Cumartesi, Mayıs 18, 2024
No menu items!
Ana SayfaHatay HaberİMO Hatay Şube Başkanı Cemil Tileylioğlu :"Deprem kayıpları kadere bağlanamaz"

İMO Hatay Şube Başkanı Cemil Tileylioğlu :”Deprem kayıpları kadere bağlanamaz”

 

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Hatay Şube Başkanı Cemil Tileylioğlu, 17 Ağustos 1999 yılında yaşanan ve ülke tarihimizin sonuçları itibariyle en acı depremlerinden biri olan 7.4 büyüklüğündeki Gölcük Merkezli depreminin üzerinden 21 yıl geçmesine rağmen alınan tedbirlerin yeterli olmadığını söyledi.

İMO Hatay Şube Başkanı Cemil Tileylioğlu :”Deprem kayıpları kadere bağlanamaz”

Tileylioğlu, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Resmi sonuçlara göre 18.873 insanımız yaşamını yitirdi,23.781 insanımız yaralandı, 328.113 ev ve işyeri yıkıldı veya hasar gördü. Açıkçası Yapılarımızın %25’i, kullanılamaz hale geldi. %6’sı yerle bir oldu,%7’si ağır hasar,%12’si de orta derecede hasar gördü. Bir milyondan fazla insanımız evsiz kaldı.17 milyar dolardan fazla ekonomik kayıp ortaya çıktı. Marmara Bölgesi başta olmak üzere 16 milyon insanımız bu depremin sonuçlarını yakından hissetti. Edirne’den Ağrı’ya, Samsun’dan Antalya’ya kadar her aileye uzak veya yakın ölçüde dokundu.

İMO Hatay Şube Başkanı Cemil Tileylioğlu :”Deprem kayıpları kadere bağlanamaz”

Bu nedenle İnşaat Mühendisleri Odası 17 Ağustos 1999 Depreminin bir “MİLAT” olması gerektiğini ilan etti.
Yeni yapılacak olan yapıların, “Bina Deprem Yönetmeliği” dikkate alınarak bilim, teknoloji ve mühendislik ilkeleri doğrultusunda yapılması can ve mal güvenliğinin sağlanması bakımından büyük bir önem taşımaktadır. Var olan yapı stokumuz güvenli olmaktan uzaktır. Daha güvenli ve yaşanabilir yerleşim yerlerinde yapıların üretilmesi deprem risk yönetiminin temel amaçlarındandır. Bunu sağlamanın en etkili yolu; yerleşim planlarında ana riskleri göz önüne alarak, gerekli düzenlemeleri yapmak ve ” Deprem Yönetmeliklerini” ödünsüz bir şekilde uygulamaktır. Deprem yönetmeliğinin ve depreme dayanıklı yapı üretilmesinin ana unsuru inşaat mühendisleridir. Bu nedenle inşaat mühendislerinin iyi yetişmiş olmaları gerekir. Her afetten sonra sık sık yapılan “yara sarma” anlayışından kurtulup; bilimin, tekniğin ve aklın gerektirdiği işleri yapmak gerekir. Bunun için “risk yönetimini” hayata geçirmek zorunludur. Depremin bir doğa olayı olduğu kabul edilmeli ancak denetimsizliğin neden olduğu olumsuzlukları “kader” gibi değerlendiren yaklaşımlar terk edilmelidir. Bugüne kadar yapılan çalışmalar, deprem öncesi alınacak önlemlerin deprem riskini önemli ölçüde azalttığını ortaya koymuştur.
Sorunu sorun olmaktan çıkaracak olan tek yol; deprem yaşanmadan önce alınacak önlemlerde saklıdır. Bu kapsamda Mesleki Yetkinliğin önünü açacak olan ve ciddi bir sorun oluşturan 3458 sayılı yasa mutlaka değiştirilmelidir.
Can ve mal güvenliğinin sağlanması için depreme dayanıklı yapı üretmekten başka bir yol yoktur. Bu gerçekten hareketle geleceğimizi kadere ve rantçılara bağlamanın çıkar yol olmadığı acıda olsa anlaşılmıştır. Bilime, bilgiye, mühendisliğe, akla ve insana önem veren uygulamalar sorunun değil çözümün yoludur.
17 Ağustos yıkımının 21.yıldönümünde ilgilileri bir kez daha uyarıyoruz.

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER