Salı, Mayıs 21, 2024
No menu items!
Ana SayfaKöşe YazılarıTEZHİP Sanatının Kraliçesi: Selva PEKMEZ

TEZHİP Sanatının Kraliçesi: Selva PEKMEZ

İrfan O. Hatipoğlu

Antakya sokaklarına dolaştığınızda, değişik kadim kültürlerin izlerini rastlarsanız, sakın şaşırmayın. Çünkü Antakya’nın yaşam bulduğu, serpilip geliştiği topraklar dünya uygarlıklarının yeşerdiği mümbit alanlardır. Dar sokaklarda, tarihin bir döneminde yükselmiş, sonra kaybolup gitmiş sanatlar ile uğraşan insanları bir köşeye saklanmış ya da sokak arasında kısılıp kalmış dar bir dükkânda rastlaya bilirsiniz. Selva Pekez’ de bunlardan biri… Yeniden yaşam verdiği TEZHİP sanatı da böyle bir uğraş.

Düşünün; Antakya’nın en güzel kadınların biri, başını öne eğmiş, oya örer gibi sessizce göz nurunu akıtmakta, Tezhip sanatına gönül vermiş, yaşatmaya çalışıyor.

Tezhip, Arapça kökenli bir sözcük olup, “altınlamak” anlamına gelir. Günümüzde daha çok dini bir nitelik taşıyan tezhip, kitap bezeme sanatlarına verilen genel addır. Tezhip daha çok hatların etrafının süslenmesi için yapılır. Başta hat sanatlarının süsleyicisi olan tezhip, günümüzde pano şeklinde de kullanılmaktadır. Tezhip çoğu zaman simetrik desenlerden oluşan bir tasarıma sahiptir. Tezhip sanatıyla uğraşan erkeklere “müzehhip”, kadınlara ise “müzehhibe” adı verilir.

Selva Pekmez; unutulmaya yüz tutmuş, kaybolup gitmekte olan bu sanatın ucundan yakalamış. Bırakmıyor. Özveriyle sarılmış. Yoğun emek harcadığı, göz nuru akıttığı Tezhip sanatına… Bu çabası ona bir kahramana dönüştürmüş. Neden derseniz? Ürettiği eserleri satamıyor. Değer bilmezler “Halep işi” alış veriş yapmak isteyerek, kendisini yıldırmış. Yormuş. Yalnızca bu olsa… Üniversitede çalışıyorum diye, kendisini bilmez “değeri kendinden menkul” müderris efendilerin saldırıları…

Antakyalı sanatseverler, iş insanları, yerel yöneticiler olarak Selva Pekez’i sahip çıkmak ve Tezhip sanatının yaşamasına katkı sunmak birinci öncelikleri aramızda olmalı. Çünkü Selva ve benzeri sanatlarla uğraşan insanlarımızı vahşi kapitalizmin kollarına atarak yok olup gitmesine göz yumarsak, tarih “Antakyalı” olmanın yüklediği sorumluğu yerine getirmediğimiz için bizleri yargılar.

Buna izin ve fırsat vermeyelim.

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER