Çarşamba, Aralık 17, 2025
No menu items!

 Hz. ALLAH

İskenderun’da özellikle Perşembe akşamı Cuma arifesini, Cuma gününde sabah ve öğlen namazını haber veren (müezzin) her kimse (zaten kişiler ile sorunumuz yok, ama yanlışı doğruyu tartışmak dillendirmek insanlık görevimiz olduğu gibi, bizi hayvanlardan ayıran, en önemli özelliklerdendir ve her insanın olmazsa olmazı olmalıdır kanısındayım) sanırım başta sayın müftümüz olmak üzere, hasbelkader biraz Arapça eğitimi almış diyanet çalışanlarının hiçbiri duymuyor olsa gerek.

Mutlaka duyuyorlardır diyerek bir eleştiri getirmedik dillendirmedik düzeltilir ya da bu vatandaşın ezan ve sela okuması engellenir diye düşündük ama nafile. Hemen hemen her şeyde olduğu gibi bunda da hayal kırıklığına uğradık maalesef. Bu kardeşimizin doğru telaffuz ettiği çok az kelime olmakla beraber, kendini zorlayarak çok fazla bağırmasının emekli bir müezzin abimizi de çileden çıkardığını ve bunu benimle paylaştığını söylemeliyim. Zaten Rahman, bağıranlardan haz duymadığını Kur’an-ı Kerim’de belirtmektedir.
Bu da yetmedi, en son selasında ‘Hz. Allah’ dedi. Kur’an’daki Allah’ın künyesi anlamındaki İhlas Suresi’nin 4. Ayeti der ki: “Lem yekûn lehu küfüven Ahad” dolayısıyla hiçbir plan ve pratikte O’nun dengi, misli benzeri ikinci bir varlık yoktur. ‘Hazret’ kelimesinin sözlükteki karşılığına bakarsak bunu daha iyi anlarız. ‘Dinsel olarak kutsal sayılan kimselerin adlarının başına getirilen san’ olarak geçer. Dolayısı ile Allah’ı kişiselleştirip bir kalıba sokmuş oluruz. Eğer Allah bir kimse ise, kimdir? Dolayısı ile hazret kelimesini sadece Allah için kullanırsanız, aslında sakıncalı olsa da pek fazla önemi olmazdı. Ama silsile yolu ile aşağı indirgerseniz sonunda dengesiz bir madrabaz çıkar ve siyasi liderine Allah’ın vasıflarını yakıştırıverir.
Kafamızda geliştirdiğimiz Allah anlayışı ile Kur’an-ı Kerim’deki Allah anlayışı birbirine uymuyorsa inancımızı sorgulamamız gerekir. İhlas Suresinin birinci ayeti der ki: “Kul hüvellahu ahad” yani ‘ahad’ oluşu dolayısıyla, sınırsız, sonsuz, zerrelere cüzlere ayrılmaktan münezzehtir. 2. ayeti der ki: “allahussamed”. ‘Samed’ oluşu, ne kendisine bir varlığın girmesi veya katılması söz konusu olabilir; ne de kendisinden ikinci bir varlığın çıkışı, meydana gelişi mümkündür. Hiçbir eksiği, noksanı olmadığı için, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır. 3. ayette der ki: ‘’Lem yelid’’ oluşu dolayısıyla, kendisinden meydana gelecek ikinci bir varlığın olmayacağı gerçeğidir. 4. Ayette de: “Lem yekûn lehu küfüven Ahad” . Dolayısıyla hiçbir plan ve pratikte O’nun dengi, misli benzeri ikinci bir varlık yoktur. Her noksandan, artıdan ve eksiden münezzeh olan Allah’ın kendi hakkındaki kendi tarifi budur.
İnsanların çoğu inançları ve bilgisi miktarınca ve kıt akılları ile onu ya bir kahramanına, ya bir kutsalına ya da tuttuğu siyasi partinin liderine benzetip şekilden şekle sokuyor olması ise, kendi hezeyanlarıdır. Varsınlar hezeyanlarına devam etsinler ama bunu gerçekmiş ve doğru imiş gibi kimseye dayatmasınlar. Ya da bir bildikleri! Varsa içlerinde yaşasınlar.
İlmin kapısı Hz. Ali (kv) der ki: Allah, insanların hakkında şaşkınlığa düştüğü ve kendisine sığınılan mabut (tapılan) anlamındadır. Allah, gözlerin derkinden (idrak) gizli, vehim (kuruntu) ve hayallerden örtülü olandır.
İnsanların çoğu çocuklarına isim verirken de telafisi mümkün olmayan hatalara düşüyor ve şirk yaptıklarının farkına varamıyorlar. Mesela; Kadir, Rahim, Aziz, Cabbar, Haluk vb. Allah’ın isimlerinden olan bu isimlerin başına ‘’Abdu’’ eki getirilmeden koyulması şirktir. Doğrusu; Abdülkadir, Abdurrahim vb. olmalıdır.
2002 yılında, Ürdün’ün akabe kentinde yaklaşık 4 ay kaldım. Sabah ezanlarının okunuş biçimi dikkatimi çekmişti. Yüksek olmayan bir ses ile bütün ezan yaklaşık bir dakika sürüyordu.

Bunun nedenini merak ettim ve bir gün Cuma namazından sonra hoca ile bir görüşme fırsatım oldu. (Ebu Eymen diye biri Allah selamet versin) Dedim ki: “Bunun sebebi nedir?” Dedi ki: “Akabe, Ürdün’ün turistik bir kentidir ve burada her zaman yabancı turist bulunur. Onlara rahatsızlık vermemek dolayısı ile İslam dinini dayatmacı bir din olarak algılatmamak için ülke genel müftüsünün emri gereği uyguladığımız bir eylemdir.” Şimdilerde ne oldu bilmiyorum ama krallıkla yönetilen bir ülkedeki bu uygulama beni gerçekten çok şaşırtmıştı….

Evde kalın sağlıkla kalın.

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER