Perşembe, Mayıs 30, 2024
No menu items!
Ana SayfaÜlke Gündemiİktidarın beslediği bir ırkçı anlayış var

İktidarın beslediği bir ırkçı anlayış var

Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, T24’ten Cansu Çamlıbel’e konuştu. Baş, büyük şehirlerde TİP’in oy oranı yüzde 3’ün yüzde 4’ün üzerinde olduğunu söyledi. AKP bu dönem boyunca toplumu bölerek, kutuplaştırarak ve kendi tarafını da konsolide ederek var olduğunu söyleyen Baş, “Türkiye’deki bu düşmanlaştırıcı halin ortadan kaldırılması lazım” dedi.

Baş, şunları söyledi:

AKP nasıl iktidarda duruyor sorusunun en önemli yanıtlarından bir tanesi şu; toplumu bölerek iktidarda duruyor. 21 yıla bakın, hep düşmanlaştırıcı bir dil var. Karşı tarafta hep düşmanlar var. Bazen Ergenekoncular oluyor, bazen teröristler oluyor, bazen dinsizler oluyor, bazen gayrı milli unsurlar oluyor. Ama AKP hep bu dönem boyunca toplumu bölerek, kutuplaştırarak ve kendi tarafını da konsolide ederek var oldu. Artık bu olağan bir durum oldu maalesef. Şimdi kampanya sürecinde toplantılar sırasında da görüyorum insanlar alışveriş yaptıkları bakkalı bile siyasi tercihine göre seçer oldu. Pazarda alışveriş yaparken esnafı değerlendirmeye çalışıyorsunuz “bizden midir karşıdan mıdır” diye. Toplum bu hale gelmiş durumda ve bu çok tehlikeli bir şey. Bir kere bunu bozmak lazım. Oy getirip getirmemesinden bağımsız olarak Türkiye’deki bu düşmanlaştırıcı halin ortadan kaldırılması lazım.

‘TOPLUMUN YÜZDE 99’U YOKSULLAŞTI’

Toplumun tepesindeki yüzde 1 AKP döneminde daha zengin hale geldi ve toplumun yüzde 99’u yoksullaştı. Bizim bunu tartışmamız lazımken kimlikler üzerinden bir kutuplaşmayı tartışıyoruz. Bunu bozmamız lazım. 21 yıldır devam eden bu iktidardan birkaç kez eşiğine gelip kurtulamamış oluşumuz galiba hepimiz açısından anksiyete yaratan bir durum. “Artık kurtulmamız lazım. Ya bir hata yaparsak” duygusu çok belirleyici. Bir sevgili arkadaşımın değerlendirmesi var, çok önemsiyorum. Artık kantarla gram altın tartar moddayız.

‘TWEET ATARSA CEZAEVİNE GİRME RİSKİ VAR’

Bana en çok gelen sorulardan biri şu; “Yurtdışında yaşıyorum, TİP’e oy versem nasıl bir katkısı olur?” Bunun arkasında şu var; orada kullanılan oylar Türkiye’ye dağılacak, oradan size düşen oy kaç olur ki kaygısı. Artık insanlar bunların hesabını yapmaya başladıysa bu gerçekten kantarla gram altın tartmaya benziyor. Ama tabii yurttaş haklı bu duygusunda. Eylem yapamıyor, miting yapamıyor, slogan atamıyor, iktidarı eleştiren yazı yazamıyor, Tweet atarsa cezaevine girme riski var, elinde bir tek oyu kalmış durumda iktidarı değiştirebilmek için.

‘İTTİFAK DEDİĞİNİZ KAVRAM ZATEN FARKLILIKLARIN BİR ARADA DURMASI’

Ben bu kadar ince hesap yapmak durumunda hisseden yurttaşın o duygusunu da anlıyorum. Bir de buna şunu ekleyin; ittifak Türkiye’de yeni bir kavram. O nedenle de devamlı her iki ittifak için de “aman çatlıyor mu, aman birbirlerine mi girecekler” gibi bir tedirginlik var. Oysa ittifak dediğiniz kavram zaten farklılıkların bir arada durması. Anlaşamayanların yan yana geldiği zeminlere ittifak diyoruz.

‘HDP’Yİ DEĞİL BİZİ ELEŞTİREREK ORTAYA DÖKMEYE ÇALIŞAN ARKADAŞLAR OLDU’

(Ayrı listeden seçime girme süreci)Biz belki o sürece yönetemedik. Hem bizim açımızdan hem HDP açısından merkezi düzeyde bu süreçte hiçbir gerginlik yaşanmadı. Bütün süreç boyunca ilişkilerimiz aynı sıcaklık ve samimiyetle devam etti. Anlaşamamak da siyasetin içindedir. Olay bundan ibaret. Ama tabii bunun kaşınmaya çalışıldığı örnekleri gördük. Bizim HDP’ye düşmanlığımızdan çok bizim HDP ile yan yana durmamıza dönük düşmanlığını HDP üzerinden ifade etmeye çalışan arkadaşlar çıktı Türkiye solu içinde. Kürt tarafı açısından baktığımızda ise bize olan düşmanlıktan çok HDP’nin Türkiye solu ile ittifakına olan düşmanlığını HDP’yi değil bizi eleştirerek ortaya dökmeye çalışan arkadaşlar oldu. Bunlar bence tehlikeliydi. Onlar dışında söylenen her şey kıymetliydi.

TÜRKİYE SOSYALİST HAREKETİYLE KÜRT HAREKETİ ARASINDAKİ İLİŞKİLERE HASAR VERMEK…’

Ahmet ya da ben siyasi görüşlerini gizleyen insanlar değiliz ki. Siyaset bunun için yapılır zaten. Ama siyasi görüş başka şeydir, sizin anlık olarak bir diyalog sırasında kurduğunuz cümle başka bir şeydir. Bir de bu gizli çekilmiş ve belli ki servis edilmiş bir şey. Bence bu Türkiye’deki Türk ve Kürt emekçilerin birliği fikrini zedelemek isteyen odakların işine yaradığı fikrini hiç aklımızdan çıkartmamız lazım. Bütün bu tartışma sürecinde samimi eleştirilerin hepsinin başımız üzerinde yeri var. Ama buradan yola çıkarak Türkiye sosyalist hareketiyle Kürt hareketi arasındaki ilişkilere hasar vermek, bunu bozmak isteyen yaklaşımlara karşı dikkatli davranmak durumundayız.

‘DOSTLARIMIZLA KENDİ ARAMIZDA FİKİRLERİMİZİ PAYLAŞIRIZ KARŞILIKLI’

HDP’li arkadaşların bize dönük, bizim onlara dönük eleştirilerimiz olur. Ama bunların ifade edileceği yerler ve ifade ediliş biçimleri son derece önemlidir. Mesela Gültan Hanım bana cezaevinden bir mektup yazdı. Tartışmak istiyorum bunu ama bunu tartışabilmemin ön koşulu Gültan Hanım’ın özgürlüğü. Cezaevindeki bir insanla ben nasıl tartışabilirim ki? Binlerce siyasetçisi cezaevinde olan, sürekli iktidarın baskısı altında olan bir siyasi hareketle nasıl tartışmaya girebilirsiniz? Bu doğru bir şey değil. Fakat şu olur; dostlarımızla kendi aramızda fikirlerimizi paylaşırız karşılıklı.

‘HDP’YE DÖNÜK KÖTÜ SÖZ SÖYLEMEMİZ İÇİN ZORLADILAR BİZİ’

Bakın o videonun yayınlandığı günün bir gün öncesinde yaklaşık 8,5 saat Babala TV çekimlerinde Ahmet ile beraberdik. Program boyunca defalarca kez -programın formatı öyle olduğu için- bizden HDP’ye dönük kötü söz söylememiz için zorladılar bizi. Sekiz buçuk saat! Bir tane HDP için kötü bir söz söylesek başarıya ulaşmış olacaktı o programa katılanların oradaki varlıkları. Biz bunu söylemedik, söylemeyeceğiz.

‘’KÜRTLER FAŞİSTTİR’ FALAN DEMİYOR AHMET’

Bakın Türkiye İşçi Partisi 1971’de “Kürt halkı vardır” dediği için kapatılmış bir parti. Ahmet Şık’ın Türkiye’de kontrgerilla cinayetlerine ilişkin çalışmalarına, HDP’den adaylığına baktığınızda kendisini Türkiye’de barış mücadelesine adamış kıymetli isimlerden biri. Böylesine bir tarih ortada dururken bir gizli çekimde söylenmiş bir laf. Önü yok, arkası yok, ne dendiği belli değil. Böyle kolay insan harcamamalıyız. Orada söylenen cümleleri belli ki bir dostuyla yaptığı – ki o da gözden kaçtı orada konuştuğu kişi Ahmet’in daha önce HDP’den tanıdığı bir arkadaş- bir dertleşme hali. “Kürtler faşisttir” falan demiyor Ahmet. Kendisine dönük eleştirilerde haklılık payı olanları ayırıyor ama düşmanca eleştiriler için böyle bir laf kullanıyor. Bence çok büyütmemekte fayda var. Ayrışmak dünyanın en kolay şeyidir ama dostluk çaba ister.

‘KÜRT DÜŞMANLIĞI VAR, İKTİDARIN BESLEDİĞİ BİR IRKÇI ANLAYIŞ VAR’

TİP Kürt sorunu açısından kendisini en fazla şurada sorumlu görüyor; Türkiye’nin batısına yayılan bir şovenizm var, bir Kürt düşmanlığı var, iktidarın beslediği bir ırkçı anlayış var. Biz bunu kırmak istiyoruz. Biz barışın Türkçe sesi olmak istiyoruz. Kürt halkındaki büyük barış iradesine batıdan el uzatma çabası içindeyiz. Temel misyonumuz bu bizim.

‘LAİKLİK BUGÜN KÜÇÜK ELİT BİR KESİMİN DEĞİL, MİLYONLARIN PROBLEMİ’

Türkiye’de laiklik soruna dair konuşan Baş, “Laiklik bugün Gebze’nin, Gazi Mahallesi’nin, Alibeyköy’ün sorunu” olduğunu belirterek şunları kaydetti:

“İki gün önce Gebze’deydim. Bir metal işçisi asgari ücretin iki katı bir ücret alıyor ama çocuğunu gönderebileceği düz lise yok. Tüm okullar imam hatip olmuş durumda. Bugün laiklik Türkiye’deki emekçi sınıflar açısından çok daha önemli bir şey haline gelmiş durumda. Yurt yok memlekette. Devlet bütün imkanları tarikat ve cemaatlere veriyor. Zeki ve yoksul emekçi çocuklarının o tarikatların eline düşmesine neden oluyor. Eskiden laiklik belki Kadıköy’ün, Karşıyaka’nın sorunu gibi algılanıyordu. Laiklik bugün Gebze’nin, Gazi Mahallesi’nin, Alibeyköy’ün sorunu. Laiklik bugün küçük elit bir kesimin değil, milyonların problemi. AKP laikliği devletten sokağa attı. Yurttaş sokakta ona sahip çıktığı için laiklik hala var ülkede.

‘TİP GEZİ’DEN SONRA BAŞLAYAN TARTIŞMANIN İLK ÜRÜNÜ’

“TİP şu anda Gezi direnişinden kalan tek siyasi parti Türkiye’de” diyen Baş’a HDP’nin Haziran 2015 seçimlerinde 81 milletvekili çıkartması soruldu. Baş şunları ifade etti:

“Gezi’den beslendiler evet. Ama onların DEP’ten, HADEP’ten beri gelen başka bir siyasi mücadelesi var. TİP ise Gezi’den sonra başlayan tartışmanın ilk ürünü. Hatta şöyle oldu; önce küçük bir partinin içinde başladı bu tartışma. Çok da farkında değildik aslında. Gezi sonrası Türkiye’nin ilk öncü tartışmasını yaptığımızı bilmiyorduk. Sonra oradan ilerledik, Birleşik Haziran Hareketi geniş bir sol zemin olarak kuruldu. Sonra biz TİP’i kurduk. Türkiye siyasetinde bir statüko kırılıyor artık.

‘TİP GEZİ DİRENİŞİNİN TÜRKİYE’YE ARMAĞANIDIR’

TİP, Gezi’yi Türkiye’de merkez siyaset alanına taşıdı. İddia ediyorum; bu dönüşüm artarak devam edecek. Tarihe bakın; Gezi gibi büyük olaylar gerçek sonuçlarını 15-20 yıl sonra verir. İddia ediyorum; TİP Gezi direnişinin Türkiye’ye armağanıdır. Sosyalist hareketin 100 yıllık tarihsel birikimini Gezi ile harmanlayarak yola çıkma kararlılığında olduğumuz için bugün bir teveccühe kavuşmuş bir durumdayız. Bu tabii ki tartışılacak. Ama biz dünyadaki şu bu akımın Türkiye’de yansıması olma falan gibi bir iddiada değiliz. Biz bu toprakların işçi sınıfını yıllar sonra doğru yerde konumlandıran bir parti olarak doğduk. Şansımız Türkiye’nin işçi sınıfının çok genişlemiş olması. Eskiden işçi sınıfı dediğimizde maden işçisi, tekstil işçisi, sanayi işçisi anlaşılırdı. Bugün Türkiye’de doktorlar kendilerinden “sağlık emekçisi” diye bahsetmeye başladılar.

‘BEN 35 GÜNDÜR HİÇBİR TELEVİZYONDAN DAVET ALMADIM’

Hiçbir televizyon kanalından davet almadığını belirten Baş, “Bakın sizinle bugün seçime yedi gün kala buluştuk. 45 gündür seçim kampanyası sürüyor. Ben 35 gündür hiçbir televizyondan davet almadım. Hiçbir televizyon kanalına çıkmadım. O kadar TİP tartışılıyor televizyonlarda, “peki TİP siz ne düşünüyorsunuz” diye bir mikrofon uzatılmaz mı?” dedi.

‘ÇOK ÖNEMLİ BİR TARİHSEL EŞİKTEYİZ’

Baş, partisinin oy oranını açıklayarak, “Yüzde 1,9 gördüm. Aldığımız en düşük oran buysa bu şu demek; İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Antalya’da, Hatay’da, Adana’da, Mersin’de -yani büyük şehirlerde- TİP’in oy oranı yüzde 3’ün yüzde 4’ün üzerindedir” dedi. Baş şunları söyledi:

“TİP mutlaka seçime girdiği yerlerden milletvekili çıkartarak çıkacak bu seçimden. 1965’ten sonra TİP tarihinde bir ilk yaşanacak. Bu seçimde Tayyip Erdoğan’dan kurtulacağız. Ve umuyorum ki Millet İttifakı ve Emek Özgürlük İttifakı’nın toplamı 360’a ulaşsın. Ama bir de TİP diye bir gerçek var, bu çok önemli. Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir belediye işçisi çalışırken milletvekili olacak. Çok önemli bir tarihsel eşikteyiz. Ama keşke enerjimizi daha fazla iktidarla mücadeleye harcayabilseydik.”(HABER MERKEZİ)

RÖPORTAJIN TAMAMI

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER