Pazar, Aralık 21, 2025
No menu items!
Ana Sayfa Blog Sayfa 3052

DEFNE BELEDİYESİ, YAŞLILARI UNUTMADI

0


Defne Belediyesi, sosyal belediyecilik anlamında gerçekleştirdiği çalışmalar ile takdir topluyor.
Defne Belediyesi, yaşlı vatandaşlar için sağladığı evde temizlik hizmetlerinin yanı sıra ihtiyaç sahibi vatandaşların yardım taleplerine de cevap veriyor.
Sağlık sorunları bulunan yaşlı vatandaşların baza ve yatak yardımı taleplerini yerine getiren Defne Belediyesi; sosyal belediyecilik üzerine gerçekleştirdiği örnek çalışmalar ile göz dolduruyor.
Baza ve yatakları, ihtiyaç sahibi oldukları tespit edilen yaşlı vatandaşlara, evlerinde teslim eden Defne Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’ne bağlı ekipler, yaptıkları gıda yardımları ile de yaşlı vatandaşların gönüllerini fethetti.
Yardım taleplerinin böylesi anlamlı bir günde gerçekleşmesini sağlayan Defne Belediye Başkanı Dr. İbrahim Yaman ve ekibine gönülden teşekkür eden yaşlı vatandaşlar, hatırlanmanın ve unutulmamanın çok güzel bir duygu olduğunu dile getirdiler.

Cilvegözü Sınır Kapısı’ndaki Bombalı Saldırı Davasında Karar

0

Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki Cilvegözü Sınır Kapısı’nda 2013 yılında 18 kişinin öldüğü, 24 kişinin yaralandığı bombalı saldırıyla ilgili yargılanan tutuklu iki sanık 19 kez ağırlaştırılmış müebbet, 24 kez 13 yıl hapis ile 8 yıl ve 100 bin lira para cezasına çarptırıldı, tutuksuz 2 sanığın ise beraatine karar verildi.

Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya Suriyeli tutuklu sanıklar Yusuf Bakır ve Ahmet Bakır kardeşler ile tutuksuz sanık Rahmi Balcı ve sanık avukatları katıldı. Tutuksuz sanık İsmail Zekeria ise duruşmaya gelmedi.

Cumhuriyet savcısı mütaalasında, sanıkların eylemleriyle devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozmayı amaçladığını, eylemin Suriyeli muhalif kişilerin ikmal yollarını kesmeye yönelik olsa da aynı zamanda ülke içerisinde kargaşaya yol açmaya ve bu terör ortamı içerisinde ülkenin birlik ve bütünlüğünü bozmaya, ülkede yaşayan Suriyelilerle Türk vatandaşlarını karşı karşıya getirmeye çalıştığını belirterek, sanıkların yasada ön görülen oranlarda cezalandırılmasını talep etti.

Tutuklu sanıklar Yusuf ve Ahmet Bakır ise tercüman aracılığıyla verdikleri savunmalarında suçlamaları kabul etmediklerini belirterek, tahliyelerini istedi.

Mahkeme heyeti, Ahmet Bakır ve Yusuf Bakır’a “devletin birliğini ve bütünlüğünü bozma” suçundan 1 kez ağırlaştırılmış müebbet, “Bombalama suretiyle adam öldürme” suçundan 18 kez ağırlaştırılmış müebbet, “Bombalama suretiyle adam öldürmeye teşebbüs” suçundan 24 kez 13 yıl hapis cezası, “Patlayıcı madde bulundurmak” suçundan da 8 yıl ve 100 bin lira idari para cezasıyla cezalandırılmalarına karar verdi.

Tutuksuz sanıklar Rahmi Balcı ile İsmail Zekeria’nın ise beraatine karar verildi.

Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki Cilvegözü Sınır Kapısı’nda 11 Şubat 2013’teki bombalı saldırıda 18 kişi ölmüş, 24 kişi yaralanmıştı.

ARSUZ KARAAĞAÇSPOR 1967 (0) KAYSERİ ŞEKERSPOR (0)

0


Karşılaşmayı Hatay Vali yardımcısı Orhan Mardinli, Arsuz Belediye Başkanı Nazım Culha, Başkan Yardımcısı Sedat Deveci, Kulüp Başkanı Nevzat İnan ve yöneticiler de izledi.

Stad: Karaağaçspor Tesisleri
Hakemler: Mikail Meşe**, Eser Eti**, Mustafa Özdemir**
Arsuz Karaağaçspor 1967 : Sedat**, Vakkas**, Tolga***, Ferit***, İbrahim** (87. Dak. Volkan?), Akan**, Ömer** (74. Dak. Hakan*) , Sefer**, Ali**, Sercan**, Anıl* (21. Dak. Fırat**)
Kayseri Şekerspor: Ufuk**, Mehmet**, Ahmet**, Emre**, Recep**, Sedat**, İsmail* (57. Dak. Mustafa*), Oğuzhan* (70. Dak. Muharrem*), Oğuz**, Emre** (79. Dak. Ali*) , Muhammed*
Sarı Kart: Sefer, Akan, Tolga, Sercan, Hakan, Arsuz Karaağaç
Mehmet, Muhammed (Kayseri Şekerspor)
Kırmızı Kart: 72. Dak. Sedat (Kayseri Şekerspor)
Bölgesel Amatör Ligi (BAL) 5. Grubunda yer alan temsilcimiz Arsuz Karaağaçspor 1967, evinde konuk ettiği grup lideri Kayseri Şekerspor ile 0-0 berabere kaldı. Karşılaşmanın her iki yarısında da rakibine oranla daha üstün bir futbol oyun ortaya koyan ev sahibi Karaağaçspor, karşılaşma içerisinde yakaladığı pozisyonları gole çeviremedi.
Hatay Vali yardımcısı Orhan Mardinli, Arsuz Belediye Başkanı Nazım Culha ve Arsuz Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Deveci protokol tribününde karşılaşmayı izledi. Seyircisiz oynama cezası bulunan ev sahibi Arsuz Karaağaçspor 1967 takımına çok sayıda taraftarı stat dışından destek verdi.
Bu önemli karşılaşmadan 1 puan çıkaran Arsuz Karaağaçspor 1967, ligdeki puanını 2’ye çıkardı.

ARSUZ BELEDİYE MECLİSİ TOPLANIYOR

0

Arsuz Belediye Meclisi gündeminde mevcut bulunan aşağıda yazılı maddeleri görüşmek İCİN 04.04.2017 Salı günü saat 14.00’te Arsuz Belediyesi Hizmet Binasındaki Toplantı Salonunda toplanıyor.
Meclis gündemi şöyle:
1-2016 Yılı Faaliyet Raporu İle İlgili Strateji Geliştirme Müdürlüğünün Teklifinin Görüşülmesi.
2-Encümen Üye Seçimi İle İlgili Yazı İşleri Müdürlüğünün Teklifinin Görüşülmesi.
3-İmar Komisyonu Üye Seçimi İle İlgili Yazı İşleri Müdürlüğünün Teklifinin Görüşülmesi.
4-Plan ve Bütçe Komisyonu Üye Seçimi İle İlgili Yazı İşleri Müdürlüğünün Teklifinin Görüşülmesi
5-Gökmeydan 1748 Numaralı Parselin 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planı İle İlgili İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün Teklifinin Görüşülmesi. 6-Gökmeydan 1749 Numaralı Parselin 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planı İle İlgili İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün Teklifinin Görüşülmesi. 7-Sayısallaştırma Çalışmaları Bilirkişi Seçimi İle İlgili İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün Teklifinin Görüşülmesi.

Kuyumcular odası başkanı Uğur FIRAT haftalık değerlendirmesi

0


Kuyumcular odası başkanı Uğur FIRAT haftalık değerlendirmesinde şunları söyledi.Bildiğiniz üzere altın fiyatlarında yaşanan ani değişimler yatırımcısı tarafından yakından takip ediliyor. Haftanın son işlem gününü gram altın 147 liradan tamamlamasının ardından hafta başına aynı fiyatla devam ediyor. Kapalıçarşı’da çeyrek altın 244 lira bandında işlem görüyor. Altının ons fiyatı ise bugüne yatay seyirle başlamasının ardından şu dakikalarda 1.274 dolardan alıcı buluyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın açıkladığı vergi reformu teklifinin altının ons fiyatındaki düşüşlerde etkili olduğunu görüyoruz’ diyen Fırat; ‘’ Altının ons fiyatında ve dolar/TL’de yaşanan yükselişlerin altının gram fiyatını yukarı yönlü desteklemeye devam ederken teknik açıdan altının gram fiyatında 146,50 liranın destek, 147,50 liranın ise direnç olarak öne çıktığını bildirdi.’’

FİLM;Babam

0


Vizyon tarihi 6 Ekim 2017
Yönetmen Nihat Durak
Oyuncular: Çetin Tekindor, Melisa Şenolsun, Berker Güven devamı
Tür Dram
Ülke Türkiye
Özet ve Detaylar
Yusuf Tunalı sardalya konserve fabrikası sahibidir. Batmakta olan fabrikayı kurtarmaya çalışan Yusuf Tunalı, karısı vefat edince, zihinsel engelli oğlu Arif’le baş başa kalır. Oğlunu, engeli sebebiyle yıllardır kabullenememiş Yusuf için, bu durum büyük bir sınav olacaktır. Genç öğretmen Feride ise atanamadığı için Yusuf’un fabrikasında çalışmaya başlar. Arif, Feride’nin ilgisiyle kabuğundan çıktıkça, Yusuf’un da Arif’e olan bakışı değişir. Yusuf, Feride ve Arif’in yaşadıkları, çevrelerinde olup bitenler, bu üç insanı birbirine daha da yakınlaştırır. Yusuf içinde saklı olan iyi insanı Feride ve oğlu Arif’in etkisiyle gün yüzüne çıkarmaya başlar. Dertleri ve sorumlulukları Yusuf’un sürpriz kararlar almasına yol açar.

KİTAP;Kırmızı Şemsiyeli Kız

0


Secrets of Charmed Life
Susan Meissner
Arkadya Yayınları
Kategoriler
Edebiyat / Roman
Edebiyat / Aşk
Katkıda Bulunanlar
Editör Bahar Yaldız Çelik, Yasemin Büte
Çevirmen Bahar Yaldız Çelik
Kitabın Tanımı
Geçmişindeki mutsuzlukların gelecekteki mutluluğunu elinden almasına izin verme…

Günümüz İngiltere’sinde, Oxford’da tarih öğrencesi olan Kendra Van Zant, hayatının fırsatını yakalamıştır. İkinci Dünya Savaşı’nda Londra’yı yerle bir eden, tarihlere Büyük Baskın olarak geçen ağır bombardımandan kurtulan bir hanımefendiyle röportaj yapacaktır. Isabel MacFarland hikâyesini anlatmaya karar verir. Yıllarca kalbinde sakladığı sır dolu hikâyesini…

1940, Londra, İngiltere… Savaşın Londra’nın kapısına dayandığı günlerde binlerce çocuk ailelerinden alınarak kırsal bölgede yaşayan gönüllü ailelerin yanlarına yerleştirilir. On beş yaşındaki Emmy Downtree ve küçük kız kardeşi Julia da Cotswolds’da bir kır evinin kanatlarının altına sığınırlar. Emmy kardeşinin sorumluluğunu alsa da onun tek bir hayali vardır. Şehre dönmek ve çizimlerini severek yaptığı gelinliklerini gerçeğe dökerek bir moda tasarımcısı olmak. Ancak bu tutkusu, durmadan çalan siren sesleri ve kopartılan hayatlarla maalesef kâbusu olacaktır…

Kadife Çiçekleri Düşerken kitabının yazarı Susan Meissner, yine tarihin önemli olaylarından biriyle karşımızda…

Kırmızı Şemsiyeli Kız, hayallerimiz uğruna neleri feda ettiğimizi, olayların bazen biz ne kadar çabalarsak çabalayalım olması gerektiği gibi gerçekleştiğini gösteren bir eser.

“Muhteşem bir şekilde kaleme alınmış karakterler, yerler ve olaylar… Yeniden ayağa kalkmanın ve kurtarılmanın konusu okuyucuların soluğunu kesecek.”

Booklist

Kalbinizi sonbaharda ihmal etmeyin!

0

Kalp sağlığına dikkat çekmek amacıyla her yıl 29 Eylül Dünya Kalp Günü olarak anılıyor. Kalp hastalarının mevsim geçişlerinde alacağı önlemler hayati önem taşıyor: “Kış başlamadan grip aşısı yaptırılmalı, doktor kontrolü ihmal edilmemeli, tuz tüketimine dikkat edilmeli, sigara bırakılmalı.”

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof.Dr. Mehmet Baltalı, kalp hastalarının alacağı önlemlere dikkat çekti.

Grip aşısı yaptırılmalı

Mevsim geçişlerinde sık görülen gribal rahatsızlıkların özellikle kalp hastalarında ciddi problemlere yol açtığını ifade eden Prof.Dr. Mehmet Baltalı, “Kalp hastalarının hastaneye yatışları kış aylarında çok daha sık olur. Bunun için de özellikle kış mevsimi öncesinde Ekim- kasım aylarında kalp yetmezliği olan yani kalbi yeterince çalışmayan ve yaşlı hastaların her yıl grip aşısı olması gerekiyor; bu hastaların zatürreye neden olan pnömokok bakterisine karşı pnömokok aşısı da olması gerekir” uyarısında bulundu.

İlaçların düzenlenmesi gerekir

Prof. Dr. Mehmet Baltalı, mevsim geçişlerinde ilaçların yeniden düzenlenmesi gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Baltalı, “Kalp hastalığı, tansiyon, şeker gibi risk faktörlerinin tekrar değerlendirilmesi, kolesterolün yüksekliğinin kontrol edilmesi ve ona bağlı ilaçların tekrar düzenlenmesi gerekir. Özellikle yaz sonunda, sonbahar başlangıcında kalp hastalarının doktor kontrolüne gelmesi gerekir” diye konuştu.

Sigara bırakılmalı

Kalp hastalarının sigarayı mutlaka bırakması gerektiğine ve beslenmelerine dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Mehmet Baltalı, şunları söyledi:
“Kalp hastalarının ilk olarak sigarayı bırakmalarını öneriyoruz. İkinci olarak kolesterollerine dikkat etmesini yani beslenmelerine dikkat etmesini öneriyoruz. Kalp hastalarının trans yağlardan uzak durması gerekir. Kırmızı et tüketimine dikkat edilmeli. Balık, sebze, bakliyat ve zeytinyağı özellikle sızma zeytinyağı kullanmaya özen göstermek gerekir. Özellikle yağlı et ve sakatatlardan uzak durmaları gerekir.”

Doktorların tavsiyesine mutlaka uyulmalı

Doktorların önerilerine mutlaka uyulması gerektiğini de ifade eden Prof. Dr. Mehmet Baltalı, “Kalp hastalarının doktorlarının verdiği ilaçları düzenli olarak kullanmaları ve tavsiyelerine uymalarını öneriyoruz. Kalp hastalarında tansiyon da çok önemli. Tansiyonun hiçbir şekilde yükselmemesi gerekir. Eğer kan basıncı ilaç kullanımı sonrası normal sınırlara gelmiş ise o ilaçlara devam etmesi hiçbir şekilde kesmemesi gerekir. Çok sıklıkla hastalarda şu yanlış davranışı gözlemliyoruz; hasta 20-25 gün ilacı alıyor sonra tansiyonum düştü diye ikinci kutuya devam etmiyor. Hastaların bunu yapmaması gerekir. İlacını doktor belirtmediği takdirde hiçbir şekilde kesmemesi ve doktorun çağırdığı sıklıkla gitmesi gerekir” diye konuştu.

Sabah saatlerinde risk artıyor

Kalp krizi görülme riskinin günün 24 saatinde olduğunu ancak özellikle daha sık görüldüğü zamanların sabah saatleri olduğunu belirten Prof. Dr. Mehmet Baltalı, “Sabah 08:00 ila 11:00 arası kalp krizi görülme riski daha fazladır. Çünkü bu saatlerde kalp hızı artıyor. Uykuda kalp hızı yavaşlar. Uyandıktan sonra kalp hızı artar. Kalp krizi öncesi kalp hızının artması bunu tetikleyen bir faktör olarak gözükür.” dedi.

Tuz tüketimi sınırlandırılmalı

Ailesinde kalp hastalığı olanların daha yüksek oranda koroner arter hastalığın yakalanma riski bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Mehmet Baltalı, aşırı tuz tüketiminin de kısıtlanması gerektiğine dikkat çekti. Prof.Dr. Baltalı, “Anne, baba, kardeşi erken yaşta kalp krizi geçirenlerin veya koroner arter hastalığı nedeniyle vefat edenlerin kalp hastası olma riski, olmayanlara göre daha fazladır. Bu kişilerin özellikle sigara içmemesi, kolesterolüne dikkat etmesi, eğer tansiyon şeker varsa bununla ilgili önlemleri almaları gerekir. Kan basıncının normal değerlerde seyretmesini sağlaması gerekir. Tansiyon hastalarının tuz kullanımını sınırlamaları gerekir. Türkiye’de tuz kullanım oranı çok yüksek.”

Spordan önce sağlık kontrolü yaptırın

Ailesinde kalp hastası bulunanların spor yapmadan önce doktor kontrolünden geçmeleri gerektiğini belirten Prof. Dr. Mehmet Baltalı, kalp sağlığı açısından sporun önemini de vurguladı. Prof.Dr. Baltalı, şunları söyledi:
“Kalp hastalığına bağlı ölümler sadece kalp krizine bağlı değil başka bir rahatsızlıktan da kaynaklanabilir. Resmi lisanslı spor yapacak kişilerin her hâlükârda kardiyolog kontrolünden geçmesi gerekir. Onun dışında spor yapmak, hareket etmek önemlidir. Spor yapanların ve hareket edenlerin kalp hastalığına yakalanmaları olasılıkları daha düşüktür. Özellikle yürüyüş öneriliyor. Haftada 4 gün en az 20 dakika olacak şekilde yürüyüş yapmayı tavsiye ediyorum. Kişilerin yapacakları sporu da düşünerek seçmesi gerekir. Kalp sağlığı açısından özellikle yüzme, yürüyüş, tenis gibi sporları tavsiye ediyoruz. Ancak halter, boks, vücut geliştirme, güreş gibi sporlar kalp sağlığı açısından tavsiye edilmemektedir. Ailesinde kalp hastalığı bulunanların; doktora gitmeleri, doktorun önerilerini dikkatle dinlemeleri, sigara içmemeleri, sağlıklı beslenmeleri ve hareket etmeleri gerekmektedir.”

02 EKİM TARİHTE BUGÜN

0


02 Ekim
Tarihte Bugün Yaşanan Olaylar
1187-Selahaddin Eyyubi, Kudüs’ü zaptederek 88 yıllık Haçlı işgaline son verdi.
1870-Roma, İtalya’nın başkenti oldu.
1923-Son işgal birlikleri İstanbul’dan ayrıldı.
1924-Milletler Cemiyeti’nin 47 üyesi zorunlu tahkim protokolünü imzaladı.
1935-İtalyan ordusu Etiyopya’ya girdi.
1941-II. Dünya Savaşı: Almanlar Rusya’ya karşı Tayfun Harekâtı (veya Moskova Meydan Muharebesi) adını verdikleri genel bir taarruzu başlattılar.
1948-Basın Birliği basında 50 yılını dolduran 96 yazar için bir jübile düzenledi.
1950-Charles M. Schulz’un çizdiği Peanuts adlı bant karikatür ilk kez yayımlandı.
1953-Batı Almanya[ NATO’ya kabul edildi.
1957-ODTÜ’nün temeli atıldı.
1958-Fransız kolonisi Gine, bağımsızlığını ilan etti.
1966-Vicente Calderón Stadı açıldı.
1968-Meksika’da üniversite işgali. Meksika güvenlik güçlerinin müdahalesi üzerine yüzden fazla öğrenci öldü.
1969-Yargıtay, 6 öğrenci örgütünü siyasetle uğraştıkları gerekçesiyle kapattı.
1969-Doğan Avcıoğlu liderliğinde Devrim gazetesini yayımlanmaya başladı.
1970-Ankara’da, Merkezi Antlaşma Örgütü (CENTO) binasına bomba atıldı.
1974-Eski Milli Birlik Komitesi üyesi General Cemal Madanoğlu ve arkadaşları beraat ettiler.
1975-ABD, Türkiye’ye konulan silah ambargosunu kısmen kaldırdı.
1978-Milliyetçi Hareket Partisi sıkıyönetim ilan edilmesini istedi.
1980-Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)avukatlarından Ahmet Veziroğlu ölü bulundu. Bursa Emniyet Müdürlüğü, Veziroğlu’nun Emniyet binasından atlayarak intihar ettiğini iddia etti.
1984-12 Eylül 1980 sonrası ilk grev Tuzla’da iki tersanede başladı.
1989-TRT 3 ve GAP TV resmen yayına başladı.
1990-Çin havayollarına ait bir Boeing 737 kaçırıldı, Guangzhou havaalanına indikten sonra iki uçağa çarptı; 132 kişi öldü.
1992-Ege Denizi’ndeki tatbikatlar sırasında, ABD’ye ait uçak gemisinden atılan iki füze Muavenet Muhribi’ne isabet etti; olayda gemi komutanıyla birlikte 5 denizci öldü.
1996-Peru havayollarına ait bir Boeing 757, Lima’dan kalktıktan hemen sonra Büyük Okyanus’a düştü; 70 kişi öldü.
1999-II.Çeçen Rus Savaşının başlangıcı, Rusya, 1997’de imzalanan barış anlaşmasını ihlal ederek, Çeçenistan’ı yeniden işgal etti.
2001-Swissair iflas etti.
2007-Dünya “Nonviolence Şiddetten Kaçınma” Günü 15 Haziran 2007’de BM Genel Kurulu oybirliği ile 2 Ekim gününü “Dünya Şiddete Hayır Günü-İnternational Day of Non-Violence” olarak ilan etti.
Tarihte Bugün Doğanlar
971-Gazneli Mahmut, Gazne Devleti’nin hükümdarı (ö. 1030)
1616-Andreas Gryphius, Alman şair (ö. 1664)
1847-Paul von Hindenburg, Alman asker ve politikacı (ö. 1934)
1869-Mahatma Gandi, Hindistan’ın bağımsızlık lideri (ö. 1948)
1904-Graham Greene, İngiliz romancı (ö. 1991)
1910-Cahit Sıtkı Tarancı, Türk şair (ö. 1956)
1935-Omar Sivori, Arjantinli futbolcu (ö. 2005)
1951-Sting, İngiliz müzisyen
1966-Yokozuna, WWF güreşçisi (ölüm: 2000)
1972-Halis Karataş, Türk binici.
1974-Michelle Krusiec, ABD’li sinema oyuncusu
1976-Cemal Hünal, Türk aktör.
1978-Ayumi Hamasaki, Japon müzisyen
1982-Esra Gümüş, Türk voleybolcu.
1985-Çağlar Birinci, Türk Futbolcu
Tarihte Bugün Ölenler
1803-Samuel Adams, ABD’li siyasetçi (d. 1722)
1865-Karl Klaus von der Decken, Alman kaşif (d. 1834)
1920-Max Bruch, Alman besteci ve orkestra şefi (d. 1838)
1927-Svante Arrhenius, İsveçli kimyacı (d. 1859)
1953-Reşat Şemsettin Sirer, Türk siyasetçi (d. 1903)
1963-Refet Bele, Türk asker, siyasetçi (d. 1881)
1968-Marcel Duchamp, Fransız sanatçı (d. 1887)
1973-Cemal Sahir Kehribarcıoğlu, Türk besteci ve operet sanatçısı
1985-Rock Hudson, ABD’li sinema oyuncusu (d. 1925)
1989-Yalın Tolga, Türk tiyatro sanatçısı
1991-I. Dimitrios Papadopulos, Fener Rum Ortodoks Patriği
1993-William Berger, Avusturyalı sinema oyuncusu (d. 1928)
1998-Gene Autry, ABD’li şarkıcı ve aktör (b. 1907)
1999-Heinz G. Konsalik, Alman romancı (d. 1921)

Oyun Kurucu Devlet Olmak!

0

Irak’ta Barzani ve Kürt Bölgesel Yönetimi adeta gözlerimizin içine baka baka Haziran 2017’de ilan ettiği şekilde, zamanında “Bağımsızlık” referandumunu yaptı. Referanduma bir hafta kala “Galiba bu iş ciddi!” diyerek, referandumu caydırıcı önlemler alma gayreti içerisinde olduk. Ama bu geç kalınmış ve caydırıcılıktan uzak gayretler, şişeden çıkan “Referandum cinini” önlemeye yetmedi. Referandum bittikten sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından öğreniyoruz ki, bu konuda da yanılmışız! Bu kaçıncı yanılma artık hesap tutamaz olduk!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Savaş mavaş yok, bu da nereden çıktı?” diyen Başbakan Yıldırım’a karşılık, “Askeri seçenek de dâhil her türlü tedbiri alırız!”, “Bir gece ansızın gelebiliriz!” vb ifadeler kullanıyor. Ancak görünen o ki, konuyu yakından izleyen ve iktidarı sürekli uyaran bizler gibi içi yananlar da, bayram edenler de “Gitti Bor’un pazarı, …” diyorlar!
Öte yandan, referandumdan bir gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye bu bölgede oyun kurucudur!” demesi ne kadar inandırıcıdır?
Bölgesinde veya başka yerde “Oyun kuran devlet” olmak, bunu en yetkili ağızdan söyleyerek değil, icraatla mümkündür. Türkiye “Oyun kuran devlet” olarak, hiç bir şekilde dillendirmeden ancak bölgesindeki gelişmelerdeki icraatlarıyla geçmişte bunu ispatladı. Bazı örnekler verelim:
a. 1974’te, Kıbrıs’ta Sampson Darbesi ile Kıbrıs bir oldubittiye getirilerek Yunanistan’a bağlanacak iken, Kıbrıs Barış Harekâtı yapıldı.
b. Ege’de önce kıta sahanlığını haksız yere kendi lehine kullanmak isteyen, buna itiraz gelince karasularını 12 mile kadar uzatmak isteyen Yunanistan’a karşı, 1990’larda Ege’de tek yanlı ve Türkiye’nin rızası alınmadan yapılacak paylaşımların “casus belli” (savaş sebebi) sayılacağı ilan edildi ve Yunanistan caydırıldı.
c. Kıbrıs Rum Kesimi 1996’da Rusya’dan S-300 füze savunma sistemi almak istedi. Parasını da ödedi, ancak Türkiye, Rusya’ya “Bu füzeleri GKRY’ye verme!” dedi. Rusya “Vereceğim, sana ne?” deyince, “Boğazlardan geçerse el koyarım!” dedi. Türkiye’nin kararlılığı sonucu Rusya füzeleri GKRY’ye vermedi. Parası ödenen füze sistemi Yunanistan’a devredildi.
d. 1992-1995 arasında, Yugoslavya’nın parçalanma dönemindeSırpların Bosna Hersek’e saldırısı sonrası BM’yi ve NATO’yu devreye soktu. Adriyatik’te daimi bir SharpGuardHarekâtı’na her dönem bir firkateyn ve SAT komando timi gönderdi. Bosna-Hersek krizinin her aşamasında ve karar alınmasında dahli oldu.
e. 1999’da Sırbistan Kosova’da Arnavut azınlığa saldırınca, hem oluşturulan NATO Hava Kuvveti içerisinde, hem de karar aşamasında “oyun kuran” ülkeler arasında yer aldı.
f. 1990’lı yıllarda Somali’ye birlik göndererek, bugünkü Türkiye-Somali yakınlığının temelleri atıldı. Somali’ye yardım konusunda BM’de ikna rolü üstlendi.
g.1998’in son aylarında başkenti Şam’da barındırılan PKK terör örgütü elebaşısı Öcalan’ın ya teslim edilmesi, ya da ülkeden çıkartılması için Suriye’ye ültümatom verildi. Suriye sonunda terörist başını ülkesinden defetmek mecburiyetinde kaldı.
h. PKK terör örgütünü 1990’lı yılların sonlarına doğru tasfiye sürecine getirdiğinde, bu kanlı örgüte siyasi, barınma ve maddi destek veren veya buna göz yuman hangi ülke varsa ikna etmeyi başarmıştı.
ı. AKP iktidar olmadan önce, Türkiye “Yurtta sulh, cihanda sulh!” sözüne uygun, mümkün olduğunca diğer ülkelerle iyi ilişkiler içerisinde bir dış politika mirası bırakmıştı. Bugünkü tablo ise çok farklı: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Barzani ile ilgili düşüncelerine bakılırsa sanki “Koynumuzda yılan beslemişiz!” Bunu adı da “Oyun kurmak!” değil, oyuna gelmektir.
Son Söz: Keşke “Oyun kurucu devlet” olsak. Ama sınırlarımızda bile oyuncak gibiyiz!

” Adaletin, kuvvetli, kuvvetlinin de adil olması gerekir.”

0


Hatay Tabip Odası, üyesi Dr. Ahmet Aras’ın, geçtiğimiz yıl açlık grevindekileri ziyaret iddiasıyla hakkında memuriyetten çıkarılma cezası verilmesi teklifinin kabul edilemez olduğunu, iddianın da zaten yersiz olduğunu bildirdi.
Hatay Tabip Odası Başkanı Dr. Cengiz Haksöz ve Yönetim Kurulu üyeleri ile bir grup doktorun katıldığı basın açıklamasında, OHAL ile birlikte on binlerce kamu görevlisinin KHK’ler ile kamudan ihraç edildiğini, FETÖ terör örgütüyle bağlantılı olduğu düşünülen binlerce kişinin de gözaltına alındığı yada tutuklandığı kaydedilerek şöyle denildi:
“Aradan bir yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen OHAL halen devam etmektedir. OHAL sürecinde birçok hak ihlali meydana gelmiş, mağduriyetler oluşmuştur. Unutulmamalıdır ki, adalet terazisi hiçbir zaman hiçbir koşulda şaşmamalıdır. Hukuk ve adalet herkes için eşit ve kolay ulaşılabilir olmalıdır.
Bugün bu basın açıklamasını yapmamıza neden olan hadise, Hatay Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ahmet Aras’a verilmek istenen ağır, orantısız ve telafisi olmayan cezadır. Dr. Ahmet Aras, meslek yaşamını halkın sağlığına ve halkın sağlık hakkına adamış, mesleğini icra ederken hiçbir koşulda din, dil, ırk, mezhep, etnik köken ve cinsiyet ayırımı yapmamış, iyi hekimliği her şeyin önünde tutmuş bir hekim arkadaşımızdır.
Hukuk, kişilere, zamana ve iktidarda kim olduğuna göre eğilip bükülemez, değiştirilemez.”
Tabip Odası açıklamasında, Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ahmet Aras’a yöneltilen suçlamanın yerinde olmadığına inanıldığı görüşü dile getirildi ve şöyle denildi:
“657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/E maddesine göre, bir daha devlet memurluğuna atanmamak üzere memuriyetten çıkarmak cezasıyla karşı karşıya bırakılmasını kabul edilemez buluyoruz. Medeniyetin ilk şartı olan adaletin, kuvvetli, kuvvetlinin de adil olması gerekir.
Biz hekimler olarak, demokrasinin, hukukun üstünlüğünün ve adaletin, bir arada yaşam ve toplumsal barışın olmazsa olmazı olduğunu güçlü bir şekilde dile getiriyor, anti-demokratik uygulamaların hepsine karşı çıkıyoruz.
Ve soruşturmanın hakkaniyetle sonuçlanmasını talep ve temenni ediyoruz.”
Tabip Odası’ndaki basın açıklamasına, bazı meslek odalarının başkan ve yöneticileri de katılmak suretiyle Dr. Ahmet Aras’a desek verdi.

AKP VATANDAŞTAN ‘DELİ DUMRUL’ VERGİSİ TOPLAMAKTADIR

0


AKP Hükümeti’nin vatandaşı canından bezdiren vergi zamlarına tepki gösteren Hatay milletvekili Serkan Topal, “AKP vatandaştan ‘Deli Dumrul’ vergisi toplamaktadır. Bu AKP döneminde alışkanlık haline gelmiştir” dedi.
Topal, “Hükümetin açıkladığı Orta Vadeli Program (OVP) ve TBMM’ye sevk ettiğini açıkladığı torba kanun ile vatandaşın üstünde ki vergi yükünü daha da ağırlaştırarak kamu finansmanını, emeğiyle geçinen toplum kesimlerine daha fazla kemer sıktırarak, karşılama eğiliminde olduğunu göstermektedir” dedi.
%40’lık MTV Artışı Yasal Değildir
AKP iktidarının vatandaş üzerinde şok etkisi yapan %40’lık MTV artışı yasal değildir diyen Topal, “Anayasa’mızın 73. maddesi ‘vergi yükünün adaletli dağıtılması’ gereğini belirtiyor. Motorlu Taşırlar Vergisi Kanunu’nun 10. maddesinin 1. fıkrası, açık biçimde hükümetin yaptığı %40’lık vergi artışına engel teşkil etmektedir. Kanun; ‘Motorlu Taşıtlar Vergisi her yılbaşında yeniden değerleme oranında artırılır.’ ‘Bakanlar Kurulu bunu yeniden değerleme oranının yüzde 50’sini geçmemek üzere artırabilir, yüzde 20’sini geçmemek üzere azaltabilir.’ Bu durumda AKP iktidarının vergi indirimi yapması hayal olduğuna göre, MTV’ye üst sınırdan yapacağı, 2017 yılı yeniden değerleme oranının %9.7′ olarak açıklandığı tabloda %50 artırılır ise Maliye Bakanının ifadesi ile %14 – %15 civarında bir artış yapılabilir” dedi.
Deli Dumrul Düzeni
Topal, “AKP’nin şaşalı açılış törenleri ile hizmete açtığı Avrasya Tüneli, Osmangazi Köprüsü ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün diyeti, Türk halkına ödetilmektedir. Deli Dumrul’un kuru bir çayın üstüne köprü yaptırıp, üzerinden her geçenden 30 akçe, geçmeyenlerden de döve döve 40 akçe aldığı ve ‘Deli Dumrul Vergisi’ olarak nitelendirilen bu 40 akçe üzerine kurulu düzen, bugün de aynı mantıkla işletilmektedir.
Deli olan Dumrul mu? Yoksa kuru çayın üstünden akçe vererek geçen, geçmeyen insanlar mı? Sorusu hala yanıtını arıyor. Deli Dumrul’un kurduğu düzen bile bugün iktidarın uyguladığı düzenden daha adaletli görünüyor. Büyük bedellerle ve hazine garantili kredilerle, geçiş garantileri ile fonlanan projeler bu gün yaşanan ekonomik çöküşün ana nedenleridir. Kredi Garanti Fonu’nun hazineye sağladığı krediler sonucu oluşan açığın bu zamların başlıca nedenleri olduğu anlaşılmaktadır” dedi.
Açığın Kaynağı AKP’nin Kötü Yönetimidir
CHP Milletvekili Topal, “Türkiye ekonomisi yüksek enflasyon, yüksek işsizlik, yüksek faiz, yüksek cari açık ve yüksek bütçe açığı sarmalında can çekişmektedir. Ülkenin yaşadığı cari açık ve bütçe açığının sebebi namusu ile çalışanlara verilen maaşlar, alın terini toprağa akıtan çiftçilerimiz ve Bağ-Kur primini yatırmak için çalışan esnafa verilen destekler değildir. Açığın kaynağı AKP’nin kötü yönetimidir. Yandaş işverenlerin silinen vergileri, bir türlü önlenmeyen yolsuzluk ve hırsızlıklardır. Bugün gelinen noktada ekonomimiz, 2002 Kasım’ından beri uygulanan basiretsiz ekonomi politikaların sonucu iflas etmiştir.
Kamunun ihtiyaç duyduğu kaynağı, Türk halkına salınacak yeni vergilerden karşılamaya çalışmak kabul edilemez. Kaynak arayanlar, dönüp 15 yıldır milletin parasını nasıl çar çur ettiklerine bakmalı ve kaynağı kendi savurganlıklarında aramalıdır” dedi.

Canan Karatay, zeytinyağlı yemeklerimize puan verecek

0

Altınözü Kaymakamı Bülent Uygur ve Altınözü Belediye Başkanı Rıfat Sarı, önceki gün Şiraz Restoran’da basın mensuplarıyla bir araya geldi, ilçelerinde birincisi düzenlenecek Zeytin ve Zeytinyağı Festivali ile ilgili ayrıntılı bilgiler aktardı.
Kaymakam Uygur, festivali ilk defa yapmalarına rağmen iddialı bir giriş yapacaklarını, ses getirecek etkinliklerde bulunacaklarını, hedeflerinin, bölgelerinin zeytin ve zeytinyağının tanıtımını olabildiğince geniş alana yaymak olduğunu bildirdi.
21-23 Ekim tarihleri arasında yapacakları festival kapsamında “Zeytinyağlı Yemek Yarışması” düzenleyeceklerini de söyleyen Kaymakam Uygur, jüri üyelerinden birinin, konusunda uzman, son süreçte ülkemizin reytingi yüksek simalarından Prof.Dr. Canan Karatay olacağını belirtti, Karatay’ın, yarışma dahilindeki zeytinyağlı yemeklerimizin tadına bakacağını not vereceğini, bu durumun Hatay’ın ve ilçelerinin tanıtımı için oldukça önemli olacağını dile getirdi. Kaymakam Uygur, Karatay ile ayrıca söyleşi ve özel bir program düzenleyeceklerini ifade etti.

Asıl amaçlarının Altınözü’nün Zeytin ve Zeytinyağını dünya genelinde mrka haline getirmek olduğunu söyleyen Kaymakam Uygur, konuşmasında şunlara yer verdi: “Ben 10 aydır Altınözü’nde görev yapıyorum. Altınözü ilçemizi yarınlara nasıl daha aydınlık şekilde taşıyabiliriz diye değerli Belediye Başkanımız Rıfat SARI ile birlikte çalışıyoruz. Altınözü’nü en iyi Zeytin üzerinden tanıtabileceğimizi gördük. Bugün Türkiye deki her 10 Zeytin ağacının 1’i Hatay’dadır. 17 milyon Zeytin ağacının 4’te 1’i Altınözü’ndedir. Altınözü’nün Ekonomisi zeytin ekonomisine dayanmaktadır. Bu amaçla Mayıs ayında Başkan Rıfat SARI ile komite oluşturarak festival düzenlemeye karar verdik. Altınözü’nde 120 Milyon TL’lik Zeytin ekonomisi var. Altınözü Zeytin İhtisas Organize Sanayi çalışmaları sürüyor. Altınözü bu adımla birlikte Zeytin sanayisinin merkezi olacaktır. Enek’te devam eden Tarım İhtisas Organize sanayi bölgesinin tamamlanmasıyla Altınözü’nün yarınları daha aydınlık olacaktır. Hatay Zeytincilik Araştırma Enstitüsü İlçemiz Kamberli Mahallesi sınırlarında bulunmaktadır. Enstitü Altınözü ve Hatay Zeytinciliğini ivme kazandıracaktır. İlçemizde Tokaçlı Mahallemizde bir Zeytin müzesi de kazandıracağız. Tüm bu gelişmeleri de bir festival ile süslemek istedik. Bu sene festival olarak düzenledik, ilerleyen yıllarda fuara da çevirmek istiyoruz. Festivalde konserler, ünlü gurme ve yazarların katılımıyla söyleşi etkinlikleri düzenlenecek. Zeytincilikle ilgilenen esnafımız da stantlarda zeytin ve zeytinyağı satışı yapabileceklerdir. Festivalimize herkesi bekliyoruz” dedi.
Kaymakam Uygur, ayrıca slayt gösterisi eşliğinde festival programı ile ilgili ayrıntıları basın mensuplarına aktardı.

Başkan Sarı: Markalaşamamış olmak en büyük eksikliğimiz …

Altınözü Belediye Başkanı Rıfat Sarı’da, Kaymakam Uygur’a teşekkürlerini sunarak konuşmasına başladı ve şunları dile getirdi: “Kaymakamımızla, göreve geldiği günden bu yana Altınözü için gece gündüz demeden beraber çalıştık. Kendisi bana ilk olarak bu fikri açtığında ben de hem il çapında hem de ülke genelinde ses getirecek bir festival olması için gereken desteği vereceğimizi söyledik. Zeytin ve Zeytinyağı konusunda önemli bir potansiyele sahibiz ama ülke genelinde yaygınlaşmamasının sebebi marka haline gelememiş olmamızdır. Biz zeytinimizi ülke çapında tanıtmak zorundayız.
21-23 Ekim’deki festivale il genelinden ve il dışından tüm misafirlerimizi bekliyoruz. 1990’da ilçeden çıktım. 2014’te döndüm. Ama ilçede değişen hiçbir şeyin olmadığını gördüm. Üzüldüm ama bir şeyler yapmamız gerektiğini düşündüm. En önemlisi yol sorunuydu. Ülkemizin her tarafında yollar en iyi standartta yapılıyor. Yol olunca her türlü kültürel gelişmeyi ilçemize getirebileceğiz. Bu konuda Milletvekillerimizle gerekli adımları attık. İlçe genelinde acil yapılması gereken yolların temelini attık. 2018 sonuna kadar ilçedeki yolların yüzde 90’ı hallolmuş olacaktır. Festivalimizi de aynı özveri ile yapacağız. Tüm vatandaşlarımızı festivale bekliyoruz.”
Bisiklet Federasyonu Hatay Temsilcisi Hasan Tahsin Bakan da 28 Ekim’de düzenlenecek olan Altınözü Zeytin Kupası Dağ bisikleti yarışması hakkında basın mensuplarını bilgilendirdi.
Festival tanıtım etkinliğinde, Altınözü Kaymakamı Bülent Uygur, Altınözü Belediye Başkanı Rıfat Sarı, Altınözü İlçe Jandarma Komutanı J. Yzb. Abdi Üçkaya, İlçe Emniyet Amiri Dinçer Dinsever Kalkan, Altınözü Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürü Sefer Deviren, Basın İlan Kurumu Hatay Şube Müdürü Soner Kavak, gazete sahipleri ile çok sayıda basın mensubu yer aldı.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Karacan İskenderun’da

0


AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanı Eskişehir Milletvekili Harun Karacan, İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil’i makamında ziyaret etti. Karacan, Hatay’ın Belen, Yayladağı, Altınözü ve Dörtyol ilçelerinde yapılacak olan AK Parti ilçe teşkilatı kongrelerini takip etmek ve istişarelerde bulunmak üzere İskenderun’a geldiğini söyledi.

İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil ve başkan yardımcıları tarafından karşılanan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Eskişehir Milletvekili Harun Karacan, Başkan Seyfi Dingil’den çalışmaları hakkında bilgi alarak başarılarının devamını diledi.

Başkan Seyfi Dingil ise AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Eskişehir Milletvekili Harun Karacan’ı İskenderun’da ağırlamaktan dolayı duydukları memnuniyeti dile getirdi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanı Eskişehir Milletvekili Harun Karacan’ın, İskenderun belediyesi başkanlığında gerçekleştirilen istişare ziyaretine, AK Parti Hatay Milletvekili Orhan Karasayar, İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil, Hatay İl Başkanı Ahmet Atıç, İskenderun ilçe Başkanı Ayhan Bodur, kadın kolları ve gençlik kolları başkanları da eşlik etti.

Ziyaretin anısına AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Eskişehir Milletvekili Harun Karacan, İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil’e Ulus’taki ilk TBMM binasının resminin bulunduğu tabloyu hediye etti.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Karacan, İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil ve beraberindeki heyet ile birlikte esnafları ziyaret ederek onlarla sohbet etti.

Karacan, Belen, Yayladağı, Altınözü ve Dörtyol ilçelerindeki ilçe teşkilat kongrelerine katılmak üzere kentten ayrıldı. –

AK PARTİ ESNAFIN YANINDA

0


AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Sivil Toplum ve Halkla ilişkiler Başkanı Harun Karacan, AK Parti’nin her zaman esnafın yanında olduğunu belirtti.
Karacan, TBMM idare Amiri ve Hatay Milletvekili Orhan Karasayar, İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil, AK Parti İl Başkanı Ahmet Atıç, AK Parti İskenderun İlçe Başkanı Ayhan Bodur ile birlikte İskenderun’a esnafı ziyaret ederek hayırlı işler temennisinde bulundu.
AK Parti hükümetlerinin her zaman esnafının yanında olduğunu belirten Karacan,” Türkiye’nin can damarı, ekonomini en önemli noktalarından birisi olan esnafımızın sorunları çözmek bizler için çok önemli. Bu çerçevede ziyaret ettiğimiz il ve ilçelerde sürekli esnaflarımızı ziyaret ediyor varsa sorunlarını, taleplerini dinliyor, çözüm yolları arıyoruz. Esnafa yönelik çalışmaların önümüzdeki dönemde artacaktır. Esnafımızın talep ve beklentilerinin takipçisi olacağız. Esnafımızın daha iyi koşullarda ve huzurlu bir ortamda hizmet vermesi için ne gerekiyorsa yapacağız” diye konuştu.

İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil ise göreve geldikleri ilk günden bugüne kadar her zaman esnafın yanında olduklarını belirterek İskenderun’un gelişmesi ve kalkınması noktasında çalışmalar yapıldığını belirtti.
Esnaflarda gerçekleşen ziyaretten dolayı memnuniyetlerini dile getirerek çalışmalarında AK parti heyetine başarılar dilediler.

Dörtyol Heyeti MKÜ’de

0


Ak Parti Hatay Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlu, Dörtyol Turunçgil Üreticileri Birliği Başkanı Hacı İbrahim Seçer ve Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Uzun ile beraber, Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Rektörü Prof. Dr. Hasan Kaya’yı ziyaret etti.
Ziyaret sırasında; Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Kılınç, Genel Sekreter Doç. Dr. Erhan Yengil ile Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Celil Toplu, Prof. Dr. A. Erhan Özdemir ve Yrd. Doç. Dr. Müge U. Kamiloğlu da hazır bulundular.
Ziyarette, Üniversite’nin turunçgiller ve subtropik meyveler konusunda yaptığı çalışmalar ve Dörtyol’da bulunan ve ‘Bahçe 70’ olarak belirtilen alanda yürütülen ve tamamlanan projeler hakkında bilgiler paylaşıldı.
Üniversite öğretim üyeleri, bu alanda TÜBİTAK tarafından desteklenen “Turunçgillerde Sektörel Gelişim ve İhracat Şansını Artıracak Çeşit ve Anaç” Projesi, Narenciye Tanıtım Grubu tarafından desteklenen Turunçgil Çeşit Geliştirme Projesi’ne ait tesis edilmiş 23 yeni mandarin ve portakal çeşidini esas alan “Yeni Turunçgil Çeşitlerinin Adaptasyon ve İntrodüksiyon” Projesi ve yine Narenciye Tanıtım Grubu tarafından desteklenen “Portakal ve Mandarin Çeşitleri Geliştirme Projesi” başlıklı projelerin yürütüldüğünü belirttiler.
Öğretim Üyeleri, projelerden, ısıtmalı- soğutmalı, tam otomatik modern fidan yetiştiriciliği için sera tesis edildiğini ve burada projeler kapsamında melezleme, mutasyon, seleksiyon gibi ıslah yöntemleri ile ileride çeşit adayı olabileceğini belirttiler
Ülke ve bölge turunçgil sektörüne önemli katkılar sağlayacak materyaller yetiştirildiğini ve bu materyallerle farklı lokasyonlarda adaptasyon parsellerinin kurulacağını ifade eden Rektörlük heyeti, ayrıca, Dörtyol Turunçgil Üreticileri Birliği’nin Dörtyol mandarinine coğrafi işaret alma çalışmaları olduğu bilgisini verirken, bu konuda Üniversite’nin gerekli destekleri verebileceğini bildirdiler.

İlk Pamuk hasadı Kaymakam dan

0

Hassa ilçesinde, Hassa Kaymakamı Yusuf Turan’ın katılımıyla pamuk hasadı etkinliği gerçekleştirildi.

İlçeye bağlı Mazmanlı Mahallesi’nde bir pamuk tarlasında yapılan etkinlikte ilçe protokolüyle çok sayıda üretici bir araya geldi.

Kaymakam Turan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilçede yaklaşık 30-40 yıldır pamuk üretimi yapıldığını söyledi.

İlçe genelinde yaklaşık 6 bin 300 dekarlık alanda pamuk üretimi yapıldığını ifade eden Turan, şöyle konuştu:

“Geçtiğimiz ay üzüm üreticilemizle bir araya gelerek üzüm hasadı gerçekleştirmiştik. Bu ay da pamuk üreticilermizle bir araya geldik. İlçemizde bu yıl yaklaşık 3 bin 500 ton ürün bekliyoruz. Geçtiğimiz yıllara göre daha iyi ürünler almayı bekliyoruz. Pamuk hasadının tüm üreticilerimize hayırlı ve bereketli olmasını diliyorum.”

Türkiye’nin en bereketli topraklarından bir tanesinin Hatay’da bulunduğunu kaydeden Turan, sulama sorunu olmaması durumunda yıl içerisinde 3 ayrı ürün yetişebildiğini vurguladı.

Kaymakam Turan, hayatında ilk kez bir pamuk tarlasında bulunduğunu belirterek etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.

Pamuk üreticilerinden Celal Balı ise, pamuk üretiminin zahmetli ve meşakkatli bir iş olduğunu aktardı.

Etkinliğe, İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Nuri Dilek, İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdür Vekili Mehmet Şıhlar, Hassa Ziraat Odası Başkanı Mehmet Şahiner ve çiftçiler katıldı.

OHAL´le kadın hakları geriledi”

0


İskenderun Kadın Platformu, OHAL´in ilan edilmesiyle ülkede kadın haklarının gerilediğini savundu.

Platform sözcüsü Fatma Çınar, “OHAL koşulları toplumsal alanda kadınların günlük yaşamının her anına müdahale eden, kadınların yıllarca verdikleri mücadele ile kazandıkları hakları ellerinden alan, kadınları sosyal, siyasal, kültürel, haklar ve şiddetle mücadele bakımından gerileten bir boyuta ulaşmıştır” dedi.

Eğitim Sen İskenderun Şubesinde düzenlenen basın toplantısında konuşan İskenderun Kadın Platformu sözcüsü Çınar, şöyle konuştu: “OHAL uygulamalarının artarak devam ettiği coğrafyamız; Demokratik siyaset alanını ortadan kaldırıp, bileşenlerini cezaevlerine doldurarak, özgür ve bilimsel düşünceyi ihraç ve sürgünlerle yıldırmaya çalışarak, halkı gerçeklerle buluşturan gazetecilerini tutuklayarak, demokratik muhalefeti cezaevlerine atarak, kadınları şiddetle, tecritle ıslah edeceğini düşünen bir iktidarın cenderesi altındadır. İktidarın kadınlara karşı savaşı, militarist, cinsiyetçi ve faşist bir anlayışla ülkenin tümünde yürüttüğü savaştan bağımsız değil. Çoğu köhnemiş erkek egemen ideolojinin yansıması olan tarih kitaplarının satırlarından alınarak yeniden önümüze sürülen kuralları, yaşam dayatmalarını, savaşları reddediyoruz. Sokak ortasında cansız bir beden, ev içlerinde yaşayan ölü, fabrikalarda alın teri teraziye bile konmayan emek değiliz.”
15 Temmuz´da yapılan darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL´in bilançosunun kadınlara ağır olduğunu ifade eden Çınar, “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından hem ´aileyi korumak´ hem ´kadına şiddeti önlemek´ için kurtulan Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri´ne başvuran kadınlar, koşulların kötülüğünden dolayı sığınağa tahammül edemedi, şiddete maruz kalan kadınlar, kurumları tarafından görmezden gelindi ve ´darbe oldu, polisin işi gücü var´ denilerek ´OHAL dönemi uygulamaları´ ile gerekçelendirildi. Maruz kaldığı cinsel şiddetin hemen ertesinde şikayetçi olmak için karakola giden kadına ´bakire değilsen tecavüz sayılmaz´ denilmesi, olayın ne boyutlarda olduğunu gözler önüne serdi. Kadınlar her geçen gün daha vahşi bir şekilde katlediliyor. Kadınların ´hayır´ demesine, erkek egemenliğine itaat etmeyip hayatlarına sahip çıkmasına tahammülleri yok. Kadınlar evde, sokakta, parkta, metroda, dolmuşta erkekler tarafından taciz ediliyor, şiddete uğruyor. İyi hal, haksız tahrik indirimleriyle kadın katillerine, taciz ve tecavüzcüleri cezasız bırakıyor veya ödül gibi cezalar veriyor. Kadınlar güvenceli istihdam alanlarından dışlanıyor, kadın emeği yarı zamanlı, güvencesiz işlere doğru zorlanıyor. KHK´larla bir gecede işsiz, geleceksiz bırakılıyor. Akademiden önce kadınlar atılıyor. Kadın işsizliği ve yoksulluğu her gün artıyor. Ücretli ücretsiz ev içi emek yok sayılıyor. Üç kuruşluk ‘özendirici´ ücretlerle yaşlı ve çocuk bakımı kadınların üzerine yıkılıyor. Böylelikle kadınlar eve, erkeğe ve devlete bağımlı hale getiriliyor. Çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan mevsimlik tarım işçileri, göçmen işçiler insanlık dışı koşullarda çalışmaya, yaşamaya, ölüme mahkûm ediliyor” dedi.

Müftülüklere nikah yetkisi planına eleştiri
Kadınların ve LGBTİ´lerin her yanı şiddetle kuşatılmamış hayatlar sürebilmesi, gittikçe artan aileyi bir arada tutma baskısının hayatlarımıza mal olmaması, kadın-erkek eşitsizliğinin kanıksanmaması için mücadele ettiklerini anlatan Çınar, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bu yasalar böyle geçmez diyoruz. Müftülük Yasası olarak bilinen Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı bu haliyle geçemez. Çünkü, tasarının yasalaşması durumunda evlendirme işlemi için müftülüklerin yetkilendirilmesiyle çoğu kadın evlenmek için olsun, ailede sorun yaşayınca olsun kadın-erkek eşitsizliğini doğal sayan, erkeklerin çıkarına olacak şekilde dini referansları temel alan, kadınların boşanmaması gerektiğini savunan bir kuruma başvuruyor olacak. Diyanet İşleri Başkanlığı sosyal politika alanından ve medeni haklarımızla ilgili konulardan çekilmeli, evlendirme işlemi ve psikolojik danışmanlık için yetkili kılınmamalıdır. Nüfus Hizmetleri Kanunu´nda yapılmak istenen değişiklikte ´sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların doğum bildirimi nüfus müdürlüklerine sözlü beyanla yapılır´ şeklinde bir ibare bulunuyor. Aslında bu ibare şu anda yürürlükte olan kanunda da mevcut ve çocukların nüfusa kaydedilebilmesi önemli; ama sözlü beyan cinsel istismarın üzerini örtmenin bir yöntemi haline gelebiliyor. Çocuk yaşta evlendirmenin suç olarak düzenlenmesi ve sözlü beyanın çocukların cinsel istismarının üzerini örtmeye yönelik olarak gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin anlaşılması bakımından araştırılması şart. Anayasadan başlayarak pek çok kanunda yer alan sınırları belirsiz ´genel ahlak´ kriteri hâlihazırda kadın ve LGBTİ´lerin hayatlarının her alanında insan haklarına aykırı yaptırımlarla karşılaşmalarına neden oluyor. Zaten evlilik yoluyla vatandaş olmak için ´evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama´ ve ´kamu düzeni bakımından engel teşkil etmeme´ şartları hâli hazırda kadınların aleyhine uygulanırken bir de ´genel ahlak´ gibi iyice muğlak bir şartın eklenmesi kabul edilemez. ‘Soyadında kolaylık´ bile yine eşitsiz: Neden kadınlar evlenirken kendi soyadlarını muhafaza etmek için niye mahkemeye gitmeli? Bu da diğerleri gibi kadınların lehine olacak şekilde kolaylaştırılmalı. Hak örgütlerine danışılmadan hazırlanan Mağdur Hakları Yasa Tasarısı, içinde bulunduğumuz OHAL yönetiminde tüm hak mekanizmalarının işleyişi neredeyse tamamen durmuş ve yasalardaki muğlaklıklar uygulamada genellikle bize zarar olarak dönerken biz kadınlar aleyhine olacaktır, çünkü; Şiddetin kadın-erkek eşitsizliğinin bir sonucu olduğunu görmezden gelen bir Mağdur Hakları Yasası, şiddet karşısında kadınları güçlendiremez, şiddetin önünü alamaz. İçinde bulunduğumuz koşullarda kadınlara özel, güçlendirici ve koruyucu yasal düzenlemeler yapılmadan, bitmek bilmeyen kadın cinayetleri ve şiddet engellenemez. Bu da biz kadınlara, şiddet alanında ve kadınların hakları için yıllardır çalışan kadın örgütlerine sormadan gerektiği biçimde yapılamaz.”

Hastanelerde görevli personele şiddet bitmiyor

0

Hatay Devlet Hastanesi’nde görevli bir personele, idari kademedeki bir kişinin şiddet uyguladığı bildirildi.
Açıklamayı yapan SES Hatay Eşbaşkanı Sedat Uslu, Hatay Devlet Hastanesi’nde şiddeti meşrulaştıran, destekleyen, onaylayan bir olayın bir yönetici tarafından gerçekleştirildiğini savundu.
Sendika üyesi M.D. adlı, vazifesini özveriyle yerine getiren bir sağlık emekçisinin, görev yaptığı Hatay Devlet Hastanesi’nde 22 Eylül Cuma günü, hastanenin idarecilerinden M.S. isimli şahsın sözlü ve fiziki saldırısına maruz kaldığını öne süren Uslu, şöyle devam etti:
“Üyemiz, insani çalışma koşullarının gereği olarak, çalışma ortamının havalandırması için açılamayan pencerelerin tamir edilmesi veya klima takılması önerisi ile ilgili ortak sorunlarını Başhekim Yardımcısına iletirken, hastanenin idarecilerinden M.S.’nin ağıza alınmayacak küfürler ile odaya girmesi ve ardından üzerine fiziki olarak saldırısı gerçekleşmiştir. Böyle bir şiddet olayını beklemeyen üyemiz, şok hali ile aldığı darbeler sonucu yere düşmüş, M.S., hastane özel güvenliği ve Başhekim Yardımcısının araya girmesi ile fiziksel şiddeti sonlandırmıştır.”
SES Sözcüsü Sedat Uslu, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Bizler, bu çirkin saldırıya karşı tavır alacağımızı belirtmekteyiz. Hukukun üstünlüğüne, emeğin kutsallığına, adalete ve demokrasiye inanan sağlık emekçilerinin ortak çatısı, ortak ailesi olan sendikamız, her haksızlığın, her adaletsizliğin karşısında olduğu gibi, baskıya uğrayan üyelerini de yalnız bırakmayacaktır. Bugün arkadaşımız M.D.’ye yapılan saldırı, hepimize yapılmıştır. Bu çirkin olayın hesabını sormak da hepimizin görevidir.
M.D. adlı arkadaşımızın şahsında, hepimize yapılmış olan bu saldırıyı kınıyor, şiddete karşı tüm sağlık emekçilerinin ve hasta yakınlarının bir tutum almasını bekliyoruz. Yapılan ayrıca bir mobbing uygulamasıdır. Bu tutumu kınıyoruz. Tüm idari ve adli sürecin takipçisi olacağımızı duyuruyor, üyemiz M.D.’nin yanında olduğumuzu belirtiyoruz.”

Gazeteci Sebahat Çelik’in acı günü

0


Cuma Çaylı gözyaşları arasında toprağa verildi….

Kalp rahatsızlığı neticesi Antakya’daki evinde, akşam fenalaşarak yaşama veda eden, Gazeteci Sebahat Çelik’in eşi Cuma Çaylı (49) Kırıkhan’ın Baldıran Köyü’nde Cuma namazına müteakiben toprağa verildi. Köy camisinde kılınan cenaze namazının ardından Baldıran Mezarlığında gözyaşları arasında toprağa verilen Cuma Çaylı’nın ani vefatı, ailesini, yakınlarını ve sevenlerini üzdü. Cuma Çaylı toprağa verilirken, eşi Sebahat ve iki evladının, yakınlarının oldukça üzgün oldukları gözlendi.

Sağlıklı görünüyordu

Sürücü olarak yaşamını sürdüren Cuma Çaylı, okul servislerinde görev alan ve çevresinde sevilen bir kişi olarak tanınıyordu. Daha önce belirgin bir kalp rahatsızlığı yaşamadığı ifade edilen Cuma Çaylı’nın sağlıklı bir görünüme sahip olduğu kaydedildi.

Baldıran Köyündeki cenaze törenine Çaylı ve Çelik Ailelerinin yakınları, Antakya, Reyhanlı ve Kırıkhan’daki dostları, Gazeteci Sebahat Çelik’in İskenderun ve Antakya’dan gelen bazı meslektaşları katıldılar. Cenaze defin işlemi sonrası, Cuma Çaylı’nın Baldıran Köyü’ndeki baba evi önüne kurulan çadırda taziye kabul edilmeye başlandı. Taziye Çadırında merhumun ruhuna Yasin ve Kuran-i Kerim okutuldu. Merhum Cuma Çaylı için taziyelerin Kırıkhan’ın Baldıran Köyü’nde kabul edileceği öğrenildi.