Cumartesi, Mayıs 4, 2024
No menu items!
Ana SayfaKöşe YazılarıProf. Dr. Garip Turunç Yazdı: ''Yeni Yıla Girerken''

Prof. Dr. Garip Turunç Yazdı: ”Yeni Yıla Girerken”

Cumhuriyetin 100. yılına, ne yazık ki coşkuyla, güvenle, iyimser olarak giremiyoruz. Türkiye’nin daha iyi zamanları oldu. Yeni seneye hiç iyi bir bakiye devrolmuyor.

Türkiye’de son dönemde olagelenler, eskiden Romalıların işgal ettikleri bölgelerde ve kendi cumhuriyet ve krallık dönemi yönetimlerinde kullandıkları, ‘‘Roma Barışı’’ anlamına gelen Pax Romana’ya benziyor. Kısacası kitlelere şunu diyorlardı : ‘‘Otoritemize karşı gelmezseniz, uysal davranıp itaat ve biat ederseniz barış içinde yaşarsınız’’.

Öyle görülüyor ki, iktidarın Pax tahayyülüne itibar etmeyen her muhalif sesi terör örgütünün bir uzantısıymış gibi görmek ve onlara karşı abartılı ve orantısız bir savunma refleksiyle yaptırımlarda bulunmak artık bir saplantıya dönüşmüştür. Bu son günlerde tuhaf ve acayip haberleri, şebekeleri, suç örgütlerini, cinayetleri okuyup duruyoruz. Sene bu havadislerle bitmişti ve yeni sene yine tekrar etmekte, havasını sürdürmekte. Bir garip malumat dolaşır gibi üzerimizde…

2022’nin günahını almak istemem, zaman ve mekân çok süredir askıda. Pendemide kaybettiığimiz zaman algısı, evlere kapanmanın getirdiği mekânsızlık, sakız gibi uzuyor. Ama bundan da öncesinde başladı zaman ve mekânın askıya alınması. 2015’te hayali kurulan ve 2016’da olağanüstü hâl ilanıyla “Atı alan Üsküdar’ı geçti” denilerek alelacele gelen bir arafta öğrenilmiş çarasizlik içinde debenip duruyoruz.

Amarikalı araştırmacı psikolog Abramson ve arkadaşları öğrenilmiş çaresizliğin ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalarında şu öneriyi veriyor; çaresizliği öğrenmekten kurtulmanın yolu toplumda değişim kültürünün yaratılmasıdır. Bunun için ise değişim süreci, değişim inancı yerleşmiş bireyler ve değişimi yönetecek liderler gerekir.

“Var olmak değişmektir, değişmek olgunlaşmak; olgunlaşmak kendini durmadan yaratmaktır.” diyor ünlü Fransız Filozuf Henry Bergson. Büyük Rus yazarı Lev Nikolayeviç Tolstoy ise; ”Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.” diyerek uyarıda bulunuyor.

 

Hayatınızı değiştirmek istiyorsanız, yeni yıla girdiğimiz bugünlerde başlamanın tam zamanıdır. Ancak, Anadolu topraklarında doğan, özellikle insanın ruhsal ve fiziksel sağlığını tüm detaylarıyla ele aldığı “Kalbin Şifası” adlı kitabı ile tanınan yazar Diamon Eros’un belirtiği gibi, “Yeni olan bir yıl sizi değiştirmez. Sizi değiştirecek olan; yeni bir düşünme biçimi ve yepyeni bir bakış açısıdır…”

Evet, önce zihinsel değişiminizi yaşayacaksınız. “Ben ne yapabilirim ki” diyen kalıbı kaldırıp atacaksınız içinizden. “Ben yaparım” diyeceksiniz. İçiniz bununla dolacak. “Ben yapmalıyım” diyeceksiniz.  “Varoluşumun anlamı budur” diyeceksiniz. “Hayatımın anlamı ne” diye sorup duruyorsunuz ya. Hayatınızın anlamını siz seçeceksiniz. Rahatlığınızın üstüne yayılmayacaksınız, konformizm denir buna. Fırsatçılıktan medet ummayacaksınız, oportünizmdir bu. İdare etmeye çalışmayacaksınız, pragmatizm denir, hayatınızı değiştirmenize engel olur. Hayatınızı öyle değiştiriniz ki, size istemediğiniz şeyleri yaptıramasınlar.  Unutmayınız, değiştiremediğininiz şey sizi değiştirir.

Elbette fikirleriniz olmalı, siyasi partilere mensubiyet de duyabilirsiniz ama kimsenin kayığına binmeyeceksiniz. Birisinin kayığına binmişseniz, kendi aklınızı, düşünme yeteneğinizi hatta kimliğinizi, kişiliğinizi iskelede çıkarıp atmış oluyorsunuz! Düşünmeyen insanlar, kayığına bindikleri kişinin emirlerini, Allah’ın ayetinden bile üstün görür, gerekirse ayetin anlamını bile liderin söylediğine göre yorumlar! Yani, birisinin kayığına bilmekle insan, dini inancını bile beyninden söküp atmış olur. Çünkü onun taptığı gerekçe ne Tanrıdır, ne liderdir, ne de ideoloğu! Aslında onun taptığı, sadece maddi çıkarıdır! Birisinin kayığına binerek, hayatını devam ettirmekten başka çare bulmamıştır. Bu sebeple, kayığa binen insanlarda ahlâk veya vicdan aramanın anlamı yoktur. Bu tür insanların terör örgütleri içinde nasıl acımasızlaşabildiklerini yakın tarihte yaşadığımız olaylarla gördük. Siyasi kamplaşmada da durum bu kadar tehlikelidir!

Ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu, belki tam bu noktaya işaret ediyor ve “Hepimizin oturup düşünmesi lâzım. Artık gün bir parti günü değildir. Gün, Türkiye günüdür. Türkiye’nin bekâsı, geleceğidir. Hepimizin oturup yeniden düşünmesi lazım diyor ve herkesi “demokrasi kayığı” binmeye çağırıyor. Aslında dinin gereği de akıl etmek, düşünmektir; bir piri faniye veya piri siyasiye teslim olmak değildir! Çünkü İslam’ın insan tasavvurunda kul olma bilincine sahip olan insan akıl, irade ve ehliyet sahibi bir mükelleftir. İnsan, fıtratı gereği akleder, sorgular ve özgür iradesiyle seçim yapar.

***

Sonuçta, hayatınızın sahibi sizsiniz, unutmayın. Hayatınızın sahibi olunuz ve anlamını kendi özgür iradenizle seçiniz. Hayatınızı değiştiriniz. Bu 2023 yeni yıl, bunun başlangıcı, tarihe değişimin zaferi, dertler ve kederlerden kurtulma için bir temeni fırsatı olsun.

Ben de yeni yılda memleket istiyorum… “Mavi gök, yeşil dal”da sorun yok; gerçekten de çok güzel bir memleket bizimki, ama… “Kardeş kavgası” olmadan olmuyor galiba… Kavga bu memleketin alın yazısı. Ve her yıl bir öncekinden daha fazla kavgaya ant içmiş gibiyiz… İçerde, dışarda, her yerde kavga… İşte benim de en çok istediğim “kavgasızlık” Kavgasız, tehditsiz, küfürsüz, hakaretsiz, şiddetsiz, cinayetsiz bir hayat …

“Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun” diye en başta kini, nefret makinelerini, düşmanlık söylemlerini süpürüp atalım istiyorum.

Hem “Kış günü herkesin evi barkı olsun”, hem de kanlı kavgalarla insanlar harcanmasın, içerde ve dışarda barış olsun istiyorum.

İnanç özgürlüğünün olmasını, kimsenin din ve dinsizlikle ilgili görüşleri nedeniyle rahatsız edilmemesini istiyorum.

İnsanların insanca yaşayabilmesi için bir işe, yeterli gelire, sosyal ihtiyaçlarını karşılayacak fırsatlara sahip olmasını istiyorum.

Azınlıklara, zayıf olanlara, kadınlara, çocuklara, hayvanlara şiddet uygulayanların engellenmesini, engellenemezse cezalandırılmasını istiyorum.

Evet memleket istiyorum. Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; olursa bir şikayet ölümden olsun.

 

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER