Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Hatay Milletvekili ve TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Üyesi Suzan Şahin, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında bir basın açıklaması yaparak, ‘’Kadın cinayetlerinin son bulduğu, şiddet, taciz, tecavüz utançlarının yaşanmadığı bir dünyada, insan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesi, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının teşvik edilmesi ve desteklenmesi ümidiyle, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’müzü kutluyorum.’’ dedi.
CHP Hatay Milletvekili ve TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Üyesi Av.Suzan Şahin yaptığı yazılı açıklamada şu ifadeleri kullandı: ‘‘Kadınlar eşitlik, özgürlük ve insan onuruna yakışır ayrımsız bir hayat için yüzyıllardır mücadele ediyor. Bu mücadelenin önemli durakları oldu. Ülkemizde bu duraklarından birincisi ve en önemlisi hepimiz için tabi ki Cumhuriyet’tir.
Cumhuriyet’i borçlu olduğumuz Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk bizlere eşitlik ve özgürlük fikrini miras bıraktı. Güçlü bir millet olmanın yolunun kadınların her alanda yükselmesini sağlamak olduğunu ifade eden Atatürk, ailede kadın erkek eşitliğinin sağlanması, evlilikte resmi nikâh zorunluluğu, tek eşle evlilik esası, kadınlara istediği mesleğe girebilme hakkı, miras ve boşanma konularında eşitlik, seçme ve seçilme hakkı, eğitim alma hakkı gibi bir dizi eşitliği içeren hakkı birçok dünya ülkesinden önce tesis etmiş ve uygulanması için büyük çaba sarf etmiştir. Atatürk’ün “Ey kahraman Türk kadını, sen yerlerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.”, “Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!” sözleri bugün de yolumuzu aydınlatmaktadır.
Ancak ne yazık ki bugün ülkemiz, dünyadaki her şey kadının eseridir diyen Ulu Önder Atatürk’ün “Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.” diyerek belirttiği eşitlik fikrinden oldukça uzak bir anlayışla yönetilmektedir.
KADIN AYRIMCILIĞI SİYASİDİR VE SORUMLU AKP HÜKÜMETİDİR
Kadınlara yönelik politikalar iktidarların kararlılığı ve iradesi ile belirlenmektedir. Bu nedenle de kadına yönelik şiddetle mücadele ve kadınların güçlendirilmesine yönelik her türlü eylem politiktir. Ancak ülkemizde bugün eşit ve özgür bir birey olma ruhu yaşatılamadığı ve bu yönde gerçekçi bir politika üretilemediği için ülkemiz Toplumsal Cinsiyete Dayalı Gelişme Endeksi sıralamasında 162 ülke içerisinde 68’inci sırada yer alarak OECD ülkeleri içerisinde sonuncu sırada yer alıyor. Dünya Ekonomik Forumu Küresel Toplumsal Cinsiyet Açığı Endeksi raporunda da 156 ülke içerisinde 133’üncü sırada bulunuyor. Ekonomik katılım ve fırsatlarda 140’ıncı sırada, eğitime erişimde 101’inci sırada, sağlık ve yaşam süresinde 105’inci sırada, politik güçlenmede 114’üncü sırada, OECD Toplumsal Kurumlar ve Toplumsal Cinsiyet Endeksi 2019 raporuna göre %25 eşitlik değeriyle düşük ayrımcılık kategorisindeki ülkeler arasında, 120 ülke arasında 58’inci sırada bulunmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu tarafından Türkiye’de kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması için 100 yıl, ücret eşitliğine erişebilmesi içinse 217 yıl geçmesi gerektiğini ifade ediliyor. Bu verilerin de ortaya koyduğu üzere ülkemiz cinsiyet eşitliğini sağlamaktan oldukça uzak bir noktadır.
Kadınların güçlendirilmesi için öncelikle istihdam koşullarının yaratılması, eşit işe eşit ücretin sağlanması, istihdama katılımın önündeki en büyük engel olan bakım emeğinin ücretsiz ve nitelikli kreşler yoluyla sağlanarak kadınlara insan onuruna yakışır iş ve ücret koşulları sağlanması gelişmiş bir ülke olmanın temel göstergelerinden birisidir. Ancak ne yazık ki ülkemizde özellikle gelirlerde sürekli ve çarpıcı düzeyde yüksek toplumsal cinsiyet açığı vardır. Kadınlar için kişi başına düşen milli gelir erkekler için kişi başına düşen milli gelirin yarısından azdır. Kişi başına düşen milli gelirdeki kadın erkek açığı, kadın ve erkek işgücüne katılım oranları arasındaki açığı yansıtmaktadır. Ülkemizde kadınların istihdam oranı dünya ortalaması olan %57’nin oldukça altında, %30 düzeyindedir.
EŞİT TEMSİL İSTİYORUZ
Benzer şekilde kadınların ortalama geliri de erkeklerin ortalama gelirinin %47’si düzeyindedir. 4 kadından yalnızca biri ücretli olarak çalışmakta, 2 kadından biri evde ücretsiz emek sarf ettiği için iş dahi arayamamakta, 1 milyon kadın iş aradığı halde işsiz, çalışan 9 milyon kadın ev işleri nedeniyle fazla mesai yapmaktadır. Çünkü kadınlar ev işlerine erkeklere göre günde ortalama 4 saat daha fazla vakit harcamaktadır. En vahimi ise 15-29 yaş arasındaki kadınların %42,4 ‘ü ne eğitimde ne de istihdam yer almaktadır. Covid-19 salgını ve ekonomik krizi koşullarında toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri daha da artmış, kadınların işgücü piyasasına katılı pandemi ile birlikte daha da azalarak %30’a düşmüştür. Kadınların işsizlik oranı erkeklerin işsizlik oranının yaklaşık 1,4 katı daha fazladır.

