Antakya Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Ali Kuseyri, Hatay’ın tarımsal üretimde 4 üründe Türkiye birinciliği 26 üründe ise Türkiye beşinciliği sıralamasında olduğunu bildirdi.
Tarım Fuarında konuşan ATB Başkanı Mehmet Ali Kuseyri, Hatay’ın yaşadığı sosyal, siyasal ve ekonomik konularda sürekli ülkenin gündeminde olan bir şehir konumunda olduğunun altını çizdi ve şöyle devam etti:
Hatay’ı diğer illerden ayıran en önemli özelliği ise Tarım Bölgesi olmasıdır. Hatay’ın tarım alanları, toprak yapısı, iklimi ve diğer doğal koşulları ürün deseninde çeşitliliğe, hasatta erkenciliğe, ikinci ürün yetiştirilebilmesine imkân vermektedir. Türkiye narenciye üretiminin büyük bir kısmını Hatay’dan karşılamaktadır. Bereketli ve verimli topraklarıyla nam salmış olan Amik Ovamızda pamuk, buğday, mısır vb. birçok tarım ürünü yetiştirilerek ülkemiz tarım ekonomisinde önemli bir yere sahip olmuştur. Hatay’ın 4 tarımsal ürün üretiminde Türkiye’de 1. sırada, 26 tarımsal ürün üretiminde ilk 5 sıradadır.
Sanayi, ticaret ve tarım ana başlıklarıyla tanımlayabileceğimiz Hatay il ekonomisi, Türkiye ekonomisine katkısı yönünden üst sıralarda yer alan bir ilimizdir. Doğru projeler ve politikalarla bu katkının çok üzerinde bir ekonomik değer yaratabilecek potansiyele sahiptir. Hatay ilinde ticaret ve sanayiyi ilgilendiren güncel sorunların birincisi tarımla ilgilidir.”
ATB Başkanı KUSEYRi konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Tarım ülkelerin beslenme, istihdam ve kalkınması için önemli ve stratejik bir sektördür. İnsanoğlunun var olduğu sürece, tarımın stratejik önemini hiçbir zaman yitirmeyecektir. Bütün insanlık tarım sektörünün yani gıdanın tüketicisidir. Bu nedenle dünya durdukça tarım sektörü var olacak ve stratejik olarak önemini her geçen gün artıracaktır. Tarımsal üretimi artırmanın en önemli yollarından bir tanesi ekim alanlarını artırarak verim alanlarını artırmak ve daha kaliteli, ucuz ve dünya ile rekabet edebilecek ürün elde edebilmenin yollarını aramaktır. Türkiye nüfusunun % 40’ına yakın bir kısmının ekmeğinin tarımdan kazandığını yani bu sektörde yaşayan her olumlu ya da olumsuz gelişmenin Türkiye’nin bütününü doğrudan doğruya etkilediğini aklımızdan çıkarmamamız lazımdır. Tarımla uğraşanların ekonomik olarak değer kayıpları çok büyüktür. Türk çiftçisinin gayri safi milli hâsılada aldığı pay %1 iken gelişmiş ülkelerde bu pay %15 i bulmaktadır. Gelişmiş ülkelerin hepsinin kökeninde tarım gelmektedir. AB ve gelişmiş ülkelerdeki çiftçiler ile eşit rekabet şansını sağlayabilmemiz için desteklerin ekinden hasada kadar bütün aşamada olması gerekmektedir.”
ATB Başkanı Mehmet Ali Kuseyri konuşmasında Amik Ovasına da değindi. Kuseyri şöyle devam etti:
“Amik Ovası, 1 milyon 150 bin dekar büyüklüğü ile Türkiye’nin önemli tarımsal üretim merkezlerinden biridir. Beyaz altın pamuk Hatay için vazgeçilmezdir. Çünkü il genelinde pamuktan 5 bin 100 aile ekmek yemekte, yılda yaklaşık 300 milyon ile 400 milyon lira arasında ilimize girdi sağlanmaktadır. Türkiye sıralamasında Şanlıurfa, Hatay ve Adana olmak üzere 2. sırada yer almaktadır.
Türkiye’de pamuk ve buğday üretiminde ilk sıralarda gelen Amik Ovasındaki çiftçimiz mısırdaki desteğin de düşürülmesiyle zor durumda bırakılmışlardır. Mazot ve gübre maliyetleri artarken, destek azaltılmıştır. Bir endüstri bitkisi olan pamuk ise hem üretimi maliyetli hem de fiyatı dünya piyasasına bağlı bir üründür. Mazot ve gübre desteğinin düşürülmesi çiftçilerimiz için çok büyük kayıplara sebep olacaktır. Neredeyse ürettiği kadar pamuk lifi ithal eden Türkiye’nin pamuk desteklerini azaltmak değil aksine üretimi arttıracak ve pamuk talebini iç piyasadan karşılayacak politikalara yönelmesi gerekmektedir.
Türk tarımına can suyu taşımak çiftçimizin, köylümüzün ve hayvancımızın problemlerine çözüm bulmak, destek olmak lazımdır. Şuan nüfusumuzun büyük bir kısmının geçimini sağladığı, ekmeğinin kazandığı tarım sektörüne daha fazla destek olmamız lazımdır.
Ekonomimiz büyürken tarımımız hep küçülmüştür. Bu dramatik tabloyu değiştirmek ve tarım sektörümüzü yeniden nefes alır hale getirmek için bütün imkânlarımızı seferber ederek çiftçimizin, köylümüzün yardımına koşmalıyız. Türk tarımı en kısa zamanda doğru üreten, ürettiğinin değere dönüştüren, elde ettiği değerle sürekli hacmini büyüten bir çizgiye getirmek durumunda olmalıyız. Maalesef çiftçimiz tarlaya kırgın, tarla da üreticiye kırgın duruma gelmiştir. Çünkü Türk tarımının geleceği Türkiye’nin geleceğidir, milletimizin geleceğidir.”
Fuarların modern tarım teknolojilerinin uygulanmasını sağlayan, teknolojik tarımsal ürünlerinin sergilendiği mekanlar olduğunu hatırlatan Mehmet Ali Kuseyri, şunları söyledi:
“Bakanlığımız modern tarım teknolojilerinin uygulanması için üretimin her aşamasında destek vermektedir. Tarıma dayalı sanayinin gelişmesi tarımsal teknolojinin gelişmesi için hibe destekler verilmesi lazımdır.
Bu yıl 2.Hatay Tarım Fuarının gerçekleşmesinin mutluluğu içerisindeyiz. Birçok alanda olduğu gibi tarım sektöründe de geleneksel uygulamaların yerini teknolojik uygulamaların alması nedeniyle sektördeki yenilik ve gelişmeleri yakından takip etme gerekliliği ortaya çıkmıştır.
Fuarda çiftçilerimiz ve tarımsal sanayi ile uğraşan sanayicilerimize yeni verileri ve yeni teknolojilerle tanışma imkanı bulacaktır. İlimiz bu fuar sayesinde her alanda tarımın, hayvancılığın ve gıda sektörünün ilimizde gelişmesi açısından büyük önem arz etmektedir. Fuarda çiftçiler ve ziyaretçiler için çeşitli alternatiflerin sunulacağı, yeni ürün ve teknolojileri bir arada etkin şekilde görülmesi, yeni yöntemler hakkında bilgi verilmesi, firma yetkilileri ile bire bir görüşme ortamının sağlanması çiftçiler adına avantaj yaratırken katılımcı firmalar adında hedef kitleye ulaşılması ve ürün tanıtımının doğrudan yapılması tarım sektörü için avantaj olacaktır.
Hatay’ın ekonomik gelişimine katkıda bulunmayı amaçlayan Tarım Fuarı ile de üreticileri tarım ve hayvancılık sektöründe yeniliklerle buluşturarak, tarımsal üretimdeki verimliliği ve kaliteyi artırmayı hedeflemiş oluyoruz. Düzenlenen fuar sayesinde çiftçi ve esnaflara eğitim, tanışma ve paylaşma fırsatı sunulmuştur. Hatay’da yaşayan çiftçilerimize tarım fuarını gezmelerini tavsiye ediyoruz. Bizler Antakya Ticaret Borsası olarak tarım fuarını önemsiyor ve destekliyoruz. Katılımın her yıl artarak devam etmesini diliyoruz. Mili ekonominin temeli tarımdır. Tarım demek yaşam demektir, gıda hayatın idamesi için en temel ihtiyaçtır.”
Hatay tarımına değinirken Hatay’ın tarım, sanayi, nakliye, turizm sektörlerinde yarattığı katma değerle Türkiye ekonomisinin güçlü kentler arasında olduğunu hatırlatan Kuseyri, şöyle devam etti:
“Hatay diğer kentleri taklit etmeye ihtiyacı yoktur. onu benzersiz kılan değerleri yaşatacak, potansiyellerini turizm, kültür, bilim ve sanat dahil çok çeşitli alanlarda uluslar arası rekabet gücüne dönüştürecek bir çok değerleri vardır. Bunun için hepimizin bunu istemesi, bu konu için tek yürek olması ve çaba göstermesi gerekmektedir.
Bizler Borsa ve Oda Başkanları olarak hem ülkemizin sorunlarıyla yakından ilgilenip, hem de kendi bölgemizin ve kentlerimizin sorunlarını dile getirerek hep beraber çözüm yolları aramamız gerek olduğu inancındayım. Yeter ki beraber oturalım, konuşalım ve yapabileceklerimizi hayata geçirelim. Yaptığımız görüşmelerde elimizden geldiğince anlamaya, tanımaya, sorunlara çözüm getirmeye çalışarak ileriye yönelik neler yapabileceğimize kendimizce değerlendirmemiz lazımdır.
Bu sorunlarımızı da en az başarılarımız kadar konuşmamız gerekmektedir. Bizlerin görevi aynı zamanda zor durumda olan kesimlere, üyelerimize yardımcı olmak veya onlara tercüman olmaktır. Turizmde rekorla övünürken turizmden pay almayan kimseleri, büyüme ve istihdamla övünürken halen işsiz olanları, refah artışı ile övünürken geçim sıkıntısı çeken çalışanımızı, yeni yatırımlarla övünürken iş yapamayan esnafımızı, şehrimizle övünürken geçmişte yaşanan sel felaketiyle ağır yara alan çiftçimizi unutursak görevimize ihanet etmiş oluruz. Bu bakımdan Hatay’ı bir tarım markası haline getirmek ve bu sektördeki kazanımlarımızı koruyup sürekli geliştirmek için bütün imkânlarımızı seferber ederek çalışmamız lazımdır. Türkiye’nin önü her alanda açıktır inşallah ülke olarak millet olarak gözümüzü ileri hedeflerden asla çevirmeden ilerleyip çok güzel günlere adım adım ulaşacağımızı ümit ediyorum.
Bu nedenle Türkiye ve Hatay’da yalnızca yaptıklarımızı konuşmak yerine yapamadıklarımızı da söylememiz, konuşmamız gerekmektedir. Olması gereken nedir? Ama biz neredeyiz? Soruları yapılanlardan daha önemlidir. Devletimiz kimsesizlerin kimsesi olmalıdır. bir toplum zaten başarılı ve güçlü halkaları ile değil, en zayıf halkaları güçlendiğinde gelişecektir.
Hatay’ı Hatay yapan değerleri, kent kültürümüzü ve kimliğimizi ele almalıyız. Hatay kimliği bizi farklı yapan ve yapacak olan Hatay’ın tarihi ve kültürel değerleridir, marka değerleridir, ticaret kültürüdür, tarım zenginliğidir, şehirleşme anlayışıdır. Kent kültürümüz ve Hatay kimliğimiz güçlendikçe şehrimizin ve ilçelerimizin cazibesi artacak, ekonomimiz, tarımımız ve ticaretimiz gelişecektir.
Görevimiz zor ama bir o kadar da önemlidir. Sorunlarımızı tespit etmek, cesaretle üzerine gitmek, çözüm yolları bulmak ve bunu topluma ve iktidara kabul ettirmek sabır, zaman ve çaba isteyen bir iştir. Bizlerde Antakya Ticaret Borsası olarak bunun bilincindeyiz.
Sözlerime burada son verirken, Fuarımızın başta çiftçilerimiz olmak üzere Hatay’ın gelişmesine, ekonomisine katkısı olacağına inanıyor tüm halkımıza faydalar sağlayarak hayırlı olmasını diliyorum. 2.Hatay Tarım Fuarına gelerek bizlere destek ve büyük katkı sağlayan, Hatay’a geldiği günden beri yaptığı hizmetlerden ve Hatay’ın gelişmesi için ilimizle ilgili her konuya büyük çaba gösteren Sayın Valimiz Erdal Ata Bey’e, sayın milletvekillerimize, Sayın büyükşehir belediye başkanımıza ve emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum.”