
İskenderun Kadın Platformu 14 Şubat sevgililer günü kapitalist sistemin dayattığı tüketim kültürünün bir ürünü olduğunu söyledi: Konu ile ilgili Düzenlenen basın açıklamasında İskenderun Kadın Platformu Dönem Sözcüsü Hülya ATEŞ şunları söyledi:
“Erkek egemen sistemin ara sıra bize uzattığı allı güllü özel günlerden bir tanesi de 14 Şubat Sevgililer Günü. Bize özellikle kapitalist sistemin piyasasının; tüketim kültürünün özendirildiği günlerden biri. Erkek egemen sistem tarafından bize bir nefes durağı olarak sunuluyor. Tüm sene boyunca tek bir gün için hazırlıklar yapılıyor, hediyeler alınıyor. Kadınlar açısından da maalesef bu bir gün tüm sene boyunca bekleniyor. Fakat biz biliyoruz ki eşitlik yoksa aşk da yoktur. Ülkemiz açısından yıllardır mücadele ettiğimiz erkek şiddeti ve neoliberal sistem biz kadınları aldatmaya çalışıyor.

Bugüne kadar aldatmayı başarmış olabilirler, biz sevdanın ve aşkın bu olmadığını biliyoruz. Bize anlatılan masalları kabul etmiyoruz”
14 Şubat Sevgililer Günü’nü aşkın günü olarak ilan edildi, “Fakat bizim hatırlatmamız gereken bir takım konular var. Sevgili olmak istemediği için, evlenmek istemediği için öldürülen, ‘hayır’ dediği için cezalandırılan, hediye sepetlerinden bir hediye seçmeyen, o günün ne olduğunu bilmeyen, özel organizasyonlarına katılamayan kadınlar var memlekette.
14 şubat sevgililere günü vesilesiyle her yıl tek taş, bilumum çiçek çeşitleri, değerli aksesuarlar,mutfak robotları ve ev eşyaları için ‘’deliren’’kadınlar ,gelir düzeyi ne olursa olsun sevgilisini veya eşini tek bir gün mutlu etmek için tüm bunları almaya hazır ‘’mükemmel’’erkekler resmedilir.
Biz kadınlar için yaş aralığımıza göre değişen bu hediye paketleri gerçektende sevginin ve aşkın değerini ölçemez. Tek bir günde alınan bir demet gül için bir yıllık ev işlerini ücretsiz yapacağımızı, her gün uğradığımız psikolojik ve fiziksel şiddeti unutacağımızı,gerçekten ihtiyacımız olanın bu paketler içerisinde olduğunu nerden çıkarttınız?
Bizleri maddiyata tapan, hediyelerle satın alınabilir gösteren, değerimizi de tek taşın karatına, eşyaların markasına ve kalitesine göre ölçen bu günler kendimizi neden daha iyi hissetmemizi sağlasın?
Kim sordu kim cevap verdi?
Kimi seviyorsunuz? Neyi istiyor, ne düşünüyoruz? hali hazırda bize sorulmadan belirlenmiş ama bir biçimde bize ‘’özel’’bu günler, bize değer verilen günler değil ,aksine ikinci olan konumumuzu ve toplumsal değersizliğimizi pekiştiren günlerdir.
Her yıl öldürülen yüzlerce kadının katiline verilen hediye niyetine indirimler veriyorlar ,bizi ‘’kandırmaya ‘’ çalışanlara ,bir avuç sahte günle avunmamızı isteyenlere verebileceğimiz tek bir cevap var.
Bütün özel günleriniz ,tek taşlı altın kelepçeleriniz sizin olsun .biz bulutların altında gökyüzüne doyasıya bakabildiğimiz,sokaklarında özgürce dolaşabileceğimiz ,kendi kararlarımızı verebildiğimiz ,istediğimizi sevebildiğimiz bir dünyayı istiyoruz. Bunuda bir 14 Şubatta siz hediye etmeyeceğinize göre biz direne direne alacağız.
Aşk ve sevgi bahanesiyle, baskı ve şiddetle iç
içe yaşarken, hangi hediye bunları unutturabilir? ‘Kendisinden ayrılmak istedi’
diye, sevgililik teklifini reddetti diye günde 3 kadının öldürüldüğü, taciz ve
tecavüz, kadın cinayeti davalarında “Seviyordum öldürdüm,” diye savunma yapan
erkeklere haksız tahrik indirimi uygulanan bu topraklarda; aslında sevginin
değil, alışveriş çılgınlığının günü olan 14 Şubat’ı yani sevgililer gününü
kutlamıyoruz. Şiddetin gerekçesinin sevgi olduğunu kabul etmiyoruz.”
Kim sağ çıkmış ki büyük aşk masallarından: Kara
sevda, büyük aşk, ölümüne sevda, çılgın aşık, gözü dönmüş aşık… Bu sözcükler,
büyük aşk masallarından çok kadın cinayetlerinin geçtiği gazete haberlerini
hatırlatıyor bizlere. Rakamlar serttir, ölümün sıcaklığını yansıtmaz. Ama
etrafımızdaki 18 kadını düşündüğümüzde, gazetelere yansıyan hali ile sadece
Ocak ayında erkekler tarafından 18 kadının öldürülmesinin ne anlama geldiğini
bir nebze olsun anlayabiliriz belki. Muhtemelen katiller de bir zaman hepsine,
çok sevildiklerini söylemişti.”
14 Şubat’ta sermaye kazanıyor, aşk değil;
Hediye değil özgürlük; Özgürce sev, parasız sev; 14 Şubat’ı kutlamıyorum çünkü
14 yaşında binlerce anne var. Erkeklerin bahanesi hep aynı: “Aşıktım,
seviyorum, boşanmak istedi, namusumu temizledim.” Şimdi bugün 14 Şubat. Sahte sevgi
gösterilerini, demet demet çiçekleri, hediyeleri, hiçbirini istemiyoruz. Biz
kadınlar özgürlük istiyoruz. Bugün kazanan sevgi değil sadece sermaye. 14
Şubat’ı kutlamıyor, protesto ediyoruz.”
Aşkın kanununu yeniden yazıyoruz:
İçinde’ ya benimsi ya kara toprağın’ YOK
Saçını süpürge etmek ettirmek YOK
‘’Bunu mu giyeceksin’’, ‘’oraya gidemezsin ‘’ ‘’ o saatte sokakta işin ne’’ YOK
Bir kadına hayatı dar etmeyi ‘’kıskançlık ‘’ diye güzellemek YOK
Kimin kimi sevebileceğinin, hangi bedenlerin arzulanabileceğinin sınırını’’genel ahlak’’la çizmek YOK
‘’hayır’’ ı naz diye duymak YOK
O masada bırakılmış bardağın, kendi kendine yerinden kalkıp yıkandığının, varsayıldığı bir düzen YOK
‘’uğruna ölecek kadar sevdiği için’’ öldürmek YOK
Yine bir hediyeyle şiddeti, sömürüyü, eşitsizliği, baskıyı aklamak ‘’affettirmek’’YOK
‘’o öyle bir adam değil, o yapmaz’’ların arkasına saklanmak YOK
Tüm’’seviyorum’’ların yükünün paylaşılmayan ev işine dönüşmesi YOK
Ne olursa olsun aile kalma şartı YOK
Sevmeyi sahip olmak sanmak YOK
Yeniden yazıyoruz: hediye değil eşitlik… Tek taş değil özgürlük.
Aşkı, dayatmanın öbür adı kılan düzene isyanımız var. Alınan hediyeler, verilen Sözler, şaşaalı kutlamalar değil; dayanışmayla, özgürlüklerle, eşitlikle biz çoğalıyoruz.
Hep birlikte dünyayı da, hayatlarımızı da özelide, geneli de değiştireceğiz.
Hayalimiz, hedefimiz, arzularımız, mücadelemiz sevmenin de sevilmenin de bambaşka olduğu; satın alınanın pahasıyla veya ailenin bütünlüğüyle değil eşitlikle, özgürlükle değer bulduğu bir dünya. İşte bu yüzden aşkın kanununu yazıyoruz yeniden
