Salı, Mayıs 7, 2024
No menu items!
Ana SayfaÜlke GündemiYaşı Büyütülerek İdam Kararı Verilen Erdal Eren'in İdam Edilişinin Yıl Dönümü

Yaşı Büyütülerek İdam Kararı Verilen Erdal Eren’in İdam Edilişinin Yıl Dönümü

25 Eylül 1964’de Giresun‘un Şebinkarahisar ilçesinde doğan Erdal Eren, bir askeri inzibat erini öldürdüğü iddiasıyla 13 Aralık 1980’de Ulucanlar Cezaevi‘nde idam edildiğinde henüz 17 yaşındaydı.

Yaşı Büyütülerek İdam Kararı Verilen Erdal Eren İn İdam Edilişinin Yıl Dönümü

Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrencisi Sinan Suner, 30 Ocak 1980 tarihinde Milliyetçi Hareket Partili Bakan Cengiz Gökçek’in koruması Süleyman Ezendemir tarafından vurularak öldürüldü. Ankara Yapı Meslek Lisesi öğrencisi Erdal Eren, Suner’in öldürülmesini protesto etmek için 2 Şubat 1980 günü düzenlenen gösteride çıkan çatışmadan sonra gözaltına alınan 24 kişinin arasındaydı. Eren, çıkan çatışmada er Zekeriya Önge’yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklandı. Gözaltına alınmasından kısa bir süre sonra 19 Mart 1980 günü hakkında idam kararı verildi. Eren idam edildiğinde 17 yaşındaydı ve cezanın infaz edilebilmesi için yaşı büyütülmüştü.

Şarkılara Ve Şiirlere Konu Oldu

Erdal Eren’in anısına birçok şarkı söylendi, ağıt ve şiir yazıldı. Sezen Aksu’nun “Son Bakış” eserindeki “Aman aman acı yüzler, Kurşun gibi izler, Son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda…” sözleri Erdal Eren’e ithafen yazıldı. Mor ve Ötesi grubu da “Darbe” adlı parçasında Erdal Eren’e yer verdi. Eren parçada “Erdal’ı gördüm darağacında, onaltı yaşında, ölürken “netekim”… Asmayalım da besleyelim mi?” ifadeleriyle anıldı. Rock yıldızı Teoman da Erdal Eren’e “İki Çocuk” adlı eserinde yer verdi. Teoman, Erdal Eren’i “Kalpte kurşun ilmek boyunda, iki çocuk ölüm karşısında, hep çocuk kalacaklar büyümeden birer tabutta ama yaşıyorlar, gülüyorlar annelerinin rüyalarında…” sözleriyle anımsattı.

Erdal Eren’in Son Mektubu

Erdal Eren, veda mektubunu hücresinde yazmış ve iç çamaşırında taşıyarak avukatına ulaşmasını sağlamıştı. Erdal Eren, son mektubunda şu ifadeleri kullanmıştı:

Sevgili annem, babam ve kardeşlerim;

Sizlere bugüne kadar pek sağlıklı mektup yazamadım. Ayrıca konuşma olanağımız ve görüşmemizde olmadı. Zaten dışarıdayken de birbirimizi anlayacak şekilde konuşamadık. (Bu konuda sizlere karşı büyük oranda hatalı davrandım. Ancak bunu size karşı saygı duymadığım, bu nedenle böyle davrandığım şeklinde yorumlamamanızı dilerim) Bu nedenle sizlere anlatacağım, konuşacağım çok şey var.

Ancak olanak yok. Düşüncelerimi bu mektupla anlatmaya çalışacağım. Şu anda ne durumda olacağınızı tahmin ediyorum. Ama çok açıklıkla söylüyorum ki benim moralim çok iyi ve ölümden de korkum yok. Çok büyük bir ihtimalle bu işin ölümle sonuçlanacağını çok iyi biliyorum. Buna rağmen korkuya, yılgınlığa, karamsarlığa kapılmıyorum ve devrimci olduğum, mücadeleye katıldığım için onur duyuyorum. Böyle düşünmem, böyle davranmam,halka ve devrime olan inancımdan gelmektedir. Ölümden korkmadığımı söylemem, yaşamak istemediğim, yaşamaktan bıktığım şeklinde anlaşılmamalı. Elbette ki hayatta olmayı ve mücadele etmeyi arzularım. Ancak karşıma ölüm çıkmışsa, bundan korkmamam, cesaretle karşılamam gerekir. Biliyorsunuz ki bu ceza işlediğim iddia edilen suçtan verilmedi. Asıl amaçlanan böyle bir olayla gözdağı vermek ve mücadeleyi engellemek hedefine dayalıdır. Bu nedenle sizinde bildiğiniz gibi, kendi hukuk kurallarını çiğneyerek bu cezayı verdiler.

Cezaevinde yapılan (Neler olduğunu ayrıntılı bir biçimde öğrenirsiniz sanırım) insanlık dışı zulüm altında inletildik. O kadar aşağılık, o kadar canice şeyler gördüm ki, bugünlerde yaşamak bir işkence haline geldi. İşte bu durumda Ölüm korkulacak bir şey değil, şiddetle arzulanan bir olay, bir kurtuluş haline geldi. Böyle bir durumda insanın intihar ederek yaşamına son vermesi içten bile değildir. Ancak ben bu durumda irademi kullanarak, ne pahasına olursa olsun yaşamımı sürdürdüm. Hem de ileride bir gün öldürüleceğimi bile bile. Sizlere bunları anlatmamın nedeni yaşamaktan bıktığım ya da meselenin önemini, ciddiyetini kavramadığım gibi yanlış bir düşünceye kapılmamanız içindir. Bütün bu yapılanlar,başımdan geçenler, kinimi binlerce kez daha arttırdı ve mücadele azmimi körükledi. Halka ve devrime olan inancımı yok edemedi. Mücadeleyi sonuna kadar, en iyi bir şekilde yürütmek ve yükseltmekten başka amacım yoktur.

Mesele benim açımdan kısaca böyle. Ancak sizin açınızdan daha farklı, daha zor olduğunu biliyorum.

Anne, baba ve evlat arasındaki sevgi çok güçlüdür, kolay kolay kaybolmaz. Ve evlat acısının da sizin için ne derece etkili olacağını biliyorum. Ama ne kadar zor da olsa bu tür duygusal yönleri bir kenara bırakmanızı istiyorum. Şunu bilmenizi ve kabul etmenizi isterim ki, sizin binlerce evladınız var. Bunlardan daha niceleri katledilecek, yaşamlarını yitirecek, ama yok olmayacaklar. Mücadele devam edecek ve onlar mücadele alanlarında yaşayacaklar.

Sizlerden istediğim bunu böyle bilmeniz, daha iyi kavramaya çaba göstermenizdir. Zavallı ve çaresiz biriymiş gibi ardımdan ağlamanız beni yaralar. Bu konuda ne kadar güçlü, ne kadar cesur olursanız, beni o kadar mutlu edersiniz.

Hepinize özgür ve mutlu yaşam dilerim.

Devrimci selamlar.

Diğer güncel İskenderun haberleri için: İskenderun Haber
Diğer güncel Hatay haberleri için: Hatay Haber

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER