Cumartesi, Mayıs 4, 2024
No menu items!
Ana SayfaGenelTürkiye büyük bedeller ödeyecek!

Türkiye büyük bedeller ödeyecek!

Yılın ilk üç ayını referandumun gölgesinde geçiren Türkiye’nin artık çözüm bekleyen sorunlarına bir an önce odaklanması gerekiyor. Ama AKP’de yeni dil, yeni politikalar olacak mı? Sanmıyorum!
AKP, öteden beri gerçekleşen bir seçimin daha sonuçları kesinleşmeden bir sonraki seçimin çalışmalarına başlar. Şimdilerde de 16 Nisan’da yapılan referandumun sonuçları kesinleşmeden Kasım 2019’da yapılacak seçimlerin garantiye alınması için manevralara başlayacaktır. Çünkü AKP’nin derdi Türkiye’nin yapısal sorunlarına çözüm üretmek değil, sürekli iktidarda kalabilmektir!
Referandumdan birkaç gün önce TÜSİAD Başkanı 4. Sanayi Devrimi’nden söz açmış, ‘Dijital Dönüşüm’ uyarısı yapmıştı. Tam da zamanıydı doğrusu! Büyük burjuvazimiz keşke cesaretini toplayıp, bir uyarı da referandum öncesinde ve şu dönemde içte ve dışta yaşanan kepazeliklere değinebilseydi.
Örneğin, Cumhuriyet değerlerine ve tek adama kurban edilen ulusal egemenliğe sahip çıksa; diktatörlüğe gidiş macerasına karşı demokratik özgürlükleri savunabilseydi. Haydi diyelim ki, bu kadarına yüreği ve tarihen özürlü sınıfsal mayası namüsait; hiç değilse kendilerine yaşam tarzı olarak seçtiği ve öykündüğü Batı standardını korumayı akıl etseydi!
Ama bu konularda büyük burjuvaziden tıs yok! Susmak dışında yaptıkları tek şey, eşlerini ve kızlarını, ‘first lady’nin sarayda verdiği konferansa göndermekten ibarettir. Bravo onlara, neredeyse firesiz ve koşarak gitmişler!
Ülkesinin en hayati ve yakıcı sorunları gündeme geldiğinde üç maymunu oynayan bu büyük patronlar sınıfından, ne ekonomiyi ileri taşıma yetenek ve becerisi beklenir, ne de halkın huzur, refah ve barışına katkı yapma niyeti!
Bu durumda her şey göz nuru ve teriyle yaşamını sürdüren halk kitlelerinin bilinç ve duyarlılığına kalıyor.
ARTIK REFORM ZAMANI
Türkiye’yi uzun süre meşgul eden referandum sonuçlandı, artık ülke gündeminin yeniden ekonomiye dönmesi ve ağır sorunların çözüme kavuşturulması bekleniyor. Enerjilerini uzun süredir seçim meydanlarında harcayan başbakan ve ekonomi bakanlarının önünde, birikmiş sorun ve vaatlerle dolu bir ajanda var!
Ekonomi gündeminin bir bölümünü referandum öncesi verilen vaatlerin yerine getirilmesi, diğer bölümünü ise vaatlerin getireceği yüklerin finansmanı oluşturuyor. Ekonomik durgunluk, işsizlik ve enflasyon ise ağır ekonomik problemler olarak öne çıkıyor.
Referandum süreci geride kaldığına göre, artık reform zamanıdır! Şimdi toplumsal dayanışma içinde olmanın ve vakit kaybetmeden geleceğe bakmanın zamanıdır.
Türkiye’nin yapısal sorunları, dün olduğu gibi bugünde varlıklarını sürdürmektedir. Bu sorunları çözmek, milli menfaatlerimiz doğrultusunda ve küresel ölçekte rekabetçi Türkiye’ye giden yolun anahtarıdır. Şimdi Türkiye için toplumsal özgürlük, çoğulculuk ve dayanışma içinde ilerleme zamanıdır!
15 Temmuz darbe girişiminin zorunlu kıldığı olağanüstü halin (OHAL) üç ay daha uzatılmasına karar verilmesinin gerekçesi kamuoyunu tatmin etmemiştir. OHAL’in artık kaldırılması zarureti vardır. Çünkü Türkiye dünya ekonomisinin içinden geçmekte olduğu belirsizlik döneminde ciddi risklerle karşı karşıyadır.
Türk halkı artık refah, barış ve özgürlüklerin güvence altına alındığı bir toplumsal düzen beklemektedir. Referandum sürecinin tamamlanmasıyla artık özgürlükçü demokrasi ve ekonomiye odaklanma zamanı gelmiştir.
Ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasında AB üyeliği hedefi önemli bir çıpa işlevi görmektedir. Avrupa Birliği’ne (AB) uyum reformlarını sadece üyelik süreci için değil, Türk halkının özlenen özgürlükçü demokrasiyi hak ettiği için desteklenmesi gerekmektedir.

DEVLET VERGİ TAHSİL EDEMİYOR!

15 Temmuz darbe girişimi ile birlikte ekonomide yavaşlama olmasına bağlı olarak, mükellefler vergi ödeme kabiliyetini büyük ölçüde kaybetmiştir. Bu sonucu sadece darbe girişimine bağlamak çok iddialı bir tespit olmakla birlikte; ekonomide yavaşlama, durgunluk ve krizin etkileri olarak okumak daha doğru bir yaklaşım olacaktır.

Türkiye’de, 30 Haziran 2016 tarihine kadar, son 32 yılda, vadesinde ödenmeyen amme alacaklarının tutarı 90 milyar TL iken, son 9 ayda 47 milyar TL ödenmeyen amme alacağını izah etmek çok zor görünmektedir. Şimdilere kadar, tahakkuk/tahsilât oranının hiçbir suretle yüzde 80’in altına düşmediği bir ülkede, 32 yılda ödenmeyen borcun yarısı kadar borç, 9 ayda doğuyor ise; çok vahim bir durumun varlığını kabul etmek gerekmektedir.

AKP iktidarlarınca ekonomiye ve üretime odaklanmak yerine, kısır gündemlere mahkûm edilen Türkiye, çok yakın zamanda büyük bedeller ödeyecektir. Bunu ekonomik göstergeler, bağıra bağıra söylüyor. Daha yüksek enflasyon, daha çok işsiz, daha çok fakirlik…

Tabii ki Gelir Vergisi’nin yüzde 80’inin ve Kurumlar Vergisi’nin yüzde 85’inin referandumda ‘hayır’ diyen şehirlerden toplandığını da tarihte not düşmek gerekiyor!

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER