Geçen gün CHP Hatay örgütünün resmi mail adresinden haber merkezlerine bir açıklama geçildi.
İl Başkan vekili sıfatını maalesef hala taşıyan ve her fırsatta Türkiye’nin en genç il başkanı olduğunu söyleyen sayın H. İbrahim Özgün’ün kaleme aldığı “KURULTAY İSTİYORUZ” konulu açıklamayı ibretle ve dehşetle okudum. Açıklamanın altındaki isimlere bir göz attım.
Yazık bu CHP’ye diye düşündüm.
Hani bir laf vardır.
“Nasırımdan çektiğim acıyı başka hiç bir şey den çekmedim.” Derler.
CHP’de hiç kimseden çekmediğini aday yapılmayanlardan çekiyor. Diye düşündüm.
Kurultay isteyenlerin önemli bir bölümü ile CHP de siyaset yaptım. Kavga ettiğimde oldu birlikte savaştığımda.
Hala dostane ilişkilerimin sürdüğü, değer verdiğim insanlar var içlerinde.
Ama kimse kusura bakmasın bildiğim doğruları yüksek sesle söylemeyi öğrettiler bana.
Acıklamayı okuyunca ilk izlenimim Hatay’da il kongresinde Lütfü Savaş- Mehmet Güzelmansur ikilisine karşı kurulan ittifakın devam ettiğini ve bu kurultay “başkaldırısının arkasında” bir zamanlar Hatay’ın “düşman kardeşleri” olarak bilinen Sayın Çay ve Sayın Matkap’ın olduğunu çok net anladım.
İl kongresinde Lütfü Savaş üzerinden Mehmet Mansuroğluna karışı kurulan ve sonuçta başarılı olan bu ittifak şimdi İnce üzerinden Kılıçdaroğlu’na karşı görev yapmaya başlamış diye duydum.
İttifak da aksesuar olarak Hasbel kader kurultay delegesi yapılmış(bu kelimeyi özellikle seçtim biline) birkaç kişi hariç kalanların çoğu “made in Matkap and Çay” menşeyli.
İttifaklarda yer alanlar ve imza atanlar bir ikisi hariç 24 Haziran’da aday adayı olmuş Ankara’da genel merkez koridorlarında “tedrisat” görmüş insanlar.
Şimdi soralım.
Bunlardan herhangi biri özellikle de haksızlığa uğradığını kabul ettiği Sayın Servet Mullaoğlu listeye girseydi ittifak bu seçim sonuçlarını başarısız ilan edip kurultay ister miydi?
Soru iki
Kısa bir süre önce yapılan CHP kurultayında bu on üç kurultay delegesinden kaç tanesi Kılıçdaroğlu’na oy verdi.
Kaçı Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası sırasında yanında yer almak için yarıştığı Muharrem inceye oy verdi?
Soru üç
İl başkan vekili de dahil bu imzacılardan kaçı 24 Haziran seçimlerinde nerede ve nasıl çalıştı?
Örneğin Defne Belediye Başkanı ve yardımcısı defne de HDP %35 oy alırken ne yapıyorlardı? Bu ekibin Büyükşehir Belediyesi önünde yaptığı protesto eylemi dışında katıldığı bir parti etkinliğini gören oldu mu?
Ben cevap vereyim isterseniz bunlar son kurultayda (çoğunlukla) “Yaşa Varol Kılıçdaroğlu” diye bağırıyorlardı.
Neyse bunlar çok da önemli şeyler değil.
Parti tabanının alışık olduğu dönüşler.
SHP’den CHP’ye,
Baykal’dan Kemal Bey’e ,
Hatta Rahmetli İnönü’den Baykal’a, dönüşleriyle tanınan bunlar “rahat oynayacakları saha seçmeyi bilirler.”
Gelelim kurultay taleplerinin içeriğine.
Asıl önemlisi burası.
Ne demiş bakalım Türkiye’nin en genç il başkanı bir bakalım.
Ha bu arada bu genç il başkanı kardeşime tarihten bir alıntı yapayım.
Biliyor musun genç kardeşim Ertuğrul Günay da 70 li yıllar da Ordu da Türkiyenin en genç il başkanı olmuş daha sonra da vekil olmuştu. Sonra AK Parti’ye geçti ve bakan oldu.
Öylesine hatırlatayım dedim.
Genç olmak iyi elbette ancak bazen gençler “yoldan çıkabilir”.
Gelelim metine;
“24 Haziran seçimleri sonrası, parti oy oranları ile cumhurbaşkanı adaylarının oy oranları arasındaki fark, kamuoyunda yeni tartışmalara yol açmıştır. Özellikle CHP, bu tartışmaların ana öznesi haline gelmiştir. Partimizin sürekli olarak basında, sosyal medyada ve kamuoyu önünde tartışılır hale gelmesi partimizin kurumsal kimliğine ciddi zarar vermektedir.”
Bakınız genç kardeşim ve onun arkasından kurultay isteyen ağabeylerim ablalarım ve hatta amcalarım.
Parti oy oranı ve Cumhurbaşkanı oy oranı arasındaki fark çok normal işin doğalı bu.
Bunun için Kemal Bey aday olmasın demedik mi?
Sayın İnce “Ben Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olmak istiyorum“ diye herkesten oy istemedi mi?
Kemal Bey ise Seçim beyannamesi ve ittifak bağlamında bunları beğenenlerden oy istedi.
HDP’ye giden ve HDP’den İnce’ye gelen oylar hesap edildiğinde aradaki fark ortaya çıkar.
Dolayısıyla CHP’nin bugün kamuoyunda tartışılmasının asıl nedeni İnce’nin % 30 partinin % 22 oy alması değildir.
Siz ve sizin gibi listeye girmeyenler ve onların arkasındaki partili güç odaklarının sayesinde partiniz tartışılır hale geldi.
Seçimin hemen ertesi günü başladınız partiyi tartışmaya.
Giderek Sayın İnce’yi de havaya soktunuz ve onu da nezaketsiz söylemlere başlattınız.
Ben size söyleyeyim % 7 lik farkın sizin için ne anlama geldiğini.
Siz o % 7 de ışık gördünüz “ Kemal gider, İnce gelir” dediniz ve tartışmayı başlattınız. Sizin derdiniz parti felan değil. Sizin derdiniz kişisel ikbaliniz.
Halkın tabanın ve gençliğin sesine kulak verip kurultay istediğini söyleyen bu ittifakın kurultay talebini samimi bulmuyorum.
Seçimlerde çalışmayan hatta sosyal medyadan attığı kin, nefret ve intikam saçanların halk taban ve gençlik gibi sevimli kelimelerin ardına sığınması samimi değildir.
Ama kin ve intikamdır. Bana bize yapılanlar karşılıksız kalmaz saplantısıdır.
İlkel duygular bunlar bu duygularla yazılmış açıklamayı samimi bulmak zor.
CHP başarılı olamamıştır doğru.
Servet Mullaoğluna yanlış yapılmıştır bu da doğru.
Ama bu ittifak ve kurultay cıkışı bu yanlışları düzeltmekten uzaktır.
Zaten öyle bir amaç da yoktur.
Başka yanlışlara gebedir.
Partinin en üst organlarında görev yapmış Sayın Matkap ve Sayın Çay’dan ricamdır;
Bu genç kardeşlerime partinin “Kemal Bey gitsin sloganı ile düzelmeyeceğini anlatın”
Biliyorum şimdi hemen biz açıklamada Kemal Bey gitsin demedik. Başarısızlık tartışılsın dedik diyeceksiniz.
Yemem ben bunu.
Beyninizi e yüreğinizi en az sizin kadar biliyorum.
Derdiniz “Kemalsiz İnce uzun bir yolda ikbal için yürümek”.
Yapmayın.
Partiyi düzeltmek, başarılı bir hale getirmek isteyenleriniz için
“ https://www.korfezgazete.com/chpye-lider-degil-program-ve-kadro-lazim/” link e tıklamanız ve yazıyı büyük bir dikkatle okumanızı öneririm.
NOT: GELECEK TEPKİLERİN HEPSİNİ KUCAKLAMAYA VE KARŞI GÖRÜŞLERİ KÖŞEMDE YAYINLAMAYA HAZIRIM ÇOK SEVGİLİ VE AZİZ DOSTLARIM.
