Pazar, Mayıs 19, 2024
No menu items!
Ana SayfaHatay HaberEn Önemli Görev ‘Suyun Başında’ Olanlara Düşüyor!

En Önemli Görev ‘Suyun Başında’ Olanlara Düşüyor!

Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Biyosistem Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi,

Arazi ve Su Kaynakları ABD Başkanı Prof. Dr. Berkant Ödemiş, su kullanımına yönelik kısa, orta ve uzun vadeli politikaların olması gerektiğini söyledi.

Prof. Dr. Berkant Ödemiş, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin hemen her tarafından ve sayısı giderek artan çevre haberlerinin geldiğini belirtti. Yağmalanan ormanlar, dereler üzerine kurulan küçük HES’ler, lağım suyu akan dereler, plastik atıkların çevreye rastgele saçılması, musilaj sorunu ile buna benzer çok örneklerin olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Ödemiş, “Çıkarları peşinde koşan, varlıklı olmayı ‘var olmak’ sayan kirli bir zihniyet, ülkenin toprağını suyunu denetimsizliği ve beceriksizliği fırsat bilerek tüketiyor” diye konuştu.

ASİ NEHRİ VE AMİK OVASI

Prof. Dr. Berkant Ödemiş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Yaşadığımız coğrafyanın en önemli su kaynağı Asi nehri. Sahip olduğu ve ürettiği ekolojik değer dışında büyük bir medeniyetin oluşmasını kolaylaştırmış. Doğduğu Lübnan dağlarından geçtiği Suriye topraklarına kadar hemen her yere zenginlik sunmuş bir Nehir. Hemen her yıl bu zamanlarda su seviyesinin azalması tarımsal sulama için gerekli suyun kullanımında sorunlar yaratıyor. Demirköprü- Antakya arasında kalan bölgede nehir üzerine kurulan irili ufaklı bentler suyun aşağı havzaya (Antakya- Samandağ arası) iletilecek kısmının azalmasına neden oluyor. Kurulan bentler iki şekilde sorun yaratıyor. Birincisi aşağı havzaya iletilen su azalınca bu bölgedeki nehir ekosistemi ve küçük ölçekli tarımla uğraşan insanlar zarar görüyor. İkincisi ise kurulan bentlerin bir kısmı kış mevsimine yaklaşırken kaldırılmadığı için yağışlarla birlikte debisi artan nehir Ovanın sağlıklı drenajını olumsuz etkiliyor. Zaten orta-ağır bünyeli topraklara sahip Ova, yağan yağmuru toprak içine iletmekte zorlanırken diğer yandan dranajı yetersiz alanlarda taşkınlara neden oluyor. Büyük bölümünde hala yüzey (salma, karık) sulama yöntemlerini kullanan Ova çiftçisi aşırı sulamadan, drenaj yetersizliğinden topraklarını günbegün tuzlandırıyor. Kaderi göl olan bir ovayı kurutarak toprak kazandığımızı düşünsek de görünen o ki kader aynı toprakları tuzlandırarak elimizden alacak. Her ikisinde de hata bizim Böyle giderse daha büyük sorunlar ortaya çıkacağını neredeyse her toplantıda söylüyoruz, yazıyoruz.”

YAĞIŞLARIN AZALMASI HATAY’I ÖNEMLİ ÖLÇÜDE ETKİLEYECEK

İklim değişikliğine bağlı yağışların azalmasını Hatay Bölgesinin önemli ölçüde etkileyeceğine değinen Ödemiş, “Bu kaçınılmaz bir gerçek. Hatırlarsanız 2014 yılında bölge önemli bir kuraklık yaşadı. Bir önceki yıla göre (2013) yağış miktarı %46 azaldı. Bu oran Türkiye de diğer havzalarda azalan yağış oranları içerisinde o yıl ilk sıradaydı. Sadece 30 yılda yağış azalmasına bağlı olarak dekara 77 ton su kaybettik. Suyu etkin kullanacak her türlü önlemi valilik, belediye, sivil toplum örgütleri, meslek odaları, çiftçi birlikleri ile hep birlikte almalıyız” dedi.

TARİH SUYU YANLIŞ KULLANARAK TOPRAKLARINI TUZLANDIRIP YOK OLAN MEDENİYETLERLE DOLU

Prof. Dr. Ödemiş, öncelikle suyu en fazla kullanan tarım sektörünün şunu iyi bilmesi gerektiğini belirterek, “Çok su çok ürün demek değil. Bitkinin ihtiyacından fazla uyguladığınız her litre su toprağınızın tuzlanmasına neden oluyor. Bu nedenle suyu tasarruflu kullanacak sulama sistemlerine yönelmemiz artık keyfi değil bir zorunluluk. En yakınımızdaki Güney Doğu Anadolu projesi sınırlarındaki toprakları düşünün. Vahşi sulamayla sulanan bu topraklarda şimdi en büyük sorun tuzluluk! Bu sorunu önemsemeliyiz. Hem de çok önemsemeliyiz. Tarih suyu yanlış kullanarak topraklarını tuzlandırıp yok olan medeniyetlerle dolu. Belediyelerin kentsel su kullanımında talebe uygun arz yaratma mantığından kurtulması gerekir. Çünkü bu şekilde planlamanın işe yaramadığı artık görülüyor. Kentsel su arzını kuyulardan sağlayan bir belediyenin kurak dönemlerde yapabilecekleri maalesef sınırlı. Su kullanımına yönelik kısa, orta ve uzun vadeli politikalarımızın olması gerekir. Örneğin nüfus parametresi dikkate alınarak aylık, 3 aylık ve 5 aylık dönemlerde yaşanacak kuraklıklar için neler yapılabileceğine ilişkin risk yönetim planları hazırlanmalı. Dağıtım şebekesindeki kayıp kaçak miktarlarını bir an önce azaltmalıyız. Belediyelerin peyzaj alanlarında çim kullanmayı bırakması gerekir. Ankara Büyükşehir Belediyesi artık rekreasyon alanlarında çim kullanmayacaklarını 3 ay önce açıkladı. Darısı başımıza! Elbette kişisel olarak yapacaklarımızda önemli. Suyu daha az ve ihtiyacımız oranında tüketen davranış biçimlerine yönelmeliyiz. Bunun sade ve en kalıcı yolu toplumun tüm kesimlerini su kullanımı konusunda bilinçlendirmek. Bu seferberlikte en önemli görev ‘suyun başında’ olanlara düşüyor” diye sözlerini tamamladı.

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER