Çarşamba, Aralık 17, 2025
No menu items!
Ana Sayfa Blog Sayfa 3063

“Kızılay Ev Kazalarına Dikkat Çekti

0

İskenderun Şube Başkanı Ümit Günay, 9 Eylül Dünya İlk Yardım Günü dolayısıyla Türk Kızılay’ının bu yılın ana teması olan “Ev kazalarına” dikkat çekeceğini açıkladı.

Türk Kızılay’ı İskenderun Şube Başkanı Ümit Günay, ev içinde meydana gelen kazalarda her yıl 3 milyondan fazla insanın yaralandığını hatırlatarak bu yıl Kızılay olarak “Her evde bir ilk yardımcı olmalı” uyarısında bulunacaklarını söyledi.

Ev kazalarının yaşa, cinsiyete, gelire veya coğrafi bölgeye bakmaksızın tüm nüfusu etkilediğine işaret eden Kızılay Şube Başkanı Günay “Genellikle güvenli yerler olarak algılanan evlerde çok sayıda kaza yaşanıyor. Kazalar genellikle evlerin oturma odasında gerçekleşiyor. Sadece Avrupa’da her yıl 3 milyondan fazla insan ev kazalarına mağdur oluyor. Bunların 7 binden den fazlası ölümcül sonuçlara yol açıyor” diye konuştu.

Ümit Günay, dünya genelinde, evlerde meydana gelebilecek en yaygın önlenebilir yaralanmaların elektrik çarpmaları, yanıklar, zehirlenmeler, tıkanmalar, boğulmalar, bilinç kaybı, kardiyak arresti ve düşme olduğunu kaydetti.

230 Kilo Cuma’ya Devlet elini uzattı

Endişe verici şekilde boğulma, dünyanın her bölgesinde çocukların ve gençlerin en önde gelen 10 ölüm nedeni arasında yer aldığını belirten Günay “5 yaşın altındaki çocuklar risk altında bulunuyor. Bu tür tehlikeler tüm yaş gruplarını etkilemekle birlikte yüksek gelirli ülkelerde çocuk ölümlerinin ana nedenini oluşturuyor” dedi.

100 BİNDEN FAZLA KİŞİYE EĞİTİM VERİLDİ

İlk yardımın hayat kurtarmada önemli bir rolü olduğunun altını çizen Günay “2000 yılından bu yana ilk yardım eğitimi vermeye başlayan Kızılay, o günden bu güne toplumun gerek iş güvenliği gerekse afet ve acil durumlara yönelik bilinçlendirilmesi için 100 binden fazla kişiye ilk yardım eğitimi verdi. Ülkemizde ev kazalarında meydana gelen can kaybının azaltılması için ulusal mevzuatların iyileştirilmesi, her aileden en az bir kişinin ilk yardım eğitimi alması ve en önemlisi ilk yardım bilinçlendirme kültürünün toplumda oluşturulması gerektiğini hatırlatan Kızılay, Dünya İlk Yardım Günü’nde tüm bu noktalara bir kez daha dikkat çekmeye çalışacak.” Şeklinde konuştu.

BAŞKAN NEHİR:” HUKUKİ SÜREÇ TÜKETİLMELİDİR”

0


Samandağ ilçe kaymakamlığı tarafından düzenlenen, kıyı kenar çizgisi ile ilgili toplantı geçtiğimiz Perşembe günü Kültür Merkezi toplantı salonunda gerçekleşti.
Toplantıda, kıyı kenar çizgisi mağdurları ve konuşmacılar arasında zaman zaman sert tartışmalar yaşandı. Toplantıya İlçe kaymakamı Cahit Çelik, Belediye Başkanı Mithat Nehir, Samandağ Mal Müdürü Neriman Tıraş, İlçe Emniyet Müdürü Mustafa Ateş, Esnaf Odası Başkanı Refik Gümüşoğlu, CHP İlçe Başkanı İbrahim Aydoğan, SATİYAD Başkanı Tahsin Boğday ve Kıyı Kenar Çizgisi mağdurlarını katıldı.
Kaymakam Çelik:1992 yılında emlak denetçilerinin tutanağıyla tapu iptali yapılmıştır
Toplantıda konuşma yapan İlçe Kaymakamı Cahit Çelik “ Öncelikle hepinizin Ğadir-Hum bayramınızı kutluyorum. İlçemizde 1992 yılında Hz. Hızır Türbesinin sağında ve solunda Milli Emlak denetçilerinin yaptığı tutanak neticesinde tapu iptali yapılmıştır. Bu toplantının amacı kıyı mevzuatı ve türbenin solundan başlayarak Asi Nehrine doğru mevcut yapıların yıkımı ile ilgilidir.” dedi. Kaymakam Çelik, 3621 sayılı kıyı kanunu ile ilgili kıyı mevzuatının 43. maddesi, kıyı kanunun 16. Maddesi, kıyı kenar çizgisinin 6. Maddesi konusunda bilgiler verdi. Kaymakam Çelik, Hz. Hızır türbesinin sol kısmında 232 parselin bulunduğunu bu parsellerin 72 âdetinin belediyeye ait olduğunu belirtti.
Kaymakam Çelik:Kamu menfaatine baktığımızda yıkım haklılık arz ediliyor
Kaymakam Çelik konuşmasının devamında “ yıkımı kimse kabul etmez. Ama burada 20 – 25 yıl devam eden hukuk davaları var. Bazıları sonuçlandırılmış bazılarının da tazminat davası devam ediyor. Tapu iptalleri başta vatandaşın canını acıtmıştır. Ama genel olarak kamu menfaatine baktığımızda haklılık arz ediliyor. Öncelikle türbenin sol tarafını temizleyip vatandaşın hizmetine yeşil alan olarak sunulacaktır.
Kaymakam Çelik:Yıkıma 31 Aralık’ta büs fabrikasından başlayacağız
Kıyı kenar çizgisi içinde olan hiçbir yeri maliye kiraya veremiyor. Bu konuda Danıştay kararı var. Bu konuda özellikle işletmeci arkadaşlarımız önlemlerini alsınlar. Yıkım için makul bir süre vereceğiz. Yıkıma 31 Aralık’ta başlayacağız. Yıkıma öncelikle büs fabrikasından başlayacağız. Türbenin sağ tarafındakilerde kendilerini psikolojik olarak hazırlasınlar. ”dedi.
Mevlüt Oruç : Evimizi başımıza yıkmaya çalışıyorsunuz
Mülk sahiplerinden Mevlüt Oruç söz alarak “ bizim hiçbir zaman kötü niyetimiz olmamıştır. Yıkım kararı olmadan burayı yıkmanız suç teşkil ediyor.
Mevlüt Oruç :Bizler kıyı kenar değil, yanlış tespit edilen kıyı kenar çizgisinin mağdurlarıyız
Burada bizlerin evleri, barkları vardır. Vatanımız, bayrağımız buradadır. Evimizi başımıza yıkmaya çalışıyorsunuz. Bizler kıyı kenar mağduru değil, yanlış tespit edilen kıyı kenar çizgisinin mağdurlarıyız. Türkiye’nin diğer yerlerinde neden Samandağ gibi kıyı kenar çizgisi uygulanmıyor. Bunu siyasi ve kasıtlı bir karar olarak görüyoruz. Bizler kıyı kenar çizgisinin yeniden belirlenmesini talep ediyoruz. ”dedi.
Ebibe Rahbay Altunöz:Daha önce devlet eliyle yapılan kum talanı ihaleleriyle deniz evlere çekildi
Ardından söz alan Edibe Rahbay Altınöz “Kıyı kenar çizgisi yanlış uygulanıyor. Bizler evimizi ve yerimizi devletten parayla satın almışız. Evlerimi başımıza yıkılmak isteniyor. Burada yanlış tespit edilen bir kıyı kenar çizgisi vardır. Daha önce devlet eliyle yapılan kum talanı ihaleleriyle deniz evlere çekildi. Şu anda bizi kıyıya sanki tecavüz etmiş gibi gösteriyorlar. Biz, bilimsel normlarla kıyı kenar çizgisinin yeniden tespit edilmesini istiyoruz. Dişimizden, tırnağımızdan biriktirerek burayı aldık. Başka yerimiz yoktur. Devlet bu konuda bizlere yanlış yapıyor. Bu yanlışı düzeltmek için el birliği içerisindeyiz. “dedi.
Av. Şükran Dağ:Yıkılan evlerin yerine Petro kimya tesisi kurarsa ne olacak?
Yıkım kararının yasal olabileceğini ama meşru olmadığını belirten Av. Şükran Dağ “ Yarın yıkılan evlerin yerine yabancı sermayeli bir şirket Petro kimya tesisi kurarsa ne olacak? Bunu kim önleyecek? “dedi.
Av. Nida Hüzmeli: Turizme yönelik insanların ekonomik anlamda faydalanacağı yer mi olacak?
Av. Nida Hüzmeli “ kıyı kenar çizgisinin içinde bulunan evler yıkılırsa yerine ne olacak? Turizme yönelik insanların ekonomik anlamda faydalanacağı yer mi olacak? Yıkım turizme de hizmet etmeyecektir. Dolayısıyla halkımızda mağdur olacaktır. Bu konuyu karşılıklı diyaloglarla, görüşmelerle çözebiliriz. Bu konuda ki önerim şudur. Sahilimize bir dalga kıran yapılabilir. Herkesin faydalanacağı güzel şeyler yapılmalıdır. Kamu otoritesi halkı mağdur etmemelidir. “dedi.
Vahap Duran:Bizim dini inancımıza göre kul hakkı yenemez, burada kul hakkı vardır
Mülk sahiplerinden Vahap Duran “ bizim dini görüşlerimize göre kul hakkı yenemez. Şu anda burada kul hakkı vardır ve bunun yenmemesi gerektiğine inanıyorum.” dedi.
Av. Zeynel Kadayıfçı söz alarak “ Bu zamanda en çok ihtiyacımız olan toplumla devlet arasındaki hoşgörü ikliminin sağlanmasına katkı sunacak, bu toplantıyı gerçekleştiren ilçe kaymakamımıza teşekkür ediyorum. “dedi.
Av. Zeynel Kadayıfçı:Tapu iptali var ama yıkım kararı yok!
Kadayıfçı 1960 yılından bu yana kıyı kenar çizgisi ve tapu sürecini anlatarak mahkeme kararlarından örnekler verdi. Kadayıfçı tapu iptalinin olduğunu ama yıkım kararının olmadığını vurguladı.
Daha sonra söz alan esnaf odası başkanı Refik Gümüşoğlu ve CHP İlçe başkanı İbrahim Aydoğan ilçe kaymakamından toplumsal barış adına bu sorunun çözümü için katkı sunmasını istedi.
BAŞKAN NEHİR:”HUKUKİ SÜREÇ TÜKETİLMELİDİR “
Değerli arkadaşlar ben sizinle aynı yerdeyim. Ben sizin ne acılar çektiğinizi ne sıkıntılar yaşadığınızı gayet iyi biliyorum . Şu an itibariyle mahkemeler tarafından verilen bir yıkım kararı söz konusu değildir.Mahkemece verilmiş yıkım kararının olmamasından dolayı da bu sürecin başlamasını doğru bulmuyorum.
SİYASİ BASINÇLARIN BU İŞİ BU AŞAMAYA GETİRDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM
Bu yıkımın gerçekleşmesi halinde bu yerlerin park yapılıp, yapılmayacağı konusunda da çok emin değilim.Evet geçmişte barikanı yıkıp park yaptık .Devlet yetkililerimizin ,kurumlarımızın(Valilik,Kaymakamlık,Doğaka) elbette katkıları oldu.( Samandağ Belediyesi olarak 1 milyon 200 bin tl ödedi, doğaka 500 bin küsur katkı sundu.)
KİMSENİN KARŞI TARAFTA OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM.
İmar planımızda deniz kıyısında park olarak görünen alanlarla ilgili 4 yıl öne Milli emlak genel müdürlüğüne yazı yazdık,Ankaraya gittik takip ettik bugüne kadar bir sonuç alamadık. Siyasi baskıları ve çifte standartları yaşayarak, görüyoruz. Kimsenin karşı tarafta olduğunu düşünmüyorum. Fakat siyasi basınçların bu işi bu aşamaya getirdiğini düşünüyorum.
HAKKIMIZI HUKUKUMUZU SAVUNUYORUM
Kıyı kenar çizgisi içinde kalan Samandağ Belediyesine ait ve tapuları iptal edilmiş arazilerin bedelini aldık. Neredeyse denizin içinde olan parsellerimiz vardı. Biz tapuları iptal edilmiş arazilerimizin bedellerini alarak hizmete dönüştürdük. Bahsi geçen 25 milyon liralık kaynağın nereye harcandığını kalem kalem açıkladık. Siz tapusu iptal edilen arsalarınızın geri iade edilmesi durumunda 2 katı 3 katı parasını ödemeye hazır olduğun ifade ettiniz. Belediye buna itiraz etmez.Bu muameleye tabi olursanız bizde itiraz etmeyiz.
ÖZEL BİR MUAMELE BEKLEMEDİK
Bunu yapmasaydık görevimizi kötüye kullanmış ,belediyeyi zarara uğratmış,kamu zararı yaratmış olacağımızın bilinciyle bu süreci takip ettik.Özel bir muamele beklemedik.Türkiye’de herkese yapılan muamele ne ise (tapu iptalleri süreciyle ilgili )bizde bu muameleye tabi olduk. Biz halkımızın hakkını, hukukunu savunuyoruz.
1960’larda tapularını aldığınız mülkiyetlerinizle ilgili yıkım yapılmasının doğru olmadığını düşünüyoruz. Fakat dönemimizde milli emlak genel müdürlüğüne ya da mal müdürlüğüne ait arazilerin üzerinde yapılan yapıların yıkılmasıyla ilgili çalışmaların başlayacağını ifade ediyorum. Saygılarımı sunuyorum. “dedi
İlçe kaymakamı Çelik, son olarak hukukçularla görüşeceğini, yasalar çerçevesinde çözüm ile ilgili görüş alışverişinde bulunacağını belirtti. Toplantıda zaman zaman sert tartışmalar yaşandı, zaman zaman konuşmalar alkışlarla kesildi.

PARKLARIN VE YEŞİL ALANLARIN TEMİZLİĞİ YAPILIYOR

0


İskenderun Belediyesi Temizlik İşlerine müdürlüğüne bağlı ekipler ilçe genelinde park ve yeşil alanlarda bakım ve temizleme çalışmasına aralıksız devam ediyor.
Temizlik İşlerine müdürlüğüne bağlı ekipler tarafından ilçe merkezinin yanı sıra dış mahallerde bulunan parklarda da periyodik bakım ve temizlik çalışmaları yürütülüyor.
KARAYILAN MİMAR SİNAN PARKI TEMİZLENDİ
Çalışmaların belli rutin olarak devam ettiğini ifade eden İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil,” Belediye olarak ilçe merkezi haricinde dış mahallelerde de çalışma yürütüyoruz. İlçemize kazandırdığımız park ve yeşil alan konusunda halkımızdan takdir alırken yine bu park ve yeşil alanların temizliği konusunda titizlikle çalışmalara devam ediyoruz. Ekipler kurban bayramı boyunca yoğun olarak kullanılan Karayılan mimar sinan parkında geniş çaplı sürdürdükleri temizlik işlerine devam ettiler”dedi.
PARKLARIMIZI TEMİZ TUTALIM
İskenderun genelindeki bazı parkların mesire alanı olarakda kullanıldığını ifade eden İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil,”Vatandaşlarımız bu ağaçlık alanlarda piknik, mangal ve benzeri etkinlikler yapıyor. Vatandaşlarımızdan ricamız bu parkların ve alanları temiz tutmaları, çöplerini etrafa değil çöp kutularına atmalarını istiyoruz. Duyarlı vatandaşlarımıza teşekkür ediyor, her zaman temiz bir çevre için çalıştığımızı belirtiyoruz”diye konuştu.

Hatay Havalimanı, yolcu taşımada Türkiye 16.lığına geriledi

0

849 Bin 635 Yolcu, Hatay Havalimanı’ndan yılın ilk 8 aylık diliminde uçuş gerçekleştirmek suretiyle yararlandı. DHMİ resmi verilerine göre, Hatay Havalimanı, yolcu uçuşu sayısı itibariyle Türkiye’de 16. sırada bulunuyor. Hatay Havalimanı, daha önceki yıllarda 14 ile 15. sıralarda bulunmaktaydı.
DHMİ’nin 2017 yılı Ağustos ayına ait havayolu uçak, yolcu ve yük istatistiklerine göre, Ağustos ayında havalimanlarının uçak trafiği geçen yılın aynı ayına göre iç hatlarda yüzde 8,3 artışla 90.237, dış hatlarda ise yüzde 13,6 artışla 69.548 oldu. Toplam uçak trafiği de (üstgeçişler dâhil) yüzde 10,1 artışla 200.321 oldu.
Türkiye geneli, Ağustos ayında iç hat yolcu sayısı yüzde 6,1 artışla 10.605.378, dış hat yolcu sayısı ise yüzde 28,5 artışla 11.007.981olarak kaydedildi. Böylece, söz konusu ayda direkt transit yolcular da dâhil edildiğinde, yolcu sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 16,3 artış ile 21.646.682 oldu.
Hatay Havalimanı’ndan Ağustos ayı yolcu taşıması bir önceki yılın aynı dönemine oranla % 8 artış gösterdi.
DHMİ verilerine göre, Hatay Havalimanı’ndan uçuş bilgileri şöyle:
2016 yılı ilk 8 ayda: 610.731 iç hat ve 175.757 dış hat, toplam:786.488 yolcu…
2017 Yılı ilk 8 Ay: 656.859 iç hat, 192.776 dış hat, toplam.849.635 yolcu…
Hatay’dan sadece son Ağustos ayında gerçekleşen yolcu taşıması sayısı 59.000 oldu.

FİLM;Aşk Notları

0


Vizyon tarihi 15 Eylül 2017 (2s 15dk)
Yönetmen Radu Mihaileanu
Oyuncular: Gemma Arterton, Elliott Gould, Mark Rendall devamı
Tür Dram, Romantik, Fantastik
Ülke Fransa, Kanada
Özet ve Detaylar
Vaktiyle Nazi Almanyası’ndan canını kurtarmak için kaçan ve günümüz New York’unda geçmişteki aşkının hayaliyle yaşayan Polonyalı göçmen Leo ile annesinin uzun süren yalnızlığına çare bulmak isteyen ve onun yeniden evlenebilmesi için ideal koca adayı arayışına giren Alma’nın yolları Brooklyn’de kesişir. Genç Alma, annesine yeni bir eş ararken, kendisini de sınıf arkadaşı Misha’ya ilgi duyarken bulur ve aşkı keşfeder. Uzun süredir kayıp olan bir kitabın, esrarengiz bir şekilde ortaya çıkmasıyla, geçmişe dair gün yüzü gören bir aşk hikayesi, herkesin hayatını derinden etkileyecektir.

KİTAP;Yaşadıkça Adım Adım

0


Hülya Tozlu
Siyah Beyaz Yayınları
Kategoriler
Edebiyat / Gençlik Edebiyatı
Kitabın Tanımı
Hepsinin öyküsü belleğimde anılarıyla.

Hiç düşündünüz mü ayaklarınızın da bir yaşam öyküsü olduğunu? Şöyle sırt üstü uzandığınızda, ayaklarınızı üst üste koyup düşlere dalmayı… Ayaklarınızın da yaşama hakkı olduğunu hiç düşündünüz mü? Ben düşündüm. Ellerim ensemde sırt üstü uzanıp ayaklarımı üst üste koyduğumda… Düşünürken de düşüncelerim başka yöne akmasın diye ayak parmaklarımı oynatırım. Konu ayaklar olunca; onların da hakkını yememek gerek.

Hülya Tozlu’yu bir grup yazarın kültür gezisinde tanımıştım Akdeniz’e kadar inmiştik. Buğulu sesiyle şarkılar söylemiş, gezimize renk katmıştı. Sesi Akdeniz rüzgarları gibi ılıktı. İyot kokuluydu…

Kitaplarında da bu sesi, rüzgârı bulacağımızdan hiçbir kuşkum yok. Çağcıl olmayan yönetimler, kirli savaşlar içimiz iyice kararttı. Tozlu’nun sesi gibi kaleminin de kirletilen dünyamıza ılık, ferahlatıcı esintiler taşıyacağını biliyorum…

El yıkama alışkanlığı çocukları hastalıklardan korur

0

Özellikle okul gibi kalabalık ortamları seven birtakım virüsler okulların açılmasıyla beraber kendini göstermeye başlıyor. Henüz savunma mekanizmalarının tam gelişmemiş olması nedeniyle hastalıklara karşı en dirençsiz grubun başında çocukların geldiğini vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayşe Sokullu “Özellikle okul, kreş gibi toplu ortamlar bulaşıcı hastalıkların yayılması için en uygun ortamı hazırlıyor” açıklamasında bulundu.

Kalabalık ortamlarda çocuklarda en fazla virüs ve bakteri yoluyla bulaşan hastalıkların görüldüğünü söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayşe Sokullu “Çünkü virüsler, enfekte damlacıkların havada asılı kalması ve bunların solunum yolu ile alınması sonucu bir çocuktan diğerine ya da bir erişkinden çocuğa kolayca bulaşabiliyor. Çok kalabalık ve çocukların tuvalete, suya ulaşımının zor olduğu okullarda durum elbette daha zor. Çünkü enfeksiyonlar en çok elle bulaşıyor. Özellikle grip virüsleri plastikler, tahtalar yani çocukların okulda dokundukları bazı eşyalarda 24 saate yakın barınabiliyorlar. En çok da damlacık enfeksiyonuyla bulaşan virüsler öksürme, aksırma ile havaya asılı kalan tükürük parçalarında yaşıyor. Dolayısıyla kalabalık olduğunda çocukların bu havayı soluması kolaylaşıyor” dedi.

Çocuklara ders aralarında el yıkama alışkanlığı kazandırılmalı
Ellerin sık yıkanması, ortama hapşırma ve burun temizliği için kullanılan materyallerin bırakılmaması, yemekhanede bardak, çatal, kaşık gibi kişiye özel malzemelerin ortak kullanılmaması gibi davranışları çocuğa kazandırmak konusunda öğretmenlere çok iş düştüğünü anlatan Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayşe Sokullu “Özellikle el yıkama alışkanlığı çocuklarda çok zor olsa da enfeksiyona karşı korunmada büyük önem taşıyor. Bu anlamda sınıflara küçük lavabolar koyulabilir ya da temizlik araları yapılabilir. Herhangi bir enfeksiyon hastalığına yakalanan çocukların, enfeksiyonu diğer çocuklara bulaştırmamaları için evde istirahat etmeleri, okula gitmemeleri en ideal önlem. Ancak hastalıkların artış gösterdiği kış döneminde okulda olduğu süre boyunca çocuğun hasta olan arkadaşlarıyla öpüşmemesi veya sarılmaması, hasta olan arkadaşının kullandığı materyalleri kullanmaması, okuldayken ders aralarında ellerini yıkaması konusunda alışkanlık kazandırılmalı” uyarılarında bulundu.

Çocukların park, sokak ve bahçelerde oynamasına engel olmayın
Anne babaların bazı tutumlarına göre okulda çocukların enfeksiyona neden olan mikroorganizmalara duyarlılığının da değişiklik gösterdiğine değinen Dr. Ayşe Sokullu “Aşırı koruyucu tutumlar, örneğin çocuğun parkta, sokakta veya bahçede oynamasına, doğayla iç içe olmasına engel olmak, çocuğun doğanın mikroorganizmalarıyla tanışmasını da engelliyor. Bu da çocuğun o mikroorganizmalara yanıtının daha düşük seviyede olup daha şiddetli enfeksiyon geçirmesine sebep olabiliyor. Çocuk mikroorganizmalarla ne kadar erken tanışırsa, okul çağında enfeksiyonları o kadar kolay atlatabiliyor” dedi.

Ebeveynler okuldaki menüleri takip etmeli
Çocuğun beslenme alışkanlıkları, hasta olduğunda yapılması gereken davranış ve tutumlar ya da hasta olmadan alınan önlemlerin evde okula nazaran daha kolay olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayşe Sokullu “Ancak ebeveynler çocuklarını okuldayken göremeseler de kontrolü elden bırakmamalı. Okul menüleri genellikle dengeli beslenme kurallarına uyularak hazırlanmakla beraber çocuklar seçerek yediklerinden pilav-makarna ve tatlılarla idare edebilirler. Menülerden haberdar olup çocukla da yakın sohbet halinde kalarak eksik gıda gruplarını evde tamamlamaya dikkat etmek önemli. Aksi halde hem şişmanlık hem de sağlıksız beslenme ile karşı karşıya kalınabilir” açıklamasında bulundu.

Kışın kapalı alanlarda fazla kalındığı için D vitamini takviyesi alınabilir
Havaların soğumasıyla birlikte de özellikle dışarıda her gün 30 dakikadan az zaman geçiren, bilgisayar ve TV önünde günde 2-3 saatten fazla kalan, yaşına göre fazla kilolu ve hareketsiz çocuklara, özellikle de buluğ çağı yaklaştığı dönemde D vitamini desteği vermenin uygun olduğunu söyleyen Dr. Ayşe Sokullu sözlerini şöyle sürdürdü: “D vitamini kemik kütlesini desteklediği gibi enfeksiyon direnci açısından yararları konusunda da çalışmalar var. Diğer multivitaminlerin okul çocuklarında sürekli kullanım endikasyonu yoktur, gerekli durumlarda doktor tavsiyesi ile alınmalı. Ayrıca eylül ayı itibariyle grip hastalığına da dikkat edilmeli. İnfluenza virüs Tip A ve B’nin bir önceki yıl en sık görülen tiplerinden hazırlanan aşılar Eylül-Ocak ayları arasında uygulanabilirse o dönemki grip salgınından koruyucu olma olasılığı yüksek olur. Özellikle 6 ay-5 yaş çocukları, kronik hastalığı olanlar, alerjik ve astımlı olanlar aşılanmalı. Aşı 6 aydan sonra her yaş grubuna uygundur”

08 EYLÜL TARİHTE BUGÜN

0


08 Eylül
Tarihte Bugün Yaşanan Olaylar
1331-Stefan Dušan kendini Sırp kralı ilan etti.
1380-Kulikovo muharebesi: Ruslar, Tatar ve Moğol ordularını yendi, ilerlemelerini durdurdu.
1449-Tumu Kalesi muharebesi: Moğollar Çin imparatorunu esir aldı.
1504-Michelangelo’nun Davut Heykeli Floransa’da açıldı.
1514-Orsha muharebesi: Litvanyalılar ve Polonyalılar Rusları yendi.
1529-Kanuni Sultan Süleyman Budapeşte’yi fethetti.
1609-Mimar Sedefkar Mehmet Ağa, I. Ahmed’in isteği üzerine, Sultanahmet Külliyesi’nin inşasına başladı. Külliye, 8 yıl sonra tamamlandı ve kullanıma açıldı.
1664-İngiltere Kralı’nın kardeşi York Dükü Hollanda sömürgesi olan Yeni Amsterdam’ı İngiltere’ye bağladı.Amerika’nın doğusundaki kentin adı dükün ünvanından esinlenerek New York(Yeni York) oldu.
1831-IV. William Büyük Britanya kralı oldu.
1862-Osmanlı Devleti ile Büyük Avrupa devletleri arasında İstanbul Protokolü imzalandı.
1888-Karındeşen Jack ikinci kurbanı olan Annie Chapman’ı öldürdü.
1900-Galveston, Teksas bölgesinde şiddetli kasırga: yaklaşık 8000 kişi öldü.
1930-3M şirketi, şeffaf yapışkan bant’ın satışına başladı.
1934-Bir yolcu gemisi, New Jersey açıklarında yandı; 135 kişi öldü.
1941-II. Dünya Savaşı: Alman birliklerinin Leningrad Kuşatması başladı.
1946-Bulgaristan’da referandum sonucu monarşi sona erdi.
1951-San Francisco Barış Antlaşması: 48 BM üyesi ve Japonya arasında resmi barış anlaşması imzalandı.
1952-Ernest Hemingway’in İhtiyar Adam ve Deniz adlı romanı basıldı.
1954-SEATO (Güney Asya Paktı) kuruldu.
1974-ABD Başkanı Gerald Ford, eski başkan Richard Nixon’u Watergate skandalı’ndaki sorumluluğundan dolayı affetti.
1977-İkinci Milliyetçi Cephe hükümeti Ekonomik İstikrar Önlemleri Paketini açıkladı.
1991-Makedonya bağımsızlığını ilan etti.
2009-Trakya’da sel felaketi. 31 Türk vatandaşı öldü.
Tarihte Bugün Doğanlar
1474-Ludovico Ariosto, İtalyan şair (ö. 1533)
1779-IV. Mustafa, Osmanlı padişahı (ö. 1808)
1881-Refik Saydam, Türkiye Cumhuriyeti’nin 4. başbakanı.(ö. 1942)
1925-Peter Sellers, İngiliz aktör ve komedyen (ö. 1980)
1937-Cüneyt Arkın, Türk sinema oyuncusu(Kara Murat)
1971-Martin Freeman, İngiliz aktör
1972-Ioamnet Quintero, Kübalı yüksek atlamacı
1978-Alicia Rhodes, Britanyalı kadın porno yıldızıdır
Tarihte Bugün Ölenler
780-IV. Leo Hazar, Bizans imparatoru (d. 750)
1894-Hermann von Helmholtz, Alman fizikçi (d. 1821)
1933-I. Faysal, Irak Kralı (d. 1883)
1949-Richard Strauss, Alman besteci (d. 1864)
1965-Hermann Staudinger, Nobel Kimya Ödülü sahibi Alman kimyager (d. 1881)
1970-Percy Spencer, mikrodalga fırının mucidi ABD’li mühendis (d. 1894)
1977-Zero Mostel, ABD’li aktör (Damdaki Kemancı) (d. 1915)
1979-Jean Seberg, ABD’li oyuncu (d. 1938)
1981-Hideki Yukawa, Nobel Fizik Ödülü sahibi Japon fizikçi (d. 1907)
1985-John Franklin Enders, Nobel ödülü almış ABD’li tıp bilimcisi (d. 1887)
1991-Alex North, Film müzikleri ile tanınmış ABD’li besteci (d. 1910)
2003-Leni Riefenstahl, Alman film yönetmeni (d. 1902)
2003-Recep Yazıcıoğlu, Türk kaymakam ve vali (d. 1948)
2008-Şerif Benekçi, Türk yazar (d. 1950)
1960-Amy Robsart,Robert Dudley’in eşi (d. 1532)

Türkiye’nin normalleşme meselesi

0


Yeni Türkiye’yi kurduklarını sananlar, Türkiye’yi 2002’den başlatanlar, yuva kurmasını bilmeyen tembel kuşlardan farksızdır. Bunlar Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, İsmet İnönü’nün, Adnan Menderes’in, Süleyman Demirel’in, Bülent Ecevit’in ve Turgut Özal’ın yaptığı yuvaya yumurtladılar, bununla övünüyorlar. Böyle şey olmaz!
Bunlar yıllardır gazetelere çarşaf çarşaf mesajlar vererek, televizyon ekranlarında saatlerce konuşarak, yeni Türkiye için oy dileniyorlar. Türk seçmeni küçülen ekmeğe, kapanan fabrikalara, alıp başını giden hayat pahalılığına, işsizliğe, yalan dolana, sürekli tırmanan teröre, savaş çığırtkanlığına, haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe, yolsuzluğa, talana, tek adam iktidarına mı oy verecek?
Bu iktidarın vadesi 3 Kasım 2019 seçimlerine kadardır. O güne kadar halk derin uykudan uyanacak, silkelenecek ve kendine gelecektir. Bunlar şimdiden korku krizine kapılmışlar, rüyalarında asker görseler yataklarından düşüyorlar. Ama korkunun ecele faydası yoktur. Bunların işi en geç 2019’da bitecektir!
AB İLE İLİŞKİLER
Gümrük Birliği, Avrupa Birliği (AB) standartlarında mal üretmek demektir. Ülke vatandaşlarının hayat standardını yükseltmektir. Türkiye AB standartlarında mal üretiyor ve AB ile rekabet edebiliyor. Anlaşmalı ülkeler Türkiye’den aldıkları mala gümrük vergisi uygulamıyor. O nedenle tüm dünya firmaları Türkiye’de mal üretip anlaşmalı ülkelere mal satmak istiyor.
Bu da Türkiye’de istihdam, ihracat ve ekonomik kalkınma demektir. Peki, yeni Türkiye ile övünenler Gümrük Birliği avantajlarının kullanılması yönünde ne yapıyorlar? Gümrük Birliği avantajlarını da kullanarak Türkiye’yi güçlendirmeye devam edeceklerine Avrupa Birliği’nin en güçlü liderleri ile kavga ediyorlar. İçten ve dıştan bu nehrin suyunu kurutmaya çalışıyorlar.
Oysaki Türkiye’nin altyapı kaynakları yok. Türkiye’nin özellikle gelişen ve gelişmiş ülkelerle daha fazla ticaret yapma zorunluluğu var. Avrupa her an çok çemberli bir yapıya girebilir; para birimi açısından olabilir, birden fazla çemberi olan konfederal bir yapı olabilir. Bu çemberlerden bir tanesinde Türkiye kendi yerini bulabilir. Çünkü Türkiye, Osmanlı’dan buyana yüzünü Batı’ya çevirmiş bir ülkedir, toplumdur.
Türkiye’de, özellikle yakın dönemde yaşanmış muazzam derecede olumsuz gelişmeler var. Türkiye’de tutuklu bulunan 174 gazeteci var. Bugün, Türkiye olarak baktığımız zaman kendi gücümüzün en etkin kaynakları diye bir sıralama yaptığımızda doğru olan demokrasi, hukuk devleti ve özgürlükler toplumu olmak gerekiyor. Türkiye’de gerçekten topluma bakıldığında akademisyenler, siyasetçiler, medya yöneticileri ve yazarların soruşturmaya uğraması ile tutuklu yargılanması özellikle uluslararası arenada bize resim olarak gerçekten zarar veren görüntülerdir. Hemen tutuklama süreçlerinin başlaması, en fazla eleştiri aldığımız noktalardır. Şu ‘masumiyet karinesi’ meselesi burada en önemli noktadır.
Özellikle de basın özgürlüğü Türkiye için en önemli değerlerden bir tanesidir. Basının sesi, yönü ne olursa olsun, zaman ne olursa olsun basının özgürlüğü ve kendini ifade etmesi, ülkemizin çıkar meselesidir ve çıkarınadır. Basın özgürlüğü Türkiye için en önemli değerlerden biridir. Suçun kişiselliği ilkesi, sadece yakını AKP’li olanlar için uygulanmamalıdır. Suçun kişiselliği ilkesi, herkes için eşit şekilde uygulanmalıdır.
NORMALLEŞME
Türkiye doğalgazı, petrolü ihraç edecek boyutta şanslı bir ülke değildir. Daha fazla hukuk, daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük toplumu olmadan önemli bir katma değer ve istihdam yaratmaktan, nihayetinde ülkeye yatırım çekmekten bahsetmek çok kolay değildir.
Türkiye’nin biran önce olağanüstü hale son vererek, daha fazla normalleşmeye ihtiyacı var. Aksi takdirde, Türkiye’deki gelişmelerin böyle devam etmesi durumunda AB’ye üyelik müzakereleri askıya alınabilir ya da sona erdirilebilir.
Dolayısıyla da Türkiye’deki gelişmeler son derece endişe vericidir. Türkiye giderek hukuk devleti yolundan çok daha fazla ve kısmen çok hızlı bir tempoyla ayrılıyor. AB ile ilişkiler böyle devam ettiği sürece, kesinlikle Gümrük Birliği’nin genişletilmesi konusu gündeme alınmayabilir. Ayrıca Ekim ayındaki AB Konseyi toplantısında Türkiye ile gelecekteki ilişkiler ele alınacaktır. Bunun için AB ile ilişkilerin biran önce normalleşmesi önemlidir.
Türkiye’nin önümüzdeki 2019 Kasım’ına kadar hiçbir şekilde ve kesin suretle seçimin olduğu erken seçimi anmadan, vaktinde seçimin olduğu bir reform sürecine ihtiyacı vardır. Türkiye seçimi vaktinde yapıp o döneme kadar daha fazla hukuk, demokrasi ve özgürlük yolunda hızlanarak koşmalıdır.

Çünkü Türkiye olağanüstü haldeyken, özgürlükler toplumu olmadan tam anlamıyla dünyanın yatırımlarını çekemez. Moraller bozukken teşvik de faydasız kalır. İktidar AB ve diğer ülkelerden, gümrüksüz veya indirimli ithal edilecek ürünlerin kotasını büyük oranda artırarak, ithalat için gümrük kapılarını ardına açarak kalkınma sağlayamaz.

Ayrıca, Türkiye 2019 seçimlerinde ‘Tek Adam Rejimi’ne geçse de devlette adalet, seçimde adalet, inançta adalet, mahkemede adalet, geçimde adalet, eğitimde adalet, medyada adalet olmadan ülke yönetilemez. Ülkemizde hep haktan, adaletten, hukuktan bahsedilse de; bağımsız ve tarafsız bir yargının olmadığı yerde hukuk devletinden, hukukun üstünlüğünden söz edilemez!

Sözün özü. Her şeyin bedeli vardır. Dünyada bedava yemek diye bir şey yoktur!

Barzani’nin Referandum Oyunu’nda Türkiye

0

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Lideri Barzani, 25 Eylül’de “Bağımsız Kürdistan”la ilgili referandumun yapılmasında ısrara devam ediyor. Ya da en azından Irak Anayasa’nın 140. Maddesine dayanarak Kerkük’te yapılacak sayım/referandum sonrası bu petrol ve bir zamanların Türk kentini kendisine bağlamak istiyor. Tabii ki petrol gelirinden daha fazla pay istiyor. Oysa birkaç yıldır IŞİD terör örgütüyle mücadele eden Irak merkezi hükümeti de ekonomik sıkıntı içerisinde ve bu sıkıntıyı Barzani’nin de paylaşmasını istiyor. Sınırımızda ve sinir uçlarımızı ayağa kaldıran bu referandum son günlerde Türkiye’yi germeye başladı.
Ancak bu gerilim iktidardaki AKP’den çok MHP’de baş gösteriyor. Barzani ile işbirliği yapılan 2008 yılından itibaren ve özellikle Türkiye’ye göz göre göre kazığın atıldığı PKK’yla Açılım ve Çözüm Süreci’nin başlangıcından itibaren MHP yöneticileri ve düşünce adamları AKP iktidarını bu konuda beyhude yere ikaz edip durdular.
2011-2012 döneminde Ankara’daki bazı sefaretlerin askeri ataşeleri ile bir-iki kez bir araya geldiğimde konu Irak’ın kuzeyinden açıldığında, “Bize göre Irak’ın kuzeyinde yeni bir devlet kuruluyor. Üstelik bu Türkiye’nin eliyle oluyor gibi…” demişlerdi. Haksız da değillerdi. Bugünlerde “Ülke güvenliği söz konusu olunca ekonomiymiş, ticaretmiş, şuymuş buymuş önemli değil!” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve o dönemin Dışişleri Bakanı-sonra Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun Türkiye’yi getirdiği “değerli yalnızlık” içerisinde, Azerbaycan dışında tek müttefik Barzani idi!
Davutoğlu’nun Mesud Abi (Kak Mesud)’si Barzani ile kazan – kazan (winwin) gibi Erdoğan ve AKP’nin o zamanlar pek sevdiği ilişkiler eksiksiz işlemeye başlamıştı. Çoğunluğu Diyarbakır merkezli, AKP’ye yakın işadamları Erbil’i Ankara’dan daha sık ziyaret ediyorlardı.
Bizler ise “Barzani’yi bu kadar semirtirseniz yarın bağımsızlığını ilan eder!” diye feryat ederken, AKP’nin Irak sınırına yakın kentlerinden milletvekili seçilenleri “Ne var bağımsız olursa? Başka ülkelere kaptıracağımıza, Türkiye’ye bağımlı bir devletin ne zararı var?” diyebiliyordu. Bu çıkışa Erdoğan ve AKP ses çıkarmadığı gibi onu kongrelerine davet edip “Bu millet seninle gurur duyuyor!” diye Barzani’yi göklere çıkartıyorlardı. İnşallah beslenen karga gözleri oymaz!
Son günlerde Barzani konusuna dikkat çeken MHP Genel Başkanı Bahçeli “Referandumun savaş sebebi sayılacak!” kadar ciddiye alınması gerektiğinin altını çizdi. Çizdi ama durumun ciddiyetinden yoksun ya da Barzani’nin devlet kurmasından rahatsız olmayacağı anlaşılan Başbakan Yıldırım “Savaş devletle devlet arasında olur. Biz bunları devlet olarak tanımıyoruz. Bu yüzden savaş sebebi olmaz!” deyiverdi.
Belge ve bilgiyle konuşan Devlet Bey cevabını şöyle yapıştırdı: “2941 sayılı Seferberlik ve Savaş Hali Kanunu’nun 3. Maddesinde savaşın tanımı yapılmış ve açıklığa kavuşturulmuştur. Buna göre savaş; ‘Devletin bekasını temin etmek, milli menfaatleri sağlamak ve milli hedefleri elde etmek amacıyla, başta askeri güç olmak üzere, devletin maddi ve manevi tüm güç kaynaklarının, hiçbir sınırlamaya tabi tutulmadan kullanılmasını gerektiren silahlı mücadeledir’. Aynı zamanda savaş bir milletin haysiyetini ve varlığını ortaya koyduğu en çetin imtihandır!”
Bahçeli yüklenmeyi şöyle sürdürdü: “Peşmerge yönetimini madem devlet olarak tanımıyordu da, 26-27 Şubat 2017’de Ankara ve İstanbul’da sözde Kürdistan bayrağının asılmasıyla ilgili rezaletler serisine niçin sessiz kalmıştır? Barzani’yi Çankaya’da ağırlarken aşiret protokolü mü, yoksa devlet protokolü mü uygulamıştır? (…) IŞİD’ekarşı savaş verildiğini ifade ederken neyi kast etmiş, bu terör örgütünü devlet olarak mı görmüştür?”
Son Söz: Galiba AKP iktidarı Barzani’nin referandum ısrarına laf ola beri gele cinsinden yaklaşmakta ve “Kak Mesud”la “akraba” hukukunu sürdürme kararlılığı içerisindedir. Keşke bir kez olsun “Türkmen Beyi”ni dinleseler. Ama onlar “seçildiler” ya, haklıdırlar…

“Toplumun tüm kesimleri Türkiye’nin demokratikleşmesini, yargının siyasallaşmaktan kaçınmasını istiyor.”

0

2017-2018 Adli Yıl Açılış Resepsiyonu Antakya Şehir Kulübü’nde gerçekleştirildi. Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Hatay Barosu işbirliği ile Şehir Kulübü’nde gerçekleştirilen 2017-2018 Adli Yılı açılışı resepsiyonuna Hatay Valisi Erdal Ata, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş, Hatay Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Tekne, Hatay Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet Turan Oral, Hatay İdare Mahkemesi Başkanı Songül Meydan Özdoğan, MKÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Kaya, Hatay Barosu Başkanı Av. Ekrem Dönmez, Baro üyesi Avukatlar, Hakim ve Savcılar, Protokol üyeleri, Meslek Odaları ile Sivil Toplum Örgütleri Başkan ve Yöneticileri katıldı.
Baro Başkanı Av. Ekrem Dönmez’in A Protokol önündeki ”Yeni Adli Yıl Açılışı Resepsiyonu” konuşması şöyle:
“Hepimiz, Anayasa’ya, hukuk devletine, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, insan haklarına inanan yurttaşlarız. Bu inancımızda tereddüt dahi duymayız. Ancak, hain 15 Temmuz kalkışmasının üzerinden bir yıl geçmesine karşın, ülkemizdeki OHAL düzeni ve bir yılı aşkın süre içinde çıkartılan 28. KHK ile yönetilme tarzı sona erdirilmemiştir. OHAL’in yurttaşlara değil, devlete karşı ilan edildiği söylemi tamamen bir yanıltmacadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi eliyle düzenlenmesi gereken en netameli konulardan en basit düzenlemelere kadar olan her şey KHK’ler eliyle düzenlenir hale gelmiştir. Dolayısıyla, Anayasa’da tanımını bulan, yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği hükmü uzun bir süredir işlevsizdir.
Yargı bağımsızlığı ve hakim güvencesi, yargıya ve hakime tanınan bir imtiyaz değil, toplumun tüm kesimlerinin, demokratik düzenin ve giderek devletin güvencesidir.
Siyasetteki restleşmenin ve ideolojik saflaşmaların tarafında yer almış görüntüsü veren yargı temsilcilerinin ve uygulayıcıların her söz, her davranış ve her uygulaması, adalet ve hukukun üstünlüğü algısına vurulmuş en büyük darbedir.
Adalet ve hukukun üstünlüğü, kamu görevlilerinin uygulamalarında ne hissettikleriyle değil; o uygulamaya muhatap olan yurttaşımızın ne hissettikleriyle ilgilidir ve bu uygulamaya muhatap olan yurttaşlarımızın sigortası olan yargı yetkisi taraf tutmaktan, devleti koruma refleksinden ve idare etme kaygısından uzak hareket ettiği takdirde işlevseldir.
Saygıdeğer konuklar… Yargı, ayağa değen taş değildir ve yasama gücü elinde diye, ayağa her taş değdiğinde ayıklanacak, tehdit edilecek bir yapı değildir. Toplumun tüm kesimleri Türkiye’nin demokratikleşmesini, yargının siyasallaşmaktan kaçınmasını istiyor.
Son günlerde FETÖ’den kurtulma yolları arayan ülkemizin, bu kez kendini başka başka cemaat ve tarikatlara kaptırmasının altında yatan nedenleri elbirliği ile sorgulamak ve böyle bir eğilimden vazgeçmek ve bu dönüşümü önlemek zorundayız. Yoksa pişmanlıkların, kandırılmışlıkların sonu yakındır.
İşte bu sebepledir ki, bizler, devletin yapılanmasında şeffaflık istiyoruz, devletin yapılanmasında liyakat istiyoruz, hukuk hâkim olsun istiyoruz. Anayasal kurumların göreceli değil somut olarak işlevsel ve hukuka uygun davranmalarını bekliyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanımızın yeni Adli Yıl sebebiyle yayınladığı mesajındaki, ‘Hukuk devletinin yaşatılabilmesi için, yargının her türlü taassuptan, gruplaşmadan, siyasi ve ideolojik kamplaşmadan uzak kalması, tarafsızlığını koruması şarttır. 15 Temmuz darbe girişimiyle hain planları ortaya çıkan ihanet çetesinin en çok hedef aldığı kurumların başında yargı gelmektedir. Bu ihanet çetesine karşı verilen mücadele sırasında karşılaştığımız hadiseler, yargıyı teslim almaya çalışan gruplara karşı müteyakkız olmamız ve sorunların üzerine cesaretle gitmemiz gerektiğini bir kez daha göstermiştir. Başta hakim ve savcılarımız olmak üzere, tüm yargı mensuplarının bu konuda ortaya koyacakları öncülük büyük önem taşımaktadır’ şeklindeki mesajını önemli buluyor ve bunun gereklerinin yerine getirilmesini ve yargı ile diğer kurumlardaki cemaatleşmenin, tarikatlaşmanın önüne geçildiğinin somut örneklerini görmek istiyoruz.
Saygıdeğer konuklar… Avukatın görevi, insanların haklarını, onların kullanımına sunmaktır. Avukat; Halkın haklarını, çıkarlarını savunan ve toplum içinde yaşayan insanı birey yapan meslek mensubudur. Avukatın hak ve yetkilerine veya avukatın doğrudan doğruya yaşamına ya da vücut bütünlüğüne yönelen her saldırı, aslında bu ülkede yaşayan herkesin temel haklarına yönelmiştir.
Bugün, savunma hala baskı altındadır. Avukatlar, mesleki faaliyetleri nedeniyle soruşturulmakta ve kovuşturulmaktadır.
Yine de yargının tüm unsurlarıyla can çekiştiği bir ortamda, savunma mesleği kendi kazanımlarının peşine düşen bir pozisyonda hiçbir zaman olmadı, olmayacaktır. Mesele demokrasi, mesele hukuk, mesele adalet ise gerisi teferruattır.
Saygıdeğer konuklar… Yeni süreçte beklentimiz, OHAL ve KHK yönetim sürelerinden bir an önce dönülmesi ve Anayasal organların gerçek işlevlerini yerine getirmesidir.
Toplumsal hayata darbe vuran, kişisel özgürlükleri kısıtlayan, kadına şiddeti artıran, çocuğa istismarı kolay kılan, eğitimden sağlığa her alandaki adaletsiz, eşitliğe ve toplumsal devlet anlayışına aykırı düzenlemelerin bir an önce çağdaş hukuka uygun hale getirilmesi, yolsuzluğun, yoksulluğun önlenmesi temel beklentilerimiz arasındadır.
Hatay Barosu; hukukun üstünlüğüne, insan haklarına ve demokrasiye bütün azmiyle sahip çıkacaktır. Savunma susmayacak; halkının yanında avukatlar, avukatın yanında baro, temel hak ve özgürlüklerin savunucusu bir baro olmaya; tüm kurum ve kurallarıyla hukukun esas alındığı, hukuka saygının hâkim olduğu, yargının bağımlı halden uzaklaştığı, yargının şeklen dahi olsa bağımsız olarak görüntü verdiği bir yargı sistemi için çalışmaya devam edecektir.
Yeni adli yılın; savunmaya saygının, yargımızda adaletin, bağımsız, tarafsız ve daha uygar bir hukuk düzeninin esas alındığı bir yıl olmasını diler, yeni adli yılın meslektaşlarımıza, yargı camiamıza, ülkemize ve adalet bekleyen tüm yurttaşlarımıza hayırlı olmasını dilerim.”
Hatay Barosu Başkanı Av. Ekrem Dönmez’in bu konuşması sonrasında; Hatay İdare Mahkemesi Başkanı Songül Meydan Özdoğan, Hatay Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet Turan Oral ve Hatay Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Tekne de kürsüye gelerek birer konuşma yaptı -Cemil Yıldız-

AKAD Başkanı Yenmiş; GADİR-İ HUM Bayramı Barış Kardeşlik Ve Huzur Getirsin!

0


İskenderun Alevi Kültürünü Araştırma Derneği (AKAD) yönetim kurulu, Ğadir Hum bayramı nedeniyle bir açıklama yayınladı.
AKAD açıklamasında, Ğadir Hum’un Alevi’lerin kutsal saydıkları ve bayram kabul ettikleri gün olduğuna dikkat çekildi ve açıklamada şöyle denildi;

Bugün Gadir Bayramı, biz Alevilerin kutsal saydıkları ve bayram kabul ettikleri önemli bir gündür. Hz. Muhammed’in kendisinden sonra Hz. Ali’yi veli-vasi tayin ettiği ve Kur’an-ı Kerim’de İslam dininin kemale erdiğini, yani tamamladığını belirttiği gündür.
Tarih boyunca Alevilerin haklılığını ispatlayan en önemli olayın yaşandığı, Hz. Muhammed’in(s.a.v.) peygamberlik görevini tamamladığı ve Gadir Hum Biatının yapıldığı gündür.
İslam âleminde Gadir Hum Biati olarak bilinen bu biatte velilik Hz. Ali’ye verildiğinden Alevilerce çok önemsenen bir biat olmuştur. Bu biatin Alevilerce kutsanmasının en önemli sebebi; Aleviliğin esaslarını oluşturan ilkelerin temel taşı sayılmasıdır. Çünkü bu biat Hz. Peygamberin, kendisinden sonra yerine Hz. Ali’nin geçmesi gerektiğini açıkladığı son ihtardır.
Hicretin onuncu yılında, Zilhiccet-il Haram ayının on sekizinde Resulullah (s.a.a) Vedâ Haccı’ndan dönerken Gadir-i Hum bölgesinde, Resul-ü Ekrem’e (s.a.a) şu ayet nazil oldu:
“Ey Peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer (bu görevi) yapmayacak olursan, O’nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır.” (Maide, 67)
Bu ayet indikten sonra, Resul-i Ekrem (s.a.a) kervanlara durmalarını ve oracıkta bineklerinden inmelerini emretti. Yanına Hz. Ali’yi aldı. Ehl-i Beyt’ini ümmete hatırlatıp Kur’an-ı Kerim’in yanı sıra Ehl-i Beyti’ni de ümmete ağır ve paha biçilmez bir emanet olarak bıraktığını belirtmiştir. Müslümanlar, Kur’an’a ve Ehlibeyt’e sarıldıkları müddetçe asla dalalete düşmeyeceklerini ve bu ikisinin kıyamete kadar birbirinden asla ayrılmayacaklarını herkesin işiteceği şekilde açıkladı.
Sonra; “Ey insanlar! Ben sizden önce, sizden ayrılacağım ve siz Kevser Havuzu’nun başında bana geleceksiniz. Ben orada, sizin aranızda emanet bıraktığım iki paha biçilmez şeyi soracağım. O halde benden sonra o iki şeye nasıl davranmanız gerektiğine dikkat edin!” buyurdu.
Allah’a hamd u senâ ve insanlara öğüt ve nasihatte bulunduktan sonra şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Allah benim mevlamdır, ben de sizin mevlanız-efendinizim. O halde ben kimin mevlası isem, bu Ali de onun mevlasıdır. “Allah’ım! Onu seveni sev, ona düşman olana düşman ol. Ona yardım edene yardım et, onu yalnız bırakanı yalnız bırak. Ona muhabbet edene muhabbet et, ona buğz edene buğz et.” Sonra: “Allah’ım sen de şahid ol” buyurdu.
Ravi der ki, daha bu ikisi (Resulullah ve Ali) birbirinden ayrılmamıştı ki şu ayet nazil oldu: “Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı seçip-beğendim.” (Mâide/3)
Bunun üzerine Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: “Dini mükemmelleştiren, nimetleri tamamlayan, benim risaletimden ve Ali’nin velayetinden hoşnut olan Allah en yücedir.”
Bu törenin ardından Ebu Bekir ve Ömer b. Hattab, Hz. Ali’nin yanına gelerek şöyle dedi: “Ey Ebu Talib oğlu, ne mutlu sana! Erkek ve kadın her mu’minin velisi-efendisi oldun.”
Bunun üzerine bütün Müslümanlar Hz. Ali’nin huzuruna gelerek itaatlerini belirtip kendisine biat ettiler. Kısacası bugün; Hz. Peygamberin üzerimizdeki nimeti tamamladığı, dinimizi kemale erdirdiği gün, Gadir Hum Biatinin gerçekleştiği gündür.
Hz. Ali’nin haklılığını kanıtlayan, Alevilerin Alevi olmasını sağlayan, Hz. Muhammed’in son vasiyeti, yüce Allah’ın son emrinin verildiği gündür. Eğer müslümanlar bu ahde vefa gösterselerdi günümüzde yaşanan kafa kesen, müslüman öldüren, insan öldüren vahşet ve dehşet saçan islam anlayışı hiç olmayacaktı.
Bugünün kutsal sayılması, günün namazla, niyazla, ibadetle geçirilmesi ve Bayram olarak kutlanması, Alevilerin Kur’an’ın, Hz. Muhammed ve Ehlibeytinin takipçisi olduğunu belirten sonsuz sevgi ve saygısının göstergesidir.
Bu Günün tüm insanlığa barış, sevgi ve huzur getirmesi dileğiyle, tüm Müslümanların bayramını kutluyoruz.

İNSAN ODAKLI HİZMET ANLAYIŞI İLE ÇALIŞIYORUZ

0

İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil, insan odaklı hizmet anlayışı ile çalıştıklarını belirtti.
İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil, meclis üyeleri ile birlikte zabıta haftası dolayısı ile İskenderun Belediyesi Merkez Zabıta Karakolunda düzenlenen kutlama programına katıldı.
Zabıta personelinin tek tek Zabıta haftasını kutlayan İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil,”Belediye olarak yapmış olduğumuz tüm çalışmaları insan odaklı hizmet anlayışı ile gerçekleştiriyoruz. Tüm birimlerimiz faaliyetlerini bu şekilde sürdürüyor. Zabıta müdürlüğüne bağlı ekiplerimizde sürekli halkın içerisinde görev yapan halk sağlığı ve toplum güvenliği konusunda çalışmalar yapan önemli bir birimimiz” dedi.
Belediye Başkanı Seyfi Dingil,”Zabıta ekiplerimiz ayrıca halkımızın sağlık ve huzur içinde yaşayabilmesi için var gücüyle gece gündüz demeden çalışıyor. Bu vesile ile bir kez daha Zabıta Haftasını kutluyor, özverili çalışmaları için tüm personelimize teşekkür ediyorum “ diye konuştu.
Düzenlenen kutlama programına katılan belediye meclis üyeleri de zabıta haftasını kutladılar.

LİMAKPORT Genel Müdürü Gündüz Arısoy İTSO’yu ziyaret etti

0

Limakport İskenderun Genel Müdürü Gündüz Arısoy, İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası’na nezaket ziyaretinde bulundu. İTSO Başkanı Levent Hakkı Yılmaz’ı makamında ziyaret eden Limakport İskenderunGenel Müdürü Gündüz Arısoy, Limanın çalışması ve körfezdeki deniz ticareti ile ilgili bilgiler verdi. Karşılıklı sohbet ortamında geçen ziyarette ağırlıklı olarak İskenderun ve bölge ekonomisi ile Liman işletmeciliği konuları ele alındı. İskenderun Körfezi’nin jeopolitik yapısı, Ortadoğu ya yakınlığı nedeniyle önemli bir konuma sahip olduğuna vurgu yapan Limakport İskenderun Genel Müdürü Gündüz Arısoy;“2017 yılında elleçleme ve konteyner taşımacılığında artış olduğunu söyleyebiliriz. Limakport olarak her yıl yüzde 10 artışla ve yüzde 25 personel sayımızı arttırarak bölge ve ülke ekonomisine istihdam ve katma değer sağlıyoruz. Şu an limanda 815 çalışanımız mevcut.” Dedi. Liman Taşımacılığı sektöründe İskenderun Körfez’i için en önemlikonuların başında, Lojistik geldiğine dikkat çeken Limakport İskenderun Genel Müdürü Arısoy sözlerine şöyle devam etti: “Lojistik konusunda çalışmalara hız verilmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra Yeni depolama alanları, Antrepo ve kimyevi maddelerin tetkikleri için laboratuvarlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu sorunların çözülmesi ile bölgemizdeki liman faaliyetlerinde ciddi oranda artış olacağını söyleyebiliriz.” Ziyaretten ötürü memnuniyetini dile getiren İTSO Başkanı Levent Hakkı Yılmaz ise, İskenderun Limanının özelleşmesi ve Limak’ın bölgeye yatırım yapması ile bölgede ciddi oranda ekonomik hareketlilik yaşandığına vurgu yaparak; “İTSO olarak bizlerde bölgemiz için önem arz eden Lojistik konusuna önem veriyoruz ve bölgemize Lojistik köy kurulması için çalışmalar yapılması gerektiğini gündemde tutarak en yetkili birimlere konunun ehemmiyetini anlatıyoruz. Temennimiz Lojistik Köy sorunun en kısa sürede çözülmesidir. Bunun yanı sıra Suriye olaylarının sona ermesi ve Dörtyol Hassa Tünel projesinin hayata geçirilmesi ile Bölgemizde liman Taşımacılığı faaliyetlerinin daha da hareketlenmesini ve istihdamın da artarak bölge insanımıza daha fazla iş imkanı sunulmasını temenni ediyoruz” dedi.

İKEM Koleji’nin ERASMUS+ Projesi kapsamında gelen misafirleri İTSO’yu ziyaret etti

0


İKEM Koleji’ne ERASMUS+ Projesi kapsamında Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde gelen öğretmen ve yöneticiler gezi programı kapsamında İskenderun Ticaret ve Sanayi Odasını da ziyaret ettiler. ARASMUS+ THİNKİNG (Düşünce) Coding projesi kapsamında Slovenya, İtalya, Mekadonya ve Romanya’dan gelen 12 kişilik öğretmen yönetici ve bir de öğrenci grubu İskenderun Ticaret ve Sanayi Odasını ziyaret ederek, şehrin genel durumu hakkında bilgiler aldılar. İTSO Meclis Başkanı Servet Ugutmen de ziyaretçilere hoş geldiniz diyerek, iyi dileklerini iletti. İTSO Başkanı Levent Hakkı Yılmaz, ziyarette yaptığı konuşmasında; İskenderun’un sanayi ve liman şehri olduğunu belirterek; “İskenderun bölgesinde yıllık 2 milyar dolarlık ihracat yapılmaktadır. Bölgemizde Demir-Çelik, Filtre, Liman taşımacılığı ve Nakliye sektörleri önemli yer tutmaktadır. Ortadoğu’ya yakın olduğumuz için sınır ticareti de yapılmaktadır. Odamızda 6 bine yakın üyemiz bulunmaktadır. Bizler yönetim olarak bölge ekonomisine katkı sağlamak ve şehrimizin ekonomik sorunları ile ilgilenmek için burada görev yapıyoruz. Bu gün odamızı ziyaret ettiğiniz için sizlere teşekkür ediyoruz. Sizlerin mutlu olmalarını istiyoruz. Bizler burada sizlere en iyi şekilde ev sahibi olmak ve sizleri ağırlamaktan dolayı onur duyuyoruz” dedi.
İKEM Koleji’ne ERASMUS+ Projesi kapsamında Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde gelen öğretmen ve yöneticiler gezi programı kapsamında İskenderun Ticaret ve Sanayi Odasının Meclis Salonunu ve teras katını da gezdiler. İskenderun Manzarasına hayran kalan misafirler teras katında bol bol fotoğraf çektiler.Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden gelen eğitimcilerin 4 gün süre ile Hatay’ın tarihi ve turistik mekanlarını da gezecekleri bildirildi.
Haber Tarihi: 07.09.2017

BAŞKAN KİMYECİ, ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL’Ü MAKAMINDA ZİYARET ETTİ

0


Antakya Belediye Başkanı İsmail Kimyeci AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’na katılmak üzere gittiği Ankara’da Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ü de makamında ziyaret etti.
Karşılıklı hoş sohbet şeklinde gerçekleşen ziyarette Başkan Kimyeci Adalet Bakanı Gül’e görevinde başarılar dileyerek, ülkemiz için harcadıkları mesainin çok değerli olduğunu ve memleketimiz için yapılan hizmetlerden ötürü şükranlarını ifade ettiğini söyledi.
Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ise, Antakya’nın barış, kardeşlik ve hoşgörü kenti olduğunu, zengin tarihi ve kültürel geçmişiyle örnek teşkil ettiğini ifade ederken, bu güzel kentte teknik ve sosyal belediyecilik noktasında başarılı hizmetler gerçekleştiren Antakya Belediye Başkanı İsmail Kimyeci’ye çalışmalarında başarılar diledi.

İSTE’lilere Müjde! 75bin EURO’luk ERASMUS desteği geldi…

0


Erasmus+ Yükseköğretim Programı 2017 Dönemi Ana Eylem 1 – Program Ülkeleri Arasında Yükseköğretim Öğrenci ve Personel Hareketliliği (KA 103) Proje Başvurularına ilişkin sonuçlar açıklandı. Başvurusu, başarılı bulunarak kabul edilen İskenderun Teknik Üniversitesi (İSTE), hibe dağıtım sonuçlarına göre;yaklaşık 75 Bin Euro tutarında destek almaya hak kazandı.Bu bütçe ile artık İSTE’liler de eğitim, staj, ders alma/verme için yurtdışına gitme imkânı bulabilecekler.

Türkiye Ulusal Ajansı tarafından yapılan değerlendirme neticesinde İSTE, ÖğrenciÖğrenim Hareketliliği hibesi için 34.080 Euro; Öğrenci Staj Hareketliliği hibesi için ise 18.400 Euro; Personel Ders Verme Hareketliliği hibesi için 3.400 Euro ve Personel Eğitim Alma Hareketliliği hibesi için de 6.850 Euro destek alacak.

Konuyla ilgili bir açıklama yapan İskenderun Teknik Üniversitesi (İSTE) Rektörü Prof. Dr. Türkay Dereli, “Romanya, Litvanya, Slovakya, İspanya ve benzeri Avrupa Birliği üyesi ülkelerindeki saygın üniversiteler ile yaptığımız ikili Erasmus+ anlaşmalarımız bulunmakta. Ülke ve üniversite sayısını ve çeşitliliğini artırmaya çalışıyoruz. Başvurumuzun ilk yılında Türkiye Ulusal Ajansı’ndan çok önemli bir miktarda destek almak, İSTE Ailesi olarak bizleri ziyadesiyle memnun etti. Önümüzdeki yıl alacağımız hibe miktarlarının daha da artacağına yürekten inanıyorum. Erasmus+ Programı kapsamında, öğrencilerimiz eğitim ve staj için, öğretim elemanlarımız da ders vermek ve/veya eğitim almak için AB ülkelerindeki üniversitelerde ve/veya işletmelerde bulunma imkânı yakalayacaklar. Bu bağlamda, Üniversitemizin uluslararasılaşmasına büyük katkı yapan ve emeği geçen İSTE Uluslararası İlişkiler Koordinatörlüğü’ne, çalışanlarına ve destek veren herkese teşekkür ediyorum, hayırlı ve uğurlu olsun” şeklinde konuştu.

PAYAS KAYMAKAMI KILINÇKAYA’DAN BAŞKAN SEYFİ DİNGİL’E VEDA ZİYARETİ

0


Çanakkale Gelibolu Kaymakamlığı’na atanan Payas Kaymakamı Hakan Kılınçkaya, İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil’e veda ziyaretinde bulundu.
YENİ GÖREVLERİNİZDE BAŞARILAR DİLİYORUZ
Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil, Payas Kaymakamı Hakan Kılınçkaya’ya bölgemize verdiği katkılardan ve hizmetlerinden ötürü teşekkür ediyoruz. Halka hizmet noktasında gece gündüz demeden çalışan Kaymakamıza yeni görevlerinde başarılar diliyor, hayırlı uğurlu olsun dileklerimizi iletiyoruz” dedi.
İSKENDERUN ÖNEMLİ BİR KENT
İskenderun’un ülkemizin zenginliğine zenginlik katan önemli ve önde gelen merkezlerden biri olduğunu, bundan çok daha fazla potansiyeli bünyesinde barındırdığını vurgulayan Payas Kaymakamı Hakan Kılınçkaya ise , “İnanıyorum ki İskenderun ilçemiz bu zamana kadar olduğu gibi bundan sonra da ilimizin, ülkemizin başta ekonomisi olmak üzere sosyal ve kültür hayatına çok daha fazla katkıda bulunmaya devam edecektir” diye konuştu.

İSKENDERUN BELEDİYE MECLİSİ TOPLANDI

0


İskenderun Belediye Meclisi gündeminde bulunan konuları görüşmek üzere Belediye Meclis Salonunda toplandı.
İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil, başkanlığında toplanan mecliste gündemde bulunan maddeler görüşüldü.
Düzenlenen meclis toplantısı öncesinde bir konuşma yapan İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil,”Belediye olarak çalışmalarımız devam ediyor. Kent genelinde asfalt ve kaldırım çalışmalarımız sürüyor. Feyezan kanalı üzerinde bulunan köprülerin yol seviyesine indirimi ile ilgili ekipler yoğun bir şekilde çalışıyor. Spor Toto’nun desteği ile İskenderun’a ilk etapta belirlenecek dört bölgeye spor tesisleri yapılacak. İskenderun halkının ihtiyaçları doğrultusunda belediyenin imkânları çerçevesinde halkımıza hizmet etmeye devam ediyoruz” dedi.
Yapılan gündem dışı konuşmaların ardından gündemde bulunan maddeler görüşüldü.
Gündemde bulunan
Sarıseki Mahallesi 47 nolu parsel ile Azganlık Mahallesi 106 ve 108 nolu parsellere yönelik çizilen 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliği ile ilgili İmar ve Şehircilik Müdürlüğü teklifi imar komisyonuna oy birliği ile havale edildi.
Aşkarbeyli mıntıkası 5671 nolu orman vasıflı parselde 6292 Sayılı Kanunun 11. Maddesinin 10. Fıkrası uyarınca tapuya tescil edilmiş orman haritalarında hataların düzeltme işlemi yapılacağından, yapılacak çalışmalarda kadastro ekipleriyle bilirkişi olarak görev yapmak üzere isimlerin belirlenmesi ile ilgili İmar ve Şehircilik Müdürlüğü teklifi oy birliği ile kabul edildi.
6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 22/A Maddesi ile 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanununda yer alan bina inşaat harcı ve yapı kullanma izni harcına mevzu işlemler sırasında İmar ve Şehircilik Müdürlüğünce inşaat izni verebilmek için vadesi geçmiş borcun bulunmadığına ilişkin “emlak vergisi borcu yoktur” yazısı talebinin zorunlu hale getirilmesi ile ilgili İmar ve Şehircilik Müdürlüğü teklifi,oy birliği ile kabul edildi.
Sarıseki Mahallesi 790 nolu parselin bir kısmı ve bu parselin kuzeyinde yer alan kamuya terkli alana ilişkin hazırlanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile ilgili imar ve şehircilik müdürlüğü teklifi ,oy birliği ile imar komisyonuna sevk edildi.
Denizciler Mahallesi bitişik mıntıkası 17/2 nolu parsele yönelik çizilen 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile ilgili yazılı önerge, oy birliği ile imar komisyonuna sevk edildi.

Kazan Bomba Gibi Patladı: 2 Yaralı

0


Hatay’ın Payas ilçesinde bir çelikhanede kazanın patlaması sonucu 2 işçi yaralandı.

Alınan bilgiye göre, Payas Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan bir çelikhanede sabaha karşı henüz belirlenemeyen bir nedenle kazanın patlaması sonucu yangın çıktı. Olay yerine çok sayıda itfaiye ve sağlık ekibi sevk edildi. Hatay Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekiplerinin müdahale ettiği yangın söndürülürken, patlama sırasında yaralanan 2 işçi 112 sağlık ekiplerince ilk müdahaleleri yapıldıktan sonra çeşitli hastanelere sevk edildi. Olayla ilgili inceleme başlatıldı.

Aynı fabrikada daha önce de 1 işçi hayatını kaybetmişti.