Cuma, Aralık 5, 2025
No menu items!
Ana SayfaAntakyaTahliyeler adalete olan inancı sarsıyor,

Tahliyeler adalete olan inancı sarsıyor,

Antakya’da ‘da 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği apartmanların müteahhidi Hikmet Günsay’ın davalardan tek tek tahliye edilmesine, mağdur aileler tepki gösterdi. Aileler, Günsay’ın tek tutuklu olduğu Akademi City dosyasından da tahliye edilmemesi için hakim, savcı ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a seslendi. Depremde anne ve babasını kaybeden Özgecan Uz, “Tahliyeler adalete olan inancı sarsıyor, kamu vicdanını derinden yaralıyor” derken, depremde oğlunu kaybeden Alev Demirok ise, “Serbest bırakıldığında kaçacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Öz Burak İnşaat, 2000 yılı Hikmet Günsay ve eşi Nurhan Günsay tarafından kuruldu. Hikmet Günsay, bir röportajında ilkokul mezunu olduğunu ve bugüne kadar bin 500’den fazla konut inşa ettiğini belirtti. Firma, Antakya’daki konutlarını “En iyi teknoloji, en iyi malzeme” ve “Yaşlanılacak konut” sloganlarıyla pazarlıyordu.

Hatay’da Öz Burak İnşaat tarafından inşa edilen Atilla Eren Apartmanı, Hikmet Günsay Apartmanı, Akademi City, Elçiler Apartmanı, Buket Apartmanı ve Alya Uçar Apartmanı, 6 Şubat depremlerinde yıkıldı. Enkaz altında kalan bu apartmanlarda yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Hikmet Günsay, 22 Ağustos 2023’te tutuklandı.

ANKA Haber Ajansı muhabiri, Hikmet Günsay’ın yargıladığı davalardaki son durumu derledi. Günsay, 14 kişinin yaşamını yitirdiği Alya Uçar Apartmanı dosyasında soruşturma aşamasında; 94 kişinin hayatını kaybettiği Buket Apartmanı ve 219 kişinin hayatını kaybettiği Atilla Eren Apartmanı dosyalarında ise yargılama aşamasında tahliye edildi.

“Sadece 5 binam yıkıldı, vicdanım rahat”

Alya Uçar Apartmanı iddianamesinde, müteahhit Hikmet Günsay’ın savunmasında, “Sadece 5 binam yıkıldı, her şeyi yasal olarak yaptım, vicdanım rahat” ifadelerine yer verildi. İlk duruşmada ise Günsay, “Binada çok özenli ve kaliteli malzeme kullandım; beton ve demir yetersizliği iddialarını kabul etmiyorum” dedi.

Hikmet Günsay, Buket Apartmanı duruşmalarında savunmasında, “Ben binayı işin ehli insanlarla yaptım. Burada bir kusur işlediğime inanmıyorum. Ben ve ailem perişanız, maddi açıdan çok sıkıntıdayız” ve “Bu olaydan hiçbir suçum olduğuna inanmıyorum” ifadelerini kullandı. 10 Nisan’da görülen 6’ncı duruşmada ise Günsay, “Ben müteahhitim. Bu işi yaptırırken yapı denetimin her aşamasını kontrol etmiş ve onaylamıştır. Ben niye tutuklu olduğumu da bilemiyorum. Yani ben bu konuda ne suçum var anlamadım. Tahliyemi istiyorum” dedi. Bu duruşmanın ardından Günsay tahliye kararı verildi.

Günsay, Atilla Eren Apartmanı duruşmalarında, “Ben balçık zemine bina yapacak kadar vicdansız değilim”, “Burada bir kusurum yok. Ayrıca depremin şiddeti hep göz ardı ediliyor” ve “Neden tutuklu olduğumu anlamıyorum” şeklinde savunmalar yaptı. 26 Eylül’de görülen duruşmada da ilk okul mezunu olduğunu, işin uzmanlarıyla çalıştığını ve neden tutuklu olduğunu bilmediğini yineleyen Günsay, bu duruşmanın ardından tahliye kararı verildi.

Sanık Hikmet Günsay, şu anda yalnızca depremde yıkılan Akademi City dosyasında tutuklu bulunuyor.

“Tahliyeler adalete onan inancı sarsıyor, kamu vicdanını derinden yaralıyor”

ANKa Haber Ajansı’na konuşan depremde yakınlarını kaybeden aileler, Hikmet Günsay’ın tek tutuklu olduğu Akademi City dosyasından da tahliye edilmemesi için hakim, savcı ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a seslendi.

A adkademi City’de anne ve babasını kaybeden Özgecan Uz, “O gün yalnızca sevdiklerimi değil, bir ömürlük güvenimi de yitirdim. Bugün dosyalardan peş peşe gelen tahliye kararları, bu güveni her seferinde biraz daha sarsıyor. Tahliyeler adalete olan inancı sarsıyor, kamu vicdanını derinden yaralıyor. Müteahhitten denetçiye, belediyeden bakanlıklara uzanan bu zincirde herkesin sorumluluğu var. Hakimlere, savcılara ve Adalet Bakanlığı’na çağrım açık: Bu dosyalara gerçek insanların hayatları olarak bakın. Biz intikam değil, tam ve gecikmeden tecelli eden biralet istiyoruz” diye konuştu.

“Serbest bırakıldığında kaçacağını düşünüyorum”

Alya Uçar Apartmanı’nda 11 yaşındaki oğlu Ali Armanç’ı kaybeden Alev Demirok, şunları söyledi:

“Yıllarca hayalini kurduğum; on yıl sonra sahip olduğum bebeğimi, canım oğlumu—bu adamların, bu katillerin—yaptığı usulsüz binalarda, adı ev olan bu mezarlarda kaybettim. Adalete sonsuz güveniyorum; savcılarımıza, hakimlerimize güveniyorum. Ancak hukukumuzda bulunan gözaltı süresinin dolmuş olmasından dolayı tutuksuz yargılamalardan şikayetçiyim.

Bu katili aylarca emniyet güçleri aradı; TV kanallarında, ulusal basında her yerde arandığını bilerek kaçmaya devam etti. Suçunu bildiği için saklandı. Serbest bırakıldığında kaçacağını düşünüyorum. Kesinlikle gün yüzü görmemesi gerektiğini düşünüyorum. Nasıl ki benim yavrum, nasıl ki can bebek, nasıl ki hacı teyze, nasıl ki apartmanda oturan öğretmenler, polisler ve diğer apartmanlarda hayatını kaybeden bebekler, kadınlar, yaşlılar—gencecik insanlar—şu anda toprak altındaysa, o da gün yüzü görmemeli.

Ömrünün sonuna kadar, kalan yaşamını hapishanede geçirmeli. Gidip ailesinin yanında, ayağına takılmış bir prangayla torunlarını kucağına alıp sevmemeli; ailesinin yaptığı yemekleri yememeli — bu ona ödül olur. Ben buna karşıyım, asla istemiyorum. Eğer biraz ayakta durabiliyorsam, bunun nedeni onun hapiste olmasından kaynaklanıyor; bu sayede kendimi azıcık toparlıyorum.”

 

“Tahliyeler, deprem davalarında cezasızlık algısına yol açıyor”

 

Atilla Eren Apartmanı davasında müşteki avukatı Ecevit Alkan ise “Hikmet Günsay ve diğer depremde yıkım yaşanan bina müteahhitleri, yargılamaların uzaması ve ‘uzun tutukluluk süreleri’ nedeniyle teker teker tahliye ediliyorlar. Yargılama süreçleri hızlandırılıp dosyalar karara bağlansaydı, tahliye olmaları söz konusu olmazdı. İş yükü altında ezilen mahkemeler, Ceza Muhakemeleri Kanunu gereği sadece yargılama yaptıkları dosyalar yönünden değerlendirme yapmakta olduklarından, 10 dosyadan yargılanan sanıklar 2 yılı tutuklulukta geçirip tahliye oluyorlar. Bu durum, deprem davalarında cezasızlık algısına yol açıyor. Adalet Bakanlığı’nın, deprem ceza davalarına bakan mahkeme sayısını artırması gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER