Izdırap türlü türlüdür. Yeryzünde yaşanan zillet,üzüntü,kahır,savaş,açlık, hastalık vb olumsuzluklar insanların dünyanın güzelliklerinden, sevgi varken sevgisizlik , barış varken düşmanlık , paylaşmak varken bencillik, sevimlilik varken sevimsizlik üretmelerinden kaynaklanmaktadır. Yaradan kuranı kerimde derki: Allah’ın nimetlerini saymaya kalkarsanız, onların sonunu getiremezsiniz. Allah, gerçekten Gafûr ve Rahîm’dir. Nahl 18. Allahın sayamazsınız dediği nimetlerle dolu olan dünyada, düşmanlık, açlık ve savaş, varsa burada sorgulanacak olan yaradan değil yaratılandır. Hz ali efendimizin (kv) dediği gibi ‘’bir yerde aç varsa, orada gereğinden fazla mala sahip olan vardır’’
Bütün dünyadaki tolam ağırlığı 1 grama eşit olmayan virüsün, 6.600.000.000.000 ton ağırlığındaki dünyayı nasıl esir aldığını bilmeyenimiz yoktur sanırım. Böyle olmakla beraber bu virüsün, kötü insanların eylem ve söylemleri ile üretip ve dünyaya yayıp insanları birbirine düşman ettiği, kötüleştirdiği virüslerden çok daha az tehlikeli bir virüstür. Zira corona virüsünün ilacı yada aşısı birgün mutlaka bulunacak belki de sıradan bir hastalık gibi içselleştirilecek ve etkisini yitirecektir. Ama yalnızca kendi çıkarları için toplumları gerek ürettikleri kanserojen gıdalar ile ve gerekse ürettikleri silahları pazarlamak amacı ile kurban eden sermayedarlardan daha tehlikeli bir virüs olduğunu düşünmüyorum.
Keza putperestliğe bile layık olmayan sözde din adamlarının,kendi pespaye düzenlerini en lüx ve şaşaalı bir biçimde sürdürmek için yaydıkları virüs kadar tehlikeli olduğunu da düşünmüyorum. Unutulmamalı ki, Allah kendi düzenini kurmak için iyi insanları kullanır, ama kötü insanlar kendi düzenlerini kurmak için allahı kullanır. Ve maalesef sermayesi olmayan bu ticaret alıcı bulmakta zorlanmadığı için bu virüsün de tedavi edilebileceğini düşünmüyorum.
Sözettiğimiz virüslerin en tehlikelilerden biri de cahillik virüsüdür. Bunu çok iyi bilen egemenler insanların sorgulamaması, iyi bir eğitim almaması, robotlaşması için ellerinden gelen herşeyi yapmaktadır. ve bu dünyanın her yerinde böyledir. Bunun içindir ki, fikir adamlığını, edebiyatı, bilimi, yazarlığı, gazeteciliği meslek edinmiş aydın insanların köleliğin hüküm sürdüğü topraklarda işleri çok zordur ve her an tehdit altında yaşamak zorunda kalan insanlardır. Ve bu ancak o topraklarda eğitimin iyileştirilmesi ile tedavi edilebilecek bir virüstür. Egemenler bunu sağlamak istemeyecekleri için de, corona dan daha kalıcı bir virüstür.
Haziran 1503
Kristof Kolomb, gemilerin zorunlu tamiratı için Jamaika’ya uğrar. Oradaki yerliler tamirata yardımcı olur, gemi tayfasına yiyecek içecek verir. Ancak aradan aylar geçmesine rağmen tamirat bitmez. Üstelik gemi tayfası, yerlilerin yiyeceklerini yağmalamaya başlamıştır…
Bu duruma kızan yerliler, yardımı ve yiyeceği keser. Çaresiz durumdaki Kolomb, o dönemlerde gemilerde bulunan ve yıldız pozisyonlarını da içeren takvimi karıştırırken, ertesi gün Ay tutulması olduğunu öğrenir. Aklına parlak bir fikir gelir ve hemen yerlilerin şefine gider…
Şefe, Tanrı ile haberleştiğini ve Tanrı’nın yardımın kesilmesine çok kızdığını, bu kızgınlığını da Ay’ı kan kırmızıya çevirerek göstereceğini söyler.
Ertesi gün akşam Ay tutulması başlar ve Ay’ın rengi tutulmadan dolayı kızıla döner. Kolomb’un oğlu, o anı günlüğüne şöyle yazmış:
“İnleme ve feryatlarla birlikte, her yerden gemilere doğru geldiler, yiyecek ve içecekler getirdiler, Tanrı’ya onları affetmesini söylemesi için amirale yalvardılar”
Kolomb kum saatine bakar, 48 dakika süren tutulma bitmek üzeredir. Onlara Tanrı’nın kendilerini affettiğini ve Ay’ı birazdan normal rengine çevireceğini söyler…
Tutulma biter, Tanrı tarafından affedilen yerliler de mutludur, evrenin işleyişini bilen Kolomb da…
Kolomb bu olay sonrası seyir defterine şöyle yazar
“CEHALET HER ZAMAN KÖLELiĞi GETiRiR”..
‘’allah seni hür yarattı kimsenin kölesi olma’’ hz.ali (kv)
