Cuma, Nisan 19, 2024
No menu items!
Ana SayfaKöşe Yazılarıİrfan Hatipoğlu yazdı :Çay simit hesabı

İrfan Hatipoğlu yazdı :Çay simit hesabı

Çay simit hesabı

 

İrfan O. Hatipoğlu

Çalışanların –işçi, memur-, emeklilerin ücret artışlarını yetersiz bulanlar genellikle karşılaştırmalarını/hesaplamalarını çay simit üzerinden yapar. Dört kişilik ailenin günde üç öğün, her öğünde bir simit yanında bir parça peynir, iki çay içse günde şu kadar, ayda toplam şu miktara ulaşır, belirlenen ücretin üstünde diye söylenerek eleştirilir. Bir diğer hesaplamada, sendikaların/sivil toplum örgütlerinin düzenli aralıklarla yaptığı, çalışanların “geçim koşullarını” ortaya koyan “açlık ve yoksulluk sınırı” araştırmalarıdır. İlgili dönemde dört kişilik ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken besin harcaması üzerinden “açlık sınırı”, buna eklenen giyim, konut –kira, elektrik, su, yakıt-, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri gereksinimler için yapılması gereken diğer harcamalar üzerinden de “yoksulluk” sınırı hesaplanır.

Yapılan çay simit, açlık ve yoksulluk sınırı hesaplamaları; çalışanların sürdürülebilir sağlıksız yaşamı içselleştirmesi istemidir. Açlık/yoksulluk sınırında yaşamaya zorlamak, insanların sağlıklı, üretken, yaratıcı olmasını yok ederken, mutlu olmanın bulaşıcı şekilde yayılmasını, toplumsal barışın koruması vb. günlük yaşamı… Kısacası genel sağlıklı yaşamı olumsuz etkiler. Çünkü sağlıklı insan, Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımladığı gibi: “Sağlık sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik halidir.” Bu tanımdaki bedence ve ruhça iyilik hali sağlığın bilinen yüzüdür.  Örgün sağlık hizmetleri sunumu kapsamında yeterli/yetersiz bir şekilde giderilebilir. Sürdürülebilir sağlık ise, insanın “yeterli, dengeli, sağlıklı” beslenmesiyle doğrudan ilintilidir. Büyüme, gelişme ve sağlıklı olarak yaşamın sürdürebilmesi için 50’den fazla türde besin ögesine -karbonhidrat, protein, yağ, vitamin, mineral vb-, gereksinim vardır. Bunlarında en az yarısının hayvansal kaynaklı olması gerekir. Sağlıklılık tanımında bulunan “sosyal yönden tam iyilik hali” kavramı ise sağlığın sadece kişisel bir olgu olmadığını, toplumsal yönünün de bulunduğunu ortaya koyar. Kişinin sosyal yönden tam iyilik halinde olmasının ön koşulu da sosyal yaşantısının sağlıklı olmasıdır.

Ülkeyi uzun süredir –yirmi yıl- yöneten siyasal İslamcı iktidar uyguladığı neo-liberal politikalar kapsamında ücretlilerin gelirlerini çay simit hesabı içine hapsettiği için bedensel, ruhsal sağlığının korunması için gerekli besin öğelerini ulaşılamaz duruma getirdi. Diğer yandan günlük yaşamı, kamu kurumu hizmetleri sunumunu zihinsel alt yapılarını oluşturan ortaçağ öğretisi üzerinden düzenlemeye çalışması, eğitimin tüm aşamalarını “dinselleştirmesi” ebeveynleri çocuklarının geleceği ile kaygılanmasının önünü açması, hukukun üstünlüğü ötelenip hak arayışın engellenmesi, kayırmacılığın yaygınlaşması sağlığın ‘sosyal’ ayağını yok ederek, sağlığı tam iyilik hali olmaktan çıkardı.

Tek adam iktidarı, insanımızın yalnızca sağlığını alıp götürmedi. Azımsanmayacak sayıda edilgen, özgüven yoksunu, öğrenme yetisini kaybetmiş, aydınlanma değerlerini küçümseyen kaderci güruh oluşturdu. Ülkede entelektüel sığlık derinleşti. Aydınlar ve yurtseverler olarak işimizin kolay olmadığını bilmekte yarar var.

 

 

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER