Salı, Aralık 16, 2025
No menu items!

Hac

Suudi Arabistan, Türkiye’den 5 yıl boyunca hacı almama kararı almış. Leşleri için saygıdeğer bayrağımızı yarıya indirenler alınsın biz alınmayalım.

Bana göre Arabistan’ın bugüne kadar Türkiye’nin lehine yaptığı tek olumlu hareket bu olsa gerek. Biz de karşı bir karar ile 25 yıl boyunca Türkiye’den hacı göndermeyelim ki böylece bunu hem maddi hem de manevi olarak çok büyük bir fırsata çevirebiliriz.
Zaten günümüzde din haline gelen ritüeller için Kur’an-ı Kerim ‘nüsuk’ der. Yani ‘’İbadet’’ kelimesinin geçtiği yerlerde ritüellerden bahsedilmez. Çünkü Kur’an’a göre ibadet, kulluğun gerekliliğini yapmaktır. Nüsuk ise; ritüeller yoluyla pratik yaparak bunu ilan etmektir. Yani ibadet, sokaktaki pratik davranış biçimi iken, nüsuk bu eylemin kimin adına yapıldığını ilan etme durumudur. Dolayısı ile ‘’hac’’ a niyet etmiş birinin bunu illa bütün islam âlemini sömüren Araplardan 10 dolara 3 taş alıp bunu sözde şeytana sallaması değildir.
Hz.Muhammed bir hadisi şerifinde der ki: “Ameller ancak niyetlere göredir ve herkese ancak niyet ettiği şey vardır.’’ O halde hacca niyet etmiş ve bunun için para biriktirmiş bir Müslüman, bu niyeti için yaptığı birikimi muhtaç bir Müslüman kardeşine verse oğlunu okutsa kirasını ödese vb. ona haccın en güzeli yazılır. Bu sayede manevi olarak kazandığı sevabın yanına birde para ülkede kalacağı için iç ekonomiye de faydalı olur kanaatindeyim. Ülkemizin ekonomik sorunlarla cebelleştiği günümüzde Araplar böyle bir ambargo koymamış olsa da bizim akledip ülkemizi düşünerek bunu yapmamız lazım. Unutmayalım ki ‘’sarattan görmeyen kördür’’ Allah Kur’an-ı Kerim’de der ki: “Allah katında canlıların en aşağı derecede olanları, sağır, dilsiz ve düşünemez olanlarıdır.” (Enfal 22) Yani: Kulların karar ve fiilleri iki irade ve gücün birleşmesi sonucu vücuda gelmektedir. Biri Allah’ın mutlak, ezelî, ebedî iradesi ve gücü, diğeri ise O’nun, kullara bahşettiği, onları imtihana tâbi tutmak üzere diledikleri gibi kullanmalarına izin verdiği beşerî irade ve güç. Kul, kullanımı kendisine bırakılmış bulunan iradesiyle mümkün olan şıklardan birini tercih edince Allah da onu tercih (murat) etmekte; yaratıcı gücüyle, kulun gücünün etkisine imkân vermekte, fiilin meydana gelmesini sağlamaktadır. Allah zaman ve mekân sınırlamasına bağlı olmaksızın her şeyi bildiğine göre, zaman ve mekâna bağlı kulların bir gün gelip belli bir kararı alacaklarını ve kararlarını fiile çevireceklerini de bilmektedir. (Diyanet meali).
Buna göre eğer Allah’ın verdiği ve ısrarla kullanın dediği aklı kullanırsak gerçek anlamda Müslüman ve kardeş olabiliriz. Bunun dışında ki her şey beyhude çabadır bunu bilmek lazım. Çünkü Allah katında amellerin ve ibadetlerin kabulü paylaşmak, yolda kalmışı kaldırmak ve infak iledir.
Abdullah bin Mübarek anlatıyor (hadis ve fıkıh âlimi) Bir sene hacca gitmiştim. Hacdan sonra rüyada, meleklerin gökten indiklerini gördüm. Meleklerden biri diğerine sordu:
-Bu sene kaç kişi hacca geldi?
-Altı yüz bin kişi.
-Kaç kişinin haccı kabul edildi’?
-Hiçbirinin!
Bu cevabı işitince, “Demek ki altı yüz bin kul, ihtiyaç ve yalvarma ile dünyanın her tarafından hacca geldiler. Çöller ve diğer zor şartlarda bütün sıkıntılara katlandılar. Ancak bütün yaptıkları boşa gitti. Hiçbirinin haccı kabul edilmedi” diye çok üzüldüm. Sonra melek diğerine şöyle dedi:
-Şam’da Ali bin Muvaffak adında birisi vardı. O, hacca gelmedi. Ama haccı kabul edildi. Altı yüz bin mümini ona bağışladılar. Hepsinin haccı kabul edildi…
Uyanınca, arkadaşlarımdan ayrıldım. Şam kafilesine katıldım. Şam’a gittim, Ali bin Muvaffak’ın evini araştırıp, buldum. Kapıyı çaldım. Bir kimse kapıya çıktı, ismini sordum;
-Ali bin Muvaffak, ya sizinki?
-İsmimi söyler söylemez feryad edip kendinden geçti. Kendine gelince gördüğüm rüyayı anlattım… Haccının kabul edildiğini ve kendi ile beraber altı yüz bin kişinin de haclarının kabul edildiğini bildirerek, “Bana, nasıl bir hayırlı amel işlediğini anlat” dedim. Şunları anlattı:
-Ben garip bir ayakkabı tamircisiyim. Otuz seneden beri hacca gitme arzusundaydım. Bu işimden otuz senedir üç yüz dirhem (1440 gr) gümüş biriktirdim. Bu sene hacca gidecektim. Hanımım hamileydi. Komşunun evinden et kokusu geldi. Hanımım gidip birazcık et istememi söyledi. Ben de gidip, hanımımın arzusunu söyledim. Komşum ağlayarak: “Bizim yemeğimiz size helal değildir. Çünkü üç gündür çocuklarım bir şey yememişIerdir. Bütün Şam’ı dolaştım kimse bana iş vermedi. Ölü bir hayvan gördüm, zaruret miktarınca ondan bir parça kesip getirdim. Çocuklara onu pişiriyorum” dedi. Bunu duyunca içime bir acı düştü, “Ben zaten zengin değilim, nafile hacca gidecektim” dedim. O üç yüz dirhemi komşuma verdim. “Bunu al ve çoluk çocuğuna nafaka yap. Benim haccım da bu olsun” dedim…
Abdullah bin Mübarek, adamcağızdan bunları dinledikten sonra buyurdu ki:
-Allah-ü Teâlâ doğru rüya gösterdi…

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER