Cumartesi, Nisan 27, 2024
No menu items!
Ana SayfaPolitikaOğlu şiddet gören baba isyanda

Oğlu şiddet gören baba isyanda

 

Erdal Yılmaz Çelik  isimli Sovtna Gazetesinde Basın Emekçisi Samandağ’da bir okulda okuyan Y. A. A. L. okuyan 11. sınıf öğrencisi oğlu Heval Ali eren’in  öğretmen M.N.tarafından Fiziksel şiddet, hakaret ve psikolojik baskıyı uğradığını iddia ederek Samandağ cumhuriyet savcılığına baş vurduğunu söyledi

Oğlu şiddet gören baba isyanda

Baba Yılmaz Çelik kamuoyuna yaptığı açıklamada şunları söyledi.

 

“Y. A. A. L. okuyan 11. sınıf öğrencisi oğlum Heval Alieren YILMAZÇELİK’ in okul öğretmeni olan M.N. Uyguladığı fiziksel şiddet, hakaret ve psikolojik baskıyı savcılığa taşıdık.

Samandağ halkının yakından tanıdığı biriyim. Basın emekçisiyim. Hem halka hem de tarihe karşı sorumlulukları olan bir mesleği icra ediyorum. Yıllardır birçok haberin altında imzam vardır. Yaptığım haberlerden rahatsız olan kesimler elbette oldu ancak şükür ki bugüne dek dost- düşman hiçbir kesim haberlerimden herhangi biri için “yalan” ifadesini kullanmadı. Çünkü hazırladığım her haber metni gücünü yalnızca “somut hakikatlerden” aldı. Yıllarca Samandağ halkının kalemini kuşanarak, halkı etkileyen her olayı “hakikat” ışığında haberleştirip tarihe not düştüm. İşçi, emekçi, memur, emekli, öğrenci, işsiz…vb. halkın bütün kesimlerinin yaşadığı her sorunda onlarla birlikteydim ve her sorunu haberleştirip çalıştığım gazetelere taşıdım. Kalemimi hiçbir çıkar çevresi için satılığa çıkarmadan Samandağ halkına; halktan yana, bağımsız, güvenilir, doğru haberleri ulaştırmak için her gün Samandağ’ın bütün sokaklarını arşınlamaya devam ediyorum. Bugün uzun bir zaman sonra belki de ilk defa ailemle ilgili bir haber metni kaleme alıyorum.

Zor bir çocukluk geçirmiş ve çok zor şartlar altında yetişmiş bir emekçi olarak, 3 çocuk okutuyorum ve çocuklarımdan biri üniversiteye hazırlanıyor. Kendisi bir eğitimci olan eşimle birlikte elimizden geldiğince çocuklarımızın eğitim hayatıyla yakından ilgileniyor; yaşadıkları bütün sorunlara, sorunlarının tüm taraflarını bir araya getirerek çözüm iradesi geliştirmeye çalışıyoruz. Ancak 2 hafta önce, oğlumun okuduğu okulda yaşanan bir hadisede, ne yazık ki bunu başaramadık ve çözüm iradesi geliştirme çabalarımız M.N. adlı öğretmen(!) yüzünden sonuçsuz kaldı

2 hafta önce Samandağ Yüksel Acun Anadolu Lisesi 11. sınıf öğrencisi olan oğlum Heval YILMAZÇELİK’ in, bütün arkadaşlarının gözü önünde, okulda dersine dahi girmeyen bir öğretmenle (M.N.) yaşadığı sorunu, daha doğru bir ifadeyle “M.N. adlı öğretmenin (!) oğlumla yaşadığı bir sorunu”, diğer bütün velilere de uyarı olması mahiyetiyle ve benzer şeylerin bir daha yaşanmaması adına kamuoyuyla paylaşmaya karar verdim. Oğlumun maruz kaldığı haksızlık bir yana, arkadaşlarının ve öğretmenlerinin gözü önünde psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalması, bu haberi toplumsal kamuoyuyla paylaşmak istememde etkili oldu.

Birazdan gelişim seyrini anlatacağım sürecin sonunda da bütün uzlaşma çabalarımıza karşın, öğretmenlik kisvesi altında mesleğinin bütün erdem ve etik değerlerine yabancılaşmış ve değil eğitimcilikten insanlıktan dahi tam olarak nasiplenmemiş malum zatın- M.N.’ ın oğluma ve aileme yönelik ağza alınmayacak küfür, hakaret ve ithamlarına maruz kaldığımızdan, son çare olarak hukuki yollara da başvurmak zorunda kaldığımızı da hatırlatayım.

Sonda söylemem gerekeni başta söyleyerek bir yanlış anlaşılmanın da önüne geçmiş olayım.

Bu haberi yazarken;

Öğretmenlik mesleğini, mesleğinin bütün değer yargıları ve insanlık onurunun etik ve erdemleriyle bir araya getirmeyi başararak, eğitim sistemindeki bütün zorluk ve köhnemişliğe karşın, sorgulayan beyinler yaratmayı ve öğrencilere “öğrenmeyi öğretmeyi” ilke edinen; bunun yanında öğretmenliği, not silahının verdiği itaat ve otorite gücünü psikolojik ve fiziksel şiddete dönüştürmeyen ve eğitim sisteminin bu gerici felsefesini kabul etmeyen HER BİR EĞİTİM EMEKÇİSİNİ TENZİH EDEREK bilginize sunduğumu bilmenizi istiyorum.

“26 Mayıs Perşembe günü dördüncü dersteydik, matematik yazılısı olacağımız dersti. Yazılı saati normalde 10.30’da başlamalıydı ama benim yazılıya girdiğim sınıftaki gözetmen öğretmen M.N., yazılıyı olması gerekenden 5-6 dakika geç başlattı. Yazılı bitiminde de biz öğrenciler daha 5 dakika hakkımızın olduğunu ve cevabı yarım kalan soruyu tamamlamak istediğimizi hiçbir şekilde argo kullanmadan nazik bir dille gözetmen öğretmene (M.N.) belirttik. M.N. ise “Hayır vermiyorum.” diye sesini yükselterek karşı çıktı. Ben de “Vermeniz gerekiyor, o 5 dakika bizim hakkımız.” dedim. Bu sefer M.N. bağırarak üstüme yürüdü. Ardından bağırarak ve kapıyı göstererek “S… GİT!” dedi. Ona böyle konuşma hakkını kimden aldığını sordum ve ardından ona “Ben nasıl sizinle seviyeli ve saygılı bir şekilde konuşuyorsam siz de benimle saygılı ve seviyeli konuşmalısınız.” dedim. M.N. bu sefer bileğimden sıkıca tutarak “Sen kimsin, kendini ne sanıyorsun? S… git” dedi ve buna benzer cümleler kullanmaya devam etti. Ona bileğimi bırakmasını söyledim ama bırakmadı, sıkmaya devam ettiği bileğimi onun elinden kurtardım ve idareye gitmek üzere koridora çıktım. Bu sefer de arkamdan gelen M.N. koridorda da benim yakama yapıştı. Yakamı sıkarak, büzüştürerek bana bağırmaya ve vücudumu sarsmaya devam etti. Kendimi onun ellerinden kurtarır kurtarmaz hiçbir şey demeden ve hiçbir şekilde karşılık vermeden doğruca idareye durumu belirtmeye indim, idarecilere durumu açıkladım ve bununla ilgili dilekçe yazmak istediğimi söyledim. O esnada içeri giren M.N. “Bu ş…siz hâlâ burada mı? Verin şuna kâğıdı da ne dilekçe yazıyorsa yazsın.” dedi bağırarak. Ardından kâğıdı sertçe masaya vuran M.N. “AL SENİN A… K… SEN Ş…SİZSİN!” diyerek bağırmaya ve üstüme yürümeye devam etti. Ben ise o sırada oturduğum yerden kalkmadan idareye velimi çağırmalarını söyledim. Bunun üzerine M.N. benim ona karşılık vermemi istercesine suratıma eğilerek ve parmağını suratımın önünde bağıra bağıra sallayarak kimi çağırırsan çağır umurumda değil dercesine hakaretlerine devam etti. Bu sırada odada bulunan öğretmenler onu tutmaya çalıştı. Bunun üzerine İdarecilerin odasından “SEN Ş…SİZSİN!” diye bağırarak çıkan M.N. koridor boyu bağırarak gitmeye devam etti. Ardından hıncını alamamış olsa ki geri dönerek bana yine “SEN Ş…SİZSİN!” diye bağırdı ve tekrar idarecilerin odasından çıktı.”

Birçok uzlaşı yollarına başvurmamıza rağmen, bu şahsiyet arayan ve soran herkesi istediğiniz yerlere gidin şikâyet edin gibi tersleyerek konuşmaktan kaçınmamıştır.

Bunlar, çocuklarımıza hiçbir katkı sunamaz birer tüccarlar.

 

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER