CHP Hatay Milletvekili adayı Av. Suzan Şahin Çalışmalarına devam ediyor
Hergün hem sivil toplum örgütlerini ziyaret eden Şahin aynı gün değişik mahallerde ev ziyaretleri yapıyor. Mitinglerde konuşuyor. Çarşı pazar geziyor.
Hafta sonu aynı yoğunlukta çalışan Şahin Cumartesi pazarında pazarcı esnafı ve vatandaşlarla buluştuktan sonra İskenderun kantinciler odası ve Kırıkhanlılar derneğini ziyaret etti. Çeşitli ev ziyaretleri yaptı.
Pazar günü ise Arsuz köy ve mahallerinde vatandaşlarla buluştu. İftar yemeklerine katıldı.
Av.Suzan Şahin Bu etkinliklerde yaptığı konuşmalarda şu görüşlerini kamuoyu ile paylaştı.
“Bu kız kardeşiniz altı ilçeden ve dört yüz köyden sorumlu. Dört yüz köye ve altı ilçeye gidiyorum bir aylık süreç içerisinde günde 17 köy gezdiğim oluyor buradakilere pek bir şey anlatmama gerek yok ama ben anlatacaklarımı siz başkasına anlatın diye anlatacağım. Çünkü siz asil, ben vekilim. Bir gün çağırıyorsunuz geliyoruz, öbür gün bir tokatlıyorsunuz gidiyoruz. Beğenmez iseniz geri gideriz. Asil olan ne yaparsa vekil olan onu yapar. Dolayısı ile ben sizlerden benden ne istiyorsanız sizin de o kadar emek ve caba harcamanızı istiyorum. Siz beni itelemezseniz, Siz bana nefes vermezseniz, ben ses olamam siz omuz vermezseniz, ben yumruk olamam, bir et parçasından ibaret olurum. Bana destek vereceksiniz, iki kulağım iki gözüm, bir ağızım var. Bir söz söyleyebilirim iki kulağım ile duyabilirim. Ama her biriniz de gittiğiniz sokaklarda iki gözü, iki kulağı, bir ağzı olacak hem konuşacak anlatacaksınız hem duyacak getireceksiniz.
Bu memlekete hizmet etmek için aday oldum, hiçbir şeye ihtiyacım yok. Ne makam peşindeyim ne de şov, ne de ekonomik olarak milletvekilliği maaşına ihtiyacım var. Ama bu şehirler Dörtyol, Payas, Erzin bir nebze İskenderun unutulmuş şehirler haline geldi. Devletten de belediyelerden de istediğiniz, hak ettiğiniz hizmetleri alamıyorsunuz. Burada yaşayan insanların bir çoğu kültür ve sanattan uzak, gençlerimizin gidecek hiçbir yeri yok.
Şimdi sayın Tayip Erdoğan müthiş bir proje açıkladı Hatay’dan.
Duydunuz mu?
Kıraathane açıyormuş, kıraathane yirmi dört saat açık içinde keki olacakmış. Kardeşim sen kıraathaneyi ne yapacaksın. Mevcut eğitim sistemlerini çökerttin gençleri cahil bıraktın, bu insanlar eğitimsiz kalsın diye elinden geleni yaptın kıraathane açacakmışsın.
Arkadaşlar ülkemiz çok zor bir süreçten geçiyor. Kritik bir süreç içerisindeyiz ve bu kritik süreç içerisinde asıl bizim istihdamdan, ekonomiden, çiftçiden, işçiden onların sendikal haklarından önce düşünmemiz gereken bir şey var. Bu ülkenin genleri ile oynadılar bizim milli değerlerimiz ve ahlak değerlerimiz örselendi. Milli değerlerimiz örselendi. Adam bir gün çıktı dedi ki “Ben milliyetçiliği ayaklar altına alıyorum. Öbür gün milliyetçilerden oy alayım diye “Milliyetçiyim ”dedi. Bir gün gönderden bayrağımızı indirdiler sesini çıkartmadı. Cumhuriyetin, yüce Atatürk’ün bütün kazanımlarını bertaraf etmek için ellerinden geleni yaptılar. Bir gün “İki Ayyaş” dediler bir gün Atatürk kimsenin malı değil en çok ben savunurum dediler. İki yüzlü bunlar, samimiyetsiz. Yıllarca bizi kandırdılar. Kandırdıklarında kendileri ifade ettiler, dediler ki; PKK bizi kandırdı, Esat bizi kandırdı, Amerika bizi aldattı fetö bizi yanılttı pardon.
Burada bulunan insanlara bir şey söylemek düşüyor, yıllarca sen kandırıldın, sen de bizi bu kandırılmışlarla kandırdın. Şimdi sıra bizde sana inandık, sana güvendik ama yanılmışız, pardon diyeceğiz yirmi dört haziran da Sayın Tayip Erdoğan’a.
Arkadaşlar biz bir millet ittifakı kurduk. Millet ittifakını niye kurduk biliyor musunuz? Onlar bize yıllarca dediler ki bunlar bir şey beceremez, samimiyetsiz. Biz samimiyetimizi bu ülkenin adalete olan güveni eksildiği yok olduğu zaman gösterdik. Ankara’dan İstanbul’a hak, hukuk, adalet diye yürüdük ölümüne. Ülkede genlerimizle oynuyorlar dedik ya artık komşu komşuyu tanımaz, komşu komşuyla bir araya gelemez hale geldik, akrabalık ilişkilerimiz uzaklaştı, kardeş kardeşe uzak. Bu ülkeye önce barış ve kardeşlik gerek. Yeniden bir araya gelmeyi becerebilmeliyiz.
AKP zihniyeti bizi bölmek istiyor. Türk diyor, Kürt diyor, alevi diyor Zaza diyor, Sünni diyor. Sürekli ötekileştirerek bu ülkedeki insanları birbirinden ayrıştırmaya, uzaklaştırmaya çalışıyor. Her gün ötekileştirmek için yeni bir sebep buluyor. Biz bütün bunlara karşı dimdik ayakta durmalı, inadına bir arada olmalıyız. Ülkenin bütün değerlerini kaybettiğimiz gibi bütün mal varlıklarında sattılar. Madenlerimiz yok su kaynaklarımız yok kullandığımız otobanlar bizim değil yabancıların. Köprüler bizim değil havayolları bizim değil, bankalar bizim değil. TÜPRAŞ’ı Telekom’u önce ki özeleştirdikleri birçok şeyi gözünüzün önüne alın. ASELSAN’da halka açıldı satmadıkları bir hava kaldı bir de millet, millet satılık mı değil mi satabilir miyim, satamaz mıyım onun hesabındalar şimdi.
Bizim savaşımız 24 Hazirandaki seçim bunun savaşı ve bunun seçimi olacak. Biz kardeşliği oylayacağız. Biz demokrasimi istiyoruz diktatörlük mü istiyoruz. Biz Cumhuriyetin kazanımlarına sahip mi çıkacağız onlardan vaz mı geçeceğiz? Asıl 24 Haziran bunun seçimi.
Bu ülkede dinle vicdan arasındaki mesafeyi açtılar. Dinle vicdan arasındaki vicdan bağı koptu. Dinle ahlak arasındaki bağda koptu. Ömrünüzde hiç duydunuz mu üç aylık bebeklere tecavüz edildiğini?
Neden tecavüz edildi biliyor musunuz?
Birileri çıktı altı yaşındaki kız çocuğu evlenebilir dedi dinen buna engel yoktur dedi buna ne Diyanet işleri başkanı nede aileden sorumlu devlet bakanı karşı çıkmadı hatta bu tür açıklamaları yapanlar mükafatlandırıldı böylece bu ülkenin çivisi çıktı, tecavüzler meşru hale geldi. Aynı zamanda ahlaki bir çöküntü yaşıyoruz örneğin rüşvet yerine menfaat sağlamak kavramını geliştirdiler, cezalarını hafiflettiler aynı mantıkla çalmayan çırpmayan Muharrem inceye gariban aynı dönemde vekil olan Recep Tayip Erdoğan’ın yaptığı servetle “akıllı adam” diyorlar. Bu gidişe dur demek lazım bunun için siyasi şapkalarımızı çıkarıp milli ittifakta birleştik güçlerimizi birleştirdik inşallah yirmi dört haziran seçimlerinde tamam deyip göndereceğiz
