Cuma, Mayıs 3, 2024
No menu items!
Ana SayfaKöşe YazılarıProf. Dr. Garip Turunç Yazdı: ''Deprem''

Prof. Dr. Garip Turunç Yazdı: ”Deprem”

Bu “kötülük, fesat, kin, kibir” iktidarı artık sona erip memlekette biraz “iyilik havası ve hafızası” biraz yeşerirse…

 

Bir dileğim de şu olur :

 

Onların isimlerini aklınıza, kalbinize yazın; yazın ki, yaşayanlar akıllarından, kalplerinden çıkarmasınlar. Hiç akıllarında, kalplerinde yoksa da, lütfen biraz içeri alsınlar.

 

Son büyük depremin kurbanları, kimliği tespit edilmeyenl 1 297 kişinin, kimi öylesine kimi sahici de olsa, mezar taşında, hele hele enkaz ve hafriyat tozunda telaşında kalmasın mesala. Mahalle mahalle isimleri yazılsın, yazılsın ki, bir şehrin sadece yaşayanlara ait olmadığı, sonsuzluğa gidenlerin şehri olduğu da unutulmasın.

Antakya’da nasıl “Geç Roma, Erken Bizans dönemi” kalıntıları vardır, işte “Geç AKP dönemi” demesek de adı kalıcılaşmasın, “Genç Hayatlar”dan bir enkaz şehir de boylu boyunca yatmaktadır.

 

Biz onların ölüleriyle tanıştığımızda var olmadılar; biz görmüyorken de vardı onlar; varken, yok oldular!

 

Mesele sadece ölümün ağıtını değil, hayatın kağıdını dürüsçe, vicdanla, hakkaniyetle yazıp okuyabilmekte!

 

Yok olan kadar, var olanı görmekte!

 

Biz onları yok olunca var sayıyoruz; varken ise yok sayıyoruz!

 

Adlarını yazın ki, yok edenlere inat, var olsunlar.

 

***

 

Resmi sayıyla, yani sayılabilen ölülerle 50 bini aşan deprem kurbanlarının elbette her köşede (benim gibi Fransa’da da) acılı yakınları var; hayat’ta olslar de nice sevdiğini, evini mahallesini, mütevazi varlığını, hayatının nice rengini yitirmişler var.

 

Ama Adıyaman’da, aralarında eğitimcilerin, rehberlerin, velilerin ve yaşları 9 ile 15 arasında değişen cocukların da bulunduğu, 35’i Kuzey Kıbrıslı toplam en az 65 yurttaşımıza mezar olan Grand Isias Hotel gibi bir katliam tuzağı tam bir simge.

 

Rantçıların, 21 yıllık iktidar çürümüşlüğünün, arsızlığın, sözde inançıylken her türlü vicdanı-insani ölümcül ahlaksızlığı kolayca yapmanın, kayırmanın, ahbap çavuşluğun, siyaset ile ticaret kokuşmuşluğunun, ceplere hortum bağlayanların insanlara dere çakılı ve kumundan kurdukları tuzağı, insana ve tabiata iğrenç saldırıların simgesi.

 

TDK’da “Samimi olmak, dine içtenlik ile bağlanmak” olarak tanımlanan Islas, taşıdığı karmaşık dihi-ilahi manaların ötesinde; “dindar pazarlamalı arsız piyasa” seri cinayetlerinin tipik örneği. Bunları sizin bizim söylememize de gerek yok çünkü otelin sahiblerinden biri bundan önceki seçimlerde, bu saldırgan ve öldüren düzenin adını ve sıfatını yeri yerine koymuş:

 

“24 Hazıran seçimleri sadece ülkemiz için değil, birçok mazlum coğrafyayı da yakından ilgilendiren, Cumhuriyet tarihimizin en önemli seçimidir. Ülkemizde istikrarın sürmesi adına vatandaşlarımızın yine yüksek bir oranla AK Partiye tercih edecektir. AK Parti davası, ülke davasıdır, biz bu davaya destek veriyoruz. Ailece AK Parti’nin yanındayız.”

 

“Dava”lının laflarına bakın : Cumhuriyet…. Mazlum…. Istikrar… ülke davası!

 

“Ülke davası” olduğu için de önce kaçırmaya, gizlemeye çalıştılar bu “dava destekçileri”nin dere çakılı ve kumuyla cinayetlerinin davasını!

 

Sonuçta, bu önümüzdeki seçim, biraz da böyle ‘dava’lı şeyler arasında!

 

Dere çakılı ve kumundan servet ve nefret istifleyen çürümüşlükler ile bir çocuğun bahar çimlerin, çiçeklerin ortasında gülümsemesine sevdalı olanlar arasında.

 

 

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER