Gezi Davası nedeniyle 3 yıldır Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan ve milletvekilliği düşürülen Can Atalay, Hatay’da mücbir sebep halinin uzatılması için sosyal medyadan çağrı yaptı. Atalay, “Mücbir sebep halinin uzatılması bir tercih değil, zorunluluktur” dedi.
Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarına rağmen Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutulan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekiliği düşürülen Can Atalay, Hatay’da ‘mücbir sebep’ halinin uzatılması için çağrı yaptı.
Atalay, “Yaralar kapanmamıştır. Ekonomik döngü yeniden çalışmaya başlamamıştır. Hatay’daki STK’lar bu gerçeği açıkça ifade etmektedir: Mücbir sebep halinin uzatılması bir tercih değil, zorunluluktur” dedi.
Atalay şu ifadeleri kullandı:
Hatay’da, sanayi ve ticaretin kırılgan çarkları, halkın sosyal ve ekonomik yaşamı halen o büyük felaketin gölgesinden sıyrılmış değildir. Hatay’daki STK’lar, Meslek Birlikleri ve Mali Müşavirler’nın ortak çağrısı, sahadan yükselen hakikatin ta kendisidir: Deprem bölgesinde, özellikle Hatay’da, mücbir sebep halinin süresi derhal ve koşulsuz uzatılmalıdır.
Kim, hangi vicdani hesapla, hasılatı 2,5 milyon TL’nin altında olan küçük esnafın vergi yüküne omuz verebilecek güce ulaştığını iddia edebilir? Tamamı küçük esnaftan oluşan bu işletmeler, borç batağına sürüklenmeden, tasfiye riskine girmeden mücbir halin sona ermesine gerçekten hazır mı? İşyeri yıkık, sermayesi erimiş, iş gücü göçle azalmış olan bu kesim, biriken borçlarını ödeyebilecek bir gelir seviyesine ulaşabildi mi? Depremden kaynaklanan ekonomik ve sosyal sorunlar tamamen ortadan kalktı mı?
“YARALAR KAPANMAMIŞTIR”
Bölgede hayat normale döndü mü? Bu soruların her biri, sahada çalışan uzmanların gözlemleriyle, raporlarıyla ve en önemlisi vatandaşların günlük yaşamındaki somut zorluklarla yanıt bulmaktadır: Hayır. Hayat normale dönmemiştir. Yaralar kapanmamıştır. Ekonomik döngü yeniden çalışmaya başlamamıştır. Hatay’daki STK’lar bu gerçeği açıkça ifade etmektedir: Mücbir sebep halinin uzatılması bir tercih değil, zorunluluktur.
Hatay’ın Antakya, Defne, Kırıkhan, Samandağ, İskenderun ve Hassa gibi ilçelerinde işyerlerinin büyük bir bölümü hâlâ yeniden inşa aşamasındadır. Ekonomik faaliyetlerin çoğu geçici alanlarda yürütülmekte; gelir üretim döngüsü ise hâlen istikrarsızdır. Bu koşullar altında mücbir sebebin kaldırılması, küçük esnafı borç, baskı ve tasfiye riskiyle karşı karşıya bırakacaktır.
Üstelik bölgedeki mükelleflerin ülke ekonomisi içindeki payı sınırlı olduğundan, uygulamanın uzatılması devlet bütçesine ciddi bir yük getirmeyecektir. Depremin yarattığı kayıpların derinliği, ekonomik ve sosyal çöküşün uzun vadeli karakteri dikkate alındığında, mücbir sebep uygulamasının kaldırılması yalnızca kâğıt üzerinde bir “normalleşme”dir; sahada ise yeni krizlerin habercisidir.
“FİNANSAL YENİDEN YAPILANDIRMA İMKANLARI…”
Bugün Hatay’ın ihtiyacı; kademeli geçişler, uzun vadeli destekler, finansal yeniden yapılandırma imkanları, kredi ve sigorta süreçlerinin kolaylaştırılması ve en önemlisi, devletin koruyucu şemsiyesinin aceleyle kaldırılmamasıdır. Hatay’ın yeniden üretim, ticaret ve yaşam merkezi olabilmesi için bu süreç bütüncül bir kamu politikasıyla desteklenmeli; yaralar sarılmadan ‘bitti’ denilmemelidir.”
