyoruz.
Buda hem başımıza çöreklenen meşum virüs, hemde yıllardır ülkemizde yaşanan beyin iğfallerinin sonucu olsa gerek.
Zira ülkenin yüksek mekanlarında ikamet edenler, dün canciğer oldukları insanlarla bugün düşman, düşman oldukları ile canciğer olabiliyor. bu rahatsızlığı anlatabilecek herhangi bir tıbbi terim olmadığı gibi biz sıradan vatandaşlar neye sevinip neye ağlayacağımıza veya hangi kararın yararımıza, hangi kararın zararımıza olduğuna karar vermekte zorlanır olduk. Her ne kadar lehimize alınan bir karar görünmüyorsa da.
Mevcut sistemde pek mümkün olmasa da demokratik sistemlerde devletin malı ve parası, din, dil, ırk, mevki, bölge ayrımı olmadan ülkede yaşayan bütün insanların ortak malıdır. Devlet’in malı denmesi bundandır. çünkü devleti halk oluşturur, ve bu halk ürettiği ve çalıştığı ölçüde o devletin parası olur, halkı olmayan bir devlet devlet değil boş bir araziden ibarettir. Dolayısı ile demokratik ülkelerde hükümet edenler, esasen halkın olan devletin parasını ve malını herkese eşit şekilde hizmet ederek ulaştırarak ve bunun hesabını vererek hükümet ederler. Kabile devletlerinde olduğu gibi, benim gibi ve benden olursan hizmet var olmazsan hizmet yok denemez. Mevkisi ne olursa olsun hiç kimse devletin parasını başka ülkelere veya kişilere ulufe dağıtır gibi dağıtamaz. Varsa kendi parası tabi ki dağıtabilir, ama bulunduğu mevkisi gereği tasarrufunda bulunan ülkenin parasını dağıtamaz. Çünkü o parada sözkonusu ülkenin tüyü bitmemiş yetiminin hakkı vardır, ve bu yetim hakkının o yetim açken çarçur edilmesi günahını, hiç bir ibadet temizleyemez. Neyseki ülkemizde böyle şeyler olmuyor. Allah’tan işsizliğin rekor kırdığı, insanların çöpten beslendiği, iş aş diyerek intihar edenlerin olduğu, vergi borcu silinen işadamının, ONLARCA trilyona jet aldığı ülke biz değiliz de içimiz rahat.
Her insana yakışan tabi ki darda kalmış’a yardım etmektir. Dünyada yaşayan ve binlerce farklı inanca sahip insanların kendi örf ve adetleri çerçevesinde elbetteki yardım ederler. Müslümanlar ise yardım kriterlerini Allah’ın kendilerine indirdiği kitaptan alırlar. Şöyle diyor rahman: Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: “Hayır olarak infak edeceğiniz şey, anne-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışadır. Hayır olarak her ne yaparsanız, Allah onu şüphesiz bilir.” Bakara 215. Yani sanıldığı gibi ulufe dağıtmak yok.
KURAN’I KERİMDEKİ BÜTÜN YARDIM AYETLERİNDE YARDIMIN ADI İNFAK tır. Gösteriş ve şov için hiç yok. Hele başkasının malını babasının malı gibi dağıtmak hiç yok.Ne diyor ? İNFAK !!! peki infak’ın islami literatürdeki tarifi nedir? ona bakalım. İNFAK : Dinî-ahlâkî bir terim olarak genellikle “Allah’ın hoşnutluğunu elde etme amacıyla kişinin KENDİ SERVETİNDEN harcama yapması, muhtaçlara aynî ve nakdî yardımda bulunması” demektir. Bu bakımdan infak, farz olan zekâtı ve gönüllü olarak yapılan her çeşit hayrı içermektedir. Evet bizim kişilerle işimiz olmaz ama sistemleri beğenmeyebiliriz ve bunu da dillendirmek insanlık görevimizdir…….
