Cumartesi, Nisan 27, 2024
No menu items!
Ana SayfaKöşe YazılarıProf. Dr. Garip Turunç Yazdı: “Pişman Olduğumuz Beş Şey”

Prof. Dr. Garip Turunç Yazdı: “Pişman Olduğumuz Beş Şey”

Herkesin siyaset, altılı masa, Ekrem İmamoğlu, Tayyip Erdoğan konuştuğu bir günde, bu kalabalık koroda ben olmasam kimsenin eksikliğimi hissedeceğini sanmıyorum.  Aynı şeyler o kadar çok şey yazıldı çizildi ki, insan bazen söylemleriyle karda yolunu yitirip kendi iziyle oluşan fasit bir dairenin içinde dönüp duruyormuş duygusuna dahi kapılabiliyor. Yılın sonuna geldik dayandık, yeni yıla girerken insan hayatını değiştirmek, farklı şeyler yapmak istiyor. Değerli okurlarım, gelin bugün başka bir şey konuşalım.

Memleketim, Antakya/Hatay’ım, can ülkemde geçen yaz geçirdiğim tatil sürecinde kitapçı raflarının karşısına geçip “Ne okusam?” diye düşünmek gündelik hayatın karmaşasından ve hızından kaçmak için yerinde ve keyif veren bir faaliyetti. Ama kitapların çeşitliliği karşısında kararsız kalmamak elde değildi. Bir kitapta karar kılmak zor bir işti. Karıştırırken, yaşadığım Fransa’da çok satıldığını bildiğim, Avustralyalı Bronnie Ware’in “Ölmeden Önce En Çok Pişman Olduğumuz Beş Şey” adlı kitapı geçti elime.

Üniversite’de öğrencilik hayatımda Matematik Master’ımı mı yaparken, insana duyduğum meraktan, ek olarak, psikoloji ve psychogérontologie (yaşlılık psikolojisi) dersleri almış olduğumdan, kitabın konusu ilgimi çekti, tatilimin bir köşesini işgal etti.

 

Kitabın içeriliği dopdolu. Okurken biraz ağır ilerliyor gibi gelebilir size ama öğretileri fazla olduğu için ileriye dönük bilgiler bilgi hanenizde kalıyor. Bence herkesin bir kere okuması gereken bir eser.

 

Kitapta, yüzlerce kişinin ortak paydada “keşkeler”le verdiği beş cevap dikkat çekicidir.

 

1° – “Keşke başkalarının benden beklediği hayatı sürmek yerine düşlerimi gerçekleştirme cesaretim olsaydı.” Ware’e göre insanlar, yaşamlarının sona erdiğinin farkına varıp geriye döndüklerinde düşledikleri şeylerin çok büyük bir kısmını gerçekleştirmediklerini görüyor ve pişman oluyor.

 

2° – “Keşke bu kadar çok çalışmasaydım.” Ware’e göre erkek hastaların büyük bir kısmı, işleri nedeniyle ailelerine ve dostlarına yeterince vakit ayıramadıkları için pişman oluyor. Ware, erkek hastaların büyük bir kısmının eğer bir şansları daha olsa dönüp çocuklarının kaçırdıkları anlarını yaşamak istediklerini gözlemliyor.

 

3° – “Keşke duygularımı dile getirmeye cesaretim olsaydı.” Birçok insanın diğerleri ile ilişkilerini belirli bir düzeyde tutmak için duygularını bastırdığını söyleyen Ware, bastırılan duyguların insan sağlığı üzerinde son derece olumsuz etkileri olduğunu ileri sürüyor.

 

4° – “Keşke arkadaşlarımla ilişkimi sürdürseydim.” İnsanların kendi yaşamlarına çok fazla odaklanıp arkadaşlarıyla ilişkilerini yitirdiğini ancak ölüm yatağında fark ettiğini söyleyen Ware, ölmekte olan insanların en çok eski arkadaşlarını özlediğini söylüyor.

 

5° – “Keşke kendime daha çok mutlu olmak için izin verseydim.” Çoğu insanın mutluluğun aslında bir seçim olduğunu ölüm anı gelene dek fark etmediğini söyleyen Ware, insanların rahat yaşamak uğruna eski alışkanlıklarına sıkı sıkıya bağlı kaldığını belirtiyor. Alışkanlıklarından vazgeçmek istemeyen insanların değişme korkusu yaşadığını ve daha fazla mutlu olma şansını kendi kendilerine yok ettiğini belirten Ware, ölüm yatağındaki hastalarının “Keşke daha çok gülseydim, keşke aptalca şeyler yapmaktan bu kadar korkmasaydım” diyerek pişmanlıklarını dile getirdiğini sözlerine ekliyor.

 

Peki, sizde bu beş sorunun cevabı nedir? Ware’den farklı olarak sizin zaviyenizden bakıldığında “doğru yapmıyorum” diyorsanız, karar verirken başkalarının etkisi altında kalıyorsunuz; kendinizden yola çıkamama sorunu var demektir. Başkalarının gemilerinde kaçak yolcu olmaktan vazgeçip dümene geçme cesaretini göstermeniz gerekir Kararlarınızı siz almasınız.

Çok çalışıyorum diyorsanız, keyifsiz çalışıyorsunuz demektir. Güçlü yönlerinizi ve tutkularınızı kariyere yansıtamama sorununuz olabilir. Bir an önce güçlü yönleriniz, değerleriniz ve tutkularınızla örülmüş “varoluşsal bir kariyere” ulaşmaya çalışırsanız iyi olur.

 

Duygularımı dile getirmeye cesaretim olmadı diyorsanız, başkalarını aklınızla yönetmeye çalışıyorsunuz ve ”ahenk sorunu” yaşıyorsunuz demektir. Başkalarına karşı “sahici” olun.

 

Arkadaşlarımla ilişkimi sürdüremiyorum diyorsanız, sizde kök duygusu (geçmişe pozitif bağlanma) sorunu var demektir. Çevrenize ve dostlarınıza zaman ayırın. Nihilist ve egoist olmayın. Almak değil sınırsız ve bedava bir kaynak olan koşulsuz sevgiyi vermek sizi yükseltir!

 

Kendize daha çok mutlu olmak için izin veremiyorsanız, kesinlik, netlik ve kontrol ihtiyacınız çok fazla demektir.. Karar alırken, konfor alanınızın dışına çıkamıyorsunuz. Sizi konfor alanınızda tutan korkularınızı tutkularınızla yer değiştirmeniz gerekir. Bunun için gerçekçi bir benlik anlayışı lazım. Kapının tokmağını dışarıdan içeriye almak lazım. Korkularla tutkuları yer değiştirmek lazım. Kararları alırken ve verirken kendinden yola çıkmak lazım. Akıl ve kalbin aynı dili konuşuyor olması lazım. Başkalarının şarkısını değil, kendi şarkınızı söylüyor olmanız lazım. Hepsinin ötesinde fabrika ayarlarımıza geri dönmek lazım… Zira otomatik pilottan çıkıp farkındalık ve empatiye, korkudan sevgiye, gelecek zamandan şimdiki zamana geçmek tekrar ” var olmak” her zaman mümkün…  Hayatınızı değiştirmek istiyorsanız, yeni yıla girdiğimiz bugünlerde böyle bir başlangıçla vesile olsun.

 

Barışın, kardeşliğin, özgürlüğün eğemen olduğu, hak, hukuk, adaletin hakim sürdüğü bir yaşam özlemiyle şimdiden yeni yılınızı en derin dileklerimle kutluyor, sağlık ve mutluluk diliyor, selam ve sevgilerimi sunuyorum.

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER