Pazar, Mayıs 26, 2024
No menu items!
Ana SayfaGenelTürkiye artık normalleşme sürecine dönmeli …

Türkiye artık normalleşme sürecine dönmeli …

Tuncay, eğitim-öğretim yılının 15 Temmuz hain darbe girişimiyle başladığını hatırlattı

Tük Eğitim-Sen Hatay Şube Başkanı Recep Tuncay, 2016-2017 Eğitim-Öğretim yılının sona erdiğini, hem eğitimciler, hem de öğrencilerin sorunların gölgesinde bu eğitim-öğretim yılını da tamamladığını bildirdi. Tuncay; öğretmen açığı, fiziki alt yapı yetersizlikleri, okulların ehil olmayan yöneticilere teslim edilmesi, sözleşmeli ve mülakatlı öğretmen alımı, ücretli öğretmenliğin halen devam ediyor olması, özlük haklarda bir iyileşme sağlanamaması, okullara ayrılan ödeneklerin yetersizliği ve benzeri birçok sorunun 2016-2017 Eğitim-Öğretim yılına damgasını vurduğunu ifade etti.

Bu eğitim-öğretim yılının 15 Temmuz hain darbe girişiminin gölgesinde başladığını, sendikalarının 15 Temmuz darbe girişimini ilk günden bu yana lanetlediğini hatırlatan Tuncay, “Türk milletinin bekasını hedef alan alçakların en ağır şekilde cezalandırılmasını talep etmişti. Tüm alanlarda olduğu gibi eğitim hayatımızda bu hıyanetten fazlasıyla etkilendi. Özellikle eğitim camiasında on binlerce kişi açığa alındı ya da ihraç edildi. Bu görevden almalar nedeniyle okullarda öğretmen ve idareci açığı daha da arttı. Ne yazık ki bu süreçte ciddi haksızlıklar yaşandı. Fetö ile uzaktan yakından ilgisi olmayan kimi kamu çalışanları, öğretmenler, eğitim çalışanları Fetöcü suçlamalarına maruz kaldı. Sendikamız masum insanların ve ailelerinin bu süreçten etkilenmemesi, sağlam bir soruşturma yapılması, art niyetli kişilerin bu sürece müdahil olmaması için birçok kez uyarıda bulundu. Ancak bugün geldiğimiz noktada uyarılarımız dikkate alınmadı ve birçok masum çalışan ve ailesinin de canı yandı. 15 Temmuz ihanetinin suçlularını bulmak, cezalandırmak için ilan edilen OHAL’in amacının dışına çıktığını görüyoruz. Zaman zaman Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve devlet yetkilileri de Fetö’cü olarak suçlananların bazılarının alakası olmadığına dair açıklamalar yaptılar, hatta zaman zaman göreve iadeler de yapıldı ama hala birçok masum insan mağdur durumdadır. Amaç gerçek suçluları bulmak ise insanlara kendilerini savunma hakkı mutlaka verilmeli, evrensel hukuk kuralları dikkate alınmalı, adil yargılama yapılmalı, yargısız infazlara izin verilmemelidir. Aksi taktirde hukuk kaidesi dışında yapılan her uygulama vicdanları yaralamaktadır. Bu minvalde kurulan OHAL komisyonunun özellikle ihraçlarda uygulanan kriterleri değiştirme ve esnetme yetkisi olmalıdır. Meslekten ihraç kriterleri maalesef hukuka uygun değildir. Sendikaya üye olma ya da bankaya para yatırma gibi anlamsız kriterler kaldırılmalıdır. İhraç kriterleri değiştirilmediği müddetçe daha çok insan mağdur olacaktır. OHAL’in getirdiği yetki dayanaksız, keyfi kullanılmamalıdır ve Türkiye artık normalleşme sürecine dönmelidir” dedi.

Öğretmen açığı mutlaka giderilmeli …

Öğretmen atamalarının ihtiyaca göre yetersiz kaldığını, 2016-2017 Eğitim-Öğretim yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın 18 bin 506 sözleşmeli öğretmen atamasını yaptığın belirten Tuncay, açıklamasında şunlara değindi: “MEB, 20 bin 127 sözleşmeli öğretmen ataması daha gerçekleştirilecektir. Bununla ilgili sözlü sınavlar da yapılmıştır. Ancak öğretmen açığı 18 bin, 20 bin atama yapılarak giderilemez. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz 96 bin 68 öğretmen ihtiyacımız olduğunu söylemişti. Öte yandan sendikamızın Şubat ayında yaptığı araştırmaya göre ülkemizdeki ücretli öğretmen sayısı 81 ilde 63 bin 829’dur. Üstelik ücretli öğretmenlerin 27 bin 409’u eğitim fakültesi mezunu, 27 bin 936’sı lisans mezunu (eğitim fakültesi hariç), 8 bin 484’ü ön lisans mezunudur. Ücretli öğretmenler girdiği ders başına ücret almaktadır, hiçbir özlük hakkına da sahip değillerdir. Ayrıca iki yıllık meslek yüksek okulu mezunlarının da ücretli öğretmenlik yaptığı göz önüne alındığında, ücretli öğretmenliğin kaliteyi, verimi düşürdüğü aşikardır. Bu ülkede öğretmen ihtiyacı ücretli öğretmen eliyle giderilmeye çalışılıyorsa, bu eğitimimizin geleceği açısından vahim bir durumdur. Öyleyse ihtiyaca uygun atama yapılmalıdır. Talebimiz son alınacak 20 bin 127 öğretmene ilaveten 2017 yılı sonuna kadar 60 bin öğretmen alımı daha yapılmasıdır. Unutulmasın ki, tekli eğitime 2019’a kadar geçilmesi planlanmaktadır. Bu süreçte gerek derslik gerekse öğretmen açığının mutlaka giderilmesi gerekmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı eğitimde tam gün dönemine geçmek için tüm tedbirlerini almalı, derslik sayısını ihtiyaç doğrultusunda artırmalı, öğretmen açığını mutlaka gidermelidir. Yukarıda da belirttiğimiz üzere hiçbir şekilde sözleşmeli ve mülakatlı atamayı doğru bulmuyoruz. Tüm atamalar sadece KPSS puan üstünlüğüne göre ve kadrolu olarak gerçekleştirilmelidir.”

Tüm eğitim çalışanları hak ettikleri ücreti almalı …

Diplomaya bağlı alan değişikliğinin mutlaka yapılmasının önemine değinen Tuncay, “MEB’in diplomaya bağlı alan değişikliği yönetmelikte olmasına rağmen 3 yıla yakın bir süredir uygulamıyor. Oysa MEB’in bu konuda çalışma yaptığı duyumunu almıştık. Ancak bugüne kadar bu talebin yerine getirilmesi ile ilgili olumlu bir gelişme yaşanmadı. Oysa her yıl belli sayılarda kontenjan açılarak alan değişikliği talebini zamanla ortadan kaldırabilir. MEB artık bu öğretmenlerimizin feryadına kulak vermelidir” dedi.
Sendikalarının rehberlik hizmetlerinin daha etkin ve verimli yürütülmesi için alınacak her türlü tedbiri desteklediğini belirten Tuncay, açıklamasının sonunda şunlara yer verdi: “Ancak Milli Eğitim Bakanlığı Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği’nde değişiklik yapılacağına, yönetmelikte rehber öğretmenlerin nitelikleriyle örtüşmeyen hususlara yer verileceğine dair birtakım duyumlarımız vardır. Hatta bununla ilgili sendikamız Nisan ayında MEB’e de yazılı olarak başvurmuş, ayrıntılı bilgi verilmesini istemişti. Bilinmelidir ki; rehberlik faaliyetleri öğrenci-veli-okul koordinasyonun sağlanmasında hayati öneme sahiptir. Buna rağmen rehber öğretmenlerimiz yıllardır ikinci plana atılmakta, görev tanımları dışında çalıştırılmakta, angarya işlerle adeta cezalandırılmaktadır. Zaten rehber öğretmenlerin asli işleri nedeniyle üzerlerinde ciddi bir yük bulunmaktadır. Bunun üzerine angarya işler eklenmesi rehber öğretmenlerin sorunlarını artırmaktadır. Dolayısıyla MEB rehber öğretmenlere yönelik bu tür uygulamalara son vermelidir. Öte yandan yönetmelik değişikliği ile rehber öğretmenlerimizin etkisini azaltmaya yönelik hiçbir girişimi de kabul etmeyiz. Bu noktada MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Genel Müdürlüğü bu noktada kafasına göre hareket etmemeli, sendikaların, ilgili sivil toplum kuruluşlarının ve rehber öğretmenlerini görüşünü almalı, okullarda rehberlik faaliyetini zayıflatacak hiçbir girişimde bulunmamalıdır. Öğretmenler, hizmetliler, memurlar, teknisyenler, daktilograflar, kısacası tüm eğitim çalışanları hak ettikleri ücreti almalıdır. Yardımcı hizmetler sınıfının görev tanımı yapılmalı, bu insanlara angarya işler yüklenmemeli, yükselmelerinin önündeki tüm engeller kaldırılmalı, gerekli eğitimini tamamlamış olanların bir defaya mahsus olmak üzere Genel İdari Hizmetler Sınıfına geçmeleri sağlanmalıdır.
Bu vesileyle tüm bir yıl boyunca emek veren, ter döken tüm eğitim çalışanlarımızı tebrik ediyor; hem eğitimcilerimize hem de öğrencilerimize iyi tatiller diliyoruz.”

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER