Cumartesi, Mayıs 4, 2024
No menu items!
Ana SayfaGenelHayır Cephesi’ne lider aranıyor!

Hayır Cephesi’ne lider aranıyor!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2 Mayıs 2017 Salı günü itibariyle ‘sevdam, aşkım, yuvam, beşinci çocuğum’ dediği AK Parti’ye dönmüştür. Muhtemelen 21 Mayıs’ta gerçekleşecek AK Parti Kurultayı’nda da ‘Genel Başkan’ seçilecektir. Artık Türkiye’de resmen partili cumhurbaşkanlığı dönemi başlamıştır!
Oysaki Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı görevine başlarken Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde, Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’nın 103. maddesinde yazılı olduğu şekilde ant içmiştir. Andına sadık kalmayan Erdoğan’ın, partili cumhurbaşkanı sıfatı ile, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruması mümkün müdür?
AK Partili cumhurbaşkanı, anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik cumhuriyet ilkesine bağlı kalabilir mi?
Milletin huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılan partili bir cumhurbaşkanı; Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerine aldığı görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücüyle çalışabilir mi?
Partili cumhurbaşkanı; 80 milyon vatandaşın güvenini, sevgisini, saygısını kazanabilir mi?
AK Parti’li Cumhurbaşkanı; 16 Nisan 2017 Pazar günü gerçekleşen referandumda yüzde 49 oranında ‘hayır’ oyu kullanan seçmenin, tarafsız cumhurbaşkanı sayılabilir mi? Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Hayır Cephesi’ için de ‘sevdam, aşkım, yuvam, beşinci çocuğum’ diyebilir mi?

DEMOKRASİ TEHDİT ALTINDADIR!

2 Mayıs’tan itibaren Türkiye’de artık demokrasi tehdit altındadır. Çünkü hukuk, artık demokrasiyi koruyamamaktadır. Demokrasiyi tehdit eden güçler karşısında yetersiz kalmaktadır. Çünkü bu, artık Türkiye’de, iktidarın dışında olan herkes tarafından kabul edilen genel-geçer bir olgudur.
2019’da yapılacak ‘Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ne giden süreçte hiç ama hiçbir siyasi aktörün gelecek garantisi veya mutlak bir siyasi varlığı artık söz konusu değildir. Siyasi fırtına çok büyüktür! Sert esen rüzgâra kavaklar değil, meşeler direnir ve dimdik durur.
Deniz Baykal, geçen gün CNN Türk’te, Ahmet Hakan’ın sunduğu ‘Tarafsız Bölge’de Kılıçdaroğlu için ‘Cumhurbaşkanlığına aday olmayacaksa hemen kurultayı toplasın, aday olacak genel başkan seçilsin’ şeklinde bir çağrı yaptı ve bu konu iyice Türkiye’nin gündemine yerleşti. Açıkçası Deniz Baykal, yüzde 49’un cumhurbaşkanı adayını CHP Kurultayında aramayı teklif ediyor!
Oysaki Deniz Baykal, 2002 ve 2015 seçimleri ile 2017 referandumunun ardından yaptığı çıkışlarla Erdoğan’ın değirmenine su taşıyan yalak olmuştur. Baykal’ın İngiliz Lordu Abdullah Gül’ü piyasaya sürme çabası ABD’den iktidar beklentisinin somut ifadesidir. Devlet Bahçeli’den sonra Deniz Baykal da siyasi mevta olduğunu ispatlamıştır.
Bana göre, CHP yönetimi, yüzde 49 adına cumhurbaşkanı adayı olacak birini parti içinden ya da dışından bulmalıdır ama bu isim ne Kılıçdaroğlu ne de Deniz Baykal olmalıdır! Çünkü yüzde 49’luk oy gücüne sahip Hayır Cephesi; CHP, HDP, MHP, SP, DYP, Anavatan ve Vatan Partisi ve çok az da olsa AK Partili seçmenin bir karışımından oluşmaktadır. Bu kadar hederojen bir kitlenin cumhurbaşkanı adayı ancak hem yüzde 49’u kucaklayacak hem çatır çatır çalışacak, yurdumun tüm halklarını temsil edecek siyasilerinden oluşan bir ekip kuracak, ortak aklı oluşturacak, ülke sorunlarını çözecek, ülkeyi şaha kaldıracak, yeni yönetim sistemini işletecek, dürüst ve şeffaf bir yönetim oluşturacak, vatandaşın vergilerinden oluşan Devlet bütçesini çarçur etmeyecek, konuşmasıyla ve karizmasıyla ayrıca varlığıyla geniş kalabalıkları etkisi altına alabilecek bir adam ve ya bir kadın olabilir.
Açıkçası, yüzde 49’un cumhurbaşkanı adayı; şöyle tanınan bilinen, işinde gücünde başarı öyküsü olan; güvenilen, işbirliğine, performansına inanılan, lider karakteri olan, geniş kitleleri kucaklayacak, yurtta ve dünyada barışa katkı sağlayacak; mülkiyede, askeriyede, yargıda, ekonomide, ticarette ve turizmde Türkiye’yi şaha kaldıracak, ayrıca ‘star ışığı’ denilen şeye sahip yani kalabalıkların seveceği nitelikte biri olmalıdır.
Diğer bir deyişle AK Parti’li cumhurbaşkanı adayına alternatif, 2019’da yüzde 49’un temsili için Erdoğan’a rakip çıkacak yepyeni bir isim, yepyeni bir vatansever ve demokrat lider olmalıdır! Bu kadar heterojen bir kitleyi de ancak yabancı dil de bilen çok yönlü bir siyasetçi, ünlü bir sanatçı veya Türkiye için mega projeleri olan bir girişimci ya da başarı hikâyesi olan ünlü ve partisiz bir işadamı fiilen bir araya getirebilir, çoğaltabilir ve oy oranını yüzde 60’lara çıkartabilir.
Yani yüzde 49 için cumhurbaşkanı adayı bulma işi gerçekten zordur! Ankara kulislerinde cumhurbaşkanlığı adayı olarak ismi zikredilen siyasetçiler, olsa olsa cumhurbaşkanı yardımcılığına aday olabilirler!

ORTAK AKILDA BİRLEŞMEK!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan artık tarafsız değil, AK Parti’lidir. Partili cumhurbaşkanı; 80 milyon vatandaşın değil, AK Partililerin ve MHP’deki Bahçeli destekçilerinin cumhurbaşkanıdır. Çünkü 16 Nisan 2017’de gerçekleşen referandumun açıklanan sonuçları şaibelidir.
Her şeye rağmen artık yapılması gereken ilk ve adil iş, toplumda kendiliğinden oluşan ‘hayır’ birlikteliğini konsolide etmektir. Bu iş, gerek her biri ayrı renk ve değer taşıyan birleşenlerin temsilcileri ve gerek ‘hayır’ oyu kullanan 24 milyon seçmen bazında sürdürülecek çabaları kapsar. Odaklanılması gereken husus, ortaya çıkan yepyeni siyasi sistemin anlamını ve tehlikelerini iyi özümlemek, kurumsallıktan özenle kaçınarak doğal ilişkileri canlı tutmak, sürekli iletişim kanalları oluşturmak ve atılacak adımları ortak akılla aramaktır.
Çünkü ‘hayır’ birlikteliğini gerçekleştiren bileşenleri ortaktır. Bu ortak hedefi eksen olarak yürümeleri hem gerekli hem de mümkündür. Tek adam diktatörlüğünden ‘tek başına kurtuluş’ olmadığı gibi, ortak ‘çoğulcu demokrasi’ hedefine birlikte başarıyla yürünebildiği de kanıtlanmıştır.
O halde, 2019’daki cumhurbaşkanı adayının belirlenme yöntemi de dâhil, kim olacağını, onun nasıl bir yapılanma ile çalışacağını ve halkın karşısına nasıl bir programla çıkacağını, bu ilk adımın ışığında belirlemek zorunludur. Bu yolda en büyük sorumluluğun, anlayışın ve basiretin CHP’den beklendiği de apaçık bir gerçektir!

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER