
25 Eylül 2017’de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi referandumu gerçekleştir. Aslında referandum için oy verme işlemi 23 Eylül’de başlamıştı. Bu arada referanduma destek veren Talabani’nin oğlu, referanduma 3 gün kala “Referandum ertelendi!” dedi ama Barzani taraftarları (IKYB) ise bunu yalanladı. Nihayet referandumdan bir gün önce de Barzani yaptığı toplantının ardından bizzat yaptığı açıklama ile “Referandum yapılacak!” dedi. Katılımın %78 olduğu belirtilen referandumda “Kürdistan Bölgesi ve Kürdistan Bölgesi dışında kalan Kürt yerleşimlerinin bağımsız bir devlet olmasını istiyor musunuz?”sorusuna %92 “Evet” denmiş. Referandumun sonucu konusunda daha önce yazmış olduğumuz gibi “Cin şişeden çıkmış!” durumda…
Aslında bu durum “Perşembenin gelişi çarşambadan belli!” denircesine açıktı. 2012 yılından itibaren “Bağımsız Kürdistan” ifadesini diline dolayan Barzani ve IKYB, bu sözleri 2014’ten itibaren giderek artan bir sıklıkla tekrarlamaya başlamıştı. Bağımsızlığa giden yolda Barzani, 3 Temmuz 2014’te “Kürdistan Parlamentosu”ndaki bir kapalı oturumda bağımsızlık için referandum hazırlığı talimatını vermişti. Ancak IŞİD terör örgütünün o dönemde Musul başta olmak üzere bölgedeki etkinliği sebebiyle bu plan ertelendi.
IŞİD’le mücadele bağlamında Peşmergeye Türkiye de dâhil pek çok ülkeden silah, mühimmat ve eğitim desteği verildi. Barzani IŞİD’le mücadelede başarılı olurken, silahaltındaki elemanlarının eğitim ve tecrübeleri teknolojik silah desteğiyle de tavan yaptı.
Kerkük ve civarında hâkimiyetini artıran Barzani, Irak Merkezi Hükümeti ile de sorunlar yaşıyordu. Bu sorunların başında kendi bölgesinden çıkan petrolün Türkiye üzerinden dünyaya pazarlanması ve merkezi hükümetten Anayasa gereği gerekli desteği alamıyordu. Ama Barzani’ye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da itiraf ettiği gibi, “Ne zaman başı sıkışsa, AKP iktidarı yanındaydı.” Memurlarına maaş ödeyemeyecek duruma düştüğünde Erdoğan’ın dillendirdiği gibi 2 milyar dolar kredi verilmişti. TBMM’nin haberi var mıdır acaba?.
Her ne kadar Başbakan Yıldırım referanduma 2 gün kala esip gürlese ve “Anlayacakları dille cevap veririz!” diyerek kurusıkı atsa da, Kerkük petrolü ile birlikte günde 600 bin varile çıkan boru hattından Türkiye’nin sayesinde ve üzerinden Barzani’ye dolarlar aktı durdu.
Çünkü Barzani Türkiye’de “Bir dediği iki edilmeyen” bir “dost” idi. 2013’te “PKK’yla Çözüm Süreci” gafleti başlatıldıktan sonra Diyarbakır’a davet edilen Barzani, “en samimi dost”lardan biri olarak dönemin Başbakanı Erdoğan tarafından Diyarbakır’da ağırlanmıştı. ŞivanPerver’le birlikte türküler söylenmişti.
Daha önce Barzani’ye “Kak Mesud” (Mesud Abi) diyen AKP’nin Dışişleri Bakanı Davutoğlu IKYB ile dostluğu daha da ileri boyutlara taşımıştı. Başbakanlığı sırasında ise bir zamanlar “Erdoğan-Esad”, “Gül-Esad” kankalığını kıskandıran bir yakınlaşma Barzani’ye bahşedildi.
Türkiye ziyaretinde bayrağı ile “devlet başkanı” imiş gibi karşılanan Barzani AKP Kongresi’nde “Bu millet seninle gurur duyuyor!” diye alkışlatıldı. Bu kişinin üzerine silahla yürüneceğine inanan veya onay verecek kaç ülke vardır? Kak Mesud da bizi aldatmış anlaşılan!
Özellikle iktidara yakın Tv kanallarında Barzani tarafından kurulacak bir devletin Türkiye’ye bağımlı olacağı, dolayısıyla karşı çıkılmaması gerektiği yönünde yönlendirmeler de yapıldı. Bu durumu savunan AKP’nin Kürt kökenli vekilleri de seferber edildi. Maalesef kendi hatalarının da ağ gibi ördüğü gelişmeler Türkiye’yi “İki ucu pisli” bir değnekle başbaşa kalmaya getirdi.
Son Söz: Referanduma bir hafta kala BM’de esip gürleme, ABD Başkanı ile görüşme, referanduma 2-3 gün kala İran ve Irak Genelkurmay Başkanlarıyla görüşme, MGK’da karar alma, tatbikat yapma, Meclis’i olağanüstü toplayarak “Tezkere” kararı alma ve “devlet büyüklerinin” sözde tehdit edercesine “Bu referanduma karşıyız, Yaparsanız anlayacağınız dilden konuşuruz!” ifadeleri boş çıktı.
Diyelim ki ciddiyiz. O halde caydırıcılık için neden bu kadar geç ve yetersiz kaldık? Bunun çalışması, Şubat 2016’da Barzani “Referandum yapacağız” dediğinde neden başlatılmadı!
Irak’ta Kürt Referandumu: Şimdi Ne Olacak?
Adil Öksüz’ün Yeğeninin Fetö Bağlantıları İddianamede

Hatay’da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında, örgütün firari “hava kuvvetleri imamı” Adil Öksüz’ün yeğeni olan ve meslekten ihraç edilen eski Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) öğretim üyesi Prof. Dr. Hüseyin Öksüz’ün de arasında yer aldığı 7’si tutuklu 43 sanık hakkında 15 yıla kadar hapis istemiyle hazırlanan iddianame mahkemece kabul edildi.
Cumhuriyet savcısınca, tutuklu Öksüz’ün de arasında yer aldığı şüpheliler hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçuyla ilgili yürütülen soruşturma tamamlandı.
Hatay 3. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 95 sayfalık iddianamede, 7’si tutuklu 43 sanık hakkında15 yıla kadar hapis cezası istendi.
İddianamede, Hüseyin Öksüz’ün ve eşinin Bank Asya’da hesaplarının olduğu, çocuklarını da örgüte ait okullara gönderdiği aktarıldı.
Öksüz’ün örgüt içinde aktif konumda yer aldığı, FETÖ’nün toplantılarına katıldığı, örgütle bağlantısının olduğu şeklinde bilgilerin elde edildiği belirtilen iddianamede, tanık ifadelerine de yer verildi.
Tanık İ.Y, Öksüz ile aralarında soruşturmaya konu şüphelilerin de yer aldığı S.S, C.G, M.M.A, M.D, O.V.Ö, N.Y. ve Z.Y’nin bir grup halinde birlikte hareket ettiğini söyledi.
Bu şahısların herkesi aralarına almadıklarını ifade eden İ.Y, şöyle devam etti:
“Bu şahısların kendilerine yakın şahıslar ile daha sık görüşüyorlardı. Cemaate yakın olduklarını ve bu yönde hareket ettiklerini fark ettim. M.M.A. 6 ay kadar başhekimlik yaptıktan sonra yerine yine örgüt mensubu olan ve üniversitemiz döner sermaye müdürü Hüseyin Öksüz (üniversite hastanesi) atandı. Öksüz, başhekim olarak atanır atanmaz yine örgüt mensubu kişiyi döner sermayeden sorumlu başhekim yardımcılığına ve aynı zamanda vekaleten döner sermaye müdürlüğüne getirdi.”
İ.Y, dil sınavını kazanıp doçentlik için müracaat ettiğini belirterek, örgüte yakın kişilerin kolaylıkla sınavları geçtiğini, bu kişilere nasıl geçtiklerini sorduğunda komisyonlarda tanıdıklarının olduğunu söylediklerini, bunlara örnek olarak M.D, M.K. ve Hüseyin Öksüz ile M.T’yi verebileceğini kaydetti.
“Şimşek” kod adlı gizli tanık ise Öksüz’ün yanı sıra aynı iddianamedeki şüphelilerden M.M.A. ile diğer 2 kişinin başhekimlik yaptığını, bu kişiler hakkında 15 Temmuz 2016’dan sonra örgütle bağlantılı oldukları gerekçesiyle işlem başlatıldığını anlattı.
M.M.A’nın örgüt içerisinde “abi” konumunda olduğunu, örgütle iltisaklı olmayan personellere korku ve panik yaratacak konuşmalar yaptığını ifade eden gizli tanık, bu kişinin “Her gece toplantılarda sizi konuşuyoruz, sizi Amerika’ya kadar üst kademelere iletiyoruz, bilgileriniz hep büyüklere gidiyor, ben sizi ikaz etmeye geldim, bizimle birlikte yürüyün, amaç önce Türkiye’yi ele geçirmek sonra dünyayı ele geçirmek.” ifadelerini kullandığını aktardı.
İddianamede ayrıca bazı sanıkların telefonlarında örgütün gizli haberleşme programı “ByLock”un tespit edildiği kaydedildi.
Bakan Tüfenkci: “Çok Değil, 5-6 Yıl Sonra Farklı Bir Hatay’ı Göreceğiz”
Hatay’da esnafı ziyaret eden Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, sınır kapılarındaki sorunların çözüleceği ve en geç 5-6 yıl sonra Hatay ekonomisinin farklı bir noktaya geleceğinin müjdesini verdi.
Bir dizi ziyaret için Hatay’a gelen Bakan Tüfenkci, Uzun Çarşı’yı ziyaret edip esnafa gül dağıtarak, sorunlarını dinledi. Mehmet Ali Yılmaz isimli bir ayakkabı üreticisi Bakan Tüfenkci’ye kundura cinsi ayakkabı hediye ederken, bir bıçakçı ise bıçak takımı hediye etti.
Daha sonra Kurşunlu Han’ı ziyaret eden Bakan Tüfenkci, Ahmediye Camii avlusunda da esnaflarla oturup sohbet etti. Sınır sorunlarının çözülüp Hatay ekonomisinin yeniden canlanacağının müjdesini veren Tüfenkci, “Esnaflarımız bu ekonominin temel omurgalarından birisidir. Esnaf kardeşimiz hep huzurdan, barıştan yana oldu. AŞ ve iş derdinde oldu. Biz esnafa her türlü desteği verme noktasında neler yapabiliriz bununla ilgili önerilerinizi hayata geçirmek istiyoruz. Burada yaptıklarımızı saymak istemiyorum. Gerçekten Hatayımız bölgemizin parlayan yıldızlarından bir tanesi. Çok değil, 5-6 yıl sonra farklı bir Hatay’ı göreceğiz. Gerek yatırımlarımızla, organize sanayilerimizle, gerek sınır kapılarımızdaki bu sıkıntıları kısa zamanda çözerek Hatay hak ettiği yere gelecek. Bundan da esnaf kardeşlerimiz faydalanacak. Biz bir ve beraber olduğumuz sürece yapamayacağımız hiçbir şey yok” dedi.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, daha sonra Antakya Belediyesinin yapmış olduğu aşureyi vatandaşlara dağıttı.
Bakan Tüfenkci’den Esnafa “Çırak” Müjdesi
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, esnaflar çırak aldığında ücretlerinin devlet tarafından ödenmesi konusunda çalışma yaptıklarını söyleyerek, “En azından primlerinin bir kısmını ve maaşlarını biz ödeyeceğiz” dedi.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Hatay Esnaf ve Sanatkarları Odaları Birliği’nin (HESOB) düzenlediği “Esnaf ve Sanatkarları Bilgilendirme Toplantısı”na katıldı. Yatırım İzleme Koordinasyon Merkezi binasında düzenlenen toplantıda esnaflara seslenen Tüfenkci, sorunlarını bildiğini belirterek, “Esnafımızın kalkınmasını istiyoruz. Ben her yerde şunu ifade ediyorum. Çalışmalarımızı, adımlarımızı ona göre atıyoruz. Esnafımız, esnaf doğsun hayatını böyle bitirmesin istiyoruz. Esnafımız tüccar, tüccarımız sanayici olsun istiyoruz. Suriyeli kardeşlerimizle ilgili sorunlar var ama bu mesele sadece Hatay’ın meselesi değil. Baktığımız zaman İstanbul’a kadar uzanan bir sorun” diye konuştu.
Geçtiğimiz hafta gerçekleşen ‘Ahilik Haftası’na değinen Tüfenkci, ahiliğin esnaflar açısından çok önemli olduğunu ve ahiliğin uzun temel ahlak listesi olduğunu belirtti. Her dükkan açan kişiye esnaf demediklerini kaydeden Bakan Bülent Tüfenkci, “Adam ol gibi esnaf ol derler. Esnaflığın ayrı bir kültürü ve yapısı vardır. Biz esnaf arkadaşlarımız bugüne kadar hep huzur ve barıştan yana oldu. Huzur olmayan yerde esnaf olmaz. Bizim esnaf kardeşimiz hep aşını, ekmeğini büyütme derdinde oldu. Bizimde derdimiz onların aşını büyütecek adımlar atmak. Esnaflığın hem kültürümüzde, hem de hükümetimiz nezrinde yeri çok farklı” dedi.
“Sorunları da çözmede gecikebiliriz ama mutlaka çözeriz”
15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında 68 esnafın şehit olduğunu söyleyen Bakan Tüfenkci, “Bu ülke 15 Temmuz gibi hain bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldı. Bu darbe girişimi milletimize ve esnafımıza karşı yapılmış bir darbeydi. Bunun önlemini teşviklerle kısa sürede atlattık. O gece darbeye karşı ilk çıkan esnaflarımızdı ve o gece 68 esnaf kardeşimizi şehit verdik. Sorunları çözmede gecikebiliriz ama mutlaka çözeriz” ifadelerini kullandı.
“Güçlü esnaf ekonomimizin teminatıdır”
Esnafın finansman sıkıntısı çektiğini bildiklerini ve bunun için çalışmalar yaptıklarını anlatan Tüfenkci, “Esnaf kredi kooperatifleriyle esnafa yönelik kredilerimiz var. Bugün bir yere yatırım yaptıklarında inanın yüzde 15 veya yüzde 18’lerle kredi alıyorlar. Ama bizler yüzde 5 faizle kredi veriyor, geri kalan kısmı biz ödüyoruz. Kısa vadeli kredi çekerlerse bu oran yüzde 4’lere düşüyor hatta. Küçük esnafımızı ezici rekabete karşı korumalıyız. 2002’de sadece 5 bin TL verebiliyorduk, bugün 150 bin TL’ye çıkarttık küçük esnafa kredi miktarını. Toplamda 21 milyar TL kredi verdik. Biz esnafımızın hep yanında olduk. Sicil affını istediniz onu getirdik. Biz hep güçlü esnaf ekonomimizin teminatıdır dedik. Biz istiyoruz ki önümüzdeki yıldan itibaren esnaflarımıza farklı bir yol açalım ve farklı bir şekilde nasıl destekleriz, onun hesabını yapalım” dedi.
“Çıraklar sizden, ücret bizden”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde başlatılan “Milli İstihdama Seferberlik” kampanyasının yanı sıra şimdi de kendilerinin esnafın çırak bulması için çalışmalar yaptıklarını belirten Bakan Tüfenkci, şunları söyledi:
“Şimdi esnafımız çırak bulmakta zorlanıyor. Bir çırak aldığında da ücretini ödemekte sıkıntı çekiyor. Biz şimdi bunun da belli bir kısmının hem primini hem maaşını biz ödeyelim diye çalışmamız var. Yeni çıraklar yetişsin diye bu çalışmaları yapıyoruz. KOSGEB’lerde eğitimler var ama biz çırakların gidip bir esnafın dükkanında bu işin ilmini öğrensin istiyoruz.”
“E-ticarete sizlerin de katılmasını istiyoruz”
Esnafların e-ticarete katılması gerektiğini vurgulayan Bakan Tüfenkci, “Perakende ticaretin düzenlenmesi yasasıyla AVM’lerde unutulmaya yüz tutmuş meslekler için dükkan açma yetkisi verdik çok cüzi bir miktarla. Ticaret farklı bir noktaya gidiyor. 50 sene önceki ticaretle şimdiki ticaret bir değil. 20 sene sonraki ticarette çok farklı olacak. Biz esnafımız değişen koşullara ayak uydursun istiyoruz. Üniversitelerle, esnaf odalarımızla iş birliği yaparak sektör analizi yaptırıyoruz. Dünya e- ticarete kayıyor. E-ticarette esnaflarımız da olsun. Biz hükumet olarak ucuz şekilde dükkanını sanal aleme tanıtalım. İl il bunun çalışmalarını yapıyoruz. Sizlerin de katılmasını istiyoruz” dedi.
Daha sonra Bakan Tüfenkci’ye esnaflar tarafından el yapımı sehpa hediye edildi. Toplantı soru cevap şeklinde devam etti.
BAŞKAN ALTAN’DAN SİMYA OKULLARI’NA BAŞARI DİLEKLERİ

Payas Belediye Başkanı Bekir Altan Hatay’daki kişi kurum ve kuruluşları ziyaret ederken Hatay’ın gururu Simya Okulları’nıda unutmadı.
Baysal kardeşlerin dershanecilik ve yayıncılıkla başlattıkları daha sonra ülke genelinde 46 okulla dev bir organizasyona dönüşen Hatay’ın gururu Simya okulları,Payas Belediye Başkanı Bekir Altan tarafından ziyaret edildi.
Simya Okulları Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Selim Baysal tarafından karşılanan Bekir Altan, öğretmen ve öğrencilerle sohbet etti. Öğretmenlik yaptığı yıllardaki zor koşullarla bugünü kıyaslayan Bekir Altan, böylesine son derece modern okullarda okudukları için şimdiki öğrencilerin çok şanslı olduklarını belirtti.
Başkan Bekir Altan Yeni eğitim ve öğretim yılında okul yöneticileri, öğretmen ve öğrencilere başarılar diledi. Simya Okulları Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Selim Baysal kendilerini ziyaret eden Başkan Altan’a bu nezaketinden dolayı teşekkür etti.
BAŞSAVCI ÇELİKKOL’DAN BAŞKAN SEYFİ DİNGİL’E ZİYARET

İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil, kamu kurumları ile halka hizmet noktasında sürekli iletişim halinde olduklarını belirtti.
İskenderun’a yeni atanan Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Çelikkol, İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil’e iadeyi ziyarette bulundu.
Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil,”Göreve geldiğimiz ilk günden bugüne kadar kamu kurum temsilcileri ile sürekli diyalog halinde olduk olmaya devam edeceğiz. Kentimize yeni atanan Cumhuriyet Başsavcımıza yeni görevlerinde başarılar diliyor, hayırlı olsun dileklerimi iletiyorum. Kurumlar işbirliği içerisinde hareket ederse daha uyumlu olurlar, güzel işler başarırlar bizler de İskenderun Belediyesi olarak üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız. Gelecek nesillere güzel bir İskenderun bırakmak için el ele çalışacağız ”diye konuştu
İskenderun’a yeni atanan Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Çelikkol ise İskenderun gibi güzel bir kentte görev yapacak olmaktan dolayı büyük bir memnuniyet duyduğunu belirterek çalışmalarında Başkan Seyfi Dingil’e başarılar diledi.
Yapılan konuşmaların ardından ziyaret sohbet ortamında devam etti.
Askeri Gemiler Ziyarete Açıldı
Hatay’ın İskenderun ilçesinde, Preveze Deniz Zaferi’nin 479’uncu yıl dönümü ve Deniz Kuvvetleri Günü dolayısıyla askeri gemiler ziyarete açıldı.
İskenderun Deniz Üs Komutanlığına demirli TCG Karataş ile TCG Karpaz gemilerine gelen vatandaşlar gruplar halinde gemileri gezerek yetkililerden bilgi aldı.
Ziyarete açılan gemilere, vatandaşların yanı sıra şehit ve gazi aileleri de büyük ilgi gösterdi.
Tedavi Edilen Pelikan Doğaya Bırakıldı
HATAY’ın Samandağ İlçesi’nde, güçten düşmüş bitkin halde bulunan pelikan, tedavisi yapıldıktan sonra yeniden doğaya bırakıldı.
Vatandaşlar tarafından bulunup Meydan Köyü Jandarma Karakolu’na götürülen pelikan, Hatay Doğa Koruma ve Milli Parklar ekiplerine teslim edildi. Mustafa Kemal Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde 10 gün tedaviye alınan pelikan, Adana’nın Karataş İlçesi’ne bağlı Akyatan Lagünü Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’nda doğal yaşam ortamına bırakıldı.
Veteriner Hekim Bünyamin Akın, besleme ve kanat egzersizlerinin arından pelikanın yeniden doğal ortamına kavuşturulduğunu söyledi.
Gelişim’deStereotaktik radyoterapi (Işın Cerrahisi) dönemi

Başkent Üniversitesi ve Özel İskenderun Gelişim Hastanesi’nin, radyoterapi hizmeti konusundaki işbirliğinin ardından;tecrübeli radyoterapi ekibiyle, modern radyoterapi uygulamalarınadevam ettiklerini belirten Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Önal,iki aydan bu yana Özel İskenderun Gelişim Hastanesi bünyesinde Stereotaktik Radyoterapi (ışın cerrahisi) hizmeti sunduklarını açıkladı.
“Stereoatkikradyoterapiyle hasta tedaviye hızlı yanıt veriyor”
Uygulamayla birlikte, daha yüksek oranda tümör kontrolü sağladıklarını ifade eden Prof. Dr. Cem Önal, “Stereotaktik radyoterapi/radyocerrahi (ışın cerrahisi) ile türünde küçük tümörlere bir veya birkaç uygulama ile çok yüksek radyasyon dozları verilmesi amaçlanır. Çok ileri derecede kesin ve doğru görüntü rehberliğinden faydalanılarak, tümörün ve hastanın pozisyonlanmasına dikkat edilir. Bu sayede, çok yüksek radyasyon dozları daha keskin sınırlarla normal dokular korunarak hastalıklı bölgeye verilebilir. Stereotaktik radyoterapi, daha çok beyinin primer tümörleri veya metastazlarında ve kemik metastazlarında kullanılan bir yöntemdir. Bu tedavi sırasında hastanın hareketsiz kalması sağlanmalıdır. Tedavi planlaması ve uygulamasında, bu konu hakkında çok deneyimli ekip ve ekipman gerekmektedir. Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde Stereotaktikradyoterapi (Işın Cerrahisi) yaklaşık 5 yıldan beri uygulanmaktadır. Bu konu hakkında oldukça deneyim kazanan alanında uzman hekim ve fizik mühendislerinin denetimi altında, yaklaşık 2 aydan beri Özel İskenderun Gelişim Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Bölümü’nde Stereotaktik radyoterapi /radyocerrahi (ışın cerrahisi) uygulaması yapılmaktadır. Hatay’da uygulaması devam eden bu yöntem ile çok kısa sürede tedaviler yapılarak, daha hızlı tedavi yanıtları gözlenmektedir” dedi.
Hatay’da Mandalina Hasadına Başlandı

Dalında kilosu 75 kuruştan satılabilen ürün, kilosu 2,5 liradan manav tezgahlarında yerini almaya başladı.
Hatay’ın Dörtyol ilçesinde üretimi yapılan narenciye çeşidi erkenci cins Okitsu mandalinanın hasadına başlandı. Erkenci cins mandalinalar dalında 70-75 kuruştan satılıyor. 70 bin dekar alanda yaklaşık 500 bin ton narenciye üretiminin gerçekleştiği ilçede 5 bin dönüm alanda Okitsu cinsi erkenci mandalina üretiliyor. Hasadına başlanan ilk mandalinalar paketlenerek Ankara, İstanbul, Bursa gibi çeşitli illere gönderildi.
Üretici Nedim Eser, “Yıllardır bu işi yapıyorum. Dalında kilosunu 70-75 kuruşa zor satabiliyoruz. Genellikle Ankara, İstanbul, Isparta, İzmir, Burdur, Balıkesir gibi iller olmak üzere her tarafa gönderiyoruz. Üretici olarak biz burada mandalinayı 70-75 kuruşa ucuza satıyoruz. Yerinde 2,5 liraya satılıyor. Buna da çok üzülüyoruz. Tüketiciler mandalinayı çok pahalıya yiyor ama biz üretici olarak bu ürünü çok ucuza satıyoruz” dedi.
29 yıldır narenciye bahçelerinde işçi çavuşluğu yaptığını söyleyen Ali Karakuş ise, “Yılın 6-7 ayı narenciye bahçelerinde hasat işinde çalışıyoruz. Sabahleyin saat 5’te geliyoruz, akşam işimiz bitene kadar çalışıyoruz. Bize işveren insanlardan, bahçe sahiplerinden Allah razı olsun. Onlar da kazanıyor, biz de kazanıyoruz. Bu işten memnunuz” diye konuştu.
Suriyeli Hüseyin: “Burada çalışarak geçimimizi sağlıyoruz”
Narenciye bahçesinde ailesiyle birlikte çalışan Suriyeli Hüseyin Mıcık (32) ise, “Biz Suriye’den geldik, burada Hatay Dörtyol- Erzin bölgesinde narenciye bahçelerinde çalışıyoruz. Sağ olsunlar burada Türkiye’de bize çok yardımcı oldular. Büyük başkan Recep baba ve herkesten Allah razı olsun. Burada çok şükür geçimimizi sağlıyoruz” dedi.
Narenciye bahçelerinden hasat edilen mandalinalar, paketlendikten sonra kamyonlara yüklenerek uzun bir yolculuğun ardından tüketiciye ulaştırılıyor.
İTSO’da 25 kursiyerden 8’ine belge verildi…
Hatay’ın İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası’nda düzenlenen Arapça dil eğitimlerine katılan 25 kursiyerden, başarıyla kursu tamamlayan 8’ine düzenlenen törenle belgeleri verildi.
Hatay Coğrafi yapısı ve konumu itibari ile Ortadoğu’ya yakın olması, bölgedeki birçok firmaların Arap ülkeleri ile ticaret yapması, yabancı dile ihtiyacı her geçen gün arttırması üzerine harekete geçen İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası bünyesinde Arapça dil eğitim kursu düzenlendi. Arapça Kurs eğitmeni Hasan Yanmış tarafından Arapça konuşma ve yazımı ile ilgili kursları başarıyla tamamlayanlar için katılım belgesi töreni gerçekleştirildi.
Kursiyerlere belgelerini, İTSO Başkan yardımcısı Muhsin Yeter, İTSO Yönetim kurulu üyeleri Bülent Seküçoğlu, Adnan Mursaloğlu ve M.Ali Bulut takdim ederken, Arapça kurslarına katılan İTSO yönetim kurulu üyesi Gassan Kuran’a da belgesini kurs hocası Hasan Yanmış ve İTSO yönetim kurulu üyesi M. Ali Bulut birlikte takdim etti.
Genel sekreteri Figen Gül Dönmez’in de katıldığı belge dağıtım töreninde İTSO’da, A1 seviyesinde 25 kursiyerin kurslara katıldığı ve 8 kursiyerin bu kursları başarı ile tamamlayarak belge almaya hak kazandığı belirtildi.
Antakya’da Adli Yıl Açılış Resepsiyonu…
2 Ekim de Arapça kurslarının yeniden başlayacağı, kursa katılmak isteyen vatandaşların, şahsen odaya müracaat etmeleri gerektiğini vurgulayan İTSO Başkan yardımcısı Muhsin Yeter “Suriye’de yaşanan kaos ortamı sona erdiğinde bölgemizde ciddi oranda ticari ilişkiler de olacağı düşüncesiyle hareket ediyoruz. Bölgemizde yaşayan vatandaşlarımızın ve özellikle ticari faaliyetlerde bulunan müteşebbislerimizin Arapça öğrenmesi, hem de bölgemizde yaşayan mültecilere yönelik Türkçe eğitimlere ihtiyaç duyulacağı için Odamızda Arapça kurslar düzenliyoruz. Bu vesile ile kurslara katılarak belge alan kursiyerlerimizi tebrik ediyorum. Odamız da Arapça kursları devam edecek” dedi.
MİLYONLUK PROJELERDE HEDEF “SAĞLIKLI YAŞAM VE TEMİZ ÇEVRE”

Hatay Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü(HATSU), sağlıklı ve yaşanabilir bir çevre sağlama noktasında kentin olmazsa olmazlarından olan atıksu arıtma tesisi çalışmalarını dört koldan sürdürüyor.
Hatay için büyük bir öneme sahip olan Asi Nehri ve Akdeniz’i atıksulardan arındırmaya katkı sağlamak amacıyla dev projelerin hayata geçirildiğini aktaran Genel Müdürlük, Hatay’ın Büyükşehir olmasından bu yana İskenderun(Bekbele), Samandağ, Kırıkhan, Reyhanlı, Dörtyol, Erzin, Antakya(Serinyol) ve Küçükdalyan-Narlıca olmak üzere Hatay’a 8 yeni Atıksu Arıtma Tesisi kazandırdıklarına dikkat çekti.
Samandağ, İskenderun(Bekbele), Reyhanlı, Dörtyol, Erzin, Antakya(Serinyol) Atıksu Arıtma Tesislerinin tamamlanarak faaliyete geçtiğini aktaran İdare, ayrıca dünyanın 5., Avrupa’nın 2. Türkiye’nin ise ilk en büyük Membranlı tesisi olan ve yüzde 50’si tamamlanan Küçükdalyan-Narlıca MBR (Membran Biyoreaktör) Teknolojili Atıksu Arıtma Tesisi ile Kırıkhan atıksu arıtma tesisinde çalışmaların devam ettiğinin altını çizdi.
Arıtma tesisleri sayesinde Akdeniz ile Asi Nehri’ne temiz su akmasının sağlanacağını ve atıksuların yarattığı çevre kirliliğinin önüne geçileceğinin altını çizen HATSU, yapılan arıtma tesislerinin maliyetlerini şu şekilde açıkladı: “Küçükdalyan-Narlıca MBR (Membran Biyoreaktör) Teknolojili Atıksu Arıtma Tesisi ve Kollektör Hattı 52 milyon 820 bin 664 TL, Dörtyol Atıksu Arıtma Tesisi 7 milyon 137 bin 509 TL, Samandağ Atıksu Arıtma Tesisi 10 Milyon 334 Bin 575 TL, Antakya Serinyol Atıksu Arıtma Tesisi 7 Milyon 086 bin 194 TL, Erzin Atıksu Arıtma Tesisi 7 milyon 917 bin 763 TL, Reyhanlı Atıksu Arıtma Tesisi 11 milyon 300 bin TL, Kırıkhan Atıksu Arıtma Tesisi 10 milyon 335 bin TL.”
Haberin videosunu aşağıdaki linkten indirebilirsiniz:
https://we.tl/JHfDhJR4an
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANINA ZİYARET

Ak Parti Hatay Milletvekilleri, Kültür ve Turizm Bakan yardımcısı Hüseyin Yayman ve Ak Partili İlçe Belediye Başkanları Ankara’da bir araya gelerek Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’ye ziyarette bulundular.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığında gerçekleştirilen ziyarette AK Parti Hatay Milletvekilleri, Kültür Turizm Bakan Yardımcısı ve İlçe Belediye Başkanları Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhasekive Müsteşar Mustafa Öztürk ile görüşerekilçelerinsorunları ve ilçelerde yapılacak olan yatırımlarla ilgili istişarelerde bulundular.
DOWN SENDROMLU ÇOCUKLARIN AYAKKABI SEVİNCİ

Aura Güzellik Merkezi sahipleri Müge Güler ve Serap Çam ile Atasay ATASAY kuyumculuk adına Nuriye Fırat 120 Down Sendromlu çocuğa ayakkabı hediyesinde bulundu.
Engelsiz İskenderun Derneği Başkanı Feray Dingil’in katılımı ile birlikte İskenderun Down Cafe’de Down Sendromlu çocuklar yararına bir program düzenlendi.
Düzenlenen program öncesinde bir konuşma yapan Engelsiz İskenderun Derneği Başkanı Feray Dingil,” Engelli kardeşlerimizin İskenderun’da yaşamaktan mutlu olmalarını sağlamak bizim için en büyük mutluluk kaynağıdır. Engelli vatandaşlarımızın toplumla bütünleşmelerini, işgücüne katılmalarını sağlamak için gayret gösteriyoruz. Onların sorunlarını, sıkıntılarını dinliyor, çözüm yolları arıyoruz. Sık sık onlarla ve aileleri bir araya geliyoruz. Biz büyük bir aileyiz. Belediye Başkanımız bizleri yalnız bırakmıyor. DownCafe’ye ilgi her geçen gün artıyor. Tüm vatandaşlarımızı buradaki güzel ortamı görmeye davet ediyorum.Bu vesile engelli çocuklarımıza desteklerinden dolayı Aura Güzellik Merkezi sahipleri Müge Güler ve Serap Çam ile Atasay ATASAY kuyumculuk adına Nuriye Fırat’a çok teşekkür ediyoruz”dedi.
Aura Güzellik Merkezi sahipleri Müge Güler ve Serap Çam ile Atasay ATASAY kuyumculuk adına Nuriye Fırat ise “Böylesine güzel bir programda bulunmaktan dolayı çok mutluyuz. Sosyal sorumluluk projemiz kapsamında Down Sendromlu çocuklarımıza ayakkabı hediyesinde bulunuyoruz. Her zaman engelli kardeşlerimizin yanındayız. Çalışmalarında yapan Engelsiz İskenderun Derneği Başkanı Feray Dingil’e başarılar diliyoruz” şeklinde görüş beyan ettiler.
Yapılan konuşmaların ardından Down Sendromlu çocuklara ayakkabı hediyesinde bulunuldu.
TEKERLEKLİ SANDALYE BASKETBOL FEDERASYONU KUPASI MÜSABAKALARI [05-08 EKİM 2017]

İskenderun Gençlik Hizmetleri ve Spor İlçe Müdürlüğüne bağlı İskenderun Spor Salonu’nda 8 takımın katılımı ile Tekerlekli Sandalye Basketbol Federasyon Kupası Müsabakaları tertip edilmiş olup, söz konusu müsabakalar 05-08 Ekim 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilecektir.
KATILACAK TAKIMLAR:
1-KARDEMİR KARABÜK SP.KLB
2-BEŞİKTAŞ JİMNASTİK SP.KLB
3-İSKENDERUN ENG. SP.KLB
4-GÜÇLÜ ELLER ENG. SP.KLB
5-ÇANAKKALE BOĞAZGÜCÜ SP.KLB
6-ENGELSİZ GAZİANTEP SP.KLB
7-DÖRTYOL ENGELLİLER SP.KLB
8-AYDIN BYKŞ.BLD. SP. KLB
MÜSABAKA FİKSTÜRÜ
TARİH SAAT A TAKIMI B TAKIMI
4 EKİM 2017 ÇARŞAMBA 17:00 KURA ÇEKİMİ
5 EKİM 2017 PERŞEMBE 10:00 AÇILIŞ TÖRENİ
11:00 A1 A4
13:00 B1 B4
15:00 A2 A3
17:00 B2 B3
6 EKİM 2017 CUMA 10:00 B4 B2
12:00 A4 A2
14:00 B3 B1
16:00 A3 A1
7 EKİM 2017 CUMARTESİ 10:00 A1 A2
12.00 B1 B2
14.00 A3 A4
16.00 B3 B4
8 EKİM 2017 PAZAR 12:00 A GRUBU1.CİSİ B GRUBU 1.CİSİ KUPA MÜSABAKASI
14:30 KUPA TÖRENİ
MEDENİYETLER KUPASI SEYİR ZEVKİ YÜKSEK MAÇLARA SAHNE OLUYOR

Hatay Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü tarafından düzenlenen 1. Hatay Medeniyetler Kupası turnuvasının ikinci günü seyir zevki yüksek maçlarla devam etti.
HBB KADIN BASKETBOL TAKIMI LİGE VE AVRUPA’YA İYİ HAZIRLANIYOR
Sporseverlerin yoğun ilgi gösterdiği turnuvanın ikinci gününde Hatay Büyükşehir Belediyesi Kadın Basketbol Takımı ile Bornova Becker Spor Takımları karşılaştı. HBB Kadın Basketbolu takımının yıldız oyuncularından Katsiaryna Snytsina’nın muhteşem performans sergilediği ve 20 sayı attığı maçta rakibini 76-62 yenmeyi başardı.
FENERBAHÇE İKİNCİ GALİBİYETİNİ ALDI
Turnuvanın ikinci günü ikinci maçında Fenerbahçe ile Ormanspor karşı karşıya geldi. Maça hızlı başlayan Fenerbahçe aradaki farkı her periyodda koruyarak milli takımımızın gözde oyuncularıyla maçı 86-69 kazandı.
Başkan Culha’dan Gözcüler mesaisi

Arsuz Belediye Başkanı Nazım Culha, ekibiyle birlikte Gözcüler Mahallesi’nde sahaya indi
Arsuz Belediye Başkanı Nazım Culha, ilçe içi ulaşımda büyük önem taşıyan yolların asfaltlanması için büyük bir hızla ve titizlikle devam eden çalışmaları bizzat inceliyor. Geçtiğimiz hafta Gözcüler Mahallesi Paşa Caddesi, sağlık ocağı arkası ve belediye hizmet binası arkasındaki ara sokaklarda gerçekleşen zemin düzeltme işlemlerinin ardından zaman kaybetmeden gerçekleşen beton asfalt çalışmalarını denetleyen ve meclis üyeleri ile birlikte yeni yollarda keyifle yürüyen Başkan Culha, çalışmaların belirlenen program dahilinde bütün mahallelerde gerçekleşeceğini söyledi.
Yardımcısı Sedat Deveci, Fen İşleri Müdürü Aşkın Yetimoğlu ve meclis üyeleri ile birlikte Gözcüler Mahallesi’nde sahaya inen Başkan Nazım Culha, ara sokakların yanısıra hem mahalle merkezindeki trafiği rahatlatacak, hem de Gözcüler İlkokulu ve Ortaokulu öğrencilerine okula giriş – çıkışlarda güvenli ulaşım sağlayacak olan yeni yol açma çalışması kapsamında okul duvarının yeniden dizayn edilmesi için başlatılan çalışmalar hakkında da bilgi aldı.
Başkan Culha’ya sevgi seli
Gözcüler Mahallesi’nde trafik akışının yoğun olduğunu ve okulların açılmasının ardından bu yoğunluğun daha da arttığını dile getiren Arsuz Belediye Başkanı Nazım Culha, halkın trafik ve güvenli ulaşım anlamında rahat etmesini sağlamak amacıyla ilçe genelindeki tüm mahallelerde başlatılan asfalt ve parke çalışmalarının büyük önem arz ettiğini belirterek, özellikle yeni yol açma çalışmasının yapıldığı Gözcüler’de yeni düzenlemenin öğrencilerin okula ulaşımında her türlü ihtimalin göz önünde bulundurularak yapılması için de gerekli talimatları verdi.
Teknik ekibe, halkın taleplerinin uygunluk arzetmesi durumunda hiç zaman kaybetmeden yerine getirilmesi talimatını da veren Başkan Nazım Culha, hizmet incelemesi sırasında meclis üyeleri ile birlikte yeni asfaltlanan yol üzerinde oturan Şeyh Ali Reyhani’ye çatkapı ziyaret yaptı. Oldukça keyif veren ziyaretin ardından Gözcüler İlkokulu ve Ortaokulu’na da geçen Başkan Nazım Culha, burada da öğrencilerin sevgi gösterileriyle karşılandı.
FİLM;Cingöz Recai

Vizyon tarihi 13 Ekim 2017
Yönetmen Onur Ünlü
Oyuncular: Kenan İmirzalıoğlu, Haluk Bilginer, Meryem Uzerli devamı
Tür Aksiyon, Polisiye
Ülke Türkiye
Özet ve Detaylar
“İyiliksever hırsız” Cingöz Recai yıllar sonra yeni bir soygun için ekibiyle sahalara döner. Ama bu soygunu kendi ekibiyle yapmayacaktır. Karanlık bir çeteye dahil olur ve bir teknoloji dehasının evini soymak için kılıktan kılığa, oyundan oyuna geçerek, kimsenin bilmediği gerçek hedefine yaklaşmaya başlar. Yıllardır aradığı, kişisel bir kin güttüğü Hayalet, artık ona nefesi kadar yakındır. Tabii ki belası Baş Komiser Mehmet Rıza da peşinde.
Yönetmenliğini Onur Ünlü’nün yaptığı, Peyami Safa’nın unutulmaz eseri Cingöz Recai Limon Film tarafından sinemaya uyarlanıyor. Haluk Bilginer, Kenan İmirzalıoğlu, Meryem Uzerli, Serkan Keskin gibi birçok önemli ismin yer aldığı yapımın senaryosu Kerem Deren ve Pınar Bulut tarafından kaleme alındı.
KİTAP;Geçmişin Gölgesinde Aşk

A Teeny Bit of Trouble
Michael Lee West
Arkadya Yayınları
Kategoriler
Edebiyat / Roman
Edebiyat / Aşk
Katkıda Bulunanlar
Editör Buse Barış, Yasemin Büte
Çevirmen Buse Barış
Kitabın Tanımı
Her kalbin ait olduğu bir ev vardır. Sizin eviniz kim?
Pasta şefi Teeny Templeton’ın şeftali çiftliğindeki mutfağında kırmızı kadife kek pişirip erkek arkadaşı Coop O’Malley ile birlikte huzurlu günler yaşadığına inanır mıydınız? Evet, biz de inanmazdık.
Teeny, bir cinayete şahit olmuştur ve öldürülen kadın, Coop’un eski kız arkadaşıdır. Dahası Coop’un ondan bir kızı vardır… İşler bu kadar karışıkken Teeny bu durumu araştırmaya karar verir, ancak her araştırma sonucunda erkek arkadaşının bir yalanını açığa çıkarır.
Hayatının bundan daha fazla karmaşık bir hal alamayacağına inanan Teeny, eski kalp ağrısı Son’ın ortaya çıkmasıyla da bir aşk üçgeninin içinde bulur kendini. Teeny artık ne mantığının ne de kalbinin sesini duyabiliyordur. Şans eseri eline geçecek olan şifreli bir mektupla kendine bir yön çizecektir, ancak attığı her adım onu daha büyük bir belaya çekecektir…
Geçmişin Gölgesinde Aşk, Aşk Adında Hayat kadar sizi peşinden sürükleyecek. Sayfaları çevirirken hem kahkahalarla gülecek hem de heyecanı kalbinizin derinliklerinde hissedeceksiniz.
“Teeny’nin yepyeni hikâyesiyle karşı karşıyayız. Başı bir türlü beladan kurtulmayan bir kadın kahramanımız, ölümcül sırlar ve tatlı bir aşkla süslenmiş bu muhteşem kitabın tadını çıkarın.”
– Library Journal
KALBİ VURAN 3 ÖNEMLİ TEHLİKE!
Kalp ve damar hastalıkları tüm dünyada en önde gelen ölüm sebebi olmaya devam ediyor. Öyle ki her 40 saniyede 1 kişi kalp ve damar hastalıklarından kaybediliyor. Bu hastalığın gelişiminde şehir yaşantısının önemli bir rol oynadığı belirtiliyor. Şehir yaşantısının getirdiği sağlıksız beslenme, hareketsizlik ve stres kalp krizi gelişiminde temel faktörlerin başında geliyor. Sıklıkla gözden kaçan diğer 3 etken ise gürültü kirliliği, hava kirliliği ve bina hastalığı. Sonbaharla birlikte trafiğin artması ve kapalı ortamlarda daha fazla zaman geçirilmesi nedeniyle daha da önem kazanan bu riskler, kalp sağlığını ciddi boyutlarda tehdit edebiliyor. Peki bu hastalıklar kalpte nelere yol açabiliyor? Korunmak için neler yapmalı, nelerden kaçınmalıyız? Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Karabulut kalbi tehdit eden bu 3 önemli riski anlattı, önemli önerilerde bulundu.
Tehlike: Gürültü kirliliği
Uzmanlar gürültü kirliliğinin kalp krizi sayısında artışa yol açtığı uyarısında bulunuyor. Şehirde yaşanan gürültü kirliliğinin yüzde 80’i ise yollardan gelen trafik gürültüsünden kaynaklanıyor. Buna raylı sistem ve havaalanı gürültüsü de eklendiğinde şehir gürültüsünün çoğunluğunun ulaşım ve trafik kaynaklı olduğunu söylemek mümkün.
Kalp krizi riskini 3 kat artırıyor
Gürültü kirliliğinin kalbe olan zararlı etkileri çeşitli araştırmalar ile gösterilmiş. Son olarak dünyanın en gürültülü şehirlerinden biri olan Madrid şehrinde yapılan bir araştırmada; trafik gürültüsünün kısa dönemde bile kalbi olumsuz yönde etkileyebileceği gösterilmiş. Ölçüm yapılan bölgelerin yarısından fazlasında gürültü düzeyleri Dünya Sağlık Örgütü verilerinin üzerinde saptanırken, bu bölgelerde kalp krizi görülme sayılarının daha fazla olduğu tespit edilmiş. Kalp krizi gelişiminin yüzde 3’ünde trafik gürültüsünün ana etken olarak gözlemlendiği araştırmada; yaşlılarda riskin daha fazla olduğu ortaya konmuş. Araştırmaya göre; gürültüdeki her 1 dBA birimlik artış kalp damar hastalıklarından ölüm riskini yüzde 3.8 oranında arttırırken, 65 yaş üstü kişilerde kalp krizi riskini de 3 kat yükseltiyor. Trafik gürültüsüne stresin eşlik etmesi ve ani bir sinir boşalması, kalp krizi riskini belirgin olarak arttırıyor. Trafik gürültüsünün kalp krizini tetiklemesindeki temel mekanizma ise vücudun uyarıcı sistemi olan sempatik sistemin harekete geçmesiyle açıklanıyor. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Karabulut gürültünün bu sistemi tetiklemesi sonrasında vücutta adrenalin ve kortizol seviyesinin yükseldiğini ifade ederek, “Bu hormonların etkisiyle gelişen damarlardaki büzüşme, tansiyon yükselmesi, kanın koyulaşması ve pıhtı oluşumuna eğilim kalp krizi ya da felç ile sonlanabiliyor” uyarısında bulunuyor.
Nasıl korunmalı?
Gürültü kirliliğinden korunmada en etkili yöntem, yaşam alanını iyi seçmek olacaktır. Özellikle emeklilerin şehir gürültüsünden uzaklaşıp sakin şehirlerde yaşamlarını sürdürmeleri öneriliyor. Bunun dışında oturulacak evin havaalanı, demir yolu, otoyol ve ana caddeden uzak olması vücudun maruz kalacağı gürültü oranını azaltıyor. Yaşam yerini değiştiremeyenlerin de gürültü izolasyonu yapan kulaklık kullanmaları tavsiye ediliyor. Yaşantımızın vazgeçilmezi olan cep telefonlarına bu özel kulaklıklarla bağlanmak kalbi olumsuz etkilerden koruyabiliyor.
Tehlike: Hava kirliliği
Büyük ve kalabalık şehirlerin trafik dışındaki en büyük sorunlarından biri de şüphesiz hava kirliliği. Trafikteki araçlar, endüstriyel fabrikalar, inşaatlar ve ısınmak için kullanılan yakıtlar hava kirliliğin temel sebeplerinden. Havadaki karbonmonoksid, nitrojen, sülfür gibi gazların kirliliği dışında özellikle gözle görülmeyen küçük toz parçaları insan sağlığını ciddi olarak tehdit edebiliyor. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Karabulut hava kirliliği denildiğinde akıllara ilk olarak akciğer hastalığı gelse de, kalp hastalarının da ciddi anlamda risk altında oldukları uyarısında bulunarak şu bilgileri veriyor:
“Tamamen sağlıklı kişilerde hava kirliliğinin kalp damar hastalığıyla ilişkisi net olarak gösterilmese de; özellikle risk altındaki kişilerde kalp hastalığının seyrinde hızlanma olduğu gözlenmiş. Yapılan çalışmalarda; hava kirliliğinin vücuttaki iltihabi olayı arttırdığı, kanı koyulaştırıp pıhtıya meyil oluşturduğu ve damarlardaki kireçlenme oranını arttırarak damar hastalığı gelişime riskini yükselttiği tespit edilmiş. Hava kirliliği sadece damar hastalıklarını hızlandırmakla kalmayıp aynı zamanda kalp yetersizliği ve ritim bozukluğu olan hastalarda çarpıntı, nefes darlığı şikayetlerinin belirginleşmesine ve hastaneye yatış sıklığının artmasına yol açabiliyor. Yine özellikle yaşlılarda daha sık izlenen atriyal fibrillasyon ritim bozukluğunda, ilaçlarla ritmin kontrol altına alınmasını zorlaştırabiliyor”
Nasıl korunmalı?
Özellikle kalp hastası ve kalp hastalığı için risk altında olan kişilerin hava kirliliği bulunan mekanlardan uzaklaşmaları çok önemli. Ana cadde ya da fabrika yakınlarında oturmamak, mümkünse oksijen oranı yüksek yerlerde yaşamak, ısınmak için doğalgaz tercihi ilk planda alınması gereken tedbirleri oluşturuyor. Emekli kişilerin yaşamın kolay olduğu yerleşim yerlerini tercih etmeleri öneriliyor. Ayrıca hava kirliliği oranı yüksek yerlerde spor yapmaktan da kaçınmak gerekiyor.
Tehlike: Bina hastalığı
Şehir yaşamında sıkça görülen “bina hastalığı” vücut sağlını ciddi olarak tehdit edebiliyor. İlk olarak ofis çalışanları risk altında olsalar da, zamanlarının büyük kısmını evde geçiren kişilerde de sıklıkla ortaya çıkabiliyor. Hastalığın temelinde yaşam alanındaki kötü hava kalitesi, tozlar, rutubet ve binanın yapımı ile boyasında kullanılan kimyasallar yatıyor. Genel yorgunluk hali, halsizlik, baş ağrısı, gözlerde yaşarma, boğazda ağrı, öksürük, bulantı, nefes darlığı ve çarpıntı en sık görülen belirtilerini oluşturuyor. Bu şikayetler genelde seyahat ya da tatil nedeniyle yapılan yer değişikliklerinde kayboluyor. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Karabulut, bina hastalığında gözlenen şikayetlerin çoğunluğu soğuk algınlığı, alerjik reaksiyonlar gibi algılanabildiğini ve bunun da hastalığa tanı konulmasını zorlaştırdığını belirterek, “Özellikle evde istirahat halindeyken gelişen yorgunluk, nefes darlığı, çarpıntı atakları ve nabız yüksekliğini açıklayacak ciddi bir hastalık yoksa, bina hastalığı akla gelmeli” diyor.
Nasıl korunmalı?
Bu hastalıkla baş etmenin yolu daha sağlıklı bir yaşam alanında oturmak ya da çalışmaktan geçiyor. Evlerin iyi havalanması, gerekli duvar yalıtımların yapılması, ev tozlarının temizlenmesi, antiseptik boyaların kullanılması yakınmaları azaltıyor







