Pazar, Aralık 14, 2025
No menu items!
Ana Sayfa Blog Sayfa 3101

“Hukuk kurallarını koyanlar hukuk kurallarına uymalıdır”

0


Darbeler ülkelerin gelişimini gerileten, Demokrasilerin sekteye uğramasına sebep olan ülkeye ve Millete kasıt edilmiş acı olaylardır.
15 Temmuz 2016 yılında gerçekleşen “Darbe girişimi”de ülkemiz üzerinde derin izler bırakmış 249 vatandaşımızın da canına kast etmiştir. Bizler ülkemizin kurucu partisi olarak tarihimiz boyunca darbeler yüzünden en ağır bedeli ödedik. Ve daima darbelerin karşısında olduk. Olmayada devam edeceğiz.
15 Temmuz gecesi Ülkemiz tarihinin en azılı eli kanlı terör örgütü olan Fetö terör örgütü amacına ulaşamamış aziz milletimiz demokrasiye sahip çıkarak bu darbe kalkışmasını püskürtmüştür. Tıpkı aziz Atatürk’ün de dediği gibi egemenlik kayıtsız şartsız milletin olmuştur.
Buradan bir kez daha hatırlatmak isterim ki 15 Temmuz sürecine nasıl gelindi Fethullahçı terör örgütü devlete nasıl oldu da bu kadar sızdı ve bu imkanlar nasıl oldu da verildi herkes ama istisnasız herkes kendi iç hesaplaşmasını yapmalı ve hatalarından ders çıkarmalıdır.
Hiçbir darbe ve hiçbir olay aziz milletimizin asırlardır bozulmayan birlik ve beraberliğini bozamaz, bozamayacaktır.
Bilinmesi gereken bir şey varsa bizler darbelere karşı olduğumuz gibi ülkemizde ki tüm adaletsizliklere, hukuksuzluklara ve keyfi uygulamalara da karşıyız.
Unutulmasın ki darbenin siyasi ayağı çıkartılmadığı müddetçe darbecilerle mücadele başarıya ulaşamayacaktır. Darbenin siyasi ayağının derhal çıkartılıp zamanında Fethullaçı terör örgütü ile birlikte bulunanların yan yana görünen ve hareket edenlerin derhal yargılanması gerekmektedir.
Ülkemizde 15 Temmuzların bir daha yaşanmaması için devlette mutlaka ama mutlaka liyakat sisteminin getirilmesi gerekmektedir.
Devlet kademelerine; Devlet terbiyesi almış, Liyakat esasına uygun, herhangi bir partiye yada cemaate değil devletine bağlı kişiler yerleştirilmelidir. Eğer devlet kültürü almamış parti yandaşı ve cemaat üyeleri devletin üst kademelerinde görev almaya devam ederse; Gelecek hükümetlerin siyasi manevraları karşısında Türkiye Cumhuriyeti yeni 15 Temmuz girişimleriyle karşı karşıya kalabilir.
Bir daha böyle acıların yaşanmaması dileği ile 15 Temmuz darbe girişiminde hayatını kaybeden aziz şehitlerimizi saygı, sevgi ve minnetle anıyorum. Gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.

İSTE’yi tercih edenlere 400 TL burs!

0

İskenderun Teknik Üniversitesi (İSTE),İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası (İTSO) ile imzalanan protokol kapsamında; 2017-2018 eğitim-öğretim yılı tercih döneminde de, geçen yıl olduğu gibi, İSTE’ninbölümlerine ilk 3 tercih sırasından yerleşecek öğrencilere aylık 400 TL burs verileceğini açıkladı.

İTSO ile bu konuda ön protokol imzaladıklarını belirten İSTE Rektörü Prof. Dr. Türkay Dereli, İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası’na destekleri için teşekkürlerini ifade ederek,bu destek ile öğrenci memnuniyetinin daha da artmaya devam edeceğini belirtti.

Burs programı kapsamında: 2017 Yılı Üniversite tercihlerinde; ilk üç tercihinde İSTE’nin dört yıllık fakülte ve yüksekokul bölümlerini tercih edip, İSTE’ye yerleşen ve kayıt yaptıran öğrenciler arasında en yüksek puanı olan üç öğrenciye (her bölüm için ayrı ayrı olmak üzere) 2017-2018 Eğitim-Öğretim Yılı’nda 9 ay süreyle aylık 400 TL burs verilecek.

Burs verilecek öğrenciler, yerleştirme sonuçlarının açıklanmasının ardından öğrenci kayıt işlemi sonrası ÖSYM ile İskenderun Teknik Üniversitesi (İSTE) Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı’ndan alınacak resmi verilere göre belirlenecek.

Burs programı hakkındaki detaylı bilgiye http://www.iste.edu.tr/haber-merkezi/2017/07/13/407 adresinden ulaşılabiliyor.

Olgay Paşa dan Kaymakam Soytürk e Ziyaret

0


İskenderun 39’uncu Mekanize Piyade Tugayı ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Tevfik Erkan Olgay, İlçemiz Kaymakamı Sayın Recep Soytürk’ü makamında ziyaret ederek, yeni görev yerinin hayırlı olması konusunda dilek ve temennilerini dile getirdi.

14 Temmuz 2017 Cuma günü saat: 09.00’da gerçekleşen ziyaret esnasında, Garnizon Komutanımızın nazik ziyaretinden dolayı memnuniyet duyduğunu ifade eden Kaymakam Soytürk, iyi dileklerinden dolayı ayrıca teşekkür etti.

Hoşsohbet ortamında gerçekleşen ziyarette, Kaymakam Soytürk ve Tuğgeneral Tevfik Erkan Olgay, İlçemiz ile ilgili bilgi alışverişinde bulundu.

Darbe Girişimini Bir Kez Daha Lanetliyoruz

0

Hatay Barosu, 15 Temmuz hain darbe girişimini birinci yıldönümünde kınadığını duyurdu. Hatay Barosu Yönetimi adına Başkan Ekrem Dönmez imzalı açıklama şöyle:
“15 Temmuz 2016 gecesi, ülkemizde bir daha asla ve asla yaşamak istemeyeceğimiz bir darbe girişimine tanık olduk. Darbelerin ülkemiz siyasi tarihine verdiği zararın farkındayız ve bilincindeyiz. Bugüne kadar darbeler, ülkemizden ve zenginliklerimizden çok şey alıp götürmüştür. Ülkemizin demokrasi kültürünün gelişmemesinde darbelerin rolü büyüktür. Ülkemiz demokrasisi büyük bir tehlike atlatmıştır.
Bizler, darbe girişimi gücünü elde etmeden evvel önümüzdeki tehlikeyi ortaya koymuş, köktendinci, ayrılıkçı ve her türlü teröre karşı durmuş, ülkesini ve her bireyini seven insanlarız. Uzun yıllardır iktidarda bulunan, bizlerin aradaki uyarılarına ve önerilerine kulak tıkayan, ‘ne istediler de vermedik?’, ‘dön artık bitsin bu hasret’ vb. söylemler ile terör unsurlarını destekleyen ve kutsayan anlayışın sonucunda o büyütülen yapılanma bumerang gibi dönüp kendisini vurmuştur. Yaşanan olumsuzluklardan dersler çıkartılarak kamu hizmetlerinde ve görevlerinde cemaat ve menfaat grupları yapılanması olmaksızın liyakat esas alınmalıdır. Ancak şimdilerde de bu durumun olmadığını görüyoruz.
Yapılması gereken, yargıya, yargı dışı her türlü müdahaleyi önleyen, liyakat esasına dayalı güvenilir bir sistemin kurulmasıdır. Maalesef halk iradesinin tecelli noktası olan yasama organı TBMM devre dışı bırakılmıştır. Keyfilik, hukuksuzluk ve parti devletinin tüm uygulamalarını hep birlikte yaşamakta ve görmekteyiz. Ülkemizin uçurumun kıyısından döndüğü hain darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz’dan iki gün sonra Genelkurmay Başkanlığı’nın ‘Darbe püskürtülmüştür’ beyanına rağmen, ülkemiz OHAL sürecine sürüklenmiş ve bugüne kadar çıkartılan toplam 25 adet KHK’larla hukuk devleti ilkesi ayaklar altına alınmıştır.
Bundan sonraki süreçte beklentimiz, bir cadı avına dönüşen, fiili olarak darbe girişimi sonlandırılmasına rağmen hukuka ve insan haklarına aykırı bir şekilde yürürlüğe konulan OHAL’in sonlandırılması ve KHK’lerin iptal edilmesidir. Daha önce de defalarca belirttiğimiz üzere, Gazi Mustafa Kemal’in önderliğinde kahraman Türk Milleti tarafından Kurtuluş Savaşı ile kurulan Cumhuriyetimizin, demokrasimizin ve anayasada belirtilen laik demokratik, sosyal hukuk devletimizin ve bölünmez bütünlüğümüzün daima yanında olan Hatay Barosu, gücünün tek kaynağı ve tek sahibi milletin kendisidir kuralının somut hali olan ‘Egemenlik Kayıtsız ve Şartsız Milletindir’ ilkesine sonuna kadar bağlıdır. Bu bağlamda, eskiden olduğu gibi, kimden ve hangi yollarla ve hangi yöntemle gelirse gelsin her türlü darbeye karşı olduğumuzu bir kere daha tekrar eder, adalet yani onun somut hali olan hukukun üstünlüğüne olan inancımızı ve bağlılığımızı yineleriz.”

Arsuz’a doğalgaz geliyor

0

Arsuz Belediye Başkanı Nazım Culha, 19 Temmuz Çarşamba günü Saat:18.00’de Karaağaç Mahallesi Uğur Mumcu Caddesi’nde yapılacak olan Doğalgaz Temel Atma Törenine herkesi davet etti

Arsuz Belediye Başkanı Nazım Culha, ilçeyi doğalgaza kavuşturmak için kararlılıkla çıktığı yolda nihayet mutlu sona ulaştı. Arsuz’u doğalgaz kapsamına aldırmak için verdiği mücadelenin ardından Karaağaç Mahallesi’nde temel atmak için gün sayan Başkan Culha, Karaağaç Mahallesi’nin bir kısmının 2017 yılı içerisinde doğalgaz kullanabileceği müjdesini verdi.

“Çabalarımız sonuç verdi”
Başkan yardımcıları Özgür Murt ve Sedat Deveci ile birlikte AKSAGAZ Hatay ve Osmaniye Bölge Müdürü Metin Ceyhan’ı ziyaret ederek ilçeye doğalgaz bağlanmasını sağlamak için verdiği desteklerinden dolayı teşekkür eden Başkan Culha, 19 Temmuz Çarşamba günü Saat:18.00’de Karaağaç Mahallesi Uğur Mumcu Caddesi (20 metrelik çevre yolu) migros yanında yapılacak olan Doğalgaz Temel Atma Törenine herkesi davet etti.
Arsuz’u teknik, idari, sosyal, kültürel ve sportif olmak üzere her yönden gelişmesine katkı sunmak adına çalışmalarının hız kesmeden devam ettiğini söyleyen Arsuz Belediye Başkanı Nazım Culha, “Arsuz’da da özellikle yaz – kış kullanılan sitelerden doğalgaz bağlanılması için yoğun talep aldık. Başlattığımız girişimler, Bakanlık, EPDK, BOTAŞ, ENERJİSA ve AKSAGAZ yetkilileri ile yaptığımız görüşmelerin ardından bugün nihayet sevindirici bir haber aldık ve Çarşamba günü doğalgaz temel atma törenini hep birlikte yapacağız. İnşallah önümüzdeki kış mevsimi gelmeden Karaağaç Mahallemizin bir kısmı doğalgaz kullanmaya başlayacaktır” dedi.

Arsuz’a 91,3 milyonluk yatırım
AKSAGAZ Bölge Müdürü Metin Ceyhan da, Arsuz’daki doğalgaz yatırım maliyetinin 91.3 milyon lira olduğunu, bunun 28,4 milyonunu Karaağaç kısmının kapsadığımı belirterek, 2017 yılında Karaağaç Mahallesi’nde 4 milyonluk yatırımın gerçekleşeceğini ve bu bölgeye bir adet yüksek basınç düşürme ve ölçüm istasyonu yapılacağını dile getirdi.
Yapılan konuşmaların ardından Metin Ceyhan, Başkan Nazım Culha ve ekibi ile birlikte bilgisayar ortamında doğalgaz bağlantı noktaları ve doğalgaz döşeme noktalarını inceledi.

“İskenderun ve Arsuz, Hatay’ın fotoğrafını oluşturuyor”

0

Arsuz Belediye Başkanı Nazım Culha’dan İskenderun Kaymakamı Recep Öztürk’e hayırlı olsun ziyareti

Arsuz Belediye Başkanı Nazım Culha, göreve yeni başlayan İskenderun Kaymakamı Recep Öztürk’e hayırlı olsun ziyaretinde bulundu. Sıcak ve samimi bir ortamda gerçekleşen ve iki ilçe arasındaki ilişkileri daha da pekiştiren ziyarette Başkan Culha, Arsuz’un tarihi ve kültürel açıdan önemine dikkat çekerek, Arsuz hakkında Kaymakam Öztürk’e bilgiler aktardı.
İskenderun ve Arsuz’un iç içe girmiş komşu iki ilçe olmasının yanında güçlü bağları olduğunu ifade eden Başkan Nazım Culha, “Arsuz; sahip olduğu değerler ve güzelliklerle, medeniyet ve hoşgörü kenti Hatay’ın adeta minyatürüdür. Buraya baktığınızda, Hatay’ın fotoğrafını görebilirsiniz. 542 km. yüzölçümüne sahip olan ilçemizin en büyük özelliği de dostluk, huzur, barış ve kardeşlik gidi değerlerin zirve yaptığı bir ilçe olmasıdır” derken, Kaymakam Öztürk’e hem kabulden dolayı teşekkür etti, hem de yeni görevinde başarılar diledi.
İskenderun Kaymakamı Recep Öztürk de, daha önce Dörtyol’da görev yaptığını ve bölgeye yabancı olmadığını belirterek, Hatay’ın çok güzel bir il olduğunu ve her ilçesinin ayrı bir değer olduğunu ifade etti.
Komşu iki ilçe olan İskenderun ve Arsuz’un sahip olduğu değerlerin ve kültürlerin birbirine benzediğini ve iki ilçe arasında güzel bir diyalog olduğunu ve gönül bağı oluştuğunu ifade eden Kaymakam Öztürk, daha çok çalışarak İskenderun’da çok güzel çalışmalara imza atacağına inandığını vurgularken, Başkan Culha’ya gösterdiği nezaketten ve ziyaretten dolayı teşekkür etti.

Rus Svetlana, İki Çocuğuyla Suriye’ye Giderken Sınırda Yakalandı

0

Rus uyruklu Svetlana Uhanova, 2 kız çocuğu ile Hatay’ın Yayladağ İlçesi’nden Suriye’ye gitmek için sınırı geçmek isterken polis tarafından yakalandı. Gazete Habertürk’ten Neşet Dişkaya’nın haberine göre yakalandığında polise sahte kimlik gösteren Uhanova’nın, araştırmalar sonucu gerçek kimliğinin belirlendiği ve “terör nitelikli kayıp şahıs” olarak arandığı ortaya çıktı.
ARAŞTIRMA SÜRÜYOR

Geri gönderme merkezinde bekletildiği öğrenilen Uhanova ile ilgili araştırmaların sürdüğü, terör örgütleri ile bağlantısının tespit edilmesi durumunda adliyeye gönderileceği bildirildi.
“KISA ZAMAN ÖNCE DEĞİŞTİ”

Rus basını, yakınlarına dayandırdığı haberde Uhanova’nın kısa zaman önce çok değiştiğini, Suriye’deki radikal eğilimlere kapıldığını, gayri resmi eşi Yevgeniy Koçaari ile sosyal medya hesaplarında silahlı adamlar yer almaya başladığını ileri sürdü.

PAYAS SPOR’UN GENÇ KALECİLERİ HIRSLI

0

Spor Toto 3. Liginde mücadele eden Güney temsilcisi Payas Spor’un yeni sezon öncesi Afyonkarahisar Korel otelindeki kamp çalışmaları Teknik Direktör Semih Tokatlı nezaretinde devam ediyor. Teknik Direktör Semih Tokatlı’nın büyük önem verdiği genç kaleciler, takımın formasını kapabilmek için adeta bir birleri ile kıyasiye rekabete girdiler.
Kaleci antrenörü Ahmet Aygün tarafından özel çalıştırılan genç kaleciler Ahmet Üçgün, Suphi Dağ ile Ömer Eleler, Payas Spor’un başarısı için söz verdiler. Genç kalecilerin hırslı ve azimli olmaları dikkatlerden kaçmıyor.
Geçen sezondan bu yana Payas Spor’un formasını giyen kaleci Ahmet Üçgün, 1992 Kahramanmaraş doğumlu.
Genç kalecilerden 21 yaşındaki Suphi Dağ, uzun yıllardan beri Körfez İskenderun Spor’un kalesini korumasının ardından geçen sezondan bu yana Payas Spor’un formasını giyiyor.
19 Yaşındaki Belen Doğumlu Ömer Eleler, İskenderun Asaş Spor’da filiz lisansı çıktı. 3 sezondan bu yana da Payas Spor’da profesyonel olarak kalecilik yapıyor.

5 Hektar Ormanlık Alan Yandı

0

Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde çıkan orman yangınında yaklaşık 5 hektar ormanlık alan zarar gördü. Yangın, akşam saatlerinde Taş Oluk mevkisi Kuru Çeşme ormanlık alanda başladı. Çıkış nedeni henüz bilinmeyen yangın, saatte 35 kilometre hızla esen rüzgar nedeniyle kısa sürede çevreye yayıldı. Gökyüzünü kaplayan duman ilçe merkezinden de görüldü.
Yangına Kırıkhan Orman İşletme Şefliğine bağlı ekipler ile Hatay Büyükşehir Belediyesi İtfaiye ekipleri 10 arasöz., 5 su tankı, 3 adet acil müdahale aracı, 7 teknik eleman, 110 işçi ile müdahale edildi. Kahramanmaraş Orman Bölge Müdürlüğü Orman Yangınlarıyla Mücadele Şube Müdürü Muzaffer Ketmen, yangının çok geniş bir alana yayılmadan, ekiplerin özverili çalışmaları sayesinde 5 hektarlık alanda tutulup kontrol altına alındığını ve bölgede soğutma çalışmalarının yapıldığını dile getirdi.
Yangınla ilgili soruşturma başlatıldığı öğrenildi.

ÇEVRE BİLİNCİNİN AŞILANMASI VE GERİ DÖNÜŞÜM ALANINDA ÖNEMLİ ADIMLAR ATTIK

0

Defne Belediyesi, İlçe genelinde gerçekleştirdiği çöp konteyner bakım ve onarım çalışmalarını sürdürüyor.Defne Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü’ne bağlı ekipler, tespit edilen arızalı çöp konteynerlerinin yerinde tamir ve onarımını yapıyor.Hasarları giderilen konteynerler, bakımdan geçerek vatandaşların kullanımına elverişli hale getiriliyor.
Onarılamayacak durumda olan çöp konteynerlerini yenileriyle değiştiren ekipler, sürekli hijyenik olması gereken katı atık depolarını sık aralıklarla dezenfekte ettiklerini ifade ettiler. Temiz ve sağlıklı bir kent için tüm temizlik ekiplerince dört koldan çalıştıklarını belirten ekipler; vatandaşlardan, katı atıklarını, çöplerin ayrıştırılmasında önemli bir nokta olan geri dönüşüm kutularına bırakırken daha bilinçli ve hassas olmalarını istediler.

ÇEVRE BİLİNCİNİN AŞILANMASI VE GERİ DÖNÜŞÜM ALANINDA ÖNEMLİ ADIMLAR ATTIK
Defne Belediye Başkanı Op.Dr. İbrahim Yaman, “Temiz Defne Temiz Gelecek” projesiyle başlattıkları çevre temizliği bilincinin oluşması ve yayılması ile ilgili güzel işler yaptıklarını ifade ederek: “Sağlıklı bir kent yaşamı ve doğal kaynakların korunması için atıkların çevreye zarar vermeden ayrıştırılıp geri kazanılması gerekmektedir. Defne’de erişilecek her noktada yerleştirdiğimiz geri dönüşüm kutuları ile plastik, cam, metal, kağıt ve karton gibi ambalaj atıklarının diğer atıklardan ayrı olarak biriktirilmesi ve sağlıklı bir geri kazanım döngüsünün oluşturulmasını amaçladık. Gerek çevre etkinliklerimiz olsun, gerekse sahnelediğimiz çocuk tiyatroları, sesimizi duyurabildiğimiz her noktada çocuklarımıza ve vatandaşlarımıza çevre bilincini aşılıyoruz.”dedi

FİLM; Kiki ile Miki Alatura

0

Vizyon tarihi 21 Temmuz 2017 (1s 30dk)
Yönetmen Falcon
Oyuncular: Onursal Özokçu, Osman Ovalı, Durmuş Ünal devamı
Tür Komedi
Ülke Türkiye
Özet ve Detaylar
Bulgaristan’ın bir köyünde yaşayan fakir çalgıcılar Kiki ve Miki’nin tek hayali plak çıkarıp, meşhur olmaktır. Belçika’ya vize çıkmasını bekleyen ikiliyi pazarlayıp para koparabilmek için köyün kurnazı Biznesmen Bayram, Belçika’da tanıdığı Plakçı Şehmuz’u ayarlar. Kiki ile Miki’nin gelişini öğrenen Şehmuz onları para kaynağı olarak görüp her türlü dolandırıcılığı yapma peşindedir. Kiki ve Miki’nin geleceği saati Şehmuz’un sekreteri yanlış anlar ve ikili yanlış taksiye binerek, Şehmuz zannettikleri bambaşka bir adamın kapısını çalarlar. Bu esnada şehirde Sabit adında bir komiser de Bakan Kemal’in çaldığı ünlü bir tabloyu bulmanın peşindedir. Bakan Kemal gerilen olaylardan dolayı tabloyu elinden çıkarmak ister, tablonun teslimatı Kuryeci Neco tarafından yapılacaktır. İşte Kiki ile Miki’nin yanına gittikleri adam da Neco’dur…
Yapımcılığını Filmod Production’ın üstlendiği, Falcon’un yönetmenliğini yaptığı “Kiki ile Miki Alatura” filminin başrollerini Onursal Özokçu, Osman Ovalı, Durmuş Ünal, Fırat Tanış ve Ahmet Dursun paylaşıyor.

KİTAP;Hayat Güzel De ‘De’leri Var İşte

0

Cihad Kök
Yakamoz Yayınevi
Kategoriler
Edebiyat / Deneme
Kitabın Tanımı
Kadınlar, hayatları ilmek ilmek var ederler ve yaşanabilir bir hâle getirirler. Sabırla, sevdikleri bir şey veya her şey için bıkıp usanmadan, sonuna dek mücadele ederler. Hiç kimse görmez, bilmez ama içlerinde ne meydan muharebeleri, ne savaşlar verirler.

Kolay kolay hiçbir savaşı kaybetmezler. Yeter ki inanmış oldukları sevdikleri onlara sırt dönmesin. İşte bir tek o zaman, artık güçleri kalmadığını ve yorulduklarını hissederler.

Mesela dantel ya da örgü örmek veya kanaviçe işlemek neden kadınları mutlu eder? Çünkü kadınlar, karşılaştıkları her zorlukta ilmek ilmek de olsa, sonunda baharı getirebileceklerini düşünürler. Hoş, ilk örgüler genelde el bezi olur ama olsun, sonrasında mutlaka çok daha güzel dokunuşlar sergilerler.

Öyle ki “ters-düz” yaparak ortaya harika motifler çıkarabilir ve “terslikler” içinde bile size yaşanabilir, güzel bir hayat sunabilirler.

Çocuğunuz toprak yiyorsa dikkat!

0

Pika Sendromu sevgi yoksunluğundan kaynaklanıyor

Besin maddesi olmayan toprak, taş, kireç, cam ve sabun gibi nesneleri yemek ya da yalamak şeklinde ortaya çıkan Pika Sendromu, en çok çocuklarda görülüyor. Pikanın altta yatan psikolojik nedeninin sevgi yoksunluğu ve gelişmemiş güven duygusu olduğunu belirten uzmanlar, “Annesel yoksunluk, ebeveyn reddi, zayıflamış ebeveyn-çocuk ilişkisi, dezorganize aile yapısı, ailedeki huzursuzluk ortamı, istismar en büyük stres etkenleridir” dedi.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmanı
Yrd. Doç.Dr. Mine Elagöz Yüksel, Pika Sendromu’nun, toplumda olağandışı algılanan, besin maddeleri olmayan nesneleri yemek /yalamak şeklinde görülen bir yeme bozukluğu olduğunu söyledi.

Bu nesnelerin toprak, taş, kireç, kereste, cam, saç, sabun kağıt, ip, silgi, boya, plastik maddeler, kıyafet parçası, yanmış kibrit olabileceğini belirten Yrd. Doç.Dr. Mine Elagöz Yüksel, “Bu durum 2-3 yaş altı çocukların ağza uygunsuz maddeleri atma ve yemeye çalışma davranışını kapsamaz. Hastalık yıllarca devam edebileceği gibi kısa sürede kendiliğinden yok olabilir” dedi.

En çok çocuklarda görülüyor

Pika Sendromu’nun her yaşta görülebileceği gibi en sık çocuklarda görüldüğünü belirten Yrd. Doç.Dr. Mine Elagöz Yüksel, “En temel üç sebebi besin eksiklikleri, nörolojik gelişim bozuklukları ya da psikolojik nedenler olarak sayılabilir. Demir, kalsiyum, çinko, B1 vitamini, B6 vitamini eksikleri en sık tespit edilen besinsel eksikliklerdir. Nadir olmayarak zeka geriliği, otizm, epilepsi, şizofreni, obsesif kompulsif bozukluk gibi nörolojik/psikiyatrik rahatsızlığı bulunan bireylerde görülebilir. Sağırlık, nöroleptik ilaç kullanımı gibi tıbbi durumlara da eşlik ettiği bildirilmiştir. Kimi kişilerde saç ya da cilt yolma davranışları ile beraber gözlemlenebilir” diye konuştu.

Sevgi yoksunluğu en büyük etken

Pika Sendromu’nda altta yatan psikolojik nedenin özellikle çocuğun sevgiden yoksun bir ortamda yetişmesi ve gelişmeyen güven duygusu olduğunu ifade eden Yrd. Doç.Dr. Mine Elagöz Yüksel, “En sık psikolojik stres etkenleri annesel yoksunluk, ebeveyn reddi, zayıflamış ebeveyn-çocuk ilişkisi, dezorganize aile yapısı, ailedeki huzursuzluk ortamı, istismar olarak saptanmıştır” dedi.

Tehlikeli sonuçlar doğurabilir

Pika Sendromu’nun tedavi edilmediği takdirde oldukça olumsuz sonuçlara yol açabildiğini, bu sonuçların yenilen cismin özelliğine bağlı olduğunu ifade eden Yrd. Doç.Dr. Mine Elagöz Yüksel, şunları söyledi:
“Besleyici olmayan nesnelerin yenmesi sonucu malnutrisyon denilen yetersiz beslenme sonucu kansızlık gibi bulgular görülebilir. Özellikle sindirim sistemiyle ilgili rahatsızlıklar fark edilebilir, bunlar diş çürükleri, ağızda kötü koku, dehidratasyon olabilir. Yenilen cismin sindirilememesiyle bezoar, bağırsak tıkanması hatta bağırsak delinmesi görülebilir. Cismin özelliklerine göre kurşun zehirlenmesi gibi metal zehirlenmeleri görülebilir. Yenilen maddelerin hijyenik olmaması da ayrıca bir sorundur. Hasta yediklerinden dolayı enfeksiyon kapabilir veya paraziter hastalıklar görülebilir. Eğer hasta çocuk ise bu zararlar daha da artabilir. Pika Sendromu, özellikle neyin yenilir ya da yenilmez olduğunu bilemeyen nörogelişimsel rahatsızlığı bulunan çocuklarda ölüme kadar götürebilen tehlikeli sonuçlara neden olabilir. Tıbbi sonuçlarının dışında pika davranışının gözönünde olması halinde toplum tarafından dışlanma ve sosyal izolasyon söz konusu olabilir.”

Bu önerilere kulak verin

Ailelerin çocuklarında Pika Sendromu belirtilerini tespit etmeleri halinde geç kalmadan çocuğun tam bir sistemik muayenesi için doktora başvurması gerektiğini belirten Yrd. Doç.Dr. Mine Elagöz Yüksel, “Tıbbi muayene ve değerlendirmeler sonucunda Pika Sendromu’nun olumsuz sonuçlarının var olup olmadığı; nedenlerine yönelik ise besin eksikliklerinin araştırılması, çocuğun psiko-sosyal ve nörolojik gelişiminin değerlendirilmesi gerekmektedir. Pika Sendromu’nu tanımlayacak bir test olmamakla beraber altta yatan neden ve sonuçları araştırmaya yönelik laboratuvar testleri gerekebilir. Özellikle bir çocuk ve ergen psikiyatrisi uzmanı tarafından Pika Sendromu’nun altında yatan nedenler tahlil edilmeli, gerekli hallerde medikal tedavi ve psikoeğitim veya davranış terapisi seçenekleri gözden geçirilmelidir” tavsiyesinde bulundu.

14 TEMMUZ TARİHTE BUGÜN

0

14 Temmuz
Olaylar
1223-II. Filip (Fransa) ‘ nın ölümüyle VIII. Louis Fransa kralı oldu.
1683-Merzifonlu Kara Mustafa Paşa komutasındaki Osmanlı Orduları, II. Viyana Kuşatması’nı başlattılar.
1700-Osmanlı Devleti, Çarlık Rusyası ile İstanbul Antlaşması’nı imzaladı.
1789-Fransızlar krallığa karşı ayaklandılar. Halk Paris Bastille Hapishanesi’ndeki siyasi tutukluları serbest bıraktırdı. Cumhuriyetin başlangıcı olan 14 Temmuz Fransızların ulusal bayramı.
1926-Mustafa Kemal Paşa’ya yönelik İzmir’de suikast girişimi gerekçesiyle Ziya Hurşit ve arkadaşları idam edildi.
1933-Almanya’da Naziler muhalefet hareketlerini yasakladı.
1936-Türkiye, olimpiyatlarda ilk altın madalyayı aldı. Yaşar Erkan, Berlin Olimpiyatları’nda, güreşte 61 kiloda birinci geldi.
1938-İtalya Yahudi karşıtı Nazi modelini kabul etti.
1942-Atılay faciası: Atılay denizaltısı eğitim dalışı yaptı, bir daha su yüzüne çıkamadı. 37 subay ve er öldü.
1948-Yerli Film Yapanlar Cemiyeti’nce düzenlenen ilk film festivali: Şakir Sırmalı’nın yönettiği “Unutulan Sır” en iyi film, Turgut Demirağ’ın yönettiği “Bir Dağ Masalı” en iyi ikinci film seçildi. Nevin Aypar en iyi kadın, Kadir Eroğan en iyi erkek oyuncu, Cahide Sonku ve Talat Artemel en iyi karakter oyuncusu dallarında ödüllendirildi.
1948-Kapatılan Türkiye Emekçi ve Köylü Partisi lideri Dr. Şefik Hüsnü Değmer 5 yıl hapse mahkûm edildi.
1950-Genel Af çıktı.
1958-Irak’da darbe: Kral II. Faysal ve Başbakan Nuri Said Paşa öldürüldü.
1959-Kerkükte, üç gün üç gece sürecek, Türkmen katliamı başladı.
1960-Eski Konya Valisi Cemil Keleşoğlu, Yassıada’da intihar etti.
1968-Tuluat sanatçısı İsmail Dümbüllü bir jübile gecesiyle sahnelerden ayrıldı.
1969-ABD’de $500, $1,000, $5,000 ve $10,000 değerindeki kâğıt paralar resmen tedavülden çekildi.
1970-Askerlik 20, yedek subaylık 18 aya indirildi.
1971-Kültür Bakanlığı kuruldu; ilk bakan Talat Halman.
1982-Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Turgut Özal, Maliye Bakanı Kaya Erdem ve İmar ve İskan Bakanı Şerif Tüten istifa etti. Özal’ın yerine Sermet Refik Pasin, Erdem’in yerine Adnan Başer Kafaoğlu ve Tüten’in yerine de Ahmet Samsunlu atandı.
1983-Brüksel Büyükelçiliği’nde görevli Dursun Aksoy silahlı saldırıda öldürüldü. Olayı üç ayrı Ermeni örgütü üstlendi.
1987-Olağanüstü Hal Bölge Valiliği kuruldu.
1993-Anayasa Mahkemesi, Halkın Emek Partisi’nin (HEP) faaliyetlerinin “Anayasa ile Siyasi Partiler Yasası’na aykırı” olduğu gerekçesiyle kapatılmasına karar verdi.
1994-ANAP’ın, Başbakan Tansu Çiller hakkında mal varlığını araştırma önergesi Meclis’te reddedildi. Buna karşılık, 1983’den o güne dek Meclis’te yer alan partilerin lider ve yakınlarının mal varlıklarının araştırılmasıyla ilgili önerge kabul edildi.
2003-ABD Hükümeti, üzerinde UFO teorileri de üretilmiş olan “51. Bölge”nin varlığını kabul etti.
Tarihte Bugün Doğanlar
1862-Gustav Klimt, Avusturyalı sembolist ressam (ö. 1918)
1874-Abbas Hilmi Paşa, Osmanlı dönemindeki son Mısır valisi (ö. 1944)
1890-Ossip Zadkine, Rus heykeltraş ve ressam (ö. 1967)
1903-Irving Stone, Amerikalı yazar. Yazdığı biyografik kitaplar ve romanlarıyla tanınmıştır.
1906-Olive Borden, ABD’li sinema oyuncusu (ö. 1947)
1913-Gerald Ford, Amerika Birleşik Devletleri başkanı (ö. 2006)
1918-Ingmar Bergman, İsveçli oyun yazarı ve film yönetmeni (ö. 2007)
1928-Louis Calaferte, Fransız yazar (ö. 1994)
1952-Eric Laneuville, ABD’li yönetmen ve oyuncu
1966-Matthew Fox, ABD’li oyuncu
1973-Halil Mutlu, Dünya ve olimpiyat şampiyonu Türk halterci
1974-Artur Balder, Alman yazar
Tarihte Bugün Ölenler
1817-Anne Louise Germaine de Staël, İsviçreli yazar (d. 1766)
1827-Augustin-Jean Fresnel, Fransız fizikçi (d. 1788)
1881-Billy the Kid, Amerikalı kanun kaçağı (d. 1859)
1904-Paul Kruger, Boer direniş lideri, Güney Afrika Cumhuriyeti (Transvaal) devlet başkanı (b. 1824)
1907-William Henry Perkin, İngiliz kimyager ve mucit (d. 1838)
1939-Alphonse Mucha, Çek ressam ve grafik sanatçısı (d. 1860)
1942-Fethi Yüceses. Hamiyet Yüceses’in eşi. TCG Atılay denizaltısında hayatını kaybeden astsubaylardan biri.
1966-Julie Manet, Fransız ressam (d. 1878)
1969-Eero Berg, Finlandiyalı atlet (d. 1898)
1971-Ali Kılıç, Türk asker, siyasetçi, Atatürk’ün yakın arkadaşı (d. 1889)
1974-Carl Spaatz, ABD’li havacı general, ABD Hava Kuvvetleri’nin ilk kurmay başkanı. (d. 1891)
1993-Leo Ferré, Fransız şair, müzisyen (d. 1916)
1995-Bilge Karasu, Türk filozof, yazar (d.1930)
2001-Eleni Küreman, Türk basınında ilk kadın foto muhabiri (d.1921)

Bayır-Bucaklıların onurlu göçü

0

Bundan 50 yıl önce, 1967 yılında İsrail ile komşuları arasında savaş çıkmıştı. Aslında 1967 savaşı Araplarla İsrail arasında yıllarca tırmanan gerginlikler ve sınır çatışmaları ardından patlak vermişti. Sınırdaki çatışmalar gerginliği iyice kızıştırmıştı. Filistinli gerillalar sınırı aşınca İsrail onları ‘terörist’ ilan etmiş ve en sert şekilde misilleme yapılması kararını almıştı. Gerginlik 7 Nisan 1967’de doruk noktasına çıkmış ve İsrail ile Suriye arasında tam bir hava ve topçu savaşı başlamıştı. İsrail Suriyelileri püskürtmüştü.
İsrail ile komşu Arap ülkeleri arasında süren 6 günlük savaş sınırları değiştirmişti. Ülkeyi büyük bir karamsarlık sarmıştı. Bunun sonucu olarak, Lazkiye Türkmenleri de karamsarlığa düşmüş; güvenlik, ekonomik, eğitim, din, dil ve sair gerekçelerle, Bayır-Bucak bölgesindeki Şeren, Dervişen, Elmalı, Kulcuk, Karabacaklı, Göydağ, Kantara, Çamurlu, Mılıklı, Katsal Maaf, Gebere, Gebelli, Baldırlı ve Çardaklı köylerinden yaklaşık 300-325 aile Suriye’yi gönüllü olarak terk ederek, Türkiye’ye yerleşmek üzere yola düşmüştü.
Ülkesini terk etmek zorunda kalan Bayır-Bucaklı aileler, sınır komşusu olmanın getirdiği avantajla Türkiye’ye yasadışı yolardan kolaylıkla giriş yapmışlar ve giriş yaptıkları Hatay Valiliği’ne başvurma yükümlülüğünü yerine getirmişlerdi. Böylece Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan Bayır-Bucaklı Türkmenler için uzun ve zorlu bir süreç başlamıştı.
Resmi mercilerle görüşmeler yapılmış, dosyalar oluşturulmuş ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kararı beklenmeye başlanmıştı. Hiçbir geçici korumaya sahip değillerdi. İktidar, Bayır-Bucak Türkmenlerine cimri davranmıştı. Hatay’ın Yayladağı, Kırıkhan, İskenderun ve Arsuz ilçelerinde, kendi imkânlarıyla yeni bir hayata başlamışlardı. Devletten yardım ve destek görmeyen ve anavatanda yeni bir hayat kurmayı göze alamayan 50 civarındaki aile ise bu zorlu şartlara dayanamayarak ve öz varlıklarına güvenemeyerek geldikleri yerlere dönmek zorunda kalmıştı. Hatta Emniyet görevlilerince, sınır illerinde kalanların vatandaşlık başvuruları kabul edilmeyeceği bildirildiğinden, bazı aileler kendilerine önerilen Anadolu kentlerinden Konya, Bursa vs. illere gitmek ve oralarda yaşamak zorunda kalmıştı.
Hepsi de gemilerini yakarak ülkesini terk etmiş bulunan göçmenlerin, her an Türkiye’de yerleşme ve vatandaşlık başvurularının kabul edilmeyeceği korkusu ile geçen yıllarda yapabilecekleri tek şey beklemekti. Ve 1967 yılının ilkbahar aylarından itibaren korku, endişe, heyecan ve umutla geçen bekleyiş 1981 yılına kadar sürmüştü!

TEK İSTEK: VATANDAŞLIK

1967 yılının ilkbahar aylarında Türkiye’ye göç eden Bayır-Bucaklı Türkmenler, Devletten ne insani ne de eğitim, sağlık ve tıbbi hiçbir yardım, hizmet ve destek görmemişti. Hepsi de yerleştikleri yerlerde; çoluk çocuk, ailecek pamuk çapalayarak, pamuk toplayarak, tütün yetiştirerek, bahçıvanlık yaparak, odun taşıyarak; taş ocaklarında, inşaatlarda amelelik yaparak, kendi emekleri ve kazançlarıyla ailelerinin geçimini sağlamış, çocuklarını okula göndermişti. Ne Türk Devletine ne de Türk Milleti’ne hiçbir külfetleri olmamıştı. Emekleriyle kazanmışlar, helal yemişler, onurlarıyla yaşamışlardı. Devletten tek istekleri vardı: Vatandaşlığa kabul edilmek ve nüfus cüzdanına sahip olmaktı!
Bayır-Bucak Türkmenlerinin 1967 yılından itibaren vatandaşlık talepleri;
30. Süleyman Demirel Hükümeti,
31. Süleyman Demirel Hükümeti,
32. Süleyman Demirel Hükümeti,
33. Nihat Erim Hükümeti,
34. Nihat Erim Hükümeti,
35. Ferit Melen Hükümeti,
36. Mehmet Naim Talu Hükümeti,
37. Bülent Ecevit Hükümeti,
38. Sadi Irmak Hükümeti,
39. Süleyman Demirel Hükümeti,
40. Bülent Ecevit Hükümeti,
41. Süleyman Demirel Hükümeti.
42. Bülent Ecevit Hükümeti,
43. Süleyman Demirel Hükümeti,
Tarafından kabul görmemişti. Bayır-Bucak Türkmenlerine birer ‘Nüfus Cüzdanı’ çok görülmüştü! Ancak, geçen zaman içerisinde, yeni doğan çocuklarla birlikte sayıları 1.000’e varan Bayır-Bucak Türkmenlerinin vatandaşlık talepleri, 12 Eylül 1980’de gerçekleşen Askeri Harekât sonrasında kurulan 44. Bülent Ulusu Hükümeti döneminde kabul edilmiş ve Bayır-Bucaklı Türkmenlere ‘Nüfus Cüzdanı’ verilmişti!
Ve böylelikle, Bayır-Bucaklı Türkmenler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne vatandaşlık bağı ile de bağlanmıştı. Bu durum, en çok okula kimliksiz olarak devam eden öğrenciler ile resmi nikâhsız evlenen gelinler ve damatları mutlu etmişti! T.C. Nüfus Cüzdanı’na kavuşan Bayır-Bucaklı Türkmenler, artık Türkleşmişti!

DÜNYANIN EN CÖMERT ÜLKESİ: TÜRKİYE

1967 yılında, Suriye’de gemilerini yakarak, malını mülkünü ve akrabalarını terk ederek, Türkiye’ye yerleşmek için göç eden onurlu Bayır-Bucak Türkmenleri, dönemin hükümetlerinden hiçbir yardım ve destek görmemiş; kendi emekleriyle geçimini sağlamıştı. Özgür ve bağımsız aile reisleri; ailesinin barınma, yiyecek, içecek, giyecek, yakacak, eğitim ve sağlık giderlerini emeğiyle ve alın teriyle karşılamıştı.
Oysaki Suriye’de 2011 yılında patlak veren iç savaştan sonra, Suriye’den kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyelilere T.C. Devleti çok cömert davranmıştır. Dönemin T.C. Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ile Suriye krizi mağdurları için ilk günden beri din, dil, ırk ayırımı yapmadan “Açık Kapı Politikası” uygulanmıştır.
Bugün dünyanın en çok sığınmacıya ev sahipliği yapan ülkesi olan Türkiye, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) koordinasyonunda, savaştan kaçan Suriyeli sığınmacılara yeni bir hayat sunulmaktadır. Tüm Suriyeli sığınmacılara sağlık hizmeti ücretsiz olarak sunulmakta; kayıp bir neslin oluşmaması için Suriyeli çocuklar okula kazandırılmaktadır.
Ayrıca, AFAD barınma merkezlerinde yabancı dil, bilgisayar okuryazarlığı, halı dokuma gibi çeşitli sertifika programlarında 225 bin Suriyeli eğitim kurslarına katılmıştır. Türkiye 2016 yılında ayrıca milli gelirinin %0,75’ini insani yardım için ayırarak bir kez daha, “Dünyanın En Cömert Ülkesi” olmuştur.
Sıfır noktası insani yardımlar kapsamında gıda, gıda harici malzemeler, barınma, hijyen, ilâç ve tıbbi malzemeler vb. toplamda 1.75 milyar TL değerinde insani yardım, 31 bin araçla Suriye’deki ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmıştır. Türkiye, Suriyeli sığınmacıların yaralarının sarılması ve yeniden hayata tutunmaları için BM standartlarında 25 milyar ABD Doları’nı aşkın bir kaynak harcamıştır. Uluslararası toplumun, Türkiye’nin bu fedakârlığına katkısı 526 milyon ABD Doları olmuştur.
Türkiye, 2011’den buyana Suriyeli sığınmacılara gösterdiği cömertliği, kendi vatandaşına; işçisine, memuruna, emeklisine, yoksuluna, yaşlısına, çiftçisine, işsizine de göstermelidir. Suriyeli sığınmacılar öz evlat da Türk vatandaşları üvey evlat mıdır?

Küresel Terör Ne Durumda?

0


2004 yılından bu yana ABD Dışişleri Bakanlığı (Department of State), Terörizm Üzerine Ülke Raporu (Country Reports on Terrorism) adı altında oldukça ayrıntılı bir rapor hazırlıyordu. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın web sayfasından tüm dünyaya servis edilen bu rapor, genellikle ertesi yılın ilk 4 ayı içerisinde (Nisan) yayımlanıyordu. 2015 yılına ait rapor 2016 yılı Haziran ayı ilk haftasında yayımlandı. 2016 yılına ait rapor hala yayımlanmadı. Nedeninin bilmiyorum ama bu bilgileri bekleyenlerden biriyim. Tabii bilgiye bir yerden ulaşamıyorsak, başka yollar da aranır. Arayan da genellikle bulur!
Dünya çapında bu tip güvenlik politikası üzerine yıllık rapor hazırlayan bazı düşünce kuruluşları ve üniversitelerin enstitü ya da araştırma merkezleri var. Tabii ki çoğunlukla devlet ve istihbarat birimlerinden de destek alıyorlar.
Bu araştırma merkezlerinden ABD’nin başkenti Washington’daki ABD Barış Enstitüsü ile Wilson Merkezi. IŞİD’le mücadeleyi gelecekte 6 senaryo ihtimalli bir çalışmayla incelemeye çalışmışlar. 2007-2011 arasında Irak çöllerinde yeniden tehdit haline gelmesi ve suikast taktikleri incelenmiş. Tabii devamında Avrupa ile ABD’ye yapmış oldukları terör saldırıları da…
Araştırmacılara göre el-Kaide, IŞİD’in sayesinde uzun vadede pragmatik bir oyuna sahip olarak, militanları üzerinde kaybetmiş olduğu prestij ve pozisyonunu iyileştirme fırsatı buldu. Başlangıçta IŞİD’in giderek yükselen performansı ve imkânları ile hüküm sürdüğü alanları kaybeden el-Kaide, yeni 3. nesil elemanlarının vahşet tanımayan yaklaşımıyla tekrar yükselişe geçti.
Terör ve güvenlik politikaları üzerine çalışanların önemli bir kısmı, Irak ve Suriye’deki IŞİD’le mücadele başarıyla tamamlandıktan sonra, bu küresel terörün azalacağını umuyorlar. Peki gerçekte bu mümkün mü?
Ancak bu konuda herkes iyimser değil. IŞİD sayesinde saldırgan bir “hiber millet” oluşturulduğunu ileri sürenler bile var. Oysa bunlar devamlı evrimleşiyorlar. Üstelik bu “hiber millet” bir yerde değil, aksine dünyanın dört bir yanına dağılmış durumda. Avrupa’da IŞİD veya el-Kaide türevi örgütlere katılmak için ayrılan en az 5.000 “terörist savaşçı”dan söz ediliyor. Bu saldırgan teröristler tekrar ülkelerine döndüklerinde kuzuya dönüşmüyorlar…
İşin ilginç tarafı küresel bağlamda terör konusunda IŞİD ile el-Kaide arasındaki rekabet de devam ediyor. Bu rekabet taraflardan birini zayıflatmaktan çok, her ikisinin de daha fazla dehşet ve vahşet yaratacak uçlara kaymasına sebebiyet veriyor.
Irak ve Suriye’de gerileyen IŞİD, bir taraftan Avrupa’da terör olayları ile etkinliğini sürdürmeye çalışırken, diğer taraftan da Güney Asya’da yerini sağlamlaştırmak maksadıyla daha derinleştirerek ataklarını sürdürmektedir. Böylelikle “Cihatçı” grupları etrafında toplamayı sürdürmektedir.
Bir başka görüşe göre de IŞİD ve el-Kaide benzeri terörist grupların mitoz bölünmeyle tüm dünyaya yayılarak dallanıp budaklanacağı şeklinde.
Global BrokingCentre tarafından da 2017 yılı terör risk haritası çıkarıldı. “2017Risk Maps, Aon’sguidetoPolitical Risk,Terrorism&PoliticalViolence” başlıklı çalışma da benzer öngörülerle yaklaşıyor.
En riskli coğrafya Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Afrika’nın Sahara bölgesi. Yani genellikle İslam Dünyası! Tabii Afrika’nın doğusunda (Somali, Sudan) ve batısındaki riskli cepler de var.
Son Söz: Çalışmalarda Türkiye ve Avrupa’da artan küresel tehdide dikkat çekilirken, ABD Başkanı Trump’ın yaklaşımı da eleştirilmektedir. Serbest seyahatlere yasak getirilmesi, terör konusunda umursamaz veya çaresiz kalan ülkelere yaptırımlar uygulanması da dünya ticaretine verdiği zararlar açısından gündeme getirilmiş. Küresel terörle bir süre daha yaşayacağız ne yazık ki! Zira “hiber millet” denilen küresel terör militanları hala çoğalıyorlar!

MİSYONUMUZU YENİDEN ŞEKİLLENDİRİYORUZ

0

Çelik -İs Sendika Genel Başkanı Yunus Degirmenci,Genel Mali sekreteri Bayram Altun Genel Teşkilatlandirma Sekreteri Recep Akyel Genel Eğitim Sekreteri Ferhan Öner ve Çelik -İs Sendikası İskenderun Şube yönetimi ile birlikte İskenderun Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret etti.
İGC Başkanı Veysel Cıncık ileYönetim Kurulu üyeleri tarafından karşılanan Değirmenci, çalışmalarla ilgili bilgi verdi.
Göreve geldiklerinde 18 bin olan üye sayısının İSdemir’de yetki alınmasından sonra bugün 40 bine çıktığını, bu bölgede kalıcı olmak için sorunlarını çözmüş, dürüst, çalışkan, uzlaşıcı, özverili, herkesle barışık bir sendika olarak geldiklerini söyledi.
Kimseyle kavga etmeyeceklerini ve işlerine bakacaklarını da belirten Değirmenci, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Daha düzgün ve güvenilir yapımızla İskenderun Bölgesi’ne katkı sağlamaya geldik. Burada hepinize ihtiyacımız var. STK’lara, Siyasi partilere, Basına, esnafa, işçiye, işverene ihtiyacımız var. Bu bölgenin insanının mutluluğuna, refahına katkı yapacak çalışmalar içinde bulunacağız. Makam, mevki, şan, şöhret için sendikacılık yapmayacağız. Koltuktan destek almayacağız. Toplu iş sözleşmesi yetkimizle geldik ve 60 günlük süreç başladı. Teklifimizi sunduk. İnşallah en iyi şekilde sonuçlandıracağız. İşçilerimizin sorunlarının çözümünde yanlarında olacağız. İşverenden de anlayış bekliyoruz. 2,5 yıllık işçimizin ücret farklarını almak istiyoruz. Ben bu bölgenin yeni simasıyım. Bilmeye, tanımaya çalışıyorum. Protokolü, STK’lari, Siyasi partileri gezerek kendimizi anlatıyoruz. İşçimizin refahını arttırmak, kardeşlik duygularını arttırabilmek için çalışıyor ve ülkemiz insanına bir sendika olarak, bir STK olarak hizmet için gayret ediyoruz.”
Değirmenci basın mensuplarına “biz sizden eksiğimizi, yanlışımızı yazmayın demeyiz. Dostluğumuza istinaden bunları bize aktarı ki, düzeltme yoluna gidelim’’ dedi.
Çelik İş Sendikası’nın son 3 yılda İsdemir’deki hengame nedeniyle bu bölgede beklenen atağı yapamadığına da dikkat çeken Değirmenci, şu anda 40 bin olan üye sayısının 100 binlere ulaşmasının beklediğini ifade etti. Değirmenci, “bizim üst kuruluşumuz 500 bin üyeli Hak İş. Oranın gücünü yeni kullanmaya başladık. Toplu sözleşmemiz olan işyerlerinin patronlarıyla aramızda sorun yok. İşçimizin sorunlarıyla bire bir ilgileniyoruz.Misyonumuzu yeniden şekillendiriyoruz. Çelik İş büyüyor, büyüyecek. Başkanlar Kurulumuzda, bu işi yapamayanların sendikacılığı bırakmasını söyledim. Bizim alanımızda 1 milyon 400 bin metal işçisi çalışıyor. Bu alanda o kadar boşluk var ki, metal işçisi bizi bekliyor. Bizim farklılığımızı ortaya koymamız gerekiyor. Sendikacılık farkımızı ortaya koyacağız. Sendikacılıkla ilgili yeni proje hazırlayacağız. Sendikalar arası kavgalarda biz olmayacağız. “ dedi.
Yeni misyon ve vizyon çalışmasıyla ilgili olarak da, “ne söylediği, duruşu belli olmayan bir sendika olmayacağız. Metal İş kolundaki işçiler bizi beklediğimiz için yeni bir duruş ortaya koyacağız. Çelik İş’in parası var ve harcayacağız. İşçimizin hastalığında, düğününde, derdinde yanında olacağız. Bize ait mal varlıklarını düzenleyeceğiz. İşçinin kutsal parasını saçtırmayacağız.Haklı ihtiyaçlarını karşılayacağız.” Şeklinde konuştu.
Değirmenci işçilerin bir bölümünün birbiriyle küs olduğunu belirten bir soru üzerine de, “bu işçinin nasıl olur da bölündüğünü bilemiyorum. Diğer sendikaya giden arkadaşımızı da dinliyorum. 3,5 yıldır ayrışmış insanları bir araya getiriyoruz. Hepsi Genel Başkan olarak beni bekliyordu ve onlarla konuştuk. Bu işçinin kaynaşması için görev bize düşüyor. Geçmişi bir kenara bırakıp, çalışacağız.İşçi bizi bağrına basıyor. Bu bizi mutlu ediyor. Tüm işçi arkadaşlarımızı daha güzel bir ortamda buluşturacağız. Bize düşüyor bu görev.”dedi.
İskenderun Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Veysel Cıncık da ziyaret için teşekkür ederek, “biz daima işçimizin yanında olacağız. Haklı eleştirilerimiz tabi ki olacak. Ama önemli olan işçimizin refahı. Önceki gün mitinge gazetecilerin alınmaması bizleri çok üzdü. İsdemir yönetiminin davranışına şaşırdık. Beklemiyorduk. Gazeteciler sadece görev yapacaklardı.”
Değirmenci, mitingle ilgili şunları söyledi.
“Güvenlik nedeniyle mitingin yapılıp yapılmamasını çok düşündük. Ama yaptık. Giriş-çıkışlarda bir aksama oldu. Hepimizin eksiği, hatası olabiliyor. Biz de hatamızı gördük, bir daha olmaz.”dedi.
Çelik İş Sendikası Genel Başkanı Değirmenci,”toplu iş sözleşmesi 60 gün içinde kesin biter demiyorum ama bitmesi için gayret edeceğiz. İsdemir ve Erdemir yönetiminin olumlu yaklaşımları bizi memnun ediyor” dedi.
Bu arada İGC Başkanı Veysel Cıncık Genel Başkan Değirmenci ile Mali Sekreter Altun’a birer armağan verdi.

Kılıçdaroğlu’na Hakaret Eden Yönetici CHP’den İhraç Edildi!

0

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile geçtiğimiz dönem Erzin’den CHP Milletvekili Aday Adayı olan Av. Mehmet Akif Özer’e hakaretlerde bulunan CHP Erzin ilçe yönetim kurulu üyesi Ahmet Faik Özaslan, Hatay İl Disiplin kurulu tarafından CHP’den ihraç edildi.

16 Mart 2017 tarihinde CHP Erzin Kadın Kolları tarafından düzenlenen “Çanakkale Zaferi ve Şehitlerini anma” gecesinde CHP Erzin İlçe Yönetim kurulu üyesi Ahmet Faik Özaslan, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile geçtiğimiz dönem Erzin’den CHP Milletvekili Aday Adayı olan Av. Mehmet Akif Özer’e ağır hakaretler içeren bir konuşma yapmıştı. Av. Mehmet Akif Özer’de bu konuşma üzerine CHP İl Disiplin Kuruluna şahit göstererek kesin ihraç istemiyle müracaatta bulunmuştu.

CHP Erzin İlçe Yönetim kurulu üyesi Ahmet Faik Özaslan’ın 7 Temmuz 2017 Cuma günü Av. Erhan Biner başkanlığından toplanan Hatay İl Disiplin Kurulu tarafından, tüzüğün 70/A-b maddesine göre oy birliği ile partiden ihraç edildiği yönünde bilgiye ulaşıldı.

15 TEMMUZ’U ASLA UNUTMAYACAĞIZ, UNUTURMAYACAĞIZ

0

“GÜCÜMÜZ MİLLİ İRADE, HEDEF BÜYÜK TÜRKİYE”
İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası’nda Sivil toplum Kuruluş Temsilcileri ile birlikte düzenlenen ortak basın toplantısında ‘15 Temmuz’u asla unutmayacağız. “Gücümüz Milli İrade, Hedef Büyük Türkiye’ denildi.

İTSO Başkanı Levent Hakkı Yılmaz, düzenlenen ortak basın toplantısında yaptığı konuşmasında, “Türkiye’nin sivil toplumunu temsil eden, Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi Türkiye kanadı olan; Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK), Memur Sendikaları Konfederasyonu (MEMUR-SEN), HAK- İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ), Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (Türkiye KAMU-SEN), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) olarak buradayız. Bugün bizler de burada; İskenderun Esnaf Odaları Birliği, İskenderun Ziraat Odası, Hak-iş İskenderun Şubesi,
Çelik İş İskenderun Şubesi,Türk Metal-sen İskenderun Şubesi,
TİSK İskenderun Şubesi, İMEAK Deniz Ticaret Odası İskenderun Şubesi,
Ve İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası olarak bulunuyoruz.
Bu masada oturan demokrasi sevdalısı kurumlar olarak bu ortak açıklamayı 81 ilde aynı anda yapıyoruz.
Tarihimizin en zor günlerinden biri olan 15 Temmuz’un yıldönümüne giriyoruz.
İki hafta boyunca, farklı etkinliklerle, hazırladığımız afişlerle ülkemizin tamamında 15 Temmuz ruhunu canlı tutacağız.
15 Temmuz’u unutmayacağız, unutturmayacağız.
15 Temmuz’un Türkiye için bir milat olduğuna inanıyoruz.
Çünkü bu alçak saldırı, darbenin ötesinde bir işgal girişimiydi.
15 Temmuz, İstiklal Harbinden bu yana ülkemizin karşılaştığı en büyük tehlikeydi.
O gece Fetullahçı terör örgütü, “devleti” ele geçirmeye, milleti tahakküm altına almaya kalkıştı.
Darbe girişiminin asıl amacı; ülkemizi tarihimizde görülmemiş bir kaosa sürüklemek, kardeş kavgası başlatmak, Türkiye’yi iç savaş ortamına sokmaktı.
Darbe teşebbüsünün nihai amacı; Türkiye Cumhuriyetini bir daha ayağa kalkamayacak duruma düşürmekti.
Allah’a şükürler olsun Milletimiz, cesareti ve feraseti ile bu belayı, bu fitneyi durdurdu.
Milletimiz demokrasimize ve özgürlüğümüze kasteden bu saldırı karşısında dik durdu, canı pahasına değerlerini savundu.
Bu masadaki kuruluşların tamamı da, ilk andan itibaren, devletimizin ve milletimizin yanında yer aldı.
Darbe girişimine karşı verdiğimiz bu mücadelede, 250 vatandaşımız şehit oldu.
2.301 vatandaşımız gazi oldu.
Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz./ Gazilerimizi şükranla anıyoruz.
Milletimiz onları daima minnetle ve rahmetle anacaktır.
Dünyada çok az millet, bu bedeli ödeyebilir.
Siyasi görüşü fark etmeksizin Türkiye’nin geleceğine sahip çıkan 15 Temmuz ruhu demokrasinin sigortasıdır.
Bir daha böyle hain girişimlerin yaşanmaması için FETÖ ile mücadele her alanda etkin ve kararlı şekilde sürdürülmelidir.
Yargı kurumları, darbecilere ve onların destekçilerine hak ettikleri en ağır cezayı vermeli, milletimizin vicdanını rahatlatmalıdır.
.
Üzerine basarak bir kez daha ifade ediyoruz: Türkiye’nin sivil toplumu olarak 15 Temmuz’u asla unutmayacağız, unutturmayacağız.

İSDEMİR DE SIKIYÖNETİM DÖNEMİ Mİ?

0


İskenderun Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Veysel Cıncık, yeni İsdemir yönetiminin katı tutumuyla ilgili açıklamalar yaptı. Cıncık “İsdemir Genel Müdürlüğü’ne Toker Özcan’ın atanmasından sonra olumsuz yönde değişimler dikkat çekmeye başladı.” Diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çelik İş Sendikası Genel Başkanı Yunus Değirmenci İsdemir işçileriyle bir araya geldiği şenlik niteliğindeki mitinge gazeteciler içeri alınmadı.. İsdemir kapısına giden ve tek görevi habercilik olan gazeteciler güvenlik görevlileri tarafından engellendi. sürpriz şekilde içeri alınmadılar.

Bugüne kadar demokratik şekilde yönetilen İsdemir’de yeni yönetim ile birlikte olumsuz gelişmeler gözlenmeye başlandı.

Konuyla ilgili görüştüğümüz Çelik İş Sendikası yöneticileri “yönetime, içeri alınsınlar diye herhangi bir gazeteci listesi vermedik, herkesin başımızın üstünde yeri var “derken, İsdemir görevlileri böyle bir listenin varlığını öne sürdüler.

İsdemir’in iletişim birimi bunun güvenlik nedeniyle alınan bir karar olduğunu savundu.

Gazetecilerden bugüne kadar ne gibi bir güvenlik suistimali gördülerini bilmek isteriz… Gazeteci, bölgemiz halkının kendi malı olarak gördüğü İsdemir’deki her gelişmeyi gururla dünyaya duyurmak ister. Ama, binlerce işçiyi ilgilendiren yetkili sendika konusundaki önemli haberi maalesef duyuramadı.

Uzun yıllardır geleneksel hale getirilen Ramazan ayı içindeki basınla iftar yemeğinde buluşmayı iptal eden yönetimin bu kararlarının nedeni merak ediliyor.

İsdemir sıkıyönetim dönemi mi başladı?”