“İHTİYAÇ MALZEMESİ TAŞIYAN 22 ARACI BÖLGEYE GÖNDERDİK”
Deprem bölgesinden Mersin’e gelen yurttaşlar için Yenişehir Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’nde kurduğu Giysi Evi ve diğer temel ihtiyaç malzemesi yardımlarıyla 25 bin kişiye ulaştığını da dile getiren Yenişehir Belediye Başkanı CHP’li Abdullah Özyiğit, ihtiyaç malzemesi taşıyan 22 aracı bölgeye gönderdiklerini, Kahramanmaraş ve Adıyaman’da mobil mutfak kuran, Hatay’da çevre temizliği ve yine Adıyaman’da dezenfeksiyon çalışması, Gaziantep ve Malatya‘nın köylerine de yardım malzemesi ulaştırdıklarını söyledi.
“CEMEVİNDEKİ YEMEKLER GÜNLÜK 2 BİN DEPREMZEDEYE İKRAM EDİLİYOR”
Yaklaşık 350 bin depremzedenin geldiği belirtilen Mersin’de, yurttaşlara barınma ve temel ihtiyaç malzemesi sağlamak noktasında da çalışmalarını aralıksız bir şekilde sürdürdüklerini belirten Özyiğit, “Oluşturduğumuz yardım organizasyonuna sivil toplum kuruluşları ve inanç merkezleri de destek veriyor. Yenişehir Belediyesi Aşevi ve Mersin Cemevi’nde pişirilen yemekler günlük 2 bin depremzedeye ikram ediliyor. Latin İtalyan Katolik Kilisesi, depremin ardından başlatılan yardım seferberliği kapsamında kapılarını kentte gelen depremzedelere açarak geçici barınma imkanı sağladı. Hoşgörü ve kardeşlik kentti Mersin’e, bu davranış çok yakıştı” diye konuştu.
“BU DAYANIŞMAYI BÜYÜTEN TÜM YÜREKLERE TEŞEKKÜR EDİYORUM”
Depremin önemli dayanışma süreçlerini de gösterdiğine dikkat çeken Özyiğit, şunları söyledi:
“Kentimize bugüne kadar 350 bin civarında depremzede geldi. Tabi ki depremzedelerimizin barınma ve günlük ihtiyaçlarının çözümü noktasında seferber olmuş durumdayız. Bunun için günlük beslenme noktasındaki süreçte 25 yıldır hizmet veren Aş Evi’mizde ve güzel bir mutfak altyapısı olan Mersin Cemevi’ne gerekli desteği sağlayarak orada da yemek pişiriyoruz.
Ve bu yemekleri günde 2 bin kişiye ulaştırıyoruz. Hem depremzedelerin geçici konakladıkları alanlarda hem de Yenişehir Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’mizde yine temel ihtiyaç malzemesi almak üzere gelen vatandaşlarımızın yemek ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Burada dikkat çeken bir nokta, belki acıda birleşmek ya da aslında hep denir ya, ‘rengimiz, milliyetimiz, ırkımız ne olursa olsun, kanımızın rengi aynı.’
Yani sonuçta bu acıda birleşmek noktasında bir Kilise’mizde barındırılan depremzedelere Cem Evi’nde pişirilen yemekleri ikram ediyoruz. Demek ki dil, din ve ırk farklılıkları değil, insan olma özellikleri önemli. Depremde yaşadıklarımız bize önemli dayanışma süreçlerini gösterdi. Bu dayanışmayı büyüten tüm yüreklere teşekkür ediyorum.”
